TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
UTKU KALI BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2014/1358)
|
|
Karar Tarihi: 12/1/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
Utku KALI
|
Vekili
|
:
|
Av. Ceren
KALI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerlik hizmeti sırasında devletin güvenliğine
ilişkin belgeleri temin etme ve açıklama suçlarından başlatılan idari tahkikat
sürecinde askerî savcının bilgisi ve kararı olmadan gözaltında tutularak kötü
muameleye maruz kalma şikâyetinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla
sonuçlanmasının kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/1/2014 tarihinde İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 11/6/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 21/3/2016 tarihli yazısıyla başvuru
hakkında görüş verilmeyeceği bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. 1987 Karadeniz Ereğli doğumlu olan başvurucu, başvuru konusu
olayın meydana geldiği tarihte Amasya İl Jandarma Komutanlığında jandarma
ulaştırma er olarak askerlik vazifesini yerine getirmektedir.
8. Hatay ili Reyhanlı ilçesinde 11/5/2013 tarihinde saat
13.40’ta iki ayrı bombalı terör saldırısı düzenlenmiştir. Birkaç dakika arayla
düzenlenen saldırılarda elliden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yüz elliye yakın
kişi ise yaralanmıştır.
9. Söz konusu terör saldırılarının ardından bir bilgisayar
korsanı grubu tarafından 22/5/2013 tarihinde, anılan saldırılara ilişkin dört
adet askerî yazışma İnternet sitelerinde yayımlanmıştır. Yayımlanan haberlerde
saldırıyla ilgili istihbaratın 25 Nisan’da alındığına dair bilgiler
bulunmaktadır.
10. Tokat Jandarma Bölge Komutanlığınca konuyla ilgili bilgi
güvenliği ihlali kapsamında araştırma yapılması için İdari Tahkikat Heyeti
görevlendirilmiştir.
1. Başvurucu Hakkında
Devletin Güvenliğine İlişkin Bilgileri Temin Etme ve Devletin Güvenliğine ve
Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama Suçlarından Yapılan Soruşturma
11. İdari Tahkikat Heyeti tarafından düzenlenen 22/5/2013
tarihli tutanakta İnternet sitesinde çıkan mesajın renkli çıktısı alınmış, İlçe
Jandarma Komutanlıklarına ve Jandarma Karakol Komutanlıklarına gönderilen
mesajlar İnternet'ten alınan çıktı ile karşılaştırılmış, Cezaevi Jandarma
Karakol Komutanlığından alınan çıktılarda 2 ve 4 rakamlarının aynı özellikleri
taşıdığı, SEMAC' (süratli emniyetli mesaj aktarma cihazı) bağlı nokta vuruşlu
yazıcının dokuz adet iğnesinin olması gerektiği hâlde alttan ikinci iğnesinin
kırık olduğu, bu nedenle yazıların alt bölümünün silik çıktığı tespit edilmiş,
İnternet'te yayımlanan mesajın cep telefonuyla gönderilebileceği
değerlendirilerek muhabere kısmında görevli personelin üst ve dolaplarında
arama izni için Sivas 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığı
telefonla aranmış, askerî savcı tarafından olaya resen el konularak olay tespit
tutanağı düzenlenmesi, mesaj örneklerinin muhafaza edilmesi, muhabere kısmı ve
çöp kutularında arama yapılması, görevli erbaş ve erlerin üst ve dolaplarında
mahkemeden arama kararı alınana kadar arama yapılmaması, erbaş ve erlerin İl
Jandarma Komutanlığına götürülerek orada tutulması, görev bölgesinden
uzaklaştırılması talimatlarının verildiği belirtilmiştir.
12. Amasya Cezaevi Jandarma Karakol Komutanlığı tarafından
düzenlenen 22/5/2013 tarihli tutanakta telsiz kısmında mesajların çıktılarının
alındığı nokta vuruşlu yazıcıda yapılan inceleme sonucu söz konusu evraklarda
silik olarak görülen yazı karakterlerinin yazıcı üzerinde alttan ikinci iğnenin
kırık olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
13. Sivas 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığının
23/5/2013 tarihli ve 2013/691 sayılı arama kararıyla gecikmesinde sakınca
bulunduğundan şüpheliler Jandarma Onbaşı K.Z. ve başvurucunun dolapları,
valizleri ile santral odasında arama yapılmasına karar verilmiştir.
