Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Utku Kalı (2) [2.B.], B. No: 2014/1358, 12/1/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

UTKU KALI BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2014/1358)

 

Karar Tarihi: 12/1/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Hüseyin MECEK

Başvurucu

:

Utku KALI

Vekili

:

Av. Ceren KALI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme ve açıklama suçlarından başlatılan idari tahkikat sürecinde askerî savcının bilgisi ve kararı olmadan gözaltında tutularak kötü muameleye maruz kalma şikâyetinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/1/2014 tarihinde İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 11/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 21/3/2016 tarihli yazısıyla başvuru hakkında görüş verilmeyeceği bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. 1987 Karadeniz Ereğli doğumlu olan başvurucu, başvuru konusu olayın meydana geldiği tarihte Amasya İl Jandarma Komutanlığında jandarma ulaştırma er olarak askerlik vazifesini yerine getirmektedir.

8. Hatay ili Reyhanlı ilçesinde 11/5/2013 tarihinde saat 13.40’ta iki ayrı bombalı terör saldırısı düzenlenmiştir. Birkaç dakika arayla düzenlenen saldırılarda elliden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yüz elliye yakın kişi ise yaralanmıştır.

9. Söz konusu terör saldırılarının ardından bir bilgisayar korsanı grubu tarafından 22/5/2013 tarihinde, anılan saldırılara ilişkin dört adet askerî yazışma İnternet sitelerinde yayımlanmıştır. Yayımlanan haberlerde saldırıyla ilgili istihbaratın 25 Nisan’da alındığına dair bilgiler bulunmaktadır.

10. Tokat Jandarma Bölge Komutanlığınca konuyla ilgili bilgi güvenliği ihlali kapsamında araştırma yapılması için İdari Tahkikat Heyeti görevlendirilmiştir.

1. Başvurucu Hakkında Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri Temin Etme ve Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama Suçlarından Yapılan Soruşturma

11. İdari Tahkikat Heyeti tarafından düzenlenen 22/5/2013 tarihli tutanakta İnternet sitesinde çıkan mesajın renkli çıktısı alınmış, İlçe Jandarma Komutanlıklarına ve Jandarma Karakol Komutanlıklarına gönderilen mesajlar İnternet'ten alınan çıktı ile karşılaştırılmış, Cezaevi Jandarma Karakol Komutanlığından alınan çıktılarda 2 ve 4 rakamlarının aynı özellikleri taşıdığı, SEMAC' (süratli emniyetli mesaj aktarma cihazı) bağlı nokta vuruşlu yazıcının dokuz adet iğnesinin olması gerektiği hâlde alttan ikinci iğnesinin kırık olduğu, bu nedenle yazıların alt bölümünün silik çıktığı tespit edilmiş, İnternet'te yayımlanan mesajın cep telefonuyla gönderilebileceği değerlendirilerek muhabere kısmında görevli personelin üst ve dolaplarında arama izni için Sivas 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığı telefonla aranmış, askerî savcı tarafından olaya resen el konularak olay tespit tutanağı düzenlenmesi, mesaj örneklerinin muhafaza edilmesi, muhabere kısmı ve çöp kutularında arama yapılması, görevli erbaş ve erlerin üst ve dolaplarında mahkemeden arama kararı alınana kadar arama yapılmaması, erbaş ve erlerin İl Jandarma Komutanlığına götürülerek orada tutulması, görev bölgesinden uzaklaştırılması talimatlarının verildiği belirtilmiştir.

12. Amasya Cezaevi Jandarma Karakol Komutanlığı tarafından düzenlenen 22/5/2013 tarihli tutanakta telsiz kısmında mesajların çıktılarının alındığı nokta vuruşlu yazıcıda yapılan inceleme sonucu söz konusu evraklarda silik olarak görülen yazı karakterlerinin yazıcı üzerinde alttan ikinci iğnenin kırık olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

13. Sivas 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığının 23/5/2013 tarihli ve 2013/691 sayılı arama kararıyla gecikmesinde sakınca bulunduğundan şüpheliler Jandarma Onbaşı K.Z. ve başvurucunun dolapları, valizleri ile santral odasında arama yapılmasına karar verilmiştir.

