TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
A. B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1369)
|
|
Karar Tarihi: 20/12/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin
MECEK
|
Başvurucu
|
:
|
A.B.
|
Vekilleri
|
:
|
1. Av.
Mehmet Ali BAŞARAN
|
|
|
2. Av.
Sümeyye Nur YILMAZ
|
|
|
3. Av.
Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari gözetim altında tutmanın hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; tutulma koşulları nedeniyle de
kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/1/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formundaki ve Emniyet Genel Müdürlüğünün (EGM)
verdiği bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
9. 1978 doğumlu olan başvurucu, Rusya Federasyonu Kabardino-Balkar Cumhuriyeti vatandaşıdır. Başvurucunun
hangi tarihten itibaren Türkiye’de bulunduğuna dair dosyada herhangi bilgi
mevcut değildir.
10. 3/12/2013 tarihinde ikamet izninin süresini uzatmak amacıyla
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne giden başvurucu yakalanmıştır.
11. Başvurucu, aynı tarihte Kumkapı Geri Gönderme Merkezine
(Merkez/GGM) götürülmüştür. Toplam yirmi bir gün GGM’de
tutulduktan sonra 23/12/2013 tarihinde serbest bırakılmıştır. Salıverme
tutanağında başvurucunun üçüncü bir ülkeden sığınma talebinde bulunduğu
açıklanarak sınır dışı edilmek amacıyla Trabzon iline gitmek üzere serbest
bırakıldığı belirtilmiştir. Dosyada başvurucu hakkında verilmiş bir “sınır dışı
etme” ya da “idari gözetim altına alma” kararı bulunmamaktadır.
12. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun kaldığı süre içinde
Kumkapı GGM’nin durumu hakkında EGM'den
istediği bilgilere 14/8/2017 tarihli yazıyla verilen cevabın ilgili kısmı
şöyledir:
"Bahse konu şahsın yapılan dosya
tetkikinde; Adı geçenin 03/12/2013 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü,
Yabancılar Şube Müdürlüğüne müracaat ederek ikamet talebinde bulunmuş olup,
işlemleri sırasında İstanbul 53. Asliye Ceza Mahkemesince A-99 (Çıkış Yasağı)
tahdit kaydının olduğunun görülmesi üzerine şahıs hakkında gerekli işlemlerin
yapılması için şahıs Geri Gönderme Merkezine sevk olmuştur.
..."
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
13. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu ile aynı
tarihli ve 5683 sayılı mülga Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri
Hakkında Kanun'un ilgili maddeleri T.T. (B.
No: 2013/8810, 18/2/2016, §§ 22-25) kararında; 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu ile 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun ilgili maddeleri B.T. ([GK],
B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-21) kararında açıklanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
14. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddeleri,
tutulma koşullarından dolayı kötü muamele yasağı, etkili başvuru ile kişi
hürriyeti ve güvenliği haklarına dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
uygulaması B.T.(Aynı kararda bkz.
§§ 23-38) kararında
açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
16. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama
imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım isteminde bulunmuştur.
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini
ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu; yabancı olmasından dolayı 3/12/2013 ila
23/12/2013 tarihlerinde gün boyunca dış dünyadan yalıtılmış olan Kumkapı GGM'de yasal dayanağı olmadan yirmi bir gün tutulduğunu,
fiziksel koşulların ceza infaz kurumundan daha kötü, kaldığı odanın ise çok
kalabalık olduğunu, tahtakurusu ve hamam böceği bulunan koğuşta haşerat
ısırıkları nedeniyle vücudunda kızarıklıklar ve şişlikler meydana geldiğini,
temiz hava almak için kendisine imkân sağlanmadığını, tutulma koşullarına karşı
Türk hukukunda başvurabileceği etkili bir yolun bulunmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının, kötü muamele yasağı ile bununla bağlantılı olan etkili
başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yabancıların ülkeye girişleri, ülkede
ikametleri ve ülkeden sınır dışı edilmeleriyle ilgili işlemler “medeni hak ve
yükümlülük” veya bir “suç isnadı”nın esasının karara
bağlanmasıyla ilgili olmadığından adil yargılanma hakkı yönünden ayrıca
inceleme yapılmamıştır.
20. Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında idari gözetim altında
tutulan yabancıların tutulma koşullarını kötü muamele yasağı kapsamında
incelemiştir (Rıda Boudraa, B. No:
2013/9673 , 21/1/2015; K.A. [GK],
B. No: 2014/13044, 11/11/2015; F.A. ve M.A.,
B. No: 2013/655, 20/1/2016, A.V. ve
diğerleri, B. No: 2013/1649, 20/1/2016; F.K. ve diğerleri, B. No: 2013/8735, 17/2/2016; T.T.; A.S.,
B. No: 2014/2841, 9/6/2016; I.S. ve
diğerleri, B. No: 2014/15824, 22/9/2016).
21. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
23. Anayasa Mahkemesi K.A.
(Aynı kararda bkz. §§ 80, 81) kararında olumsuz tutulma koşulları nedeniyle
uğranılan zararın tazminine ilişkin etkili idari ve yargısal bir başvuru
yolunun bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi, bu kanaate varırken
tutulma koşullarından kaynaklanan çekilen ızdırap
için tazminata hükmedildiğini gösteren herhangi bir adli veya idari yargı
kararının bulunmadığı hususunu gözönünde
bulundurmuştur.
24. Ancak Anayasa Mahkemesi, B.T.
başvurusunda bu içtihadını gözden geçirerek başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle başvuruyu kabul edilemez bulmuştur. Anayasa Mahkemesi, idari gözetim
altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 2577 sayılı Kanun'un
2. maddesine göre idari işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan muhtel olanlarca idari yargıda tam yargı davası
açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun sırf -bilgi
eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu biçiminde
yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde etkili hukuk
mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§ 45-58).
25. Başvuruya konu somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmiştir.
27. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle eldeki
başvuru yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari davanın süresine
ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması zorunluluğu hasıl olmuştur.
28. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde açılacak
davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların süresinde
açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir. Öte
yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T.
kararındaki içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de
yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce tam yargı davası yolu tüketilmeden
doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatların başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunmasını müteakiben açılacak davalarda
dava açma süresinin derece mahkemelerince bu kişilerin mahkemeye erişim
hakkının ihlaline neden olmayacak biçimde değerlendirilmesi gerektiğine de
işaret edilmelidir (B.T., § 59).
29. Kötü muamele yasağı yönünden başvuru yollarının
tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik kararı verildiğinden anılan yasakla
bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının
ihlal edildiği iddiasının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
C. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucu; yasal dayanaktan yoksun olarak, sırf yabancı
olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakıldığını, gözetim altına alınırken
hâkim önüne derhâl çıkarılmadığını, gözetim kararına karşı yasal hakları
konusunda bilgilendirilmediği için itiraz hakkını kullanamadığını, açıklanan
ihlal iddialarına ilişkin olarak Türk hukukunda başvuru yapabileceği ve
tazminat talep edebileceği etkili bir yol bulunmadığını belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği ile etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında hürriyeti kısıtlanan
kişiler için güvence altına alınan bir yargı merciine etkili başvuru hakkı,
Anayasa’nın 40. maddesinin özel bir hâlini ifade ettiğinden 40. madde yönünden
ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
32. Anayasa Mahkemesi 6458 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği
11/4/2014 tarhinden önce gerçekleşen olaylar yönünden
hukukumuzda Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan istisnalar
arasında yer verilen usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya
da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin
yakalanması veya tutuklanması uygulamasında tutma kararı verme işleminin
koşulları, süresi, sürenin uzatılması, ilgiliye bildirilmesi, idari gözetim
kararına karşı başvuru yolları, idari gözetim altına alınan kişinin avukata
erişimi, tercüman yardımından yararlanması gibi usul güvencelerini açık bir
şekilde ortaya koyan yasal bir düzenleme bulunmadığına dayalı olarak bu başlık
altında yapılan şikâyetlerden ötürü ihlal kararları vermiştir (F.A. ve M.A., A.V. ve diğerleri, F.K.
ve diğerleri, T.T., A.S.).
33. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından içtihat değişikliğine
gidilen B.T. başvurusunda,
herhangi bir idari karar olmaksızın idari gözetim altına alınarak özgürlüğünden
yoksun bırakılan yabancılar bakımından doğan zararlar için doğrudan idari yargı
mercilerinde tam yargı davası açılabileceği belirtilmiştir (B.T., § 74). Anılan kararda 2577 sayılı
Kanun'un 2. maddesinin idari işlem veya eylem türleri yönünden herhangi bir
ayrım yapılmadığından idari fonksiyona giren her türlü işlem veya eylem
sebebiyle oluşan zararın tazmininin bu kurala dayanılarak idari yargıda
açılacak tam yargı davasıyla istenebilmesi için yeterli bir yasal zemin
oluşturduğu, sırf -bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta bu yolun işletilmemesinin
etkisiz olduğu biçiminde yorumlanamayacağı, hiçbir idari işlem ve eyleme
dayanmadan hukuka aykırı biçimde tutulan yabancılar yönünden tam yargı
davasının etkili hukuk mekanizması olduğu belirtilmiştir (B.T., §§ 52, 54).
34. Herhangi bir idari karar olmaksızın hukuka aykırı şekilde
fiilî bir tutma; aynı zamanda buna bağlı olarak tutma nedenlerinin
bildirilmemesi, hâkim önüne derhâl çıkarılmama, tutmanın kişinin yakınlarına
haber verilmemesi, tutmaya karşı etkili bir başvuru yolunun ve haksız tutulma
nedeniyle tazminat elde etme imkânının bulunmaması iddialarını da çoğunlukla
içinde barındırır. Lakin kişinin hürriyetinden yoksun kılınması sonucunu
doğuran hukuka aykırı bir idari eylem dolayısıyla Anayasa'nın 19. maddesindeki
ihlal yelpazesinin çeşitliliği, açılacak tam yargı davasında tayin edilecek
tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınabilecek bir husustur.
35. Bu durumda 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesi dikkate
alındığında somut olayda başvurucunun uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi
zararların karşılanması bakımından başarı şansı sunma, yeterli giderim sağlama
kapasitesini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen "tam yargı davası"
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
37. Başvurucunun bu karardan sonra idari yargıda açacağı dava
süresi hususunda kötü muamele yasağının incelendiği kısımda yapılan
açıklamaların (bkz. § 28) burada da geçerli olduğu ifade edilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
C. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 6100 sayılı Kanun’un 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA
20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.