14. Başvurucunun görev yaptığı santral odasında 23/5/2013
tarihinde yapılan aramada üç adet cep telefonu bulunmuştur.
15. Başvurucu, Askerî Savcılığın 23/5/2013 tarihli ve 2013/502
sayılı kararıyla aynı gün gözaltına alınmıştır.
16. Başvurucu 23/5/2013 tarihinde şüpheli sıfatıyla Askerî
Savcılıkta müdafii bulunmadan, Askerî Mahkemede müdafii huzurundaki sorgusunda yaptığı savunmalarında
işkence ve kötü muamele iddiasında bulunmamıştır.
17. Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) 5. Piyade Eğitim Tugay
Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 24/5/2013 tarihli ve E.2013/850, K.2013/67
sayılı kararıyla başvurucunun tutuklanmasına karar verilmiştir.
18. 28/5/2013 tarihli tutanakta Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu Müdürlüğüne ait 45 ve 46 No.lu kameraların 21/5/2013 günü saat 19.01 ile
19.06 arasındaki kayıtlarında Jandarma Er Utku Kalı’nın
[başvurucu] Cezaevi Karakolu önündeki çöp bidonunda kâğıt yaktığı, daha sonra
su ile söndürdüğü tespit edilmiştir.
19. KKK 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Savcılığının
17/7/2013 tarihli ve E.2013/502 sayılı iddianamesiyle başvurucunun “devletin
güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme ve devletin güvenliğine ve siyasal
yararına ilişkin belgeleri açıklama” suçlarından cezalandırılması istemiyle
aynı yer Askerî Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianame şöyledir:
“Şüpheli J.Er Utku KALI’nın [başvurucu] görevli olduğu Amasya İl Mrk. J. K.lığı santralinde 21 Mayıs 2013 saat 13.20’de İl J.K.lığı tarafından gönderilen ... bilgisayar numaralı ve
J. İsthb. Bşk.lığınca
‘Devletin Güvenliği, iç ya da dış siyasal yararları bakımından ve niteliği
açısından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu’ tespit edilen dört adet
‘gizli’ gizlilik dereceli mesajdan bir suret bilgisayar çıktısı alması
gerekirken iki suret bilgisayar çıktısı aldığı, almış olduğu bilgisayar
çıktılarından bir sureti hakkında yapılması gereken işlemleri yaparak dört adet
mesajı cezaevi karakol komutanı J. Kd. Bçvş. E.A.ya teslim ettiği, elinde kalan diğer mesaj suretlerinin
üzerine ‘gizli’ ve ‘ivedi’ kaşeleri vurduktan bilirkişi raporu ile şüpheli J.
Er Utku KALI’ya ait olduğu tespit edilen … marka cep
telefonunda kullanılan C.K.Z. adına kayıtlı ... numaralı hattan E.P. isimli
sivil şahsa ait ... numaralı hattı 18:17:19 da arayarak 13 saniye konuştuğu,
18:18:23’de tekrar arayarak 210 saniye görüştüğü, elinde mevcut mesaj
emirlerinin fotoğrafını … marka cep telefonuyla Apple ürünleri için yakından
kaliteli resim çekmek amacıyla geliştirilmiş olan Camera
Plus programı vasıtasıyla 18:53:58 ile 18:54:55 saatleri arasında çektiği ve E.P.’ye ait ... numaralı cep telefonu ile anlık iletişim ve
veri aktarma özelliği olan Whatsapp programı
vasıtasıyla iletişim kurduğu, telefon üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde;
bu iletişim kayıtlarında JPG uzantılı resim dosyalarına rastlanıldığı ve bu
resimlerin internetten yayınlanan resimler olduğunun tespit edildiği ...
anlaşılmıştır.”
20. KKK 5. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Askerî Mahkemesinin
15/8/2013 tarihli ve E.2013/870, K.2013/166 sayılı kararı ile görevsizlik
kararı verilerek dosya, Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesine (12/4/1991 tarihli ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun mülga 10. maddesi ile görevli)
gönderilmiştir.
21. Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesince E.2013/43 sayılı dosya
üzerinden yürütülen yargılamada 11/11/2013 tarihli celsede başvurucunun
tahliyesine karar verilmiştir.
22. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve
Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un
1. maddesi ile 3713 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile görevlendirilen ağır ceza
mahkemelerinin kaldırılması üzerine dosya, Samsun Ağır Ceza Mahkemesinin
13/3/2014 tarihli ve E.2013/43, K.2014/13 sayılı kararı ile Amasya Ağır Ceza
Mahkemesine devredilmiştir.
23. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 4/2/2016 tarihli ve E.2014/98,
K.2016/24 sayılı kararıyla başvurucunun beraatına karar verilmiştir. Bu karar
temyiz edilmeksizin 12/2/2016 tarihinde kesinleşmiştir. Kararın gerekçesi
şöyledir:
“…
Sonuç olarak yapılan aramanın CMK'nın 119 ve 120. maddelerine açıkça aykırı olduğu
anlaşılmakla, bu aramalar sonucu elde edilen delillerin bu kapsamda sanığa ait
olduğu iddia edilen cep telefonunun ve telefon üzerinde yapılan inceleme sonucu
alınan raporların hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil niteliğinde olduğu ve
hükme esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu deliller
çıkarıldığında sanığın atılı suçu işleyip işlemediğinin dosyadaki diğer
deliller ışığında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sanığın suça konu gizli belgeleri temin ettiği
ve açıkladığına dair yukarıda belirtilen ve hukuka aykırı olarak elde edildiği
sonucuna varılan deliller dışında cezalandırılmasına yeterli delil
bulunmamaktadır. Bir kısım tanıklar sanığı belge yakarken gördüklerini beyan etmiş
iseler de; yaktığı belgelerin içeriğini görmediklerini söylemişlerdir.
Dolayısıyla sanığın yaktığı iddia edilen belgelerin suça konu belgeler olduğuna
dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Yine söz konusu belgelerin sanığın
görev yaptığı santrale gönderildiği sabit ise de; santralde sanık dışında görev
yapan başka personel de bulunmakta olup, dava konusu belgelerin sadece sanığın
çalıştığı santrale değil başka pek çok birime de gönderilmiş olduğu dosya
kapsamı ile sabittir. Yine sanığın bu belgeleri temin ederek E.P. isimli şahsa
gönderdiğinin iddia edilmesine karşın, bu belgeleri açıklamak suçundan Silivri
Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/205 Esas sayılı dosyasında yargılanan E.P.nin atılı suçlardan beraatına karar verilmiş ve bu
karar kesinleşmiştir. Yukarıda açıklanan bütün bu hususlar birlikte
değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair hukuka uygun
olarak elde edilmiş, cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, somut
ve kesin delil bulunmadığından sanığın CMK'nın
223/2-e maddesi gereğince beraatına dair aşağıdaki şekilde karar vermek
gerekmiştir.”
2. Başvurucunun Şikâyeti
Üzerine İşkence Suçundan Yapılan Soruşturma
24. Başvurucu 12/7/2013 tarihinde İdari Tahkikat Heyeti üyeleri
ve Amasya E Tipi Cezaevi Jandarma Komutanlığı yetkilileri hakkında 22/5/2013
tarihinde gerçekleştiğini ileri sürdüğü işkence, hakaret ve tehdit suçlarından
Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur. Şikâyet
dilekçesinde başvurucu; Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi İlçe Jandarma Komutanlığında
askerlik görevini yaptığını, Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlama olayı ile
ilgili olarak bir bilgisayar korsanı grubu tarafından 22/5/2013 tarihinde
toplam yedi sayfa olmak üzere 4 adet jandarma istihbarat belgesinin
yayımlandığını, bu olayla ilgili olarak 22/5/2013 tarihinde akşam saatlerinde
Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi Jandarma Karakoluna Tokat Jandarma Bölge
Komutanlığından gelen İdari Tahkikat Heyetince hukuka ayrı olarak ve Askerî
Savcılığın bilgisi dışında sorgulandığını, öncelikle komutan odasında, ardından
da karakolda boş bir odaya alınarak işkenceye maruz kaldığını, heyet üyeleri
tarafından hukuka aykırı olarak sorgulanıp kendisine gösterilen evraklardan
haberinin olup olmadığının sorulduğunu, ”Bu işi para için mi yaptın? Neden yaptın?
