TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BİLAL AYDIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/15994)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Gökçe
GÜLTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
Bilal AYDIN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşe
ACİNİKLİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğa itirazın
etkin olarak kullanılamaması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/9/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu 28/12/2009 tarihinde tutuklanmış, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. madde ile görevli) 30/4/2010 tarihli
iddianamesiyle örgüt faaliyeti çerçevesinde tehlikeli madde bulundurma, yangın,
su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer biyolojik kimyasal silah
kullanarak öldürme, terör örgütü propagandası yapma, mala zarar verme, devletin
birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçlarını işlediği iddiasıyla (kapatılan)
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde (CMK 250. madde ile görevli) hakkında kamu
davası açılmıştır. Mahkemenin kapatılması üzerine yargılamaya Bakırköy 7. Ağır
Ceza Mahkemesinde devam edilmiştir.
9. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesince 15/7/2014 tarihinde
başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. İtiraz üzerine Bakırköy
8. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/7/2014 tarihli kararıyla itiraz kesin olarak
reddedilmiştir.
10. Mahkemenin 24/2/2015 tarihli kararıyla başvurucunun
tahliyesine karar verilmiştir. Yargılama halen Bakırköy 7. Ağır Ceza
Mahkemesinde devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin20/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. 30/3/2011 ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca ihlale
neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş
idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir.
13. Tutukluluk hâli sona ermiş olan başvurucunun, ihlalin
tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise
öncelikle bu yolu tüketmesi gerekir (Hamit
Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 46).
14. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
141. maddesi, tutukluluğun hukuka uygun olup olmadığının tespiti ve buna bağlı
olarak zararın tazmini imkânı sunmaktadır. Bu yol, başvurucunun şikâyeti
açısından erişilebilir ve elverişli bir nitelik taşımaktadır (Hamit Kaya, § 48).
15. Mahkemenin 24/2/2015 tarihli kararıyla tahliye edilen ve tutukluluk hâli sona eren başvurucu,
ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek hukuk yolunu
tüketmemiştir.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili
kararını verdiği tarih esas alınır (B.E.,
B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
20. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 7 yıl 4 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
22. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
23. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
24. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
26. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında -yargılamadaki taraf sayısı da dikkate alınarak- başvurucuya net
7.200 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Anayasa
Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği
maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır.
Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
27. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesine
(E.2014/116) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.