TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT ÖKSÜZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13308)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Murat ÖKSÜZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın uzun süredir devam etmesi ve
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkınınihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 29/10/2007 tarihli ve
2007/113 Sorgu sayılı kararıyla tutuklanmıştır.
9. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianame ile
başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında kamu davası açılmıştır.
10. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/6/2012 tarihli ve
E.2008/169, K.2012/81 sayılı kararıyla, başvurucununsuçişlemek
amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan 1 yıl15 gün hapis, kişiyi
hürriyetinden yoksun bırakma suçundan 1 yıl 8 ay hapis, nitelikli olarak konutdokunulmazlığını ihlal etme suçundan 10 ay hapis,
silahla tehdit suçundan 1 yıl 8 ay hapis, kasten öldürme suçundan müebbet
hapis, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan iki kez 10 yıl 10 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin devamına hükmedilmiştir.
11. Temyiz üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 26/2/2014 tarihli
ve E.2013/5900, K.2014/1133 sayılı ilamıyla Mahkemenin söz konusu kararı, suçişlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan
verilen 1 yıl15 gün hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan verilen
1 yıl 8 ay hapis, nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme suçundan
verilen 10 ay hapis, silahla tehdit suçundan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezası
yönünden onanmış; diğer mahkûmiyet hükümleri yönünden bozulmuştur.
12. Bozulan karara ilişkin dava dosyası, Adana 7. Ağır Ceza
Mahkemesinin kapatılması nedeniyle Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesine
devredilmiş; anılan Mahkemenin 2014/233 sayılı esasına kaydedilmiştir.
13. Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi 7/7/2014 tarihli duruşmada
başvurucunun tutukluluğunun devamına karar vermiştir. Bu karara yapılan itiraz,
Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/7/2014 tarihli ve 2014/801 Değişik İş
sayılı kararıyla reddedilmiştir. Başvurucu, bu kararı 21/7/2014 tarihinde
öğrendiğini beyan etmiştir.
14. Başvurucu 1/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi 17/2/2015 tarihli ve
E.2014/233, K.2015/73 sayılı kararıylabaşvurucunun
kasten öldürme suçundan iki kez 9 yıl ve bir kez müebbet hapis cezası, yaralama
suçundan ise 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk
hâlinin devamına karar vermiştir.
16. Bu karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13/6/2016 tarihli ve
E.2016/243, K.2016/3040 sayılı kararıyla düzeltilerek onanmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
18. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 20/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu 22/10/2007 tarihinden beri tutuklu bulunduğunu
belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
23. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin
iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar
tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
24. Tutukluluk hâli sona erdikten sonra tutukluluğun Kanun'da
öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığını iddia eden başvurucunun,
devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak iddia edilen ihlalin tespitini ve
tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi
gerekir (Hamit Kaya, B. No:
2012/338, 2/7/2013, § 46).
25. 5271 sayılı Kanun'un tazminat isteminin düzenlendiği 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler ile kanuna
uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna
çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişilerin maddi ve
manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceklerine ilişkin hükümlerin
bu hususta bir başvuru mekanizması öngördüğü açıktır. Bununla birlikte aynı Kanun'un
tazminat isteminin koşullarının düzenlendiği 142. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden
itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen
bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceği belirtilmektedir.
26. Bu yol bir yandan başvurucunun maruz kaldığı tutukluluk
süresinin Kanun'da öngörülen azami süreyi aşıp aşmadığının veya makul olup
olmadığının tespiti, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır.
Bu nedenle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu;
başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı,
makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Hamit
Kaya, § 48).
27. Somut olayda başvurucu 29/10/2007 tarihinde tutuklanmıştır.
İlk derece mahkemesi tutuklu olarak sürdürdüğü yargılama sonunda 17/2/2015
tarihli kararı ile başvurucunun cezalandırılmasına karar vermiş; anılan
mahkûmiyet hükmü temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13/6/2016
tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
28. Başvurucu, hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği
tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesine dayanarak süresi içinde
tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Mahkûmiyet kararının kesinleşmesiyle
birlikte tutukluluk sürecine ilişkin olarak sadece tazminat talebinde
bulunulabileceği dikkate alındığında bu talep yönünden etkin ve erişilebilir
bir çözüm imkânı sunan hukuk yolu tüketilmeksizin bireysel başvuruların
incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir
(Hamit Kaya, § 49). Öte yandan
bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla başvurucunun anılan
tazminat yolunu tüketmesi için 5271 sayılı Kanun'un 142. maddesinde öngörülen
dava açma süresi de geçmemiştir.
29. Açıklanan nedenlerle başvurucunun iddialarına ilişkin olarak
yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil
Olmadığına İlişkin İddia Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
30. Başvurucu; Yargıtay tarafından söz konusu ilk derece
mahkemesi kararının kısmen onanıp kısmen bozulduğunu, Yargıtay kararının kendi
içinde çelişkili olduğunu, haksız yere mahkûm edildiğini, kesinleşen hükümler
yönünden başka davalarda yargılamanın yenilenmesi kabul edilirken kendisi
hakkında kabul edilmediğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
32. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiği İddiası Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
34. Başvurucu; davanın ilk derece mahkemesinde derdest olduğunu,
yargılama süresinin makul süreyi aştığını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
i. Kabul Edilebilirlik Yönünden
35. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianınkabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Esas Yönünden
36. Ceza yargılaması süresinin tespitinde, kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi tedbirlerin uygulandığı tarih ile suç
isnadına ilişkin nihai karar tarihi (bireysel başvuruya konu devam eden
yargılamalar yönünden Anayasa Mahkemesinin inceleme tarihi) arasında geçen süre
esas alınır (B.E., B. No:
2012/625, 9/1/2014, § 34).
37. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
38. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 8 yıl 7 ay 15 günlük
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
39. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
iii. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
40. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
41. Başvurucu tazminat talebinde bulunmamıştır.
42. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
43. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki yargılamanın sonucu
itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması
hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
(E.2014/233) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.