14. Başvurucunun görev yaptığı santral odasında 23/5/2013 tarihinde yapılan aramada üç adet cep telefonu bulunmuştur.

15. Başvurucu, Askerî Savcılığın 23/5/2013 tarihli ve 2013/502 sayılı kararıyla aynı gün gözaltına alınmıştır.

16. Başvurucu 23/5/2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla Askerî Savcılıkta müdafii bulunmadan, Askerî Mahkemede müdafii huzurundaki sorgusunda yaptığı savunmalarında işkence ve kötü muamele iddiasında bulunmamıştır.

17. Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 24/5/2013 tarihli ve E.2013/850, K.2013/67 sayılı kararıyla başvurucunun tutuklanmasına karar verilmiştir.

18. 28/5/2013 tarihli tutanakta Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne ait 45 ve 46 No.lu kameraların 21/5/2013 günü saat 19.01 ile 19.06 arasındaki kayıtlarında Jandarma Er Utku Kalı’nın [başvurucu] Cezaevi Karakolu önündeki çöp bidonunda kâğıt yaktığı, daha sonra su ile söndürdüğü tespit edilmiştir.

19. KKK 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığının 17/7/2013 tarihli ve E.2013/502 sayılı iddianamesiyle başvurucunun “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme ve devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin belgeleri açıklama” suçlarından cezalandırılması istemiyle aynı yer Askerî Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianame şöyledir:

“Şüpheli J.Er Utku KALI’nın [başvurucu] görevli olduğu Amasya İl Mrk. J. K.lığı santralinde 21 Mayıs 2013 saat 13.20’de İl J.K.lığı tarafından gönderilen ... bilgisayar numaralı ve J. İsthb. Bşk.lığınca ‘Devletin Güvenliği, iç ya da dış siyasal yararları bakımından ve niteliği açısından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu’ tespit edilen dört adet ‘gizli’ gizlilik dereceli mesajdan bir suret bilgisayar çıktısı alması gerekirken iki suret bilgisayar çıktısı aldığı, almış olduğu bilgisayar çıktılarından bir sureti hakkında yapılması gereken işlemleri yaparak dört adet mesajı cezaevi karakol komutanı J. Kd. Bçvş. E.A.ya teslim ettiği, elinde kalan diğer mesaj suretlerinin üzerine ‘gizli’ ve ‘ivedi’ kaşeleri vurduktan bilirkişi raporu ile şüpheli J. Er Utku KALI’ya ait olduğu tespit edilen … marka cep telefonunda kullanılan C.K.Z. adına kayıtlı ... numaralı hattan E.P. isimli sivil şahsa ait ... numaralı hattı 18:17:19 da arayarak 13 saniye konuştuğu, 18:18:23’de tekrar arayarak 210 saniye görüştüğü, elinde mevcut mesaj emirlerinin fotoğrafını … marka cep telefonuyla Apple ürünleri için yakından kaliteli resim çekmek amacıyla geliştirilmiş olan Camera Plus programı vasıtasıyla 18:53:58 ile 18:54:55 saatleri arasında çektiği ve E.P.’ye ait ... numaralı cep telefonu ile anlık iletişim ve veri aktarma özelliği olan Whatsapp programı vasıtasıyla iletişim kurduğu, telefon üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde; bu iletişim kayıtlarında JPG uzantılı resim dosyalarına rastlanıldığı ve bu resimlerin internetten yayınlanan resimler olduğunun tespit edildiği ... anlaşılmıştır.”

20. KKK 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 15/8/2013 tarihli ve E.2013/870, K.2013/166 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosya, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesine (12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun mülga 10. maddesi ile görevli) gönderilmiştir.

21. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesince E.2013/43 sayılı dosya üzerinden yürütülen yargılamada 11/11/2013 tarihli celsede başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.

22. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine dosya, Samsun Ağır Ceza Mahkemesinin 13/3/2014 tarihli ve E.2013/43, K.2014/13 sayılı kararı ile Amasya Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.

23. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 4/2/2016 tarihli ve E.2014/98, K.2016/24 sayılı kararıyla başvurucunun beraatına karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmeksizin 12/2/2016 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

“…

Sonuç olarak yapılan aramanın CMK'nın 119 ve 120. maddelerine açıkça aykırı olduğu anlaşılmakla, bu aramalar sonucu elde edilen delillerin bu kapsamda sanığa ait olduğu iddia edilen cep telefonunun ve telefon üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan raporların hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil niteliğinde olduğu ve hükme esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu deliller çıkarıldığında sanığın atılı suçu işleyip işlemediğinin dosyadaki diğer deliller ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sanığın suça konu gizli belgeleri temin ettiği ve açıkladığına dair yukarıda belirtilen ve hukuka aykırı olarak elde edildiği sonucuna varılan deliller dışında cezalandırılmasına yeterli delil bulunmamaktadır. Bir kısım tanıklar sanığı belge yakarken gördüklerini beyan etmiş iseler de; yaktığı belgelerin içeriğini görmediklerini söylemişlerdir. Dolayısıyla sanığın yaktığı iddia edilen belgelerin suça konu belgeler olduğuna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Yine söz konusu belgelerin sanığın görev yaptığı santrale gönderildiği sabit ise de; santralde sanık dışında görev yapan başka personel de bulunmakta olup, dava konusu belgelerin sadece sanığın çalıştığı santrale değil başka pek çok birime de gönderilmiş olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Yine sanığın bu belgeleri temin ederek E.P. isimli şahsa gönderdiğinin iddia edilmesine karşın, bu belgeleri açıklamak suçundan Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/205 Esas sayılı dosyasında yargılanan E.P.nin atılı suçlardan beraatına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Yukarıda açıklanan bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair hukuka uygun olarak elde edilmiş, cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığından sanığın CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraatına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”

2. Başvurucunun Şikâyeti Üzerine İşkence Suçundan Yapılan Soruşturma

24. Başvurucu 12/7/2013 tarihinde İdari Tahkikat Heyeti üyeleri ve Amasya E Tipi Cezaevi Jandarma Komutanlığı yetkilileri hakkında 22/5/2013 tarihinde gerçekleştiğini ileri sürdüğü işkence, hakaret ve tehdit suçlarından Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Şikâyet dilekçesinde başvurucu; Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi İlçe Jandarma Komutanlığında askerlik görevini yaptığını, Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlama olayı ile ilgili olarak bir bilgisayar korsanı grubu tarafından 22/5/2013 tarihinde toplam yedi sayfa olmak üzere 4 adet jandarma istihbarat belgesinin yayımlandığını, bu olayla ilgili olarak 22/5/2013 tarihinde akşam saatlerinde Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi Jandarma Karakoluna Tokat Jandarma Bölge Komutanlığından gelen İdari Tahkikat Heyetince hukuka ayrı olarak ve Askerî Savcılığın bilgisi dışında sorgulandığını, öncelikle komutan odasında, ardından da karakolda boş bir odaya alınarak işkenceye maruz kaldığını, heyet üyeleri tarafından hukuka aykırı olarak sorgulanıp kendisine gösterilen evraklardan haberinin olup olmadığının sorulduğunu, ”Bu işi para için mi yaptın? Neden yaptın? Suratına ne oldu? Kanın mı çekildi? Az otur istersen." gibi sözlerle direncinin kırılmaya çalışıldığını; annesi, babası, ablası ve ablasının eşinin ad soyadları, meslekleri, nerede çalıştıkları ve telefon numaraları gibi kişisel bilgilerinin sorulduğunu, bu şekilde ailesine yönelik endişe duymasının amaçlandığını ve itirafa zorlandığını, "Ben yapmadım komutanım." demesi üzerine, Tokat'tan gelen bir kıdemli başçavuş ve yine orada bulunan bir kişi tarafından yan odaya alınarak tokatlandığını, boğazının sıkıldığını, yine iteklenerek duvara çarpıldığını, karın boşluğu gibi daha ziyade iz kalmayacak bölgelerine vurulduğunu, işkence süresince hakarete maruz kaldığını, arama yapmak istediklerinde durumu Askerî Savcılığa ileterek izin talep ettiklerini, 22/5/2013 tarihli tutanağa göre de bu noktada olaya Askerî Savcılığın resen el koyduğunu, aynı yerde askerlik yapan arkadaşı Jandarma Er K.Z. ile birlikte Amasya İl Jandarma Komutanlığına götürülmesi talimatının verildiğini, Amasya İl Jandarma Komutanlığında "bekleme odası" diye tabir edilen bir odada kalmaya zorlandığını, yatak olmayan odada kendisine verilen bir battaniye ile üçlü sandalye üzerinde uyumak zorunda bırakıldığını, Amasya İl Jandarma Komutanlığına geldikten sonra su ve sigara içmesine izin verilmediğini, odanın nezarethaneye çevrildiğini ve kapısında beklemek üzere bir nöbetçi görevlendirildiğini, 22/5/2013 tarihinde saat 05.00 gibi uyandırılarak 06.00 gibi Sivas Askerî Savcılığına götürülmek üzere yola çıkıldığını, Reyhanlı’daki patlamayla ilgili jandarma istihbarat belgelerini sızdırmak suçlamasıyla 24/5/2013 tarihinde tutuklandığını, gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle psikolojik sıkıntılar yaşadığını ve ilaç kullanmaya başladığını belirtmiştir.

