TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET KORKMAZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16232)
|
|
Karar Tarihi: 25/1/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet
KORKMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
SEVER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, vazife malulü sayılmama işlemine karşı açılan davada
hakkaniyete uygun yargılama yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 1994 yılında uzman erbaş olarak Eğirdir Dağ
Komando Okulu Eğitim Komutanlığı bünyesinde göreve başlamıştır. Görevine devam
ederken kulağındaki işitme kaybı nedeniyle hakkında uzman erbaş olarak görev
yapamaz kararı alınan başvurucu 2008 yılında adi malul olarak emekli
edilmiştir.
9. Başvurucu, emekli edilmesine sebep olan işitme kaybının
görevi esnasında katıldığı çatışmalar ve çatışmalarda meydana gelen havan
atışları, patlamalar nedeniyle oluştuğunu belirtmek suretiyle vazife malulü
olarak emekli edilmesi için başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun bu talebi,
dosyasında mevcut bilgi ve belgeler uyarınca işitme kaybının görevi nedeniyle
meydana gelmediği gerekçesine yer verilerek Vazife Malullüğü Tespit Kurulunun
21/12/2012 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
10 Başvurucu, söz konusu işlemin iptali için Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi (AYİM) nezdinde dava açmıştır.
11. AYİM Başsavcılığı tarafından uyuşmazlığa ilişkin bildirilen
20/1/2014 tarihli görüşte özetle meselenin teknik ve özel bilgiyi içeren tıbbi
bir değerlendirmeye ihtiyaç duyduğu bu bağlamda başvurucunun işitme kaybının
askerlik hizmetinin tesiri ile ortaya çıkıp çıkmadığı konusunda tıbbi bilirkişi
incelemesi yaptırılarak bu incelemenin sonucuna göre karar verilmesi gerektiği
bildirilmiştir.
12. AYİM Üçüncü Dairesi (Mahkeme) öncelikle başvurucunun görevi
nedeniyle işitme kaybı yaşadığı yönündeki iddiasını belge ya da tutanağa
dayandırmadığını belirlemiştir. 19/10/2002 tarihinde görev yapılan komando
tabur komutanlığı tarafından işitme kaybına ilişkin yazılı bir belge verilmişse
de bu yazının rahatsızlığın o tarihte oluştuğuna dair bir tespit olmadığını
ifade eden Mahkeme ilk kez 2006 yılında tespit edilen işitme kaybının 2003,
2004, 2005 yıllarında düzenlenen sağlık kurulu raporlarında da yer almadığını
vurgulamıştır. Sonuç olarak işitme kaybının görev nedeniyle oluşmadığına kanaat
getiren Mahkeme davanın reddine hükmetmiştir.
13. Ret kararına karşı yapılan karar düzeltme istemi Mahkemenin
11/9/2014 tarihli ilamıyla reddedilmiştir.
14. Başvurucu nihai kararı 26/9/2014 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 15/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Kanunu'nun 52. maddesi şöyledir:
"Daireler veya Daireler Kurulu, bakmakta
oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapabilecekleri
gibi, tayin edecekleri süre içinde, lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve
her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden
isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine
getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya
mahsus olmak üzere uzatılabilir.''
16. 1602 sayılı mülga Kanun'un 56. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
''Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde;
İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
...bilirkişi, keşif, delillerin tespitine... ilişkin hükümleri uygulanır.''
17. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 20. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Danıştay
ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit
incelemeleri kendiliklerinden yaparlar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum
gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini
taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların,
ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 25/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; göreve başlarken yapılan sağlık kontrolünde
işitme yönünden herhangi bir rahatsızlığının tespit edilmediğini, görevi sırasında
terörle mücadele kapsamında havan manga komutanı olarak defalarca şiddetli
çatışmalara katıldığını, 2002 yılında Siirt Askerî Hastanesinde yapılan
muayenesinde işitme bozukluğu teşhisi konduğunu, konunun teknik inceleme
gerektirdiğini ancak Mahkemenin tüm bu hususları dikkate almadan kanaat
üzerinden karar verdiğini ileri sürmektedir. Başvurucu silahlarin
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile gerekçeli karar hakkı bağlamında
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun temel iddiası;
uyuşmazlığa dair ileri sürülen iddianın etkin bir şekilde incelenmemesi ve
idarenin savına üstünlük tanınmasına ilişkindir. Bu hale göre başvurucunun
iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesi
yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
21. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
23. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes "iddia",
"savunma" ve "adil yargılanma" hakkına sahiptir.
Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak
"iddia" ve "savunma" hakkına birlikte yer verilmesi,
taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması
gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet
Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2014, § 37).
24. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi
de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına
dâhil edilen "silahların eşitliği" ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkenin adil yargılanma hakkının
kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkeye uygun
yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Mehmet Fidan, § 38).
25. Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule
ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelir (Yaşasın Aslan, B. No:
2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki
tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını
kapsamaktadır (Yüksel Hançer, B.
No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
26. Silahların eşitliği ilkesi kapsamında yapılacak inceleme,
başvuru konusu yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığının
değerlendirilmesidir (Yüksel Hançer,
§ 19).
27. Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın
yürütülebilmesi için silahların eşitliği ilkesi ışığında taraflara tanık delili
de dâhil olmak üzere delillerini sunma, inceletme noktasında uygun imkânların
tanınması ve yargılamaya etkin katılımlarının sağlanması gerekir. Silahların
eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı
koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir
duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde
dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir. Bu anlamda delillere
ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsiz olma iddiaları da yargılamanın bütünü
kapsamında değerlendirilecektir. Ceza davaları ile medeni hak ve yükümlülüklere
ilişkin davaların usul kuralları da dâhil olmak üzere yargılamanın tüm
aşamalarında silahların eşitliği ilkesinin güvence altına alınarak adil
yargılanma hakkının korunması hukuk devleti olmanın bir gereğidir (Mustafa Kupal, §
§ § 50, 51, 52).
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
28. Somut olayda başvurucunun sağlık kontrolünden geçirilerek
askerliğe elverişli olduğunun kabulüyle uzman erbaş olarak atandığı, görevi
devam ederken işitme kaybı teşhisi konulması nedeniyle bu görevi yapamayacağına
karar verilerek adi malul sıfatıyla emekliye sevkedildiği
hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinde görülen davanın
tarafları arasındaki ihtilaf, işitme kaybının başvurucunun yaptığı görevin
koşullarının bir sonucu olarak ortaya çıkıp çıkmadığı noktasındadır. Başvurucu,
emekli edilmesine neden olan işitme kaybının yürüttüğü askerlik hizmetinin
koşullarından (çatışmalar, havan topu kullanımı) ileri geldiğini öne sürmekte
iken idare, işitme kaybının görev koşullarından kaynaklanmadığı görüşünü
savunmuş; davaya bakan AYİM ise işitme kaybının meydana gelmesinde askerî
hizmetin bir etkisinin olmadığı sonucuna ulaşmıştır.
29. Kural olarak Anayasa Mahkemesinin görevi herhangi bir davada
bilirkişi raporu veya uzman mütalaasının gerekli olup olmadığına karar vermek
değildir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 68). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi
tarafların öne sürdüğü ve esasa etkili olan iddiaların, işin mahiyetinin
gerektirdiği ölçüde incelenip incelenmediğini ve özellikle ispat külfeti
konusunda taraflardan birinin, diğerine nazaran dezavantajlı bir konuma
düşürülüp düşürülmediğini denetleme görevi bulunmaktadır.
30. Somut olayda idarenin başvurucunun görev koşullarına ve
görevi sırasında patlayıcı maddelerin çıkardığı şiddetli gürültüye maruz
kaldığına yönelik herhangi bir itirazı söz konusu olmamıştır. Mahkemenin de
aksine bir değerlendirmesi bulunmamaktadır. Şu halde, görevi sırasında askeri
mühimmat patlamalarından kaynaklanan şiddetli gürültüye duçar olduğu hususunda
kamu makamlarının itirazının bulunmadığı başvurucunun, kulağında meydana gelen
işitme kaybının görevinden kaynaklandığı yolunda öne sürdüğü iddianın temelsiz
olduğu söylenemez.
31. Başvurucunun, kulağında meydana gelen işitme kaybının görev
koşullarından kaynaklandığı iddiasının temelsiz olmaması bunun ispatlandığı
anlamına gelmediği vurgulanmalıdır. Bu nedenle bu iddiaya dair daha güçlü ve
ikna edici kanıtların varlığının aranması anlaşılabilir bir durumdur. Ne var ki
başvurucunun, kulağında oluşan işitme kaybının askerlik görevinin koşullarından
kaynaklandığını kendi imkanlarıyla ispatlamasının güçlüğünü de göz önünde
bulundurmak gerekir.
32. İşitme kaybının sebebinin ortaya konulmasının tıbbi
incelemeyi gerektirdiği izahtan varestedir. Başvurucunun, işitme kaybının görev
koşulları nedeniyle oluştuğu yönündeki iddiasını, tıbbi bir inceleme olmaksızın
ispatlaması mümkün değildir. Başvurucu tarafından ileri sürülen işitme kaybının
görevi sebebiyle gerçekleştiği yönündeki iddia, Mahkemeye 1602 ve 2577 sayılı
kanunlarla tanınan imkân kullanılarak gererkirse
bilirkişi incelemesi de yaptırılması suretiyle açıklığa kavuşturulması gereken
bir olgudur.
33. Sonuç olarak tıbbi rapor olmadan başvurucunun bu iddiasını
ispatlanmasının mümkün olmayacağı dikkate alındığında mahkemece bu iddiaya
ilişkin bir irdeleme ve araştırma yapılmadan uyuşmazlığın sonuçlandırılması
başvurucunun davalı idareye nazaran zayıf bir konuma düşürülmesi sonucunu
doğurmuştur. Bu durum silahların eşitliği ilkesiyle çelişmektedir.
34. Açıklanan nedenlerle yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında
Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma
hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
36. Başvurucu, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
37. Başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan
adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının
güvencelerinden olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
38. Silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir
örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere AYİM Üçüncü Dairesine (Anayasa'nın
21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21. maddesinin
birinci fıkrasının(E) bendi uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılmış
olduğundan, anılan bendin (b) alt bendi gereğince, kanun yolu incelemesi
aşamasında olanlar Danıştaya, diğer dosyalar ise
ilgisine göre görevli ve yetkili idari yargı mercine)
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında silahların
eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapasımda hakkaniyete uygun yargılanma hakkının güvencelerinden
olan silahların eşitliği ilkesinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesine (Anılan Dairenin 15/5/2014 tarihli ve
E.2014/345, K.2014/675 sayılı kararına ait dava dosyası ile ilgilidir.)
(Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici 21.
maddesinin birinci fıkrasının(E) bendi uyarınca Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
kaldırılmış olduğundan, anılan bendin (b) alt bendi gereğince, kanun yolu
incelemesi aşamasında olanlar Danıştaya, diğer
dosyalar ise ilgisine göre görevli ve yetkili idari yargı mercine)
GÖNDERİLMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
25/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.