TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAKKI İLKER YAŞAR VE BİRGÜN YAYINCILIK VE İLETİŞİM TİC. A.Ş.
BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2014/12902)
|
|
Karar Tarihi: 20/9/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef EREN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Hakkı İlker YAŞAR
|
|
|
2. Birgün
Yayıncılık ve İletişim Tic. A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Tolgay
GÜVERCİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ulusal yayın
yapan Birgün gazetesinde çıkan haberlere karşı cevap
ve düzeltme (tekzip) talebinin mahkemece kabul edilmesi nedeniyle ifade ve
basın özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. OLAY VE OLGULAR
2. Birgün gazetesinin 28/2/2014 tarihli nüshasında, bir twitter
kullanıcısının hesabından paylaştığı ve Berat Albayrak'a
ait olduğu ileri sürülen telefon görüşmesi kayıtlarının çözümlenerek
aktarıldığı, "Belgeleri Öğütme Derdine Düşmüşler" ve "Evrakları
Yok Etme Telaşına Düşmüşler" başlıklı haber yayımlanmıştır.
3. Anılan haber nedeniyle Berat Albayrak tarafından birinci
başvurucunun sahibi olduğu, ikinci başvurucunun ise sorumlu yazı işleri müdürü
olarak görev yaptığı Birgün gazetesine (gazete)
tekzip yazısı gönderilmiş, gazete tarafından söz konusu tekzip yazısının
yayımlanmaması üzerine tekzip talebiyle İstanbul (kapatılan) 32. Sulh Ceza
Mahkemesine başvuruda bulunulmuştur.
4. İstanbul (kapatılan) 32. Sulh Ceza Mahkemesi 20/5/2014 tarihli kararıyla tekzip talebini reddetmiştir.
Anılan kararın gerekçesi şu şekildedir:
"... Tüm
bu kanuni düzenlenlemeler ve yargı kararları ile
doktrin görüşleri çerçevesinde basın özgürlüğünü kullanmak hakkının, 1-Haberde
gerçeklik, 2-Kamu yararı ve toplumsal ilgi, 3-Güncellik, 4-Konu ile ifade
arasında düşünsel bağlılık kuralları ile sınırlı görülmekte olduğu, bilgi
edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakkının bu sınırlar
içerisinde kaldığı sürece hukuka uygun kabul edilmesi gerektiği
anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtilen kararlar ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin birçok kararında değinilen ve belirlenen ilkeler ile Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası'nın 25. maddesinde düzenlenen düşünce ve kanaat
özgürlüğü, 26. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile
28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3. maddesinde düzenlenen basın
özgürlüğü de dikkate alındığında, demokratik toplumlarda çok önemli bir göreve
sahip olan basının toplumu ilgilendiren konularda bilgi vermekle yükümlü
olduğu, halkın ise bilgi alma hakkının bulunduğu, bu çerçevede gazetede yer
alan talep konusu habere konu görüşme kayıtları kimliği belirsiz kişilerce
internet aracılığıyla yayınlanmış olsa da yayınlanmış olmasının gerçek bir olgu
olduğu, talep konusu yazı ile internet ortamında yayınlanan bu kayıtların
yayınlanmış olmasının haber konusu edildiği, içeriğinin yayınlandığı şekliyle
aynen haber konusu yapıldığı, yorum katılmaksızın yayımlanmasında haber verme
sınırının aşılmasının sözkonusu olmadığı, söz konusu
haberin bilgi verme hak ve görevi
kapsamında kaldığı, açıklanış şekliyle konusu arasında düşünsel bir bağ
bulunduğu ve nesnel bir açıklama ile desteklendiği, açıklanmasında kamunun
ilgisi ve yararı olduğu, nitekim haber içeriğinde bunların doğru olduğuna dair
bir ima ya da açıklama da bulunmadığı, bu haliyle hukuka uygun görülen haber yazısınıntalepte bulunan Berat yönündenşeref
ve haysiyetini, kişilik haklarını ve ticari itibarını zedeleyici ve ihlal edici
nitelik ve içerikte bir haber olmadığı kanaatine varılmış ve bu itibarla
talebin reddine karar vermek gerekmiştir. "
5. Berat Albayrak tarafından söz konusu karara karşı itirazda
bulunulmuş, itirazı inceleyen İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi 12/6/2014 tarihli kararıyla itirazı kabul etmiş, ret
kararının kaldırılarak tekzip metninin yayımlatılmasına hükmetmiştir. Anılan
kararın gerekçesi şu şekildedir:
"Birgün Gazetesinin 28/02/2014 tarihli nüshasında yayınlanan
"Belgeleri Öğütme Derdine Düşmüşler" ve "Evrakları Yok Etme
Telaşına Düşmüşler" başlıklı yazının içeriğinde; Başbakan'ın kızı Esra
Albayrak ile damadı Berat Albayrak'ın aralarında
telefon öğütücü makinesi alınması konusunda konuşma yaptıklarına ilişkin bir
anlatımın olduğu,bu
anlatımında twitter üzerinden haramzadeler isimli
kullanıcı tarafından paylaşılan metinlere dayandırıldığı anlaşılmıştır.
