TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SABRİ ERGÜL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/13625)
Karar Tarihi: 8/9/2014
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Raportör
Mehmet Sadık YAMLI
Başvurucu
Sabri ERGÜL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014 tarihli Cumhurbaşkanı seçiminde Cumhurbaşkanı seçilmiş olması nedeniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) üyeliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinden çıkarılması istemiyle yaptığı başvurulardan sonuç alamadığını belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 20/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Recep Tayyip Erdoğan, 10/8/2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş, buna ilişkin mazbata Yüksek Seçim Kurulu tarafından 15/8/2014 tarihinde TBMM Başkanlığına verilmiştir. Cumhurbaşkanı seçimi sonuçları yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderilmiş, ancak sonuçlar başvuru tarihi itibarıyla Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.
6. Başvurucu, 18/8/2014 tarihinde TBMM Başkanlığına başvuruda bulunarak, Recep Tayyip Erdoğan’ın 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmekle milletvekili sıfatının ve TBMM üyeliğinin düştüğünü belirterek buna ilişkin işlemlerin yapılmasını istemiştir. Başvurucunun bu istemine başvuru tarihi itibarıyla cevap verilmediği anlaşılmaktadır.
7. Başvurucu, 18/8/2014 tarihinde ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına da başvuruda bulunmuş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın 10/8/2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanı olarak seçildiğinden Adalet ve Kalkınma Partisi Parti Üyeliği Sicili'nden çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
8. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 18/8/2014 tarih ve 722 sayılı kararıyla başvuruyu reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
“…
1- 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı seçilen ve halen Başbakanlık görevini yürüten Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinin sona erip ermeyeceği konusunda karar verme görev ve yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir.
2- 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan ve 15 Ağustos 2014 tarihinde kesin sonuçları açıklanan ve bu husustaki tutanak Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına teslim edilen ancak, Cumhurbaşkanlığı sıfatını 28 Ağustos 2014 tarihinde kazanacak olan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi faaliyette bulunmasına ve siyasi parti üyeliğinin devam etmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından istemlerinizin yerine getirilmesi uygun görülmemiştir.”
B. İlgili Hukuk
9. Anayasa’nın 101. maddesinin dördüncü fıkrası ile 102. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları şöyledir:
“Madde 101
…
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Madde 102
Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usûl ve esaslar kanunla düzenlenir.”
10. 19/1/2012 tarih ve 6721 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 4. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile 20. maddesi şöyledir:
“Madde 4
(5). Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeliği sona erer.
Madde 20
(1) Cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçları, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilir, kamuoyuna ilân edilir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(2) Seçilen Cumhurbaşkanı adına, Yüksek Seçim Kurulu tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğine dair bir tutanak düzenlenir. ”
11. 22/4/1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. ve 21. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 20/8/2014 tarih ve 2014/13625 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
13. Başvurucu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 10/8/2014 tarihinde 12. Cumhurbaşkanı olarak seçildiğinden TBMM üyeliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinin hukuken sona erdiğini, buna ilişkin başvurduğu hukuk yollarından sonuç alamadığını belirterek Anayasa’da güvence altına alınan insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devletinde yaşama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
14. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. ...”
15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
16. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
17. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre, bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu önkoşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı, başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı “kişisel olarak” ve “doğrudan” etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
18. Bu üç temel koşula ilave olarak anılan Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine ancak Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla başvurulabilir. Buradan çıkan sonuca göre Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bir hakkı doğrudan etkilenmeyen kişi “mağdur” statüsü kazanamaz (B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 25).
19. Bireysel başvuruda “mağdur” kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır (Gorraiz Lizarraga ve Diğerleri/İspanya, B. No: 62543/00, 10/11/2004, § 35). Ayrıca mağdur kavramının yorumu, günümüzde toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup, bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde uygulanmalıdır (Gorraiz Lizarraga ve Diğerleri/İspanya, § 38), (B. No: 2014/11438, 24/7/2014, § 20).
20. Kendilerinin belirli bir işlemden doğrudan etkilenme tehdidiyle ya da tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını ve dolayısıyla potansiyel olarak mağdur olduklarını iddia eden başvurucular ile yalnızca ulusal hukukları değiştirmeyi veya toplumun menfaatinin korunmasını amaçlayan başvurular arasında dikkatli bir ayrım yapılmalıdır. Bu son bahsedilen türdeki ve içtihatta “halk davası” (actio popularis) olarak isimlendirilen başvurulara bireysel başvuru hakkı tanınmamıştır (Klass ve Diğerleri/Almanya, B.No: 5029/71, 6/9/1978, §33). Dolayısıyla bireylerin, kendi bireysel haklarının ihlal edildiğini ileri sürmeksizin, toplumun menfaatlerinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunma hakları bulunmamaktadır ( B. No: 2014/11438, 24/7/2014, § 20).
21. Somut olayda ise, başvurucunun iddiaları, başvuru tarihi itibarıyla TBMM üyeliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğini sürdüren Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı seçilmesi ile birlikte anılan üyeliklerden ayrılmış sayılıp sayılmadığının veya bu üyeliklerin resen sona erip ermediğinin tespitine ilişkindir.
22. Recep Tayyip Erdoğan’ın anılan üyeliklerinden ayrılması veya bu üyeliklerin sona ermiş sayılması hususunun, başvurucuyu güncel ve kişisel olarak doğrudan etkilemesi, dolayısıyla başvurucuya mağdur statüsü kazandırması söz konusu olamayacağından, başvurucunun bu hususta bireysel başvuru yapma hakkı bulunmamaktadır.
23. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü hususların mağduru olmadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle, başvurunun “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 8/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.