Suratına ne oldu? Kanın mı çekildi? Az otur istersen." gibi sözlerle
direncinin kırılmaya çalışıldığını; annesi, babası, ablası ve ablasının eşinin
ad soyadları, meslekleri, nerede çalıştıkları ve telefon numaraları gibi
kişisel bilgilerinin sorulduğunu, bu şekilde ailesine yönelik endişe duymasının
amaçlandığını ve itirafa zorlandığını, "Ben yapmadım komutanım."
demesi üzerine, Tokat'tan gelen bir kıdemli başçavuş ve yine orada bulunan bir
kişi tarafından yan odaya alınarak tokatlandığını, boğazının sıkıldığını, yine
iteklenerek duvara çarpıldığını, karın boşluğu gibi daha ziyade iz kalmayacak
bölgelerine vurulduğunu, işkence süresince hakarete maruz kaldığını, arama
yapmak istediklerinde durumu Askerî Savcılığa ileterek izin talep ettiklerini,
22/5/2013 tarihli tutanağa göre de bu noktada olaya Askerî Savcılığın resen el
koyduğunu, aynı yerde askerlik yapan arkadaşı Jandarma Er K.Z. ile birlikte
Amasya İl Jandarma Komutanlığına götürülmesi talimatının verildiğini, Amasya İl
Jandarma Komutanlığında "bekleme odası" diye tabir edilen bir odada
kalmaya zorlandığını, yatak olmayan odada kendisine verilen bir battaniye ile
üçlü sandalye üzerinde uyumak zorunda bırakıldığını, Amasya İl Jandarma
Komutanlığına geldikten sonra su ve sigara içmesine izin verilmediğini, odanın
nezarethaneye çevrildiğini ve kapısında beklemek üzere bir nöbetçi
görevlendirildiğini, 22/5/2013 tarihinde saat 05.00 gibi uyandırılarak 06.00
gibi Sivas Askerî Savcılığına götürülmek üzere yola çıkıldığını, Reyhanlı’daki
patlamayla ilgili jandarma istihbarat belgelerini sızdırmak suçlamasıyla
24/5/2013 tarihinde tutuklandığını, gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle
psikolojik sıkıntılar yaşadığını ve ilaç kullanmaya başladığını belirtmiştir.
25. Müştekinin soruşturmada ifadesi alınmamıştır.
26. Başvurucu hakkında gözaltına alınmadan önce Sivas Numune
Hastanesinin 23/5/2013 tarihli saat 18.32’de tanzim olunan raporunda; sol scapula (kürek kemiği) üstünde 1 cm’lik
kırmızı lezyon, boyun sol ön yanında 3 cm’lik kırmızı
lezyon, sağ kolda 2 adet 1 cm çapında yuvarlak sarı renkli lezyon, sol dizde
operasyon skarı (yara izi) bulunduğu kayıtlıdır.
27. Gözaltından çıkarılırken aynı Hastanenin 24/5/2013 tarihli
ve 06.10’da tanzim olunan raporunda yeni darp cebir izi bulunmadığı
belirtilmiştir.
28. Başvurucu vekili tarafından ibraz edilen Cumhuriyet
Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 6/8/2013 tarihli raporunda;
alınan öykü ve yapılan ruhsal durum muayenesi bulguları travma sonrası stres
bozukluğu tanısını karşılamakta, ayrıca yapılan psikometrik
testlerde beck depresyon ölçeği (39 puan), beck anksiyete envanteri (33
puan), MMPI ve travma değerlendirme ölçekleri neticesinde şahsın bildirdiği bu
durumun kötü muamele ile bağlantılı olabileceği tıbbi kanaatine varılmış olup
şahsın intihar düşünceleri olması nedeniyle yatarak tedavi olması gerektiği
önerilmiştir.
29. Başvurucu vekili tarafından ibraz edilen Cumhuriyet
Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin 25/10/2013 tarihli raporuna
göre; beck depresyon ölçeği 61, beck
anksiyete ölçeği 55 puan sonucunda şahsın yoğun öz
kıyım düşünceleri olduğundan mahkûm koğuşu bulunan kapalı bir psikiyatri
kliniğine sevki uygun görülmüştür.
30. Jandarma Uzman Çavuş S.E., Jandarma Astsubay K.K, Jandarma
Uzman Çavuş E.Ç., Jandarma Er H.K. ve başvurucuyla birlikte gözaltına alınan
Jandarma Er E.Z. 14/8/2013 tarihli ifadelerinde başvurucunun gözaltına
alınmasından tutuklanmasına kadar geçen süreçte işkence, hakaret ve tehdide
maruz kalmadığını söylemişlerdir.
31. Yapılan soruşturma sonucunda Amasya Cumhuriyet
Başsavcılığının 26/9/2013 tarihli ve 2013/3721 Soruşturma, K.2013/2897 sayılı
kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesi
şöyledir:
“…
Müşteki hakkında yürütülen soruşturma ve
kovuşturmaya ilişkin dosyanın bir suretinin Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay
Komutanlığı Askeri Savcılığından istenilerek dosyamız arasına alındığı,
dosyanın yapılan incelemesinde soruşturmanın doğrudan askeri savcılık
tarafından yürütüldüğünün anlaşıldığı, müşteki hakkında Sivas Numune
Hastanesince tanzim edilen 23/5/2013 tarih ve 3473 No.lu adli muayene raporunun
incelenmesinde müştekide yeni darp ve cebir izinin bulunmadığının belirtildiği
ve yine Sivas Numune Hastanesince tanzim edilen 24/5/2013 tarih ve 3489 No.lu adli
muayene raporunun incelenmesinde yeni darp ve cebir izinin bulunmadığının
belirtildiği,
Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen
soruşturma sonucu yapılan incelemede, tanık beyanları ve özellikle müştekiyle
birlikte hakkında soruşturma yürütülen tanık K.Z.nin
beyanı, olay sonrası Sivas Numune Hastanesince tanzim edilen 23/5/2013 ve
24/5/2013 tarihli adli raporlarda müştekide yeni darp cebir izine rastlanmadığı
yönündeki tespitler nazara alındığında, şüphelilerin üzerlerine atılı suçları
işlediklerine dair müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde belirttiği iddialar
dışında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek her türlü şüpheden uzak
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından [kovuşturmaya
yer olmadığına karar verilmiştir]."
32. Bu karara başvurucu tarafından yapılan itiraz, Vezirköprü
Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2013 tarihli ve 2013/568 Değişik İş sayılı
kararıyla şüpheliler hakkında kamu davası açılması için yeterli delil ve neden
bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
33. Ret kararı başvurucuya 31/12/2013 tarihinde tebliğ
edildiğinden 29/1/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımının
bulunmadığı tespit edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
34. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 94.,
106. ve 125. maddeleri şöyledir:
“İşkence
Madde 94 – (1) Bir kişiye karşı insan onuruyla
bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade
yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları
gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki
yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
…
Tehdit
Madde 106 – (1) Bir başkasını, kendisinin veya
yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı
gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara
uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun
şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
…
Hakaret
Madde 125 – (1) (8.7.2005 T. 5377 s k değ.)
Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir
fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve
saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası
ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için
fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
…”
35. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu
ve Yargılama Usulü Kanunu'nun 93. ve 95. maddeleri şöyledir:
"Bir suç işlendiğinin öğrenilmesi ve ilk
tedbirler:
Madde 95- (Değişik madde: 29/06/2006 - 5530
S.K./29. md.)
Cumhuriyet
savcılıklarına veya zabıta makam ve memurlarına yapılacak askerî yargıya tâbi
suç ihbar ve şikâyetleri şüphelinin amiri olan makama gönderilir.
Askerî
birlik komutanı veya askerî kurum amiri maiyetinden birinin kendisine ihbar
veya şikâyet olunan veyahut diğer suretle öğrendiği, askerî mahkemelerin görev
alanına giren suçları hakkında şüphelinin kimliğini, isnat olunan suçu ve bu
suçun delillerini gösterir bir vak'a raporu düzenler
ve adlî yönden bağlı bulunduğu askerî mahkemenin teşkilâtında kurulduğu kıt'a komutanı veya askerî kurum amirine gönderir.
Teşkilâtında
askerî mahkeme kurulan kıt'a komutanı veya askerî
kurum amiri, suç evrakını inceledikten sonra askerî savcıya gönderir ve
şüphelinin tutuklanmasını isterse bu husustaki istemini de bildirir.
Ağır
ceza mahkemesinin görevine giren suçlar veya gecikmesinde sakınca umulan
hallerde askerî savcılar derhal soruşturmaya başlarlar. Zorunluluk halinde bu
soruşturma bir disiplin subayı tarafından da yapılabilir. Bu hallerde durum
derhal yetkili askerî mahkemenin teşkilâtında kurulduğu komutan veya askerî
kurum amirine bildirilir.
..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 12/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu, Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Jandarma
Karakol Komutanlığında askerlik hizmeti yaparken 11/5/2013 tarihinde Hatay ili
Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamaya ilişkin gizli belgelerin 22/5/2013
tarihinde İnternet üzerinden yayımlanmasına ilişkin olarak idari tahkikat için
görevlendirilen Tokat Jandarma Bölge Komutanlığından gelen heyetin aynı gün karakola
geldiğini, heyetin hukuka aykırı olarak askerî savcının bilgisi dışında
kendisini gözaltına aldığını, işkenceyle suçu kabule zorlandığını, yaptığı
şikâyet üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelilerin ifadesinin
alınmadığını, adli raporlar dikkate alınmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair
kararla tahkikatın sonuçlandığını belirterek Anayasa’nın 17., 36. ve 141.
maddelerinde güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı, adil
yargılanma ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu adil yargılanma hakkı ile
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de anılan hususlarda
kötü muamele yasağının usul boyutu başlığı altında değerlendirme yapılacağından
adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır.
39. Başvurucunun iddiaları ve başvuruya konu soruşturma
kapsamında elde edilen bilgi ve belgeler Anayasa'nın 17. maddesinin maddi
boyutunun ihlal edilip edilmediği konusunda iddiaların sağlıklı bir şekilde
değerlendirilebilmesi ancak devletin etkili soruşturma yükümlülüğünü gerektiği
gibi yerine getirip getirmediğinin tespiti ile mümkün olabileceğinden
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Anayasa’nın 17. maddesinde güvence
altına alınan kötü muamele yasağının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin
usul boyutu ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
40. Başvuruya ilişkin olarak Adalet Bakanlığı tarafından görüş
bildirilmemiştir.
1. Adli Yardım Talebi Yönünden
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen adli
yardım talebinin değerlendirilmesine ilişkin ilkeler temelinde somut olayda,
başvurucunun sosyal güvenlik kapsamında bir geliri, adına kayıtlı aracı veya
taşınmaz malları olmadığı, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin
yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu, gerek başvurucunun sunduğu
gerekse de Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'nden temin edilen belgelerden
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun talebi bu aşamada açıkça dayanaktan
yoksun olmadığından adli yardım talebinin kabulü gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan kötü
muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
43. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları
şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi
varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse
insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
44. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci
fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye
“işkence” ve “eziyet” yapılamayacağı, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan”
ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293,
17/7/2014, § 80).
45. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, bir kişinin
sağlıklı hâldeyken gözaltına alındığı; ancak, salıverildiği zaman vücudunda
yaralanma tespit edildiği durumlarda, söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu
hususunda makul bir açıklama getirme ve mağdurun bu yöndeki iddialarını şüphede
bırakacak kanıtları sunma yükümlülüğünün Devlete ait olduğu, özellikle ilgili
iddiaların doktor raporları ile doğrulandığı hâllerde Sözleşme'nin 3. maddesi
anlamında açık sorunların ortaya çıkacağı ifade edilmiştir (bkz. Selmouni/Fransa [BD], B. No: 25803/94, 28/7/1999,
§ 87). Bu yükümlülük, sadece gözaltında değil aynı zamanda devlet
yetkililerinin özel kontrolü altında bulunan bölgelerde gerçekleşen yaralama ve
ölümleri de kapsamakta, zira her iki durumda da söz konusu olayların tamamı ya
da büyük kısmı yetkililerin özel bilgisi dâhilinde gerçekleşmektedir (Beker/Türkiye, B. No. 27866/03, 24/3/2009, §
42).
46. Devletin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı
kapsamında sahip olduğu bu pozitif yükümlülüğün bir de usuli
boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü
fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmi bir soruşturma
yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu
saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve
kamu görevlilerinin ya da kurumlarının karıştığı olaylarda, bunların
sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır
(Cezmi Demir ve diğerleri, §
110).
47. Buna göre bireyin, bir devlet görevlisi tarafından hukuka
aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye
tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde,
Anayasa’nın 17. maddesi “Devletin temel amaç
ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle
birlikte yorumlandığında etkili resmî bir soruşturmanın yapılmasını
gerektirmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve
cezalandırılmasını sağlamaya elverişli olmalıdır. Şayet bu olanaklı olmazsa, bu
madde, sahip olduğu öneme rağmen pratikte etkisiz hâle gelecek ve bazı hâllerde
devlet görevlilerinin fiili dokunulmazlıktan yararlanarak, kontrolleri altında
bulunan kişilerin haklarını istismar etmeleri mümkün olacaktır (Tahir Canan, § 25).
48. Yürütülen ceza soruşturmalarının amacı, kişinin maddi ve
manevi varlığını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını
ve sorumluların ölüm ya da yaralama olayına ilişkin hesap vermelerini
sağlamaktır. Bu bir sonuç yükümlülüğü değil, uygun araçların kullanılması
yükümlülüğüdür. Diğer taraftan, burada yer verilen değerlendirmeler hiçbir
şekilde Anayasa’nın 17. maddesinin, başvuruculara üçüncü tarafları adli bir suç
nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı ya da tüm yargılamaları
mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi yüklediği
anlamına gelmemektedir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 56).
49. Ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma
makamlarının, resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve
sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri
gerekir. Yetkililer şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmeli, bir şikâyet
olmasa bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren yeterli belirtiler
olduğunda soruşturma açılmalıdır(Cezmi Demir
ve diğerleri, §§ 114, 116).
50. Bu tür olaylarla ilgili cezai soruşturmaların etkililiğini
sağlayan hususlardan biri de teoride olduğu gibi pratikte de hesap
verilebilirliği sağlamak için soruşturmanın veya sonuçlarının kamu denetimine
açık olmasıdır. Buna ilaveten her olayda, mağdurların meşru menfaatlerini
korumak için bu sürece etkili bir şekilde katılmaları sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 115).
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
51. Başvurucu 12/7/2013 tarihinde İdari Tahkikat Heyeti ve
Amasya E Tipi Cezaevi Jandarma Komutanlığı yetkilileri hakkında gözaltında
bulunduğu sırada hakaret, tehdit ve işkence suçlarına maruz kaldığını
belirterek Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.
Başvurucu, İdari Tahkikat Heyetince hukuka aykırı olarak ve Askerî Savcılığın
bilgisi olmadan sorgulandığını, sorgu sırasında işkence gördüğünü, tokatlandığını,
darb edildiğini ileri sürmüştür (bkz.§ 24).
52. Genel ilkeler kısmında açıklandığı üzere (bkz. § 49) kötü
muamele iddialarına ilişkin soruşturmaların etkili olduğunun kabul edilebilmesi
için savunulabilir nitelikte kötü muamele iddialarının kamu makamları
tarafından öğrenilir öğrenilmez soruşturma başlatılması için ilgili mercilere
bildirilmesi gerekmektedir. Hatta mağdurların şikâyetlerinin bulunmadığı
hâllerde dahi bu nitelikte bir muamelenin mevcudiyetine ilişkin ciddi delil
veya emareler bulunduğunun farkına varıldığı bir durumdaresen
harekete geçme yükümlülüğü devam etmektedir.
53. Başvurucunun, Askerî Savcılık tarafından devletin
güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme ve devletin güvenliğine ve siyasal
yararlarına ilişkin bilgileri açıklama suçlarından yapılan soruşturma
sırasında, gözaltına alınmadan önce, Sivas Numune Hastanesinde 23/5/2013
tarihinde saat 18.32'de rapor verilmiş; raporda, başvurucunun vücudunun
muhtelif yerlerinde darp-cebir izleri bulunduğu belirtilmiştir. Devlet yetkililerinin
gözetimi altında askerlik vazifesini yapan başvurucunun bu raporları karşısında
askerî savcının soruşturma yapılmak üzere derhal yetkili Cumhuriyet savcılığına
durumla ilgili olarak bildirimde bulunması gerekirken resen harekete geçme
yükümlülüğüne aykırı şekilde bundan imtina edilmiştir. Bu nedenle soruşturma
olaydan yaklaşık iki buçuk ay sonra 12/7/2013 tarihinde başvurucunun şikâyeti
üzerine gecikmeli olarak başlamıştır.
54. Yapılan soruşturmada, Jandarma Uzman Çavuş S.E., Jandarma
Astsubay K.K, Jandarma Uzman Çavuş E.Ç., Jandarma Er H.K. ve başvurucuyla
birlikte gözaltına alınan Jandarma Er E.Z.nin
14/8/2013 tarihinde ifadeleri alınmış, başvurucunun gözaltına alınmasından
tutuklanmasına kadar geçen süreçte işkence, hakaret ve tehdide maruz kalmadığını
söylemişlerdir. Soruşturma sonunda başvurucunun adli muayene raporunda yeni
darp cebir izinin bulunmadığı, başvurucuyla birlikte hakkında soruşturma
yapılan diğer şüpheli K.Z.nin beyanı ve diğer tanık
beyanları dikkate alınarak kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte somut
delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir
(bkz. § 31).
55. Başvurucunun kötü muamele iddialarına ilişkin olarak dosyada
bulunan 23/5/2013 tarihli saat 18.32’de tanzim olunan adli muayene raporunda
sol scapula (kürek kemiği), boyun sol ön yanında, sağ
kolda lezyonlar bulunduğu belirtilmiştir.Ayrıca
başvurucunun soruşturma dosyasına ibraz ettiği Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama
ve Araştırma Hastanesince verilen psikiyatrik muayene raporları (bkz. §§ 28-29)
ve hasta gözlem ve epikriz formlarına göre başvurucuda travma sonrası stres
bozukluğu bulunduğu bildirilmiştir. Ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair
verilen kararda bilimsel nitelikte delil olan bu raporlardaki bulgular
değerlendirme dışı bırakılmıştır. Devlet yetkililerinin kontrolü altında
bulunan askerî mahalde gerçekleşen başvurucudaki yaraların ne şekilde meydana
geldiğine dair açıklama getirme yükümlülüğü devlete ait olmasına rağmen (bkz. §
45) başvurucunun adli raporlarında yer alan fiziksel ve ruhsal bulguların ne
zaman ve kim/kimler tarafından oluşturulduğu konusunda herhangi bir inceleme ve
değerlendirme yapılmamıştır.
56. Başvurucu şikâyet dilekçesinde, özellikle Amasya İl Jandarma
Komutanlığı tarafından görevlendirilen İdari Tahkikat Heyeti üyeleri ile
Cezaevi Jandarma Komutanlığı görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda kimlik bilgileri tespit edilmeden
"Tokat Jandarma Bölge Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti üyeleri ve Amasya
E Tipi Cezaevi Karakol Komutanlığı görevlileri" şüpheli olarak
gösterilmiştir.
57. Özetle kötü muamele gibi son derece ciddi bir isnat
karşısında soruşturmanın olayların seyrini aydınlatmaya yönelik yeterli
derinlikte ve titizlikte yapılmadığı, başvurucunun ve sanıkların ifadeleri
alınarak olayın aydınlatılması yönünde yeterli çabanın gösterilmediği,
gözaltına alınmadan önce gerçekleştiği ileri sürülen iddialar üzerinde hiç
durulmadığı, iddiaların gözaltına alındıktan sonraki bir zaman diliminde vuku
bulduğu varsayımıyla gözaltı çıkış raporlarına istinaden temelden yoksun bir
sonuca varılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
58. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
4. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
59. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir...
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
60. Başvurucu, Anayasa’nın 17. maddesinin ihlal edildiğinin
tespiti, soruşturmanın yenilenmesi ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde
bulunmuştur.
61. Başvuru konusu olayda, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının etkili soruşturma
yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
62. Etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama (soruşturma) yapılmak üzere Amasya
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
63. Etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya
net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
64. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurucunun, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının
ihlaline ilişkin iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına
alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama (soruşturma) yapılmak
üzere Amasya Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
12/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.