Basın kamu yararı olan konularda basın
özgürlüğü kapsamında kamuoyunu bilgilendirecektir. Ancak Kamu yararı, basına
kişileri suçlu gösterme hakkı vermeyeceği gibi basın özgürlüğü de suç işleme
özgürlüğü şeklinde kullanılamaz.
Haber konusu yazının esas alındığı twitter üzerinden haramzadeler isimli kullanıcı tarafından
paylaşılan metinlere dayanılarak yazının özellikle de başlığı itibariyle Berat Albayrak'ın usulsüz bir eylem gerçekleştirdiği, bu
eylemlerin kanıtı olabilecek evrakları da öğütücü makinesi alarak yok etme
gayretinde olduğu kanısı oluşturulmuştur. Hakkında kamuoyunda suçlulukları
konusunda bir algı yaratılarak, kamuoyubu talepte
bulunanın suçlu olduğuna inanmaya teşvik edilmiştir. Hem kamuoyu yanlış
yönlendirilmiş hem de lekelenmeme hakkı zedelenmiştir.
Hiçbir hukuki dayanağı
bulunmayan, soruşturmanın gizliliğini ihlal eden, adil yargılanma hakkını
zedeleyen bu yayınla talepte bulunan hakkında küçültücü değer yargısında
bulunularak içsel değere ve kamuoyu nezdindeki şeref ve saygınlığına saldırıda
bulunarak hukuka uygunluk sınırınının aşıldığı
anlaşılmakla; İstanbul 32. Sulh Ceza Mahkemesinin ''Düzeltme ve cevap talebinin
reddine ilişkin'' değişik iş kararına yapılan itirazın kabulüne, kararın kaldırılmasına, düzeltme ve cevap talebinin
kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. "
6. Yayımlatılmasına karar verilen tekzip metni şu şekildedir:
"KAMUOYUNU YANILTMA AMAÇLI GERÇEK DIŞI HABERİNİZE
CEVABIMIZ
Birgün Gazetesi'nin 28.01.2014 tarihli nüshasında "Belgeleri öğütme
derdine düşmüşler" - "Evrakları yok etme telaşına düşmüşler"
başlıklı gerçek dışı bir haber yayınlanmıştır. Haberde bahsi geçen ve kim
tarafından internete yüklendiği belli olmayan; gerçekliği meçhul, dolayısıyla
hiçbir değer taşımayan bir takım ses kayıtları, Müvekkil Berat Albayrak'ın şeref ve haysiyeti ile mesleki itibarının
zedelenmesi amacıyla ve mevcut karalama kampanyasının bir parçası olarak
kamuoyuna gerçekmiş gibi sunulmuştur. Gerçek kimliğini açıklamaya dahi cesareti
olmayan bir twitter kullanıcısının internete
yüklediği, doğruluğu, montaj olup olmadığı, kimler arasında geçtiği meçhul bir
ses kaydına ve o kayıtları hayali bir kurgu dahilinde sunan metinlere dayanılarak
kaleme alınan haber, değişik dönemlerde rastladığımız ve defalarca kınadığımız dezenformasyon çabalarının bir ürünüdür.
Müvekkilin isminin, çamur at izi kalsın
mantığıyla böylesine çirkin iftiralara malzeme yapılmasının, müvekkili
kötülemeye ve yıpratmaya çalışmaktan başka bir amaca hizmet etmediği son derece
açıktır. Bu anlayış, sadece müvekkile ve gazeteciliğin etik ilkelerine değil,
aynı zamanda gerçeklere ulaşma hakkına sahip kamuoyuna da zarar vermektedir.
Bu nedenle, yasal tüm haklarımız saklı kalmak
üzere, tekzibe konu haberde yer alan gerçek dışı bilgi ve açıklamaları; kötüniyetli ve hayali senaryoları; kısacası gazeteciliğin
etik değerlerine yakışmayan bu haberi yapan ve yayınlayan kurumu kınıyor,
gerçeklikle ilgisi olmayan haberinize karşı cevabımızı kamuoyuna saygıyla
sunuyoruz."
7. İtirazın kabulüne dair karar 25/6/2014
tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir. Başvurucular 25/7/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
III. İNCELEME VE GEREKÇE
8. Mahkemenin 20/9/2017 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
9. Başvurucular tekzibe konu haberin gerçeklik, kamu yararı ve
toplumsal ilgi, güncellik, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık
unsurlarını içermekte olup hukuka uygun olduğunu, başlıkları dışında herhangi
bir yorum katılmaksızın ve çözümlenen kayıtların Berat Albayrak'a
ait olduğu hususunun bir iddia olduğu belirtilerek yayımlandığını, habere
konulan başlıkların polemik niteliğinde olabileceği
düşünülse de haberin tamamının hukuka aykırı ilan edilmesinin haberde gerçeklik
unsurunun varlığı hâlinde polemik niteliği taşıyan ifadelere rağmen haberin
hukuka aykırı bulunamayacağına dair Yargıtay içtihadına aykırı olduğunu,
yayımlanan tekzip metninde gazeteye yönelik haksız ve hakaret içeren ifadeler
bulunduğundan düzeltme hakkının sınırlarının aşıldığını ve hakkın kötüye
kullanılması seviyesine geldiğini, ayrıca 17 Aralık 2013 tarihinden itibaren bazı
kamu görevlileri ve onların yakınlarıyla ilgili yolsuzluk iddiaları hakkında
yapılan haberlere ilişkin sayısız soruşturma başlatıldığını, içeriğe erişimin
engellenmesi kararları verildiğini ve bu haberlere ilişkin cevap ve düzeltme
metinleri yayınlanması yönündeki taleplerin neredeyse tamamının kabul
edildiğini, tüm bu uygulamaların rüşvet ve yolsuzluk iddialarına ilişkin
haberler bakımından gizli bir sansür niteliğine ulaştığını, bu sebeplerle ifade
ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Somut olayda çözümlenmesi gereken ilk mesele başvuru konusu
haberle ilgili mahkemece tekzip talebinin kabul edilmesi ve tekzip metni
yayımlatılmasının, başvurucuların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir
müdahale oluşturup oluşturmadığını belirlemektir.
11. Cevap ve düzeltme hakkı kullanımı, ilke olarak istediğini
yayımlamak ya da yayımlamamak konusunda serbest olan basın organlarının cevap
metni karşısında serbestliği bulunmaması nedeniyle ifade ve basın
özgürlüklerine müdahale teşkil etmektedir (Ahmet
Oğuz Çinko ve Erkan Çelik [GK], B. No: 2013/6237, 2/7/2015,
§ 52).
12. Anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen
koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinin
ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme,
Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha
fazlasına dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(Bekir Coşkun [GK], B. No:
2014/12151, 4/6/2015, § 38).
13. Başvurucuların ifade ve basın özgürlüğüne yönelik anılan
mahkeme kararı ile gerçekleştirilen müdahalenin 9/6/2004
tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 14. maddesi gereğince kanuni
dayanağının bulunduğu ve "başkalarının şöhret veya haklarının
korunmasına" yönelik önlemlerin bir parçası olarak meşru bir amaç
taşıdığından şüphe bulunmamaktadır (Vural
Nasuhbeyoğlu, B. No: 2013/6146, 17/2/2016, § 38).
14. Son olarak müdahalenin demokratik toplum düzeninin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.
15. Devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel
şeref ve itibara keyfî olarak müdahale etmemekle ve üçüncü kişilerin
saldırılarını önlemekle yükümlüdür (Adnan
Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, §
33). Bir kişinin saygınlığına, onuruna, şeref ve itibarına müdahale eden veya
gerçeğe aykırı olan bir yayının yapılması durumunda aleyhine yayın yapılan
kimsenin bu yayına cevap verme ve düzeltmeyi isteme hakkı,devletinkişisel şeref ve itibara üçüncü kişiler
tarafından gerçekleştirilen saldırıları önlemek şeklindeki pozitif yükümlülüğü
kapsamında başvurulabilecek yollardan bir tanesidir (Ahmet Oğuz Çinko ve Erkan Çelik, §§ 41-48).
16. Bu bağlamda tekzip talebini kabul eden mahkeme kararında,
kişilerin şeref ve itibarın korunmasını isteme hakkı ile başvurucuların basın
ve ifade özgürlükleri arasında Anayasa Mahkemesi içtihadında ortaya konulan kriterlere uygun şekilde bir denge kurulup kurulmadığının
tespit edilmesi gerekmektedir (Vural Nasuhbeyoğlu,
§ 37).
17. Cevap ve düzeltme hakkı kullanımında
esas amaç şeref ve itibarın korunması olmakla beraber kişilere kendileri
hakkında yapılan yayının muhatabı olmuş kitleye ulaşarak tartışmaya katılma
imkânı da sağladığı gözetildiğinde söz konusu hakkın, haber ve bilgilerin
farklı kaynaklardan alınması ile haber ve bilgi çoğulculuğunu ve dolayısıyla
toplumun doğru bilgilendirilmesini sağlama fonksiyonu da bulunduğu kabul
edilmektedir (Ahmet Oğuz Çinko ve Erkan
Çelik, § 54). Ayrıca cevap ve düzeltme talebinin mahkemece kabul
edilmesi üzerine ilgili haberin basında yer alan içeriğinde değişiklik
yapılmadığı, aksine basın ve yayın organlarına tekzibe konu haberlerini bir kez
daha kamuoyuna duyurma fırsatı sağlandığı, böylece haberin asıl yayımlanma amacının
kamunun gündeminde kalmasına yardımcı olunduğu da dikkate alınmalıdır (Vural Nasuhbeyoğlu, § 39).
18. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi kararlarında ortaya konulan
kriterler (İlhan Cihaner,
B. No: 2013/5574, 30/6/2014, §§ 66-73; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617,
8/4/2015, §§ 58-66; Nihat Özdemir,
2013/1997, 8/4/2015, §§ 54-61; Ali Suat
Ertosun, B. No: 2013/1047, 15/4/2015, §§ 44-52) esas alınarak kamusal tartışmaya sağladığı katkı,
toplum menfaati, kişilerin şeref ve itibarının korunma düzeyi ile basın organının
ifade özgürlüğü arasındaki
menfaatler dengesinin yerel mahkeme tarafından değerlendirilmesi sonucu tekzip
talebi kabul edilerek cevap ve düzeltme yayımlanması kararında açık keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin derece
mahkemelerinin takdirine müdahale etmesi söz konusu olmayacaktır (Vural Nasuhbeyoğlu, § 40).
19. Somut olayda başvurucular, tekzibe konu haberde kimliği
belirsiz bir twitter hesabından paylaşılan ve bir
siyasetçiye ait olduğu söylenen telefon görüşmesi kayıtlarının çözümlenerek
yayımlandığını, fakat anılan siyasetçiye ait olduğu hususunun bir iddia
olduğunun özellikle vurgulandığını belirtmişlerdir. Bu
bağlamda yayımlanan telefon görüşmesi kayıtlarının anılan siyasetçiye ait olup
olmadığı konusunda bir bilgiye sahip olmadığını ve üçüncü şahısların
iddialarını haber konusu yaptığını kabul eden gazeteye, iddiaların muhatabı
olan tarafa cevap ve düzeltme hakkı tanınması şeklindeki kamusal müdahalede,
özellikle haberin kamuoyunu fazlasıyla ilgilendiren içeriği ve bu doğrultuda
tekzibin haber ve bilgi çoğulculuğunu sağlama fonksiyonu, ayrıca iddia edilenin
aksine anılan tekzip metninde hakaret oluşturan herhangi bir ifadeye yer
verilmediği de gözönüne alındığında açık keyfîlik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
20. Başvurucular, 17 Aralık 2013
tarihinden itibaren bazı kamu görevlileri ve onların yakınlarıyla ilgili
yolsuzluk iddiaları hakkında yapılan haberlere ilişkin sayısız soruşturma
başlatıldığını, içeriğe erişimin engellenmesi kararları verildiğini ve bu
haberlere ilişkin cevap ve düzeltme metinleri yayımlanması yönündeki taleplerin
neredeyse tamamının kabul edildiğini, tüm bu uygulamaların rüşvet ve yolsuzluk
iddialarına ilişkin haberler bakımından gizli bir sansür niteliğine ulaştığını,
bu sebeplerle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerse
de bireysel başvuru dosyasında anılan iddiaları destekleyecek hiçbir bilgi ya
da belgeye yer verilmediği görüldüğünden söz konusu iddialar değerlendirme
kapsamı dışında bırakılmıştır.
21. Yukarıdaki değerlendirmeler ve farklı
çıkarları dengelerken yargı mercilerinin sahip oldukları takdir payları da
dikkate alındığında derece mahkemelerince tarafların haklarının
değerlendirilmesinde açık bir dengesizlik saptanmadığı ve bu kapsamda bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.