25. Müştekinin soruşturmada ifadesi alınmamıştır.

26. Başvurucu hakkında gözaltına alınmadan önce Sivas Numune Hastanesinin 23/5/2013 tarihli saat 18.32’de tanzim olunan raporunda; sol scapula (kürek kemiği) üstünde 1 cm’lik kırmızı lezyon, boyun sol ön yanında 3 cm’lik kırmızı lezyon, sağ kolda 2 adet 1 cm çapında yuvarlak sarı renkli lezyon, sol dizde operasyon skarı (yara izi) bulunduğu kayıtlıdır.

27. Gözaltından çıkarılırken aynı Hastanenin 24/5/2013 tarihli ve 06.10’da tanzim olunan raporunda yeni darp cebir izi bulunmadığı belirtilmiştir.

28. Başvurucu vekili tarafından ibraz edilen Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 6/8/2013 tarihli raporunda; alınan öykü ve yapılan ruhsal durum muayenesi bulguları travma sonrası stres bozukluğu tanısını karşılamakta, ayrıca yapılan psikometrik testlerde beck depresyon ölçeği (39 puan), beck anksiyete envanteri (33 puan), MMPI ve travma değerlendirme ölçekleri neticesinde şahsın bildirdiği bu durumun kötü muamele ile bağlantılı olabileceği tıbbi kanaatine varılmış olup şahsın intihar düşünceleri olması nedeniyle yatarak tedavi olması gerektiği önerilmiştir.

29. Başvurucu vekili tarafından ibraz edilen Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 25/10/2013 tarihli raporuna göre; beck depresyon ölçeği 61, beck anksiyete ölçeği 55 puan sonucunda şahsın yoğun öz kıyım düşünceleri olduğundan mahkûm koğuşu bulunan kapalı bir psikiyatri kliniğine sevki uygun görülmüştür.

30. Jandarma Uzman Çavuş S.E., Jandarma Astsubay K.K, Jandarma Uzman Çavuş E.Ç., Jandarma Er H.K. ve başvurucuyla birlikte gözaltına alınan Jandarma Er E.Z. 14/8/2013 tarihli ifadelerinde başvurucunun gözaltına alınmasından tutuklanmasına kadar geçen süreçte işkence, hakaret ve tehdide maruz kalmadığını söylemişlerdir.

31. Yapılan soruşturma sonucunda Amasya Cumhuriyet Başsavcılığının 26/9/2013 tarihli ve 2013/3721 Soruşturma, K.2013/2897 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

“…

Müşteki hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin dosyanın bir suretinin Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığından istenilerek dosyamız arasına alındığı, dosyanın yapılan incelemesinde soruşturmanın doğrudan askeri savcılık tarafından yürütüldüğünün anlaşıldığı, müşteki hakkında Sivas Numune Hastanesince tanzim edilen 23/5/2013 tarih ve 3473 No.lu adli muayene raporunun incelenmesinde müştekide yeni darp ve cebir izinin bulunmadığının belirtildiği ve yine Sivas Numune Hastanesince tanzim edilen 24/5/2013 tarih ve 3489 No.lu adli muayene raporunun incelenmesinde yeni darp ve cebir izinin bulunmadığının belirtildiği,

Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma sonucu yapılan incelemede, tanık beyanları ve özellikle müştekiyle birlikte hakkında soruşturma yürütülen tanık K.Z.nin beyanı, olay sonrası Sivas Numune Hastanesince tanzim edilen 23/5/2013 ve 24/5/2013 tarihli adli raporlarda müştekide yeni darp cebir izine rastlanmadığı yönündeki tespitler nazara alındığında, şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği iddialar dışında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından [kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir]."

32. Bu karara başvurucu tarafından yapılan itiraz, Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2013 tarihli ve 2013/568 Değişik İş sayılı kararıyla şüpheliler hakkında kamu davası açılması için yeterli delil ve neden bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

33. Ret kararı başvurucuya 31/12/2013 tarihinde tebliğ edildiğinden 29/1/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımının bulunmadığı tespit edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

34. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 94., 106. ve 125. maddeleri şöyledir:

“İşkence

Madde 94 – (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Tehdit

Madde 106 – (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Hakaret

Madde 125 – (1) (8.7.2005 T. 5377 s k değ.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

…”

35. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 93. ve 95. maddeleri şöyledir:

"Bir suç işlendiğinin öğrenilmesi ve ilk tedbirler:

Madde 95- (Değişik madde: 29/06/2006 - 5530 S.K./29. md.)

 Cumhuriyet savcılıklarına veya zabıta makam ve memurlarına yapılacak askerî yargıya tâbi suç ihbar ve şikâyetleri şüphelinin amiri olan makama gönderilir.

 Askerî birlik komutanı veya askerî kurum amiri maiyetinden birinin kendisine ihbar veya şikâyet olunan veyahut diğer suretle öğrendiği, askerî mahkemelerin görev alanına giren suçları hakkında şüphelinin kimliğini, isnat olunan suçu ve bu suçun delillerini gösterir bir vak'a raporu düzenler ve adlî yönden bağlı bulunduğu askerî mahkemenin teşkilâtında kurulduğu kıt'a komutanı veya askerî kurum amirine gönderir.

 Teşkilâtında askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî kurum amiri, suç evrakını inceledikten sonra askerî savcıya gönderir ve şüphelinin tutuklanmasını isterse bu husustaki istemini de bildirir.

 Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar veya gecikmesinde sakınca umulan hallerde askerî savcılar derhal soruşturmaya başlarlar. Zorunluluk halinde bu soruşturma bir disiplin subayı tarafından da yapılabilir. Bu hallerde durum derhal yetkili askerî mahkemenin teşkilâtında kurulduğu komutan veya askerî kurum amirine bildirilir.

 ..."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

36. Mahkemenin 12/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

37. Başvurucu, Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Jandarma Karakol Komutanlığında askerlik hizmeti yaparken 11/5/2013 tarihinde Hatay ili Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamaya ilişkin gizli belgelerin 22/5/2013 tarihinde İnternet üzerinden yayımlanmasına ilişkin olarak idari tahkikat için görevlendirilen Tokat Jandarma Bölge Komutanlığından gelen heyetin aynı gün karakola geldiğini, heyetin hukuka aykırı olarak askerî savcının bilgisi dışında kendisini gözaltına aldığını, işkenceyle suçu kabule zorlandığını, yaptığı şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelilerin ifadesinin alınmadığını, adli raporlar dikkate alınmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla tahkikatın sonuçlandığını belirterek Anayasa’nın 17., 36. ve 141. maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı, adil yargılanma ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu adil yargılanma hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de anılan hususlarda kötü muamele yasağının usul boyutu başlığı altında değerlendirme yapılacağından adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır.

39. Başvurucunun iddiaları ve başvuruya konu soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler Anayasa'nın 17. maddesinin maddi boyutunun ihlal edilip edilmediği konusunda iddiaların sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi ancak devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü gerektiği gibi yerine getirip getirmediğinin tespiti ile mümkün olabileceğinden başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.

40. Başvuruya ilişkin olarak Adalet Bakanlığı tarafından görüş bildirilmemiştir.

1. Adli Yardım Talebi Yönünden

41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen adli yardım talebinin değerlendirilmesine ilişkin ilkeler temelinde somut olayda, başvurucunun sosyal güvenlik kapsamında bir geliri, adına kayıtlı aracı veya taşınmaz malları olmadığı, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu, gerek başvurucunun sunduğu gerekse de Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden temin edilen belgelerden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun talebi bu aşamada açıkça dayanaktan yoksun olmadığından adli yardım talebinin kabulü gerekir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

43. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

44. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye “işkence” ve “eziyet” yapılamayacağı, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan” ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

45. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, bir kişinin sağlıklı hâldeyken gözaltına alındığı; ancak, salıverildiği zaman vücudunda yaralanma tespit edildiği durumlarda, söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu hususunda makul bir açıklama getirme ve mağdurun bu yöndeki iddialarını şüphede bırakacak kanıtları sunma yükümlülüğünün Devlete ait olduğu, özellikle ilgili iddiaların doktor raporları ile doğrulandığı hâllerde Sözleşme'nin 3. maddesi anlamında açık sorunların ortaya çıkacağı ifade edilmiştir (bkz. Selmouni/Fransa [BD], B. No: 25803/94, 28/7/1999, § 87). Bu yükümlülük, sadece gözaltında değil aynı zamanda devlet yetkililerinin özel kontrolü altında bulunan bölgelerde gerçekleşen yaralama ve ölümleri de kapsamakta, zira her iki durumda da söz konusu olayların tamamı ya da büyük kısmı yetkililerin özel bilgisi dâhilinde gerçekleşmektedir (Beker/Türkiye, B. No. 27866/03, 24/3/2009, § 42).

46. Devletin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu bu pozitif yükümlülüğün bir de usuli boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda, bunların sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110).

47. Buna göre bireyin, bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde, Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Şayet bu olanaklı olmazsa, bu madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde devlet görevlilerinin fiili dokunulmazlıktan yararlanarak, kontrolleri altında bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, § 25).

48. Yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, kişinin maddi ve manevi varlığını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların ölüm ya da yaralama olayına ilişkin hesap vermelerini sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil, uygun araçların kullanılması yükümlülüğüdür. Diğer taraftan, burada yer verilen değerlendirmeler hiçbir şekilde Anayasa’nın 17. maddesinin, başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı ya da tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 56).

49. Ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma makamlarının, resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Yetkililer şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmeli, bir şikâyet olmasa bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli belirtiler olduğunda soruşturma açılmalıdır(Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 114, 116).

50. Bu tür olaylarla ilgili cezai soruşturmaların etkililiğini sağlayan hususlardan biri de teoride olduğu gibi pratikte de hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturmanın veya sonuçlarının kamu denetimine açık olmasıdır. Buna ilaveten her olayda, mağdurların meşru menfaatlerini korumak için bu sürece etkili bir şekilde katılmaları sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 115).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

51. Başvurucu 12/7/2013 tarihinde İdari Tahkikat Heyeti ve Amasya E Tipi Cezaevi Jandarma Komutanlığı yetkilileri hakkında gözaltında bulunduğu sırada hakaret, tehdit ve işkence suçlarına maruz kaldığını belirterek Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Başvurucu, İdari Tahkikat Heyetince hukuka aykırı olarak ve Askerî Savcılığın bilgisi olmadan sorgulandığını, sorgu sırasında işkence gördüğünü, tokatlandığını, darb edildiğini ileri sürmüştür (bkz.§ 24).

52. Genel ilkeler kısmında açıklandığı üzere (bkz. § 49) kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturmaların etkili olduğunun kabul edilebilmesi için savunulabilir nitelikte kötü muamele iddialarının kamu makamları tarafından öğrenilir öğrenilmez soruşturma başlatılması için ilgili mercilere bildirilmesi gerekmektedir. Hatta mağdurların şikâyetlerinin bulunmadığı hâllerde dahi bu nitelikte bir muamelenin mevcudiyetine ilişkin ciddi delil veya emareler bulunduğunun farkına varıldığı bir durumdaresen harekete geçme yükümlülüğü devam etmektedir.

53. Başvurucunun, Askerî Savcılık tarafından devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme ve devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçlarından yapılan soruşturma sırasında, gözaltına alınmadan önce, Sivas Numune Hastanesinde 23/5/2013 tarihinde saat 18.32'de rapor verilmiş; raporda, başvurucunun vücudunun muhtelif yerlerinde darp-cebir izleri bulunduğu belirtilmiştir. Devlet yetkililerinin gözetimi altında askerlik vazifesini yapan başvurucunun bu raporları karşısında askerî savcının soruşturma yapılmak üzere derhal yetkili Cumhuriyet savcılığına durumla ilgili olarak bildirimde bulunması gerekirken resen harekete geçme yükümlülüğüne aykırı şekilde bundan imtina edilmiştir. Bu nedenle soruşturma olaydan yaklaşık iki buçuk ay sonra 12/7/2013 tarihinde başvurucunun şikâyeti üzerine gecikmeli olarak başlamıştır.

54. Yapılan soruşturmada, Jandarma Uzman Çavuş S.E., Jandarma Astsubay K.K, Jandarma Uzman Çavuş E.Ç., Jandarma Er H.K. ve başvurucuyla birlikte gözaltına alınan Jandarma Er E.Z.nin 14/8/2013 tarihinde ifadeleri alınmış, başvurucunun gözaltına alınmasından tutuklanmasına kadar geçen süreçte işkence, hakaret ve tehdide maruz kalmadığını söylemişlerdir. Soruşturma sonunda başvurucunun adli muayene raporunda yeni darp cebir izinin bulunmadığı, başvurucuyla birlikte hakkında soruşturma yapılan diğer şüpheli K.Z.nin beyanı ve diğer tanık beyanları dikkate alınarak kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte somut delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir (bkz. § 31).

55. Başvurucunun kötü muamele iddialarına ilişkin olarak dosyada bulunan 23/5/2013 tarihli saat 18.32’de tanzim olunan adli muayene raporunda sol scapula (kürek kemiği), boyun sol ön yanında, sağ kolda lezyonlar bulunduğu belirtilmiştir.Ayrıca başvurucunun soruşturma dosyasına ibraz ettiği Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesince verilen psikiyatrik muayene raporları (bkz. §§ 28-29) ve hasta gözlem ve epikriz formlarına göre başvurucuda travma sonrası stres bozukluğu bulunduğu bildirilmiştir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararda bilimsel nitelikte delil olan bu raporlardaki bulgular değerlendirme dışı bırakılmıştır. Devlet yetkililerinin kontrolü altında bulunan askerî mahalde gerçekleşen başvurucudaki yaraların ne şekilde meydana geldiğine dair açıklama getirme yükümlülüğü devlete ait olmasına rağmen (bkz. § 45) başvurucunun adli raporlarında yer alan fiziksel ve ruhsal bulguların ne zaman ve kim/kimler tarafından oluşturulduğu konusunda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.

56. Başvurucu şikâyet dilekçesinde, özellikle Amasya İl Jandarma Komutanlığı tarafından görevlendirilen İdari Tahkikat Heyeti üyeleri ile Cezaevi Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda kimlik bilgileri tespit edilmeden "Tokat Jandarma Bölge Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti üyeleri ve Amasya E Tipi Cezaevi Karakol Komutanlığı görevlileri" şüpheli olarak gösterilmiştir.

57. Özetle kötü muamele gibi son derece ciddi bir isnat karşısında soruşturmanın olayların seyrini aydınlatmaya yönelik yeterli derinlikte ve titizlikte yapılmadığı, başvurucunun ve sanıkların ifadeleri alınarak olayın aydınlatılması yönünde yeterli çabanın gösterilmediği, gözaltına alınmadan önce gerçekleştiği ileri sürülen iddialar üzerinde hiç durulmadığı, iddiaların gözaltına alındıktan sonraki bir zaman diliminde vuku bulduğu varsayımıyla gözaltı çıkış raporlarına istinaden temelden yoksun bir sonuca varılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.

58. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

4. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

59. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir...

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

60. Başvurucu, Anayasa’nın 17. maddesinin ihlal edildiğinin tespiti, soruşturmanın yenilenmesi ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

61. Başvuru konusu olayda, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

62. Etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama (soruşturma) yapılmak üzere Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

63. Etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

64. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurucunun, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının ihlaline ilişkin iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama (soruşturma) yapılmak üzere Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Utku Kalı (2) [2.B.], B. No: 2014/1358, 12/1/2017, § …)
   
Başvuru Adı UTKU KALI (2)
Başvuru No 2014/1358
Başvuru Tarihi 29/1/2014
Karar Tarihi 12/1/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, askerlik hizmeti sırasında devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme ve açıklama suçlarından başlatılan idari tahkikat sürecinde askerî savcının bilgisi ve kararı olmadan gözaltında tutularak kötü muameleye maruz kalma şikâyetinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları İhlal Manevi tazminat, Yeniden soruşturma

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 94
106
125
353 Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu 93
95
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi