TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA YAVUZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13131)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Mustafa YAVUZ
|
|
|
2. Rifat
KESKİNTÜRK
|
|
|
3. Miyese
ERGİN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Metin İRİZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Taksim Meydanı'na
gitmek isteyen ancak gidişlere izin verilmediğini öğrenen ve evlerine dağılma
kararı aldıklarını belirten başvurucuların bir polis aracının kundaklanması
sonrası şüpheli olarak gözaltına alınmaları ve gözaltı süresinin gerekçesiz
uzatılması nedenleriyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Arka Plan Bilgisi
5. 2014 yılı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü (İşçi Bayramı)
etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Valiliğinin (Valilik) 14/4/2014 tarihli ve
2014/492 sayılı kararı ile İstanbul'un Kadıköy İskele Meydanı, Kadıköy Yeni
Salı Pazarı, Kadıköy Meydan Otobüs Durakları, Maltepe Sahil Alanı, Fatih Sahil
Alanı, Kartal Meydanı toplantı ve gösteri alanı olarak belirlenmiş; kamuoyuna
çeşitli iletişim araçları ile duyurulmuştur.
6. 28/4/2014 tarihinde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu
(DİSK), Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Türkiye Mimarlar ve
Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından
oluşturulan ortak platformca Valiliğe hitaben düzenlenen "1 Mayıs 2014 Anması ve Kutlamaları"
konulu dilekçe ile 1 Mayıs 2014 Perşembe günü saat 13.00'te Taksim Cumhuriyet
Anıtına çelenk ve Kazancı Yokuşu başına karanfil bırakılarak saygı duruşunda
bulunulacağı, kutlama gerçekleştirileceği yönünde talep ve bildirimde
bulunulmuştur.
7. Valilik 29/4/2014 tarihli kararı ile 6/10/1983 tarihli ve 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 6. maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca 2014 yılı içinde İstanbul'da yapılacak gösteri yürüyüşleri, açık yer
toplantı alanları ile güzergâhlarının tespit edildiğini belirterek Taksim
Meydanı'nda kutlama yapılması taleplerini reddetmiş ve karar müracaatçı
sendika, birlik ve odalar ile kamuoyuna 30/4/2014 tarihinde duyurulmuştur.
8. Bazı gruplar, İşçi Bayramı kutlamalarını İstanbul Valiliğinin
belirlediği alan dışında kalan Taksim Meydanı'nda yapmakta ısrar etmiştir.
Çevik Kuvvet polisleri Taksim Meydanı'nda toplanmak isteyen grupları dağıtmak
amacıyla biber gazı ile müdahalede bulunmuş, göstericiler küçük gruplar hâlinde
ara sokaklara dağılmıştır.
9. Başvurucuların bir araya geldiği bölgede -polis tutanaklarına
göre- ara sokaklara dağılan göstericiler tarafından bir polis aracına taşlı ve
sopalı saldırı gerçekleştirilmiş, araçta maddi hasar meydana gelmiş, araçta
bulunan polislerin yardım talebi üzerine olay yerine takviye ekipler intikal
ederek olayı gerçekleştirenler tespit edilmeye çalışılmış ve gösteriye
katıldığı değerlendirilenler gözaltına alınmıştır.
B. Somut Olaya İlişkin
Bilgiler
10. Başvurucular, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
(EĞİTİM-SEN) üyesi olup öğretmen olarak görev yapmaktadırlar. Başvurucular
-kendi beyanlarına göre- bağlı bulundukları Sendikanın çağrısına uyarak İşçi
Bayramı kutlamalarını Taksim Meydanı'nda yapmak üzere yola çıkmışlar, Taksim
Meydanı'na giden yolların kapalı olması ve polisin geçişe izin vermemesi
nedeniyle evlerine geri dönmeye karar vermişlerdir. Başvuruculara göre dönüş
sırasında ihtiyaç gidermek ve dinlenmek amacıyla 10-15 dakika mola verdikleri
kafede polis kendilerini gözaltına almış, gözaltı işlemi sırasında polisler
kendilerine sert davranmış ve iki gün gözaltında tutulmuşlardır.
11. Polis tutanaklarına göre 1 Mayıs 2014 günü saat 12.30
sıralarında içinde iki polis memurunun bulunduğu bir ekip arabası gösteri
yapanların taşlı saldırısına uğramıştır. Araçları saldırıya uğrayan ve araç
camları kırılan polis memurları can güvenliklerini sağlamak amacıyla koşarak
bir otele sığınmışlardır.Zor
durumda olan ekibe yardım için olay yerine gelen destek ekipleri ekip
arabasının dört tekerleğinin patlak, sağ ön, orta, arka ve sağ bagaj camı, sol
ön farı ile aynalarının kırılmış, aracın plakalarının sökülmüş, ön camının
çatlak olduğunu; arabanın iç ve dış bölgelerinde taş izleri bulunduğunu ve
arabanın kullanılamaz hâle getirildiğini görmüşlerdir.
12. Bunun üzerine olayı gerçekleştirdiği düşünülen göstericiler
göz takibine alınmış ve olayı gören çevredeki kişilerin bilgisine
başvurulmuştur. Alınan bilgiler doğrultusunda polis ekipleri yaptıkları
kovalamaca neticesinde aralarında başvurucuların da bulunduğu olayı gerçekleştirmiş olması muhtemel 9
(dokuz) kişiyi yakalamışlardır. Ayrıca bahse konu yerde etrafta biriken
kalabalık grup arasında vatandaşların olayı gerçekleştiren kişi olduğunu
söyleyerek darbetmeye çalıştıkları bir kişi daha
yakalanarak gözaltına alınmıştır. Yapılan üst aramasında yakalananların
bazılarında taş parçaları, eldiven, gaz maskesi gibi materyaller bulunmuştur.
Başvuruculardan Mustafa Yavuz'un üzerinden ise bir adet beyaz renkli bez gaz
maskesi çıkmış, diğer başvurucular üzerinde herhangi bir materyal
bulunmamıştır.
13. Başvurucular 1/5/2014 günü kamu malına zarar verme, toplantı
ve gösteri yürüyüşüne silah ve benzeri aletle katılma ve görevli memura direnme
suçlarından şüpheli olarak gözaltına alınmıştır. Gözaltı süresi Cumhuriyet
Başsavcılığınca aleyhteki delil ve emareler, yüklenen suçun özelliği, şüphelilerin
kaçma ve delilleri yok etme ihtimali, soruşturmanın ikmali için gereken süre
nazara alınarak 2/5/2014 tarihinde 3/5/2014 tarihine kadar uzatılmıştır.
2/5/2014 günü gözaltı süresinin uzatıldığını öğrenen başvurucular avukatları
aracılığıyla yetkili Sulh Ceza Mahkemesine itiraz etmişlerdir. İstanbul
(kapatılan) 19. Sulh Ceza Mahkemesi 2/5/2014 tarihinde başvurucuların itirazını
reddetmiştir. Bu karara karşı başvurucuların yaptığı itirazı ise İstanbul 26.
Asliye Ceza Mahkemesi 14/5/2014 tarihinde reddetmiştir.
14. Nihai karar 8/7/2014 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucular 6/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Soruşturma sonrasında başvurucular hakkında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca 6/6/2014 tarihinde kamu malına zarar verme ve
toplantı ve gösteri yürüyüşüne silah ve benzeri aletle katılma suçlarından kamu
davası açılmıştır. Yargılamayı yapan İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi
14/7/2017 tarihinde; başvurucuların kamu malına zarar verme suçunu işlediklerinin
sabit olmaması, başvuruculardan Rifat Keskintürk ve Miyese Ergin'e
ilişkin olarak toplantı ve yürüyüşlere silahtan sayılan aletlerle katılmak
suçunun yasal unsurları oluşmaması, Mustafa Yavuz'un da anılan suçu işlediğinin
sabit olmaması nedenleriyle ayrı ayrı beraatlerine
karar vermiştir. Karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
18. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 9/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Özgürlüğü ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
20. Başvurucular 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarına katılmak
üzere Sendika tarafından kiralanmış araçlarla yola çıktıklarını, otobüslerden
indiklerinde Taksim tarafının kapalı olduğunu ve polisin geçişe izin
vermediğini gördüklerini, bunun üzerine Sendika yetkilileriyle yaptıkları kısa
bir toplantı sonrası herkesin kendi imkânlarıyla evlerine dağılmasının
kararlaştırıldığını belirtmişlerdir.
21. Başvurucular etrafta toplu taşıma aracı olmaması nedeniyle
dinlenmek üzere bir kafeye oturduklarını, 10-15 dakika sonrasında polislerin
kafeye girerek kendilerini gözaltına aldıklarını ve gözaltına alırken
kendilerine sert davrandıklarını ifade etmişlerdir.
22. Başvurucular yakalanmalarını gerektiren bir şüphenin
bulunmadığını, gözaltı süresinin gerekçesiz uzatıldığını, uzatma kararına karşı
itirazları ile itirazın habeas corpus hakkına
uygun olarak hâkim huzurunda incelenmesi talebinin gerekçesiz şekilde
reddedildiğini belirtmişler; yakalanma ve gözaltına alınmaları ile gözaltı
süresinin uzatılmasının kişi özgürlüğü ve güvenliği ile adil yargılanma
haklarını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir.
2. Değerlendirme
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların doğrudan toplantı öncesinde
veya sırasında kolluk müdahalesi ile karşılaşmadıkları, polis tutanaklarına
göre bir polis aracının kundaklanması sonrasında -kendi beyanlarına göre- bir
kafede otururken yakalanmış ve gözaltına alınmışlardır. Başvuru formunda
başvurucular olayların genel akışını anlattıktan sonra Taksim'e geçişe izin
verilmediğini görmeleri üzerine evlerine dağılmaya karar verdiklerini
belirtmişlerdir.
24. Dolayısıyla başvurucuların dağılma kararını aldıktan sonra
toplantıdan bağımsız olarak yakalama ve gözaltı işlemine maruz kalmalarından
şikâyetçi oldukları görülmektedir. Bu çerçevede başvurucuların şikâyetlerinin
özünün haksız yere gözaltına alındıkları, gözaltı süresinin uzatılmasının
haksız olduğu, uzatma kararına karşı yaptıkları itirazın reddedilmesinin hukuka
aykırı olduğu iddialarına ilişkin olması nedeniyle başvurucuların şikâyetlerinin
Anayasa’nın 19. maddesi ile güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
27. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 17).
28. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı
veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin
olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış
da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141.
maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili
bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet
Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144,
14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1631, 17/12/2015, §§
141-150).
29. Somut olayda başvurucuların haksız şekilde yakalandıkları ve
gözaltına alındıkları, gözaltı süresinin gerekçesiz uzatılmasına karar
verildiğine ilişkin iddiaları,5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında
açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucuların gözaltına alınmalarının ve gözaltı süresinin yeterli gerekçe
olmadan uzatılmasına karar verildiğinin tespiti hâlinde görevli mahkemece
başvurucular lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu başvurucuların durumuna uygun,
telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle gözaltı işleminin haksız olduğu ve
gözaltı süresinin gerekçesiz uzatıldığı iddiası yönünden başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
31. Başvurucular daha önce Taksim'de futbol takımı
taraftarlarının kutlama yaptıklarını, iftar ve benzeri etkinliklerin düzenlendiğini
ancak 1 Mayıs kutlamasına izin verilmediğini, bayram kutlaması için Taksim'e
gitmelerinin engellenmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, Taksim'e
gidilmesine izin verilmemesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
haklarını ihlal ettiğini iddia etmişlerdir. Başvuruculardan Miyese
Ergin ayrıca kafeye dinlenmek için girmeden önce yoğun gaz bombasından
etkilendiğini, Taksim'e gitmek isteyenlere müdahale sırasında polisin
kalabalığa ve yakında bulunan mezarlığın içine gaz bombası attığını, tazyikli
su sıktığını gördüğünü belirtmiştir.
32. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı
fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili
delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa
hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki
iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Başvuru dilekçesinde bireysel başvuru
kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Sabah
Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketi [GK], B. No: 2014/12727, 25/5/2017, § 19).
33. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul
edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa
Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ortaya konulan somut bilgi ve
belgelerin niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında
kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde
iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması
zorunludur (Veli Özdemir, B. No:
2013/276, 9/1/2014, § 23; Ünal Yiğit,
B. No: 2013/1075, 30/6/2014, § 22).
34. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre başvuruculara kutlamalara
katıldıkları ya da katılmak amacıyla toplanmaları gerekçesiyle değil yetkili
merci tarafından kutlama yapılmasına izin verilmeyen bir yer olan Taksim'e
gitmek üzere toplanan grupların dağıtılması sırasında ara sokaklara dağılan
küçük grupların rastlantı sonucu karşılarına çıkan polis aracına saldırmaları
olayıyla bağlantılı olarak ve kamu malına zarar verme eylemlerini işledikleri
gerekçesiyle yakalama ve gözaltı işlemi uygulandığı anlaşılmaktadır. Her ne
kadar o bölgede toplanan kişiler toplantı haklarını kullanmak amacıyla orada
bulunmakta ise de olayın oluş şekli dikkate alındığında başvurucuların toplantı
haklarını kullanmaktan vazgeçtiklerini ve evlerine dağılmaya karar verdiklerini
belirttikleri, bir kafede otururken gözaltına alındıklarını iddia ettikleri
görülmektedir. Bu olgular karşısında başvuruculardan toplantı sonrası gözaltına
alınmalarının yalnızca toplantı haklarını kullanmalarının engellenmesine
yönelik olduğu ve bu suretle toplantı haklarına müdahale edildiğini ikna edici
surette ortaya koymaları ve kanıtlamaları beklenir.
35. Dolayısıyla başvurucuların başvuru formunda toplantı hakkına
ilişkin iddialarını soyut ve genel ifadelerle belirttikleri ve iddialarını
temellendiremedikleri anlaşılmış olup bu suretle yakalama ve gözaltı işleminin
toplantı hakkına yönelik bir müdahale oluşturduğunu kanıtlayamadıkları sonucuna
varılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
9/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.