TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULKADİR AKTAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası:2014/1535)
Karar Tarihi:14/9/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucular
1. Abdulkadir AKTAŞ
2. Ayşe BOZAN
3. Ercan GÜNEŞ
Vekili
Av. Şeyhmus TAŞKIN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi ve kanunda öngörülen azami süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. 2014/1536, 2014/1537 sayılı bireysel başvuru dosyaları konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2014/1535 sayılı dosya üzerinde birleştirilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucular, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında16/2/2010tarihindesilahlı terör örgütüne üye olma suçundan Mardin Sulh Ceza Mahkemesince tutuklanmışlardır.
10. Soruşturma evrakının atılı suç yönünden görevli ve yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi üzerine hazırlanan E.2010/114 sayılı iddianame ile başvurucular hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
11. Dava, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin (TMK mülga 10. madde ile görevli) E.2010/516 sayılı dosyası üzerinden ve başvurucular yönünden tutuklu olarak görülmüştür.
12. 24/12/2013 tarihli duruşmada başvurucuların tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Başvurucuların bu karara yaptığı itiraz, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Başvurucular 5/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi 6/2/2014 tarihinde başvurucuların tahliyesine karar vermiştir.
15. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'na eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası uyarınca dosyanın bulunduğu aşamadan itibaren yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın, suç yeri itibarıyla yetkili ve görevli Mardin Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine 14/3/2014 tarihinde karar verilmiştir.
16. Mardin Ağır Ceza Mahkemesinin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/253 sayılı dosyasında yargılama devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tutuklulukta geçecek süre" kenar başlıklı 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez. "
18. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 14/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
21. Başvurucular, tutukluluk hâllerinin devamına ilişkin kararlara yaptıkları itirazların her seferinde matbu ve soyut gerekçelerle reddedildiğini, dört yıla yakın tutukluluk süresinin makul olmadığını, tutuklamanın geçici olduğunu, kanunda öngörülen azami tutukluluk süresinin yanlış yorumlandığını, bu yanlış yorum nedeniyle uzun süredir tutuklu kaldıklarını belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin özü tutukluluğun makul süreyi ve kanunda öngörülen azami süreyi aştığına ilişkindir. Bu nedenle başvurucuların şikâyetleri bir bütün olarak Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
23. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
24. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
25. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 6/2/2014 tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucuların tutukluluğunun kanunda öngörülen azami süreyi ve ayrıca makul süreyi aştığına ilişkin iddiaları, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucuların tutukluluğunun kanunda öngörülen azami süreyi ve makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucular lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucuların durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun "ikincil olma niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi ve Kanun'da öngörülen azami süreyi aştığı iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 14/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.