TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
F.P. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/13537)
|
|
Karar Tarihi: 21/2/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
SEVTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
F.P.
|
Vekili
|
:
|
Av. Özmen
Alp Giray ERDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sağlık problemi nedeniyle müdafinin katılamadığı
duruşmanın ertelenmeksizin başvurucu ve müdafinin yokluğunda hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurunun bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, olay tarihinde Başbakanlıkta uzman olarak
çalışmaktadır.
9. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20/3/2012 tarihli
iddianamesi ile başvurucu hakkında iftira suçundan cezalandırılması istemiyle
kamu davası açılmıştır.
10. Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) yapılan
yargılamanın 17/7/2013 tarihli duruşmasında başvurucunun müdafii
huzurunda savunması alınmıştır. Cumhuriyet savcısının başvurucunun beraatine karar verilmesi mütalaasında bulunduğu 17/4/2014
tarihli duruşmada ise başvurucu müdafiine
savunmalarını yazılı olarak hazırlamak üzere istediği sürenin verildiği
anlaşılmaktadır. Başvurucu müdafiinin gelmediği ve
bir mazeret de bildirmediği son duruşmada bu defa Cumhuriyet savcısı
mütalaasından vazgeçerek yeni mütalaasında başvurucunun iftira suçundan
cezalandırılmasını talep etmiştir.
11. Mahkeme 10/6/2014 tarihli kararıyla müştekiye ait şirkete
yönelik çalışma koşullarınının kötülüğü hakkında
başvurucunun asılsız ihbarı nedeniyle iş ve çalışma müfettişlerince müştekinin
fabrikasında olağan dışı denetimler yapılması, bu denetimlerde iddialarla
ilgili somut bilgiye ulaşılamamış olması karşısında iftira suçunu işlediği
gerekçesiyle 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına (HAGB) kararı vermiştir.
12. Başvurucunun anılan karara karşı yapmış olduğu itiraz,
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/7/2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
13. Ret kararı başvurucuya 6/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiş
olup 19/8/2014 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
231. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan
yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî
para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar
verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri
bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade
eder.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına
karar verilebilmesi için;
a)Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm
olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile
duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç
işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun
uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle
tamamen giderilmesi,
gerekir.(Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilmez.
(...)
(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması
kararına itiraz edilebilir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, sağlık problemi nedeniyle müdafiinin
katılamadığı duruşma ertelenmeksizin kendisinin ve müdafiinin
yokluğunda karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiş; ayrıca başka
bir müdafii ataması sağlanmadan karar
verilemeyeceğine ilişkin Yargıtayın yerleşik
içtihatlarına aykırı olarak karar verilmesi suretiyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları, Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında
incelenmiştir.
18. HAGB, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya
hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine
bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanun'da belirtilen koşulların
gerçekleşmesine karşın sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilemeyeceği 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin
(6) numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda
yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanmasını ya da
cezaya hükmedilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını sanığın
tercih etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy,
B. No: 2012/833, 26/3/2013, 19).
19. HAGB kararı, yargılamayı hükümle sonuçlandıran bir karar
niteliğinde olmayıp ceza yargılamasını sona erdiren düşme nedenlerinden
biridir. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (10) ve (11) numaralı
fıkralarında belirtildiği üzere denetim süresi içinde kasıtlı bir suç
işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun
davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak
davanın düşmesine, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi veya denetimli
serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde de
hükmün açıklanmasına karar verilir (Ali
Gürsoy, § 21).
20. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (12) numaralı
fıkrasında HAGB kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabileceği
düzenlenmiştir. Bununla birlikte denetim süresi içinde kasıtlı bir suç
işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı
davranılması hâlinde hükmün açıklanmasıyla ya da bu süre içinde kasıtlı bir suç
işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun
davranıldığı takdirde düşme kararıyla yargılama nihai olarak sona erdiğinde
hüküm niteliği olan bu kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir ve esasa
ilişkin itirazlar bu aşamada ileri sürülebilir (Ali Gürsoy, § 22).
21. 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasına
göre sanık kabul etmediği takdirde HAGB kararı verilmez. Bu durumda ilk derece
mahkemesinin kararı istinaf/temyiz yolunda denetlenebilir hâle gelebilecektir.
Başka bir deyişle haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı
verilmesini kabul eden sanıklar, verilen kararın istinafta/temyizde yapılacak
esas ve usul incelemesini talep etme hakkından vazgeçmişlerdir. Somut olayda
başvurucu, yargılama sonunda hakkında HAGB kararı verilmesine rıza gösterdiğini
beyan etmiştir. Dolayısıyla başvurucu, söz konusu karar ile ortaya çıkan
menfaatlerden yararlanmayı tercih etmiştir (Adnan
Erkuş/Türkiye, B. No: 61196/11, 4/12/2012, § 22).
22. Başvuru konusu olayda yargılama sonunda verilen kararların
temel hakları ihlal ettiği iddiası -somut olayın özelliği de nazara
alındığında- istinaf/temyiz incelemesinde de ileri sürülebilecek
iddialardandır. Bu bakımdan hatalı uygulama ve değerlendirme sonucu verilen
kararların temel hakları ihlal ettiği iddiası, başvurucunun talebi üzerine HAGB
kararı verilmiş olması ve istinaf/temyiz yoluna başvurmayı mümkün kılan bir
karar verilmesini başvurucunun tercih etmediği dikkate alındığında ayrıca
dayanaktan yoksun görünmektedir.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
21/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.