TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
RAFET DUBAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13212)
|
|
Karar Tarihi: 20/9/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Rafet DUBAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Emel
ERBAŞI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; yeteri kadar Türkçe bilmeyen mağdurların soruşturma
aşamasında tercüman hazır bulundurulmadan alınan ifadelerine ve mağdurlara
yaptırılan teşhis işlemine istinaden mahkûmiyet kararı verilmesi, ısrarlı
taleplere rağmen mağdurların kovuşturma aşamasında dinlenmemesi, keşif
talebinin reddedilmesi ve makul sürede yargılama yapılmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının; herhangi bir neden belirtilmeden etkili başvuru hakkınınihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiş; Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. 19/3/2005 tarihinde Rusya Federasyonu uyruklu E.V. isimli
kişi Ankara Terminal Polis Karakol Amirliğince Yabancılar Şube Müdürlüğüne
teslim edilmiştir.
9. E.V.nin, adresini bilmediği bir
evde D., E., ve İ. isimli kişiler tarafından zorla alıkonularak fuhşa
zorlandığını beyan etmesi üzerine kolluk görevlileri D.nin
D.Ç. olabileceğini değerlendirmiş ve kendilerine müşteri süsü vererekD.Ç. ile görüşme yapmışlardır.
10. Kolluk görevlileri, D.Ç.nin yönlerdirmesi üzerine gittikleri adreste Moldova
Cumhuriyeti vatandaşı A.M.nin zorla tutulduğunu
tespit etmiştir.
11. Zorla tutulduğu tespit edilen A.M., ismini Ahmet olarak
bildiği ve -bildiği kadarıyla- Eryaman'da emlakçılık yapan kişinin kendisine döverek
tecavüz ettiğini beyan etmiştir.Aynı adreste zorla
tutulduğu tespit edilen yabancı uyruklu Z. K. ise D.,İ. ve Ahmet isimli
kişilerin kendilerini bir başkasından satın aldığını ve kendisine zorla fuhuş
yaptırıldığını beyan etmiştir.
12. 21/3/2005 tarihinde yaptırılan teşhis işleminde A.M. ve
Z.K., altı kişi arasındanbaşvurucuyu ismini Ahmet
olarak bildikleri kişi olarak teşhis etmişlerdir.
13. Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı 31/3/2005 tarihli
iddianamesiyle başvurucunun dört mağdura karşı insan ticareti suçunu, bir
mağdura karşı ırza geçme suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açmıştır.
14. Yargılamayı yürüten Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi 26/5/2009
tarihli kararıylabaşvurucuyu isnat edilen suçlardan
mahkûm etmiştir.
15. Başvurucu müdafiinin talebi
üzerine temyiz incelemesi yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesi 12/5/2014 tarihli
kararıyla ırza geçme suçundan verilen mahkûmiyet hükmünü onayıp insan ticareti
suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerini bozmuştur.
16. Başvurucu 13/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 20/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tanık Sorgulama
Hakkının İhlal Edildiği İddiası İle Keşif Talebinin Reddedildiği İddiası
18. Başvurucu, ısrarlı taleplere rağmen mağdurların kovuşturma
aşamasında dinlenmediğini ve keşif talebinin reddedildiğini ileri sürmüştür.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun uyarınca başvurucunun başvuru
konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal
edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki
haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri
ve delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
20. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak
olaya ilişkin iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya ait olmasına rağmen
başvurucu hangi celse veya hangi tarihli dilekçeyle mağdurların dinlenmesini ve
keşif yapılmasını talep ettiğine dair
Anayasa Mahkemesine herhangi bir delil sunmamıştır. İlk derece mahkemesinin bu
taleplere ilişkin hangi gerekçeyle ne tür karar verdiği de açıklanmamıştır.
Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği
sonucuna ulaşılmıştır.
21. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yargılama Sonucunun
Adil Olmadığına İlişkin İddia
22. Başvurucu, soruşturma ve kovuşturma yapılmasının makul
nedenlere dayanmaması, soruşturma aşamasında tercüman hazır bulundurulmadan
ifadeleri alınan ve teşhis yaptırılan mağdurların beyanlarına istinaden
mahkûmiyet kararı verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; kesinleşen
mahkûmiyet kararının infaz edilecek olması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Başvurucunun kesinleşen mahkûmiyet kararının infaz edilecek
olması nedeniyle özgürlüğünün kısıtlanacağına yönelik iddiasının özü,
mahkûmiyet kararının sonucunun adil olmadığına ilişkindir. Bu nedenle söz
konusu iddia da adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Somut olayda Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
yargılamada; sanık savunmaları, teşhis tutanakları, mağdur beyanları, adli
raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar
verildiği anlaşılmıştır. Başvurucunun anılan iddialarının esas itibarıyla
delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına, dolayısıyla kararın
sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada, Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit
edilmemiştir.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
29. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar
yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
30. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
31. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki ırza geçme suçu yönünden
yaklaşık 9 yıl 1 ay devam eden yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı
görülmektedir.
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
D. Etkili Başvuru
Hakkının İhlal Edildiği İddiası Yönünden
33. Başvurucu, herhangi bir neden belirtmeden etkili başvuru
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1)
ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal
edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, §§ 19, 20).
35. Somut olayda başvurucu, ihlal iddiasını soyut ve genel
ifadelerle ileri sürmüş; hakkın ne şekilde ihlal edildiğine ilişkin gerekçeleri
açıklama yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Dolayısıyla başvurucu
tarafından ileri sürülen iddianıntemellendirilemediği
sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
E. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
38. Başvurucu 50.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.
39. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
40. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
41. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tanıkları sorgulama hakkının ve keşif talebinin
reddedildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılama sonucunun adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 9.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara Batı (Sincan) 1. Ağır Ceza
Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.