TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TUBA KARATOPRAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15249)
|
|
Karar Tarihi: 20/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Basvurucu
|
:
|
Tuba
KARATOPRAK
|
Vekili
|
:
|
Av. Servet
ÖZEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının, yargılamanın özel yetkili mahkemede yapılması
nedeniyle de kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/11/2011
tarihli ve 2011/65 Sorgu sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olmamakla
birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan tutuklanmıştır.
9. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 25/1/2012 tarihli ve
2012/3105 Soruşturma sayılı iddianamesiyle başvurucu hakkında silahlı terör
örgütünün yöneticisi olma, terör örgütünün amaçları doğrultusunda patlayıcı
madde atma, mala zarar veme, genel güvenliği kasten
tehlikeye sokma, terör örgütünün propağandasını
yapma, 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu'na muhalefet etme ve kamu görevlisine direnme suçlarını işlediği
iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
10. Başvurucu hakkındaki dava, Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2012/79 sayılı dosyası üzerinde yürütülmeye başlanmış
ancak12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 10.
maddesiyle görevli mahkemelerin kaldırılması üzerine dosyanın yetkili ve
görevli mahkemeye devredilmesine karar verilmiştir.
11. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/152 sayılı
dosyasında yargılamaya başlanmıştır.
12. Başvurucu, son olarak 18/8/2014 tarihli dilekçesiyle tahliye
talebinde bulunmuş ancak talebi Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince 25/8/2014
tarihinde reddedilmiştir.
13. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi 21/5/2015 tarihinde
başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
14. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/6/2016 tarihli ve
E.2014/152, K.2016/254 sayılı kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütü
üyeliği suçundan 7 yıl 6 ay, mala zarar verme suçundan 2 yıl 6 ay, genel
güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dörtkez7 ay 15 gün, resmî
belgede sahtecilik suçundan 2 yıl 6 ay, görevi yaptırmamak için direnme
suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası, izinsiz olarak tehlikeli madde bulundurmak
suçundan 11.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına; 2911 sayılı Kanun'a
muhalefet suçu yönünden kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmiştir.
15. Anılan karar, temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi devam
etmektedir.
16. Başvurucu 12/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
18. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır
ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle
ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır
ceza mahkemesinde karara bağlanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu; uzun bir süredir tutuklu olduğunu, tahliye
taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarının gerekçelerinin yeterli
olmadığını ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu iddiasının Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 17).
25. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
26. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 21/5/2015
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru
yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle başvurucunun tutukluluğun makul süreyi
aştığı iddiasına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel
başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, özel yetkili mahkemelerde yargılamasının
yapıldığını belirterek kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
29. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 16).
30. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın devam ettiği tespit
edilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal
yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.