logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ercan Şengül ve diğerleri [2.B.], B. No: 2014/15268, 26/10/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERCAN ŞENGÜL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/15268)

 

Karar Tarihi: 26/10/2017

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucular

:

1. Erdoğan ŞENGÜL

 

 

2. Mülkiye GÜLEN

 

 

3. Sezer ŞENGÜL

 

 

4. Suat ŞENGÜL

 

 

5. Sultan SELİMOĞLU

 

 

6. Suret ŞENGÜL

 

 

7. Suzan MALKOÇ

 

 

8. Şeyhmus ŞENGÜL

 

 

9. Zülfakar ŞENGÜL

Vekili

:

Av. Barış YAVUZ

 

 

10. Ercan ŞENGÜL

 

 

(Henüz vasi tayin edilmemiş)

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, hak sahibi olunduğu iddia edilen dairelerin bulunduğu apartmanın yapı ruhsat ve projesine aykırı inşa edilmiş olması sebebiyle kendiliğinden yıkılması nedeniyle mülkiyet hakkının; buna ilişkin olarak açılan tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 12/9/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. İncelenen başvuru ile aynı olaydan kaynaklanan ve aynı şikâyetleri içeren 2014/15254 sayılı başvuruda, başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını ibraz etmiştir.

8. Başvurucunun 10/1/2016 tarihinde vefatı üzerine mirasçılar başvuruya devam etmek istediklerini bildirmişlerdir.

9. Aynı apartmandaki diğer kişiler tarafından yapılan 2014/15254 sayılı başvuruda Bakanlıktan görüş istenmiş olması ve bu başvurunun da konu itibarıyla aynı olması gözönünde bulundurularak bu başvuru yönünden ayrıca Bakanlıktan görüş istenmesine gerek görülmeyerek başvurunun incelenmesine geçilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

10. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

11. Başvurucuların murisi, tapu kayıtlarına göre Diyarbakır ili Merkez ilçesi Kayapınar Mahallesi'nde kâin 5914 ve 5915 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz üzerinde bulunan Alkan 1 Apartmanında tapu dışı (harici) satış yoluyla satın aldığını iddia ettikleri dairede ikamet etmiştir. Yapı ruhsat ve projesine aykırı inşa edildiği ve tehlike arz ettiği fark edilen apartman, güvenlik gerekçesiyle 7/11/2006 tarihinde Kayapınar Belediye Başkanlığı (Belediye) tarafından boşaltılmıştır.

12. Belediyenin 8/11/2006 tarihli yazısına istinaden teknik elemanlardan oluşturulan heyet tarafından Alkan 1 Apartmanı üzerinde yapılan incelemeler neticesinde hazırlanan 8/11/2006 tarihli teknik raporda; apartmanın kolonlarında meydana gelen hasarlar sebebiyle apartman sakinleri tarafından yaptırılan, hiçbir mühendislik hesabına dayanmayan mantolama, sıva ve güçlendirme çalışmalarının hasarın devam etmesini önleyemediği ve önlemesinin beklenemeyeceği, bodrum+zemin+4 kat (B+Z+4 kat) olarak projelendirilen apartmanın uygulamada bodrum+zemin+8 kat (B+Z+8 kat) olarak inşa edildiği, kolonlarda basınç ezilmesi meydana geldiği, taşıyıcı sistemi oluşturan beton ve donatı malzemelerinin korozyona uğradığı vb. hususlar tespit edilerek apartmanın mevcut hâliyle tehlike arz ettiği, ayrıntılı inceleme yapılmadan apartmanın kullanıma açılmaması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca Belediyenin 8/11/2006 tarihli yazısına istinaden Dicle Üniversitesi Rektörlüğünden alınan 11/12/2006 tarihli inceleme raporu ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığından (Büyükşehir Belediyesi) alınan 9/11/2006 tarihli teknik raporda da benzer hususlara temas edilerek yapının tehlike arz ettiği vurgulanmıştır.

13. Belediye 21/11/2006 tarihinde ilgili kurumlara yazı göndererek apartmanın boşaltılmış olduğunu belirtmiş ve su, elektrik, telefon şebeke hatlarının bağlantılarının kesilmesini talep etmiştir.

14. Tapu kayıtlarına göre apartmanın üzerinde bulunduğu arsanın maliki olduğu anlaşılan M.A.ya gönderilen 12/1/2007 tarihli yazı ile alınan teknik raporlara istinaden apartmanın tehlike arz ettiği, boşaltıldığı ve yıktırılması gerektiği belirtilerek arazi malikince yıkım işleminin gerçekleştirilmesi gerektiği hususu Belediye tarafından bildirilmiş; M.A. 6/2/2007 tarihli cevap dilekçesi ile mülkiyeti kendisine ait olan taşınmaz üzerinde bulunan apartman ile ilgisinin bulunmadığını, apartmanın kendisi tarafından yapılmadığını ve bu hususta kimseyle sözleşmesinin bulunmadığını, apartmanın haksız inşaat hükümlerine tabi olduğunu, yıkımı gerçekleştirecek ekonomik durumunun bulunmadığını belirterek gereğinin yapılmasını istemiştir.

15. Alkan 1 Apartmanının sakinleri, apartmanın hâlihazır durumunun iskâna elverişli olup olmadığının ve uğradıkları maddi zararların ayrı ayrı tespit edilmesi için 1/2/2007 tarihinde Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde delil tespiti talebinde bulunmuşlardır.

16. Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/18 Değişik İş sayılı dosyası kapsamında 2/2/2007 tarihinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen 12/4/2007 tarihli bilirkişi raporunda, 8/11/2006 tarihli teknik rapordakine benzer hususlar tespit edilmiş ve apartmanın tümünün boşaltıldığı, apartmana ait yapı kullanım belgesinin bulunmadığı belirtilerek her bir dairenin tespit tarihi itibarıyla değeri belirlenmiştir.

17. Alkan 1 Apartmanı 4/2/2007 tarihinde kendiliğinden çökmüştür.

18. Alkan 1 Apartmanının çökmesine ilişkin olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2007/2553 Soruşturma sayılı dosya kapsamında düzenlenen 8/3/2007 tarihli bilirkişi raporunda, yapı ruhsatına göre B+Z+4 katlı üç blok olarak yapılması gerekirken apartmanın B+Z+8 katlı tek blok olarak projesine, ruhsatına ve tekniğe aykırı şekilde yapıldığı, apartmanın bodrum ve zemin katlarında bulunan düşey taşıyıcı sistem elemanlarının çoğunda boyuna donatıların burkulması, bu kolonların taşıma gücünü yitirerek plastik mafsala dönüşmesi ile apartmanın taşıyıcı elemanlarının taşıma gücü sınırını geçerek yıkıldığı belirtilmiştir.

19. Apartman sakinleri, vekilleri aracılığıyla 26/4/2007 tarihinde Büyükşehir Belediyesine ve 26/4/2007 ile 17/5/2007 tarihlerinde Belediyeye başvurarak Alkan 1 Apartmanının çökmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını belirterek zararlarının karşılanmasını istemişlerdir. Büyükşehir Belediyesinin 15/5/2007 tarihli ve Belediyenin 24/5/2007 tarihli cevap yazılarında olay sebebiyle idarelerin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir.

20. Başvurucuların murisi, Büyükşehir Belediyesince apartmanın gerekli kontrol ve denetimlerinin yapılmadığını, Belediyenin de yapı ruhsatına aykırı olduğu anlaşılan apartmanı yapı ruhsatına uygun hâle getirmek için hiçbir çalışma yapmadığını belirterek maddi ve manevi zararının karşılanması istemiyle 6/7/2007 tarihinde Büyükşehir Belediyesi ve Belediye aleyhine Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası açmıştır.

21. Mahkemece 22/5/2008 tarihli kararla davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, çöken Alkan 1 Apartmanının 16 numaralı dairesinin davacıya ait olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir belgelerin sunulamadığı ve mülkiyetin kanıtlanamadığı belirtilmiştir. Tazminat davalarında kişilerin zararlarının tazmin edilebilmesi için her şeyden önce zarara uğrayan mal varlığı ile davacı konumundaki şahıs arasında hukuki bir bağ bulunması gerektiği ifade edilen gerekçede, somut olayda çöken daire ile davacı şahıs arasında bu türden bir bağın ortaya konulamadığı kanaatine varıldığı açıklanmıştır. Kararda, bu sebeple başvurucuların murisi adına tazminata hükmedilme olanağının bulunmadığı vurgulanmıştır. Mahkeme ayrıca bilirkişi raporlarına dayanarak, binanın yıkılmasının teknik standartlara uygun olmamasından ve yetersiz malzeme kullanılmasından kaynaklandığının altını çizmiş ve bunun sorumluluğunun da idareye değil, müteahhide ait olduğunu belirtmiştir. Mahkeme son olarak belediyelerin denetim eksikliklerinin bulunduğunu kabul etmekle birlikte tazmini istenen zararın bu denetim eksikliğinden kaynaklanmadığına hükmetmiştir.

22. Temyiz üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin (Daire) 19/10/2010 tarihli ilamı ile Mahkeme kararı bozulmuştur. Bozma ilamının gerekçesinde, uyuşmazlık konusu yapı için 1993 yılında zemin+4 normal kat için dönemin yetkili idaresi olan Diyarbakır Belediye Başkanlığı tarafından inşaat ruhsatı verildiği ancak on yılı geçkin bir süre boyunca herhangi bir kontrol veya denetim yapılmadığı hatırlatılmıştır. Daire, davalı idarelerin uzunca bir süre denetim yükümlülüklerini yerine getirmediği ve böylece hizmetin geç işlemesi nedeniyle zararın doğmasına yol açtıkları sonucuna ulaşmıştır. Kararda ayrıca yapıyı yapanın ruhsata, fenne ve inşaat tekniklerine aykırı davranması, fenni mesulün gerekli gözetimi yaparak durumu yetkili idareye bildirmemesi ve davacının da bu tür bir yapıyı satın alması nedenleriyle zararın doğmasında etken oldukları kanaati açıklanmıştır. Daire sonuç olarak birden fazla tarafın ihmal ve kusurlarıyla zararın doğmasına sebep olduğu gözetilerek tarafların kusur oranları belirlenmek suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

23. Bozma ilamı üzerine dosyanın gönderildiği Mahkeme24/5/2011 tarihli kararıyla ve aynı gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

24. Başvurucuların murisi tarafından ısrar kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) 12/11/2012 tarihinde verdiği kararla ısrar kararını onamıştır. Karar düzeltme istemi de İDDK'nın 9/6/2014 tarihinde verdiği karar ile reddedilmiştir.

25. Nihai karar, başvurucuların murisine 13/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

26. Başvurucuların murisi 12/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

27. Uyuşmazlıkta uygulanacak hukukla ilgili olarak bkz. Harun Yalçın ve diğerleri, B. No: 2014/15254, 17/11/2016, §§ 27-31.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

28. Mahkemenin 26/10/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkı Yönünden

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucuların murisi, taşınmazı tapu dışı (harici) satış yoluyla aldığını belirtmiştir. Söz konusu adreste elektrik, su ve telefon aboneliklerinin ve seçmen kaydının bulunduğunu ifade eden muris, buna ilişkin fatura ve kayıtları sunmasına rağmen resmî tapu belgesi bulunmaması nedeniyle tazminat isteminin reddedilmiş olmasının mülkiyet hakkını ihlal ettiği görüşünü savunmuştur. Başvurucuların murisi, Belediye ve Büyükşehir Belediyesinin kontrollerini ve gerekli denetimlerini yapmaması neticesinde yapının çökmesine sebebiyet verildiğini ve mülkiyetin korunması hususunda devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Başvurucuların murisi ayrıca İDDK'nın temyiz isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesiz olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikâyetinde bulunmuştur.

30. Bakanlık görüş yazısında, mülkiyet hakkı konusundaki ihlal iddialarının incelenebilmesi için öncelikli olarak mülkiyete ilişkin korunmaya değer bir menfaate sahip olunduğunun başvurucu tarafından ispatlanması ve meşru beklenti durumunun değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek şikâyetin incelenmesinde işaret edilen hususların da dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.

2. Değerlendirme

31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

32. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

 Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

 Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). İDDK'nın temyiz isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesiz olmasına yönelik şikâyetin, özünde mülkiyetin varlığıyla ilgili olması nedeniyle mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

34. Anayasa Mahkemesi, aynı apartmanda daireleri bulunduğunu öne süren diğer kişiler tarafından yapılan başvuruyu incelemiştir (Harun Yalçın ve diğerleri, B. No: 2014/15254, 17/11/2016). Bahsi geçen başvuruda, mevcut başvurudakiyle aynı iddialar öne sürülmüştür (Harun Yalçın ve diğerleri, § 33). Anayasa Mahkemesi bahsi geçen başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşmış ve mülkiyet hakkına yönelik şikâyetin kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Harun Yalçın ve diğerleri, §§48-64).

35. Anayasa Mahkemesi, başvurucuların Alkan 1 Apartmanının çökmesi sebebiyle uğranılan zararların tazmini için idari yargıda tam yargı davaları açabildiklerini ve bu kapsamda mülkiyet hakkına yönelik müdahaleye karşı yetkili makamlar önünde itiraz etme olanağını kullanabildiklerini vurgulamıştır (Harun Yalçın ve diğerleri, § 57). Anayasa Mahkemesi, başvurucuların uyuşmazlık konusu daireleri tapu dışı (harici) olarak satın aldıkları kişilere karşı somut olayın özelliklerine göre edimin ifası veya tazminat talebiyle derece mahkemeleri önünde dava açmalarının ve sözleşme ilişkisi içinde bulundukları kişilerce zararlarının aynen ifa veya tazminat yoluyla giderilmesinin mümkün olduğuna işaret etmiştir (Harun Yalçın ve diğerleri, § 62). Anayasa Mahkemesi netice olarak ihlal iddialarıyla ilişkili olarak başvuruculara yetkili makamlar önünde itiraz etme olanağının tanınmış olmasını ve başvurucuların sözleşme ilişkisi içinde bulundukları kişilerden olası zararlarının tazminine yönelik olarak başvurabilecekleri hukuki yolların varlığını dikkate alarak mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Aynı apartmandaki diğer bir daire üzerinde hak iddiasında bulunan başvurucuların murisi tarafından yapılan ve aynı iddiaları içeren bu başvuruda Anayasa Mahkemesinin anılan kararından farklı bir sonuca ulaşılmasını gerektiren herhangi bir neden bulunmamaktadır.

36. Açıklanan nedenlerle başvurucunun mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul sürede Yargılanma Hakkı Yönünden

37. Başvurucuların murisi, yargılamanın yedi yılı aşkın bir sürede sonuçlanması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

38. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

39. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).

40. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).

41. Anılan ilkeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 7 yıl 1 ay devam eden yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

42. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

43. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

44. Başvurucuların murisi, hak ihlalinin tespiti ile apartmanın yıkılması sebebiyle daire bedelinin tespit edilerek ödenmesi; tespit edilememesi hâlinde ise 150.000 TL maddi tazminat, uzun süren yargılama sebebiyle 10.000 TL maddi tazminat, apartmanın yıkılması ve uzun yargılama sebebiyle 400.000 TL manevi tazminat ödenmesi taleplerinde bulunmuştur.

45. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

46. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların (mirasçıların) her birine ayrı ayrı net 720 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

47. Mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildiğinden bu iddiaya ilişkin tazminat talebinin reddi gerekir.

48. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara (mirasçılara) müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A.1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuların her birine ayrı ayrı net 720 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/10/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ercan Şengül ve diğerleri [2.B.], B. No: 2014/15268, 26/10/2017, § …)
   
Başvuru Adı ERCAN ŞENGÜL VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2014/15268
Başvuru Tarihi 12/9/2014
Karar Tarihi 26/10/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hak sahibi olunduğu iddia edilen dairelerin bulunduğu apartmanın yapı ruhsat ve projesine aykırı inşa edilmiş olması sebebiyle kendiliğinden yıkılması nedeniyle mülkiyet hakkının; buna ilişkin olarak açılan tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat
Mülkiyet hakkı İmar Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 3194 İmar Kanunu 20
21
30
32
39
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi