TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
METİN FAKIOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/16626)
|
|
Karar Tarihi: 12/9/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Metin
FAKIOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ahmet
SAĞTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gerekçeli kararın tebligat işlemlerinin
tamamlanamaması nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya
gönderilmemesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Altunhisar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan
soruşturma sonunda, petrol boru hattının delinerek petrol çalındığı iddiasıyla
başvurucu ve sekiz kişi hakkında petrol hırsızlığı suçundan kamu davası
açılmıştır.
9. Altunhisar (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesince yapılan
yargılama sonunda 21/6/2001 tarihinde, 21/12/2000 tarihli ve 4616 sayılı 23
Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava
ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun gereği başvurucu ile diğer sekiz sanık
hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar
verilmiştir.
10. Ceza davasının bu şekilde sonuçlanmasından sonra Botaş Petrol A.Ş. tarafından başvurucu ve sekiz kişi
aleyhine 10/12/2003 tarihinde haksız fiil nedeniyle tazