logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bilal Özer [2.B.], B. No: 2014/16078, 9/1/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BİLAL ÖZER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/16078)

 

Karar Tarihi: 9/1/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Recai AKYEL

Raportör Yrd.

:

İsmail Emrah PERDECİOĞLU

Başvurucu

:

Bilal ÖZER

Vekili

:

Av. Aysena Aysel ÇEKİNMEZ ÇAKAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, emekli tazminatı ödenmesine karar verilmesi talebi ile açılan davada davalı tarafın beyanına göre karar verilmesi ve aleyhe yüksek vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; tespit edilen bedelin güncel değerinde olmaması nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/9/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından sunulan görüş başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu süresi içinde Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını sunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Başvurucu 30/8/1970 ve 30/4/1987 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığına tabi olarak çalışmış, sonrasında istifa ederek başka bir sosyal güvenlik kurumu olan Sosyal Sigortalar Kurumuna(SSK) tabi olarak çalışmaya başlamış ve 1996 yılında 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun uyarınca Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı hizmet süresi ile SSK'ya tabi olarak çalıştığı hizmet süresi birleştirilmek suretiyle SSK'dan emekliye ayrılmıştır.

9. Başvurucunun emekli olduğu tarihte yürürlükte olan 2829 sayılı Kanun'un 12. maddesinin "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve kendilerine bu Kanunun 8 inci maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara, T.C. Emekli Sandığına tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda prim veya kesenek ödemek suretiyle geçen sürelerinin toplamı üzerinden, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyesi ödenir." hükmü uyarınca en son SSK'ya tabi olarak çalışan başvurucuya, daha önce Emekli Sandığına tabi olarak geçirdiği çalışma süresi için emekli ikramiyesi ödenmemiştir.

10. Anayasa Mahkemesi, norm denetimi sonucu verdiği 5/2/2009 tarihli ve E.2005/40, K.2009/17 sayılı kararı ile 2829 sayılı Kanun'un 12. maddesinde yer alan "Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve..." ibaresini Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptal etmiştir.

11. Başvurucu, norm denetimi sonucu verilen iptal kararının ardından 11/5/2009 tarihli dilekçesi ile Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) Emekli Sandığına tabi olarak çalıştığı dönemler için kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini talep etmiş; SGK 18/5/2009 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir.

B. Başvuruya Konu Dava Süreci

12. Başvurucu, talebinin reddi üzerine Ankara 14. İdare Mahkemesinde SGK aleyhine dava açarak davalı idarenin 18/5/2009 tarihli işleminin iptal edilmesine ve kendisine 30.000 TL'nin emekli ikramiyesi tutarı olarak ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

13. Davalı idare başvurucunun dava talebine karşı cevabında, iptali istenen işlemde hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığını zira Anayasa hükümleri gereğince konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümeyeceğini ileri sürmüş; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

14. Yargılama sürecinde ilk derece mahkemesi 17/12/2009 tarihli ara kararı ile davalı idareden, iptali istenen işleme dayanak teşkil eden tüm bilgi ve belgelerin bulunduğu işlem dosyasının örneğinin gönderilmesini; 8/6/2010 tarihli ara kararı ile de başvurucunun Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmetlerine karşılık başvurucuya emekli ikramiyesi ödenmesi gerekseydi bu ödemenin ne kadar tutacağının hesaplanmasını, ayrıca hesaplamaya ilişkin bilgi ve belgeler ile hesaplama tablosunun gönderilmesini talep etmiştir.

15. Yargılama sonunda Ankara 14. İdare Mahkemesi 31/12/2012 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline, emekli ikramiyesi miktarının hesaplanmasına ilişkin gönderilen bilgi ve belgelerin tetkik edilerek SGK tarafından hesaplanan 382,20 TL'nin başvurucuya -yasal faiz talebi bulunmadığından- faizsiz olarak ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca reddedilen tutar üzerinden başvurucu aleyhine 3.507,89 TL vekâlet ücretine hükmetmiştir. Kararın başvurucu lehine hükmedilen tazminatın tespitine yönelik kısmı şöyledir:

 "...

 Mahkememizin 08.06.2010 günlü ara kararı ile davacıya ödenmesi gereken emekli ikramiyesi miktarının ne olduğunun sorularak, hesaplamaya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine karar verildiği, davalı idare tarafından gönderilen cevap ve eki belgelerden davacıya 4. derece 1. kademe intibakı ve 1600 ek gösterge rakamı esas alınarak 15 kıdem yılı üzerinden emekli aylığı bağlandığı 01.03.1996 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan memur maaş katsayısı ile taban aylığı esas alınarak 5434 sayılı Kanuna tabi geçen (20) tam hizmet yılına karşılık ödenebilecek ikramiye tutarının 382,80-TL olduğu bildirilmiştir.

 ..."

16. Kararın gerekçesinde ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararına atıfta bulunulmuştur. Mahkeme, Anayasa Mahkemesinin 5/2/2009 tarihli iptal kararından sonra kanun koyucu tarafından 19/9/2010 tarihli ve 5997 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile getirilen düzenlemenin de Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 tarihli ve E.2010/81, K.2011/78 sayılı kararı ile iptal edildiğini belirtmiştir. Kararda konuya ilişkin yasal düzenlemeler tartışılmış, bu çerçevede farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetleri birleştirilmek suretiyle aylık bağlanan ancak Emekli Sandığına tabi bir görevde iken emekliye ayrılmadığı için kendisine emekli aylığı bağlanmayan başvurucunun hukuksal durumunun Anayasa Mahkemesinin iptal kararları da gözetilerek yorumladığı belirtilmiştir. Sonuç olarak ilk derece mahkemesi, belirtilen hizmet süreleri ve emekli aylıklarının bağlandığı tarihte yürürlükte bulunan katsayılar dikkate alınarak başvurucuya emekli ikramiyesi ödenmesi gerektiği kanaatine varmıştır.

17. İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca temyiz yoluna başvurulmuş; başvurucu 28/5/2013 tarihli temyiz dilekçesinde, lehine hükmedilen emekli ikramiyesi tutarının 1996 yılı değerleri esas alınarak hesaplandığını, bu durumun denkleştirici adalet ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, hükmedilen tazminat tutarının çok daha fazlası vekâlet ücreti ödemek zorunda kaldığını ifade etmiştir.

18. İlk derece mahkemesi kararı Danıştay Onbirinci Dairesince yapılan inceleme sonucu 17/12/2013 tarihli ilam ile onanmıştır.

19. Başvurucu, onama ilamı üzerine karar düzeltme talebinde bulunmuş; 31/1/2014 tarihli dilekçesinde, temyiz dilekçesinde itirazda bulunduğu hususlara ek olarak ilk derece mahkemesinin resen yapacağı araştırma ve inceleme sonucu karar vermesi gerekirken davalı Kurum tarafından yapılan hesaplamayı dikkate alarak karar vermesine de itirazda bulunmuştur.

20. Karar düzeltme talebi de Danıştay Onbirinci Dairesince incelenmiş ve 30/5/2014 tarihli ilam ile reddedilmiştir.

21. Karar düzeltme isteminin reddine ilişkin ilam başvurucuya 26/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 24/9/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

 IV. İLGİLİ HUKUK

22. İlgili hukuk için bkz. Nevriye Sağır ve Salim Sağır, B. No: 2014/6129, 20/5/2015, §§13, 14; Ferda Yeşiltepe, [GK], B. No: 2014/7621, 25/7/2017, §§ 17-31.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 9/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiası

24. Başvurucu, hakkını aramak için açtığı davada lehine hükmedilen tazminatın çok daha fazlası vekâlet ücretine katlanmak durumunda bırakıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

26. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

27. İdari ve askerî idari yargıda görülen davalarda talep edilen tazminat miktarlarının reddedilen kısmı üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceği Anayasa Mahkemesinin benzer olaylara ilişkin birçok kararında ortaya konmuştur (İbrahim Can Kişi, B. No: 2012/1052, 23/7/2014; Mehmet Tekin, B. No: 2013/7611, 20/5/2015; Nevriye Sağır ve Salim Sağır).

28. Bu kararlarda idari ve askerî idari yargıda 15/11/2012 tarihinden önce ıslah imkânının bulunmadığı gözetilerek tarafların ileride hak kaybına uğramamak için dava talep miktarlarını yüksek tutmalarından kaynaklı olarak reddedilen kısım üzerinden aleyhlerine yüksek tutarlarda vekâlet ücretine hükmedilmesinin ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır (İbrahim Can Kişi, § 44; Mehmet Tekin, § 62; Nevriye Sağır ve Salim Sağır, § 29).

29. Somut olayın koşulları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde başvurucunun dava açtığı sırada ıslah imkânının olmaması nedeniyle hak kaybına uğramamak için talebini yüksek tuttuğu ve yargılama sonucunda hak kazandığı tazminat olan 382,20 TL'nin neredeyse 10 katı fazlasına denk gelen 3.507,89 TL tutarı avukatlık ücreti olarak davalı idareye ödemek zorunda kaldığı görülmüştür (bkz. § 15).

30. Böylece ıslah imkânı olmaması nedeniyle yüksek tazminat talebinde bulunularak açılan davaya ilişkin yargılama sonucunda başvurucu aleyhine hükmedilen avukatlık ücretinin Anayasa Mahkemesinin emsal kararlarında belirlediği kriterlere göre ölçülü olmadığı saptandığından mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (Murat Kara ve diğerleri; Galip Kocuk, B. No: 2014/5639, 24/6/2015). Somut olayda da Anayasa Mahkemesinin içtihadından ayrılmayı gerektirecek bir yön bulunmadığı görülmektedir.

31. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiası

32. Başvurucu, emekli ikramiyesinin ödeme tarihindeki katsayılar esas alınarak ödenmemesinin paranın alım gücündeki düşme nedeniyle mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya göre, ikramiye ödemesinde ödeme tarihlerinin değil de emekli aylığının bağlandığı tarihin esas alınması alacağın değer kaybetmesine yol açmaktadır.

2. Değerlendirme

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

34. Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından Ferda Yeşiltepe kararında ortaya konmuştur. Buna göre öncelikle belirtilmelidir ki varlığı derece mahkemelerince de kabul edilen "emekli ikramiyesi alacağı"nın Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülkiyet hakkı kapsamında "mülk" teşkil ettiği kuşkusuzdur. Bu kapsamda emekli ikramiyesinin ödenmemesi suretiyle mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğu, müdahalenin kamu yararı amacıyla ve kanunla yapıldığı açık olmakla birlikte kişilere emekli ikramiyesi ödenmesi sürecinde enflasyon nedeniyle ikramiye miktarında meydana gelen değer kaybının giderilmemiş olması hâlinde mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılabilecektir (Ferda Yeşiltepe, §§ 45-76).

35. Somut olayda Merkez Bankası verilerine göre emekli ikramiyesinin hesaplanmasında esas alınan katsayıların tarihi olan (bkz. § 15) 1996 yılı Mart ayındaki 100 TL'nin, yargılamanın sonuçlandığı (bkz. § 21) 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybı giderilmiş karşılığı 7.151 TL'dir. Bu durumda başvurucuya ödenmesi gereken 382,80 TL tutarındaki emekli ikramiyesi alacağının 2014 yılı Mayıs ayı itibarıyla Merkez Bankası verileri kullanılarak enflasyon karşısında değer kaybının giderilmiş karşılığı 27.389 TL’dir.

36. Dolayısıyla bu veriler uyarınca başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen 382,80 TL tutarındaki alacağının değer kaybını telafi edecek fark 27.006,20 TL'dir. Bu durumda başvurucunun emekli ikramiyesinin hesaplanmasında esas alınan katsayıların tarihinden yargılama sürecinin sona ermesine kadar olan dönemde enflasyonda meydana gelen artış %7051,13 oranında görünmektedir. Öyleyse 1996 yılı esas alınarak yapılan hesaplama sonucu emekli ikramiyesi bedeli olarak hükmedilen tazminatın paranın satın alma gücündeki değişim karşısında değer kaybı yaşadığı ortadadır.

37. Sonuç olarak başvurucunun emekli ikramiyesine hak kazandığı tarihten emekli ikramiyesi ödenmesi talebine ilişkin yargılamanın sona erdiği tarihe kadar geçen on sekiz yılı aşan süredeki enflasyon oranları dikkate alındığında mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen söz konusu alacağın değer kaybına uğratılarak ödendiği anlaşılmaktadır. Belirtilen değer kaybının miktarı gözetildiğinde müdahaleyle başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklendiği, bu sebeple söz konusu müdahalenin kamunun yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında kurulması gereken adil dengeyi başvurucu aleyhine bozduğu sonucuna varılmış; somut olayda Ferda Yeşiltepe kararında belirtilen ilkelerden ayrılmayı gerektirecek bir durumun olmadığı anlaşılmıştır.

38. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

39. Öte yandan başvurucu, açtığı davada lehine hükmedilen tazminat miktarının davalı idarenin yaptığı hesaplama esas alınarak belirlenmiş olmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüşse de mülkiyet hakkı yönünden yapılan incelemede ihlal sonucuna ulaşıldığından başvurucunun bu iddiasına yönelik ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

41. Başvurucu, hak etmiş olduğu emekli ikramiyesinin güncellenmiş hâli ile SGK'dan tahsiline ve yaptığı yargılama masraflarının ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

42. Başvuruda, mahkemeye erişim hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

43. Başvuru konusu olayda mahkemeye erişim hakkı yönünden tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığından salt ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya takdiren 3.000 TL tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

44. Başvuru konusu olayda mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle başvurucunun uğradığı zarar miktarı, mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilen alacağının uğradığı değer kaybı bedelidir. Bu değer kaybı bedelinin ise 27.006,20 TL olduğu yukarıda belirtilmiştir (bkz. § 34). Bu durumda maddi zararları karşılığında başvurucuya net 27.006,20 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Mahkemeye erişim hakkının ihlali nedeniyle 3.000 TL, mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle 27.006,20 TL olmak üzere toplam net 30.006,20 TL tazminatın BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Ankara 14. İdare Mahkemesine (E.2009/602, K.2012/2663) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Bilal Özer [2.B.], B. No: 2014/16078, 9/1/2018, § …)
   
Başvuru Adı BİLAL ÖZER
Başvuru No 2014/16078
Başvuru Tarihi 24/9/2014
Karar Tarihi 9/1/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, emekli tazminatı ödenmesine karar verilmesi talebi ile açılan davada davalı tarafın beyanına göre karar verilmesi ve aleyhe yüksek vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının; tespit edilen bedelin güncel değerinde olmaması nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Sosyal güvenlik İhlal Maddi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6459 İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1
1602 Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu 46
KHK 659 Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 14
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi