logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Ali Oyunlu [2.B.], B. No: 2014/166, 17/5/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET ALİ OYUNLU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/166)

 

Karar Tarihi: 17/5/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

Raportör

:

Recep ÜNAL

Başvurucu

:

Mehmet Ali OYUNLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, sağlıklı olarak girilen cezaevinde ölümcül bir hastalığa yakalanılması nedeniyle yaşam hakkının; beraat kararı yerine mahkûmiyet kararı verilmesi, hükmün açıklandığı duruşmada müdafiin bulunmaması ve duruşmaya çağrılarak dinlenmesi istenen kişinin dinlenmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/1/2014 tarihinde Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır.

3. Komisyonlar Başraportörlüğünün 26/3/2014 tarihli kararı ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 66. maddesi gereğince tespit edilen idari eksikliklerin verilen kesin süre içinde giderilmediği gerekçesiyle başvurunun idari yönden reddine karar verilmiştir.

4. Başvurucu, idari ret kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen İkinci Bölüm Birinci Komisyonun 31/3/2015 tarihli kararı ile başvurucunun itirazının ve adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından 9/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından görüş sunulmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

1. Başvurucu Hakkındaki Soruşturma ve Kovuşturma Süreci

8. Başvurucu, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2011/875 sayılı soruşturma kapsamında Bingöl Sulh Ceza Mahkemesinin 2/3/2011 tarihli ve 2011/16 sorgu sayılı kararı ile uyuşturucu ticareti yapmak suçunu işlediği şüphesi ile tutuklanmıştır.

9. Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 1/4/2011 tarihli ve E.2011/472 sayılı iddianamesi ile başvurucunun uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu işlediği iddiası ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince cezalandırılması talebi ile Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

10. Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/9/2011 tarihli ve E.2011/65, K.2011/113 sayılı kararı ile başvurucunun ticari amaçla uyuşturucu maddelerden esrar maddesini bulundurup nakletmek suçundan 5237 sayılı Kanun’un 37. maddesinin (1) numaralı fıkrası delaletiyle, aynı Kanun’un 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası ve 62. maddesi gereğince 5 yıl hapis ve 83 gün karşılığı 1.660 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

11. Anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/3/2013 tarihli ve E.2012/2663, K.2013/2718 sayılı ilamı ile anılan mahkûmiyet hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

12. Başvurucunun 1/10/2013 tarihli dilekçesine istinaden İlk Derece Mahkemesince Tunceli A3 Tipi Ceza İnfaz Kurumuna yazılan 8/10/2013 tarihli yazının ilgili kısımları şöyledir:

“Kurumunuzda hükümlü olarak bulunan Mehmet Ali OYUNLU'nun mahkememize göndermiş olduğu 01/10/2013 tarihli dilekçesi ile daha önce mahkememizin 2011/65 esas sayılı dava dosyasına gönderdiğini belirttiği 11/04/2011 tarihli dilekçesinin, mahkememizin 2011/65 esas sayılı dava dosyasının sonuçlanıp kesinleşmiş olması nedeniyle gereği için Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin adı geçen hükümlüye tebliği rica olunur.”

13. Ceza İnfaz Kurumunca düzenlenen “tebliğ-tebellüğ belgesi”nden başvurucunun, İlk Derece Mahkemesinin belirtilen yazısını "okumak ve yazının bir nüshası almak suretiyle" 9/10/2013 tarihinde tebellüğ ettiği anlaşılmaktadır.

14. Başvurucu, başvuru yollarının tüketildiğini 2/12/2013 tarihinde öğrendiğini beyan etmiştir.

15. Başvurucu 2/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

2. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumlarında Tutulma Süreci

16. 2/3/2011 tarihinde tutuklanmasına karar verilen başvurucu, Bingöl M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur.

17. Başvurucu bilinmeyen tarihlerde sırasıyla Tokat T Tipi ve Tunceli A3 Tipi Ceza İnfaz Kurumlarında tutulmuştur. Başvurucunun beyanına göre Tunceli’de bulunduğu sırada uzman doktor tarafından kendisine tüberküloz (verem) teşhisi konulmuştur.

18. Başvurucu 21/11/2013 tarihinde Gümüşhane E Tipi Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.

19. Bilinmeyen bir tarihte kurum doktoru tarafından muayene edilen başvurucu, Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir.

20. Başvurucu 23/12/2013 tarihinde Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine yatırılmıştır. Anılan sağlık kuruluşunda 27/12/2013 tarihinde yapılan tetkikler sonucunda -başvurucunun beyanına göre- daha önce uzman doktor tarafından tüberküloz (verem) olduğu söylenen hastalığının kansere dönüştüğü tespit edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

21. 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 149, 150, 151 ve 156. maddeleri, 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun 4. maddesi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 17/5/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu 2011 yılında sağlık kontrolünden geçirilerek Bingöl M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna kabul edildiğini; bundan önce Tokat T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna, ardından kendi isteğiyle Tunceli A3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiğini, 8/7/2013 tarihinde vücudunun belli yerlerinde tümörler oluşmaya başladığını, vücudunda uyuşma hissi yaşadığını, Tunceli’deki kurum doktorunun muayene sonrasında kendisini uzman doktora sevk ettiğini, uzman doktorun kendisine tüberküloz (verem) olduğunu söylediğini; Ceza İnfaz Kurumunun, kendisinin “daha teşekküllü” bir hastaneye sevk edilmesine gerek görmediğini, 21/11/2013 tarihinde Gümüşhane E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiğini, buradaki kurum doktorunun hastalığı fark ederek Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesine kendisini acilen sevk ettiğini, burada yapılan tetkikler sonucunda hastalığının veremden kansere dönüştüğünün anlaşıldığını, Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu sürede devletin kendisini hastalıktan koruyamadığını, sağlıklı bir şekilde girdiği Cezaevinde hastalandığını, hastalık nedeniyle acı çektiğini, yeterli sağlık koşullarının sağlanamaması nedeniyle ölümcül hastalığa terk edildiğini, bu nedenle yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

24. Başvurucu ikinci olarak Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesince görülen E.2011/65 sayılı ceza davası sonucunda 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince 5 yıl hapis ve 1.660 TL adli para cezası ile cezalandırıldığını, Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen emanet eşya makbuzunun 1, 3, 5, 6, ve 7 numaralı bentlerindeki IMEI numaralarının aynı olduğu hususunun Mahkemenin dikkatinden kaçtığını, ceza mahkemesi hükmünün hukuk mahkemesi hükmüne dayandırıldığını, mevcut davayla ilgisi olmayan başka bir kişinin dosyası ile ilgili Yargıtay kararının emsal alınarak hakkında cezaya hükmedildiğini, Emniyet mensupları tarafından yapılan istihbarî çalışmanın dayanağı olan bilgi ve belgelerin sahte olduğunu, bu nedenlerle yargılamanın yenilenmesi için sebeplerin mevcut olduğunu, sanıklarla Adana’da görüştüğü beyan edilmesine rağmen istihbarî çalışmalara ilişkin belgelerde böyle bir görüşme olmadığı bilgisinin yer aldığını, Y.Ö. isimli şahsın kolluk aşamasında ve ceza davasının birinci ve ikinci celselerinde uyuşturucunun sahibi olan yeğeni A.N.yi tanımadığını söylediğini, üçüncü celsede ise yeğeni olduğunu itiraf ettiğini, buna rağmen Mahkemenin uyuşturucunun gerçek sahibini duruşmaya davet etmediğini, dosyadaki delillerin ayrıntılı bir şekilde incelenmediğini, beraat etmesi veya daha hafif bir cezaya hükmedilmesi gerekirken kanun hükümlerinin yanlış uygulanarak cezalandırıldığını, müdafiinin mazereti nedeniyle katılmadığı duruşmaya devam edilerek mahkûmiyet hükmünün açıklandığını, bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden yargılanma talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

1. Başvurucunun Ölümcül Bir Hastalığa Yakalanmasından Devletin Sorumlu Olduğuna İlişkin İddia

25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:

“Başvuru dilekçesinde … işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, … belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.”

26. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.

(2) Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

27. İçtüzük’ün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“…

(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:

d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.

e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.

…”

28. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile İçtüzük'ün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca başvurucunun; başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

29. Belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verilebilir.

30. Başvurucu sağlıklı bir şekilde girdiği Cezaevinde ölümcül hastalığa yakalandığını; devletin, sağlığını koruyamadığını ileri sürmekle birlikte ortaya çıkan bu sonucun cezaevindeki tutma koşullarından veya kamu görevlilerinin somut fiil ya da ihmallerinden kaynaklandığı konusunda bir açıklamada bulunmamıştır. Ayrıca başvurucu, ihlal iddialarına ilişkin başvuru yollarını tükettiğine veya başvuru yollarını tüketmemiş olmakla birlikte mevcut hukuk düzeninde etkili bir başvuru yolu bulunmadığına dair herhangi bir bilgi de sunmamıştır. Bu nedenle ihlal iddiası ve onun temelindeki olgulara ilişkin yeterli bir açıklamada bulunmayan başvurucunun iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

31. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

32. Başvurucu, Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesince görülen E.2011/65 sayılı ceza davası sonucunda 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince 5 yıl hapis ve 1.660 TL adli para cezası ile cezalandırıldığını, Mahkemenin delillerin takdiri ve hukuk kurallarının uygulanmasında hataya düştüğünü, duruşmaya çağrılarak beyanına başvurulmasını istediği kişinin çağrılmadığını, atanmış müdafiinin mazereti nedeniyle katılmadığı duruşmaya devam edilerek mahkûmiyet hükmünün açıklandığını, bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve yeniden yargılanma talebinde bulunmuştur.

33. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler…"

34. İçtüzük'ün "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

35. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de otuz günlük süre kuralıdır. Sürenin, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gerekir (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32).

36. Bireysel başvurunun süre koşuluna bağlanmasıyla başvuruculara bireysel başvuruda bulunmak için imkân tanımanın yanında hukuki belirlilik de sağlanmaktadır. Dolayısıyla dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırı değildir (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).

37. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak "başvuru yollarının tüketildiği" tarihten söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı dikkate alınarak bu ibarenin "nihai kararın gerekçesinin öğrenildiği" tarih olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme somut olayın özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir.

38. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin tebliği", öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin dosyadaki belgelerden suret alınarak öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini"öğrendiklerini beyan ettikleri tarih" de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak kabul edilebilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).

39. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekir (Aydın Selçuk, B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür Çapkın, B. No: 2014/2546, 30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014, § 38).

40. Başvuruya konu dava dosyasında, UYAP aracılığıyla yapılan sorgulamada Yargıtayın onama ilamının İlk Derece Mahkemesine 9/5/2013 tarihinde ulaştığı tespit edilmiştir.

41. Her ne kadar başvurucu, başvuru yollarının tüketildiğini 2/12/2013 tarihinde öğrendiğini beyan etmekte ise de başvurucunun 1/10/2013 tarihli dilekçesine istinaden İlk Derece Mahkemesince Ceza İnfaz Kurumuna yazılan 8/10/2013 tarihli yazı ile başvuruya konu "2011/65 esas sayılı dava dosyasının ... kesinleşmiş" olduğu, başvurucuya 9/10/2013 tarihinde tebliğ edilmek suretiyle bildirilmiştir (bkz. §§ 12, 13).

42. Mahkemenin belirtilen yazısı içeriğinden, İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği ve dolayısıyla başvuru yollarının tüketildiği anlaşılabilmekte olup otuz günlük bireysel başvuru süresinin bu yazının başvurucuya tebliğ edildiği 9/10/2013 tarihinde başladığının ve başvurucu tarafından 2/1/2014 tarihinde yapılan bireysel başvurunun süresinde yapılmadığının kabulü gerekir.

43. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Ölümcül bir hastalığa yakalanmasından devletin sorumlu olduğuna ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA

17/5/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Ali Oyunlu [2.B.], B. No: 2014/166, 17/5/2016, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET ALİ OYUNLU
Başvuru No 2014/166
Başvuru Tarihi 2/1/2014
Karar Tarihi 17/5/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sağlıklı olarak girilen cezaevinde ölümcül bir hastalığa yakalanılması nedeniyle yaşam hakkının; beraat kararı yerine mahkûmiyet kararı verilmesi, hükmün açıklandığı duruşmada müdafiin bulunmaması ve duruşmaya çağrılarak dinlenmesi istenen kişinin dinlenmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Süre Aşımı
Sözlü yargılanma hakkı (aleni yargılanma, duruşmada hazır bulunma vs.) Süre Aşımı
Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 188
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 149
150
151
156
4675 İnfaz Hakimliği Kanunu 4
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi