TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MURAT AYNA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15986)
|
|
Karar Tarihi: 25/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Murat AYNA
|
Vekili
|
:
|
Av. Özkan ATALAY
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, “yeni” ve “önemli”
bir delil elde edilmesine karşın yargılamanın yenilenmesi talebinin
reddedilmesi ve bu karara itirazı inceleyen heyette önceki yargılamada görev
yapan iki hâkimin bulunması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiası hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 13/10/2014
tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvuruda Komisyona sunulmasına engel
bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 24/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir
4. Bölüm Başkanı tarafından
9/1/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte
yapılmasına ve başvurunun bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığının 16/2/2015
tarihli görüş yazısı 16/3/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu
Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını yasal süresi içinde Anayasa Mahkemesine
sunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu hakkında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının 9/1/2012 tarihli ve E.2012/969 sayılı iddianamesi
ile kasten öldürme ve ruhsatsız silah taşıma suçlarından kamu davası açılmıştır.
8. Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin 13/3/2012 tarihli ve E.2012/31, K.2012/71 sayılı kararı ile
başvurucunun kasten öldürme suçundan 25 yıl hapis (iki kez), ruhsatsız silah
taşıma suçundan ise 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına
karar verilmiştir.
9. Başvurucunun temyiz talebi
üzerine karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2012/5934,
K.2013/2696 sayılı ilamı ile onanmıştır.
10. Hükmün kesinleşmesinden
sonra başvurucu tarafından 20/6/2014 tarihli dilekçe ile yargılamanın
yenilenmesi talebinde bulunulmuştur. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/6/2014
tarihli ve 2014/841 Değişik İş sayılı kararı ile Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
üyesi İ. Y. başkanlığında, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri F. Y. ve H. K.
katılımları ile heyetin oluşturulmasına karar verilmiştir.
11. Oluşturulan yeni heyet
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/7/2014 tarihli ek kararı ile yargılamanın
yenilenmesi talebinin reddine karar vermiştir. Ret kararının ilgili kısmı şöyledir:
“…
Mahkememizce yapılan
yargılama sonucunda gerekçeli kararda; maktûl U. D.'nin elindeki sopayla araçtan indiği ve sanıkla karşılaştığı
yönündeki beyanlar ile maktûl M. T.’nin "Bir şey mi var kardeş" şeklindeki sözlerinin
değerlendirildiği ve uygun görülmeyerek sanık hakkında meşru müdafaa ve
zorunluluk hali bulunmadığı kabul edildiği gibi olayda tahrik unsurlarının da
gerçekleşmediği kanaatine varılarak hüküm kurulduğu ve kararın aynı
gerekçelerle temyiz edildiği ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nce bu hususta da
değerlendirilip meşru savunmaya haksız tahrikin bulunduğuna yönelen temyiz
itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verildiği, kaldı ki hükümlü müdafiinin 17/04/2013 tarihli dilekçesi ile de; Yargıtay
onama kararına itiraz isteminin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca
reddedildiği anlaşılmıştır.
Bilineceği üzere
yargılanmanın yenilenmesi CMK'nun 311-323.
maddelerinde düzenlenmiş ve nedenleri Kanunda açıkça gösterilmiş ve 311/1-e. fıkrasında
yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya
önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün
uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa yargılamanın
yenilenmesinin söz konusu olacağı öngörülmüştür.
Hal böyle iken,
hükümlü müdafiinin dinlenmesini talep ettiği M. D’nin
yargılama aşamasında isminin dahi geçmediği, hükmün kesinleşmesinden çok sonra
bu tanığın dinlenmesinin talep edildiği, ancak tanığın belirttiği hususlarla
ilgili olarak yargılamada tartışılıp değerlendirme yapıldığı, yeni bildirilen
bu tanığın CMK'nun 311. maddesi anlamında
yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni bir delil niteliğinin bulunmadığı
ve bu şekilde şartları oluşmadığı gibi yerinde de olmadığından talebin reddi
gerektiği hukuki ve vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir.
…”
12. Ret kararına yapılan itiraz
üzerine dosya, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/7/2014 tarihli ek kararı ile
(başvurucunun mahkûmiyetine karar verilen önceki yargılamada görev yapan
heyette yer alan hâkimler F. N. K. ve Z. G.'nin de
imzalarıyla) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 268.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmiştir.
13. Ankara 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 14/8/2014 tarihli ve 2014/1179 Değişik İş sayılı kararı ile itiraz
reddedilmiştir.
14. Ret kararı başvurucuya
15/9/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, bireysel başvuru, 13/10/2014 tarihinde
yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
15. 5271 sayılı Kanun’un 23.
maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yargılamanın
yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev
alamaz.”
16. 5271 sayılı Kanun’un 311.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi şöyledir:
“Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava,
aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla
tekrar görülür:
...
e) Yeni olaylar veya
yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan
delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini
veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm
edilmesini gerektirecek nitelikte olursa…”
17. 5271 sayılı Kanun’un 319.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yargılamanın
yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın
yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu
doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek
reddedilir.
18. 5271 sayılı Kanun’un 321.
maddesi şöyledir:
“(1) Yargılamanın
yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya
311 inci Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü
Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre
bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın
yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
(2) Aksi hâlde
mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
(3) Bu Madde
gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 25/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 13/10/2014 tarihli ve
2014/15986 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, yargılamanın
yenilenmesinin reddine ilişkin karara itirazını inceleyen heyette, yargılamanın
yenilenmesi talebini reddeden iki üyenin bulunduğunu, bunun Anayasa’nın 37.
maddesinde düzenlenen kanuni hâkim güvencesine aykırı olduğunu, ayrıca olayın
sonradan ortaya çıkan tek görgü tanığının dinlenmesi ve yargılamanın
yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesinin Anayasa'nın 36. maddesinde yer
alan adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Yargılamanın
Yenilenmesi İsteminin Reddedilmesinin Adil
Yargılanma Hakkını İhlal Ettiği İddiası
21. Başvurucu, sonradan ortaya
çıkan tek görgü tanığının dinlenmesine yönelik yargılamanın yenilenmesi talebinin
reddine karar verilmesinin, Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen adil
yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüş yazısında,
başvurucunun bu iddiası hakkında görüş bildirilmemiştir.
23. Anayasa’nın
148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel
başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
24. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
kabul edilemezliğine karar verebilir.”
25. 6216
sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği
belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça
dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda
gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
26. Başvuru
formu ve ekleri incelendiğinde, Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin 13/3/2012 tarihli; K. 2012/71 sayılı kararı ile başvurucunun
kasten öldürme ve ruhsatsız silah taşıma suçlarını işlediği sabit görülerek mahkûmiyetine karar
verildiği, bu hükümlerin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 1/4/2013 tarihli
kararıyla onandığı görülmektedir.
27. Başvurucu,
sonradan
ortaya çıkan görgü tanığının dinlenmediğini, bu tanığın dinlenmiş olması
halinde, meşru savunma ve haksız tahrik hükümlerinden yararlanabilme imkanının
doğacağını ileri sürerek 20/6/2014 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebinde
bulunmuştur. Mahkeme, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni bir durum
olmadığı gerekçesiyle talebi 2/7/2014 tarihli kararıyla reddetmiştir. Anılan karar, yapılan itirazın
reddedilmesiyle 14/8/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
28. Yargılamanın yenilenmesi
taleplerinde bahsedilen hususun, yeni delil kapsamında değerlendirilip
değerlendirilmeyeceğinin takdiri esasen derece mahkemelerine aittir. Diğer bir
anlatımla, başvurucunun belirttiği delilin, tek başına ya da önceden sunulan
delillerle birlikte değerlendirilmesinde başvurucunun beraatini
veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte “yeni” ve “önemli”
olup olmadığının takdiri derece mahkemelerine aittir.
29. Bunun istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Onur Gür, B.No: 2012/828,
21/11/2013, § 21).
30. Başvurucu, İlk Derece
Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi isteminin reddedilmesinin hukuka aykırı
olduğunu ileri sürmekte olup, iddiaların özü Mahkemenin hukuk kurallarını
yorumlamada ve olayları değerlendirmede isabet edemediğine ilişkindir.
Dolayısıyla başvuru bu haliyle kanun yolu incelemesi talebi niteliğinde olup,
yargılamanın yenilenmesi talebiyle ilgili anılan Mahkeme kararlarının açıkça
hukuka aykırı olarak kabul edilmesini gerektiren bir olgu ile bu kararlarda
bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan bir durum da tespit
edilememiştir.
31. Açıklanan nedenlerle, kanun
yolu incelemesi talebi niteliğinde olan başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin, “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiği
İddiası
32. Başvurucu, yargılamanın
yenilenmesi talebinin değerlendirilmesinde, önceki yargılamada görev yapan hâkimlerin
görev alması nedeniyle Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Bakanlık görüşünde, önceki
yargılamada görev yapan hâkimler ile yargılamanın yenilenmesi talebinin
değerlendirilmesinde görev alan hâkimlerin farklı olduğu belirtilmiştir.
34. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
35. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil
yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“…kanunla
kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından …
görülmesini istemek hakkına sahiptir.
36. Sözleşme’nin 6. maddesinde
açıkça, adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak, davanın tarafsız bir
mahkemede görülmesini isteme hakkından söz edilmiştir. Anayasa’nın 36.
maddesinde mahkemelerin tarafsızlığından açıkça bahsedilmemekle beraber,
Anayasa Mahkemesi içtihadı uyarınca, bu hak da adil yargılanma hakkının zımni
bir unsurudur (AYM, E.2002/170, K.2004/54, K.T. 5/5/2004). Ayrıca, mahkemelerin
tarafsızlığı ve bağımsızlığının birbirini tamamlayan iki unsur olduğu nazara
alındığında, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, Anayasanın 138., 139. ve 140.
maddelerinin de tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde
göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (AYM, E.2005/55, K.2006/4, K.T.
5/1/2006; E.1992/39, K.1993/19, K.T. 29/4/1993).
37. Genel olarak tarafsızlık,
davanın çözümünü etkileyecek bir önyargı, tarafgirlik ve menfaate sahip
olunmaması ve davanın tarafları karşısında ve onların leh ve aleyhlerinde bir
düşünce veya menfaate sahip olunmamasını ifade eder (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780,
20/3/2014, § 61).
38. “Tarafsızlık” kavramının iki yönü
bulunmaktadır: Yargı yeri, kişisel önyargı veya eğilimden sübjektif olarak
sıyrılmalı (sübjektif tarafsızlık)
ve objektif bakış açısından bununla ilgili haklı kuşkuları ortadan kaldıracak
yeterli güvenceler sunmalıdır (objektif
tarafsızlık). Birey olarak hâkimlerin, yargılamayı yürüttükleri aynı
olayla ilgili olarak önceden verdikleri kararlar nedeniyle bir fikir veya
düşüncelerinin olmaması, o konuyla ilgili kanaatlerini açıklamamış olmamaları
tarafsız kalmanın bir unsuru olarak kendisini göstermektedir. Bu bağlamda
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Oberschlic/Avusturya davasında, temyiz mahkemesindeki
davada yer alan üç yargıcın daha önce ilk derece mahkemesindeki yargılamaya da
katılmış olmasının tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlâli anlamına
geldiğine karar vermiştir (Oberschlick/Avusturya, B. No: l 1662/85, 23/5/1991).
39. 5271 sayılı Kanun’un 23.
maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince; yargılamanın yenilenmesi halinde,
önceki yargılamada görev alan hâkim aynı işte görev alamaz. Yargılamanın
yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı mahkemece,
fakat asıl kararı veren başkan ve üyeler dışındaki hâkimlerden oluşturulan
heyetçe verilmesi gerekir. Keza aynı hâkimlerin itirazı inceleyecek olan
yargılama heyetinde de görev alamayacağı bu kuralın doğal sonucudur.
40. Başvuruya konu yargılamada,
Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/3/2012 tarihli kararı ile başvurucunun
kasten öldürme ve ruhsatsız silah taşıma suçlarını işlediği sabit görülerek
mahkûmiyetine karar verildiği, ilgili kararda Başkan T. S. N., Üye Z. G. ve Üye
F. N. K.'nin imzalarının bulunduğu görülmektedir.
Temyiz üzerine, Derece Mahkemesinin kararı, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
1/4/2013 tarihli ilamı ile onanmıştır.
41. Ankara 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2/7/2014 tarihli kararıyla yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedildiği
ve bu kararda Başkan İ. Y., Üye F. Y. Ç. ve Üye H. K.’nin
imzalarının bulunduğu görülmektedir. Başvurucunun bu karara itiraz etmesi
üzerine, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi 31/7/2014 tarihli ek kararıyla dosyanın
incelenmek üzere Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar
vermiştir. Gönderme kararını veren mahkeme heyeti ise; Başkan Z. G., Üye F. N.
K. ve Üye U. Y.’den oluşmuştur.
42. Ankara 2. Ağır Ceza
Mahkemesi, 14/8/2014 tarihinde, başvurucunun 2/7/2014 tarihli kararına karşı
yapmış olduğu itirazın reddine karar vermiştir. İtirazın reddi kararını veren
mahkeme heyeti ise; Başkan B. Ö., Üye Y. T. ve Üye Z. K.’den
oluşmuştur.
43. Bu durumda, başvurucu
hakkında mahkumiyet kararı veren heyette görev alan iki hâkim ile 1. Ağır Ceza
Mahkemesinin 31/7/2014 tarihli ek gönderme kararını veren heyetteki iki hâkimin
aynı kişilerden oluştuğu görülmekte ise de, Mahkemenin 31/7/2014 tarihli ek
kararının sadece dosyanın itiraz merciine gönderilmesine yönelik olduğu
anlaşılmaktadır. İtiraz incelemesi, başkan ve üyeleri farklı hâkimlerden oluşan
bir heyet tarafından yapılmıştır.
44. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının, bir hak ihlalinin bulunmadığının açık olması nedeniyle diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
25/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.