TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KAMİLE CAN VE KENAN CAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/14328)
Karar Tarihi: 26/10/2017
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Nahit GEZGİN
Başvurucu
1.Kamile CAN
2. Kenan CAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucuların oğlunun doğumdan kısa bir süre sonra tıbbi ihmal sonucu vefat etmesi üzerine açılan tam yargı davası ile ilgili sağlık personeli hakkında açılan kamu davasının makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/8/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucuların Çocuğunun Dünyaya Gelmesi ve Ölümü
8. Başvuruculardan Kamile Can 4/10/2001 tarihinde gebeliğinin 37. haftasında sancılarının başlaması üzerine Niğde Devlet Hastanesine başvurmuştur. Başvurucuların beyanına göre gebelik süresince takipleri yapan Dr. G.T. kendilerine önemli bir şey olmadığını, doğuma daha bir ay olduğunu ancak istiyorlarsa hastaneye yatış yapılabileceğini söylemiştir. Bunun üzerine başvurucular takip altında olmanın daha iyi olacağını değerlendirerek hastaneye yatış işlemini gerçekleştirmişlerdir. Hastane kayıtlarına göre anne karnındaki çocuğun kalp sesleri saat 14.30 sıralarında 136/dk olarak ölçülmüştür. Yine hastane kayıtlarına göre, çekilen ultrasonografide bebeğin somatik kranial cilt altında ödem görülmüştür.
9. Akşam saat 18.00 sıralarında doğum sancıları başlayan Kamile Can, hastanede kadın doğum uzmanı bulunmadığından Dr. Doğan Baran Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesine sevk edilmiştir.
10. Sevk üzerine gidilen hastanede doğum gerçekleşmiş ve 3.600 gr ağırlığında erkek bir bebek dünyaya gelmiştir. Doğumdan sonra anne Lohusa Servisine, bebek ise Yenidoğan Servisine nakledilmiştir. Bebek solunum cihazına bağlanarak kuvöz bakımına alınmış ancak saat 23.15 sıralarında hayatını kaybetmiştir.
B. Ceza Soruşturması Süreci
11. Başvurucular, görevi ihmal sonucu ölüme sebebiyet verdikleri iddiasıyla Niğde Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. H.A. ile Kadın Doğum Uzmanı Dr. G.T. hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Bunun üzerine doktorlar hakkında Niğde 1. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
12.Dr. G.T. kamu davası sürecinde verdiği savunmasında özetle Niğde Devlet Hastanesinde doğum uzmanı olarak görev yaptığını, Kamile Can'ın gebelik takibini en başından beri kendisinin yaptığını, Kamile Can'ın olaydan bir gün önce muayeneye geldiğini, daha önce anlayamamış olmasına rağmen bu muayenede bebeğin anormal olduğunu ve yaşama şansının olmadığını anladığını, bu nedenle ruhen rahatlaması için anneyi hastaneye yatırdığını, doğum belirtilerinin olmaması nedeniyle başhekimden izin alarak işi sebebiyle Aksaray'a gittiğini, hastaneden üç saat uzaklaştığını, olay günü saat 22.00 sıralarında görevli ebenin kendisini aradığını ve doğumu söylediğini, bunun üzerine ebeye hemen doğumevine sevkin gerçekleştirilmesi gerektiğini bildirdiğini, suçsuz olduğunu belirtmiştir.
13. Hastane Başhekimi Dr. H.A. kamu davası sürecinde verdiği savunmasında özetle Niğde Devlet Hastanesi başhekimi olduğunu, olay günü Hastanede doğum uzmanı olarak çalışan Dr. G.T.nin Aksaray'a gitmesi gerektiğini belirttiğini, acil işi nedeniyle Dr. G.T.ye izin verdiğini, olay akşamı nöbetçi doktorun kendisini aradığını ve Dr. G.T.ye ulaşamadığını söylediğini, bunun üzerine hastayı 500 metre mesafedeki hastaneye sevk ettiğini belirtmiştir.
14. Niğde 1. Asliye Ceza Mahkemesi 18/10/2007 tarihli kararla tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle ölüme sebebiyet verdikleri gerekçesiyle Başhekim H.A.nın 4 ay 15 gün, Dr. G.T.nin ise 9 ay hapis cezası ile tecziye edilmesine karar vermiştir. Başhekim hakkında kurulan hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Dr. G.T. hakkında verilen hüküm ise temyiz edilmiştir. Temyiz talebini inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi 4/12/2014 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
15. Bozma kararı sonrası yargılamaya devam eden Niğde 1. Asliye Ceza Mahkemesi 15/1/2009 tarihli kararla Dr. G.T.nin yine 9 ay hapis cezası ile tecziye edilmesine karar vermiştir.
16. Bu karar, Dr. G.T. tarafından temyiz edilmiştir. Bunun üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi 20/7/2011 tarihli ilamla zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, zamanaşımı sebebiyle davanın düşmesine kesin olarak karar vermiştir.
C. Tam Yargı Davası Süreci
17. Başvurucular, uğradıkları manevi zararların tazmini için toplam 25.000 TL ödenmesi istemiyle Dr. G.T. ile Sağlık Bakanlığı aleyhine 3/10/2002 tarihinde Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açmıştır.
18. Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 24/12/2012 tarihli ve E.2002/567, K.2012/764 sayılı kararla G.T. hakkında husumet yönünden, idare hakkında ise görev yönünden ret kararı vermiştir.
19. Başvurucular, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı üzerine 28/2/2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı aleyhine Aksaray İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır. Başvurucular, anılan olay nedeniyle 25.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
20. Aksaray İdare Mahkemesi 12/9/2013 tarihli ve E.2013/308, K.2013/999 sayılı karar ile dava konusu olayda hizmet kusuru bulunduğunu kabul ederek davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve toplam 5.000 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte başvuruculara ödenmesine hükmetmiştir.
21. Başvurucuların anılan karara karşı yaptıkları itiraz, Konya Bölge İdare Mahkemesinin 3/7/2014 tarihli ve E.2014/795, K.2014/1690 sayılı ilamıyla -özellikle belirlenen manevi tazminat miktarının idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığına vurgu yapılarak- kısmen kabul edilmiş ve başvurucuların tazminat istemlerinin 20.000 TL'lik kısmının kabulüne ve söz konusu miktarın davanın açıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
22. Bu karar, başvurucular vekiline 31/7/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
23. Başvurucular 28/8/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
24. Başvurucular ayrıca karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Başvurucular dilekçelerinde özetle faizin başlangıç tarihinin gün, ay, yıl olarak açıkça belirtilmemiş olmasının tereddütlere neden olacağını, faizin başlangıç tarihinin açıkça belirtilmesi gerektiğini, hükmedilen 20.000 TL manevi tazminatın geciken adalet yüzünden mağduriyetlerini gidermediğini ileri sürmüşlerdir.
25. Konya Bölge İdare Mahkemesi23/10/2014 tarihli kararı ile başvurucuların faize ilişkin talebinin kabulüne ve hükmedilen 20.000 TL manevi tazminata 3/10/2002 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar vermiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 26/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
27. Başvurucular, Niğde Devlet Hastanesinde gerçekleşen doğum sırasında hastanede uzman doktorun bulunmaması ve gerekli dikkat ile özenin gösterilmemesi nedenleriyle çocuklarının ölümüne sebebiyet verildiği gerekçesiyle açılan ceza davasının2011 yılında zamanaşımı nedeniyle sona erdiğini, 2002 yılında açtıkları tazminat davasının ise 11 yılı aşkın bir süredir devam ettiğini ve yargılamanın uzamasında kendilerine isnat edilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını belirterek makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
28. Başvurucular ayrıca Mahkemece takdir edilen tazminata işletilecek yasal faizin ilk davanın açıldığı 3/10/2002 tarihi yerine görevsizlik kararı üzerine açılan ikinci davanın açılış tarihi olan 28/2/2013 itibarıyla işletilmesine karar verildiğini belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
29. Başvurucular, bu gerekçelerle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğinin tespiti ile hükmedilen manevi tazminata işletilecek olan yasal faizin ilk davanın açıldığı 3/10/2002 tarihinden itibaren başlatılması gerekliliği konusunda derece mahkemelerinin yönlendirilmesi talebinde bulunmuşlardır.
.
B. Değerlendirme
30. Başvurucular temel olarak müşterek çocuklarının ölümü üzerine doktorlar hakkında açılan kamu davası ile idare aleyhine açılan tam yargı davasının makul bir sürede tamamlanmamasından ve tam yargı davasında hükmedilen manevi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesinden yakınmaktadır.
31. Başvurucular, derece mahkemelerince hükmedilen 20.000 TL manevi tazminatın mağduriyetlerini gidermediği yönünde bir iddia ileri sürmemişlerdir. Başvurucuların manevi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin talepleri ise Konya Bölge İdare Mahkemesinin23/10/2014 tarihli kararı ile karşılanmıştır. Ayrıca başvuru formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde doktorlar hakkında açılan kamu davasının Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıç tarihi olan 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
32. Bu durumda başvurunun sadece tam yargı davası süreci ile sınırlı olarak incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Başvurucuların makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerini dile getiriş biçimleri dikkate alınarak söz konusu süreç, adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
34. Başvurucular 3/10/2002 tarihinde başlayan tazminat sürecinin on iki yıl sonra tamamlandığını, bu sürenin makul olmadığını ileri sürmüşlerdir.
35. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamalar ile hukuk sisteminde yer alan mevzuat hükümleri gereğince "kamu hukuku" alanına dâhil olan ancak sonucu itibarıyla medeni haklar ve yükümlülükler üzerinde belirleyici olan uyuşmazlıkları konu alan davaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiştir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64; Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 54-60).
36. Başvuruya konu yargılama süreci incelendiğinde başvurucuların 3/10/2002 tarihinde Niğde Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının oldukça uzun bir süre sonra 24/12/2012 tarihinde husumet ve görev yönünden reddedilmesi, bu sürenin önemli bir kısmının doktorlar hakkında açılan kamu davasının sonucunun beklenmesiyle geçmesinde başvuruculara atfı kabil bir kusurun bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte davanın karmaşık bir nitelik arz etmemesi de dikkate alındığında yargılamanın 12 yılı aşkın bir sürede sonuçlandırılmasının makul olduğu söylenemeyecektir.
37. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
39. Başvurucular 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
40. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
41. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara net 21.850 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harcın başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 21.850 TL manevi tazminatın müştereken ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Aksaray İdare Mahkemesi ile Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.