TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HÜSEYİN ALTUNDAĞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/13123)
Karar Tarihi: 22/11/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Volkan SEVTEKİN
Başvurucu
Hüseyin ALTUNDAĞ
Vekili
Av. Mehmet KASAP
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sebepsiz zenginleşmeye dayanan burs geri ödemesinin istirdadı istemine ilişkin davanın hukuka aykırı olarak reddedildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar dikkate alınmadan karar verildiği ve temyiz talebinin gerekçesiz şekilde reddedildiği nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 7/3/2003 tarihinde Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Matematik Anabilim Dalında doktora programına kaydolmuş ve söz konusu doktora eğitimini sürdürürken program süresince yararlanmak üzere Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanlığından (TÜBİTAK) eğitim bursu almıştır.
9. Başvurucunun almış olduğu burs, doktora burs programına ilişkin yürütme kural ve ilkelerinde açıklanan ve başvurucunun da kabul ve taahhütte bulunduğu şekliyle "doktora programına kayıt tarihinden itibaren altı yıl içinde doktora derecesini alamadığından" bahisle başvurucudan geri istenmiştir.
10. Söz konusu burs karşılığı olan 34.185 TL (22.135 Amerikan doları) başvurucu tarafından dava açma hakkı saklı tutularak sunulan ödeme planı kapsamında taksitler hâlinde ve en son taksiti 17/5/2010 tarihinde olmak üzere ödenmiştir.
11. Bu defa başvurucu lisans sonrası doktora programından 4/10/2010 tarihinde doktora derecesi ile mezun olduktan sonra Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 14/2/2011 tarihinde TÜBİTAK aleyhine açtığı davada burs iadesi altında tahsil edilen bedelin istirdadı talebinde bulunmuştur.
12. Mahkeme 5/7/2011 tarihli kararıyla "Davalının doktora eğitiminin tamamlanmadığı gerekçesi ile bursu geri istemesi idari işlemdir. Davacının iddia ettiği gibi doktora süresinin tespiti de idari işlemdir ve idari yargı mercileri değerlendirebilir... 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince idari yargı görevli olduğundan davanın reddi gerekmiştir." gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar vermiştir.
13. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin (Daire) 23/1/2012 tarihli kararı ile "...davanın sebepsiz zenginleşmeye dayanan burs geri ödemesinin istirdadı istemine ilişkin olduğu ve davanın bu niteliği göz önünde tutularak, asliye hukuk mahkemesinde açılmış bulunan davada Mahkemece işin esasına girilerek deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiği..." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
14. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkeme 5/3/2013 tarihli ile davanın reddine hükmetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
"...İşlem dosyası getirtilmiş ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Hukukçu ve emeklisayıştay denetçisi bilirkişilerin 25/01/2013 tarihli raporu, davalı TUBİTAK ile davacı arasında düzenlenen kefalet senedi ile "TÜBİTAK yurtiçi yurt dışı bütünleştirilmiş doktora bursprogramı (BDP) yürütme kural ve ilkeleri" ne göre (0)7/03/2003 tarihinden itibaren 6 yıl içinde doktorasını yapamayan davacıdan tüm ödemelerin geri istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, yapılan ödemeler ile talep edilen alacak arasında uygunluk bulunduğu anlaşılmış(tır)..."
15. Temyiz üzerine Dairenin 19/11/2013 tarihli kararıyla hüküm onamıştır. Kararın gerekçesi şöyledir:
"Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ... karar verildi."
16. Başvurucunun karar düzeltme talebi aynı Dairenin 9/6/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
17. Ret kararı 8/7/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, 7/8/2014 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
19. Başvurucu, karar sonucunu etkileyecek bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini ve temyiz dilekçesinde belirtilen iddialarına karşı bir açıklamada bulunulmadığı belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Alpaslan Yıldırım, B. No: 2014/20301, 11/5/2017, § 18).
21. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Alpaslan Yıldırım, § 19).
22. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan merciin, yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
23. Somut olayda başvurucu, 7/3/2003 tarihinde "yüksek lisans sonrası doktora" programına kaydolduğunu, doktora programı kapsamındaki yüksek lisans kısmını 13/6/2005 tarihinde, doktora kısmını ise 4/10/2010 tarihinde tamamladığını belirtmiştir. Ayrıca kayıt olduğu doktora programının üniversitesindeki yasal eğitim süresinin yedi yıl olduğunu, bu dönemde bir yıl eğitim amaçlı yurt dışına gittiğini ve altı ay askerlik vazifesini yaptığını bildirmiştir. Diğer yandan başvurucu, TÜBİTAK burs programına ilişkin mevzuat uyarınca doktora programını tamamlamak için taahhütte bulunduğu altı yıllık eğitim süresinin başlayacağı tarihin yüksek lisans eğitiminin başladığı 7/3/2003 tarihi olarak kabul edilmesinin, bir başka ifade ile doktora programı süresinin hesaplanmasında yüksek lisans evresinin nazara alınmasının hatalı olduğunu açıklamıştır.
24. Başvurucunun "yüksek lisans sonrası doktora" programında altı yıllık eğitim süresinin hesaplanmasında "yüksek lisans" ve "doktora" şeklinde bir ayrıma gidilmesi gerektiğine yönelik açıklamalarının aksine Mahkeme, bütünleştirilmiş doktora burs programı yürütme kural ve ilkeleri uyarınca bilirkişi raporu ile dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre programı bir bütün olarak değerlendirmiştir. Bu çerçevede programının kayıt tarihi 7/3/2003 tarihi esas alınarak doktora programı mevzuatında belirtilen ve başvurucunun da taahhütte bulunduğu altı yıl içinde doktoranın tamamlanamadığı gerekçesiyle (bkz. § 14) burs ödemelerinin geri istenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Başvurucu her ne kadar dosyaya sunduğu bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını ve eksik değerlendirme ile sonuca ulaşıldığını ileri sürmüşse de Mahkeme açıklamaları doğrultusunda kararının dayanaklarını yeteri kadar açık bir biçimde göstermiştir. Yargıtay tarafından da karar gerekçesinin makul görüldüğü ve Mahkeme kararına atıfta bulunularak hükmün onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla Mahkeme ve Yargıtay kararının gerekçesiz olduğundan söz edilemez.
25. Açıklanan nedenlerle gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurucunun bu yöndeki iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılamanın Sonucunun Adil Olmadığına İlişkin İddia
26. Başvurucu, mevzuatın hatalı yorumlanarak davanın hukuka aykırı olarak reddedilmesi nedeniyle eğitim ve öğrenim ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı değildir (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, burs geri ödemesi sonucunda eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu kendisine ödenen eğitim bursunun istirdadı nedeniyle eğitimine devam edemediğini iddia etmediği gibi söz konusu burs karşılığının iadesi sonrasında doktora programından 4/10/2010 tarihinde mezun olmuştur. Öte yandan anılan ret kararı nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkının nasıl engellendiğine ilişkin bir açıklamada da bulunmamıştır. Başvurucunun eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiği iddiasının, davanın kendine özgü koşulları açısından mahkemece yapılan değerlendirmelerin sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılamanın sonucuna ilişkin iddialar adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
29. Somut olayda Mahkeme, TÜBİTAK burs programına ilişkin mevzuat hükümlerini yorumlayarak ve tarafların sundukları bilgi ve belgeleri değerlendirerek kararını vermiştir.
30. Derece mahkemelerinin kararları ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün hukuk kuralları ile delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir.
31. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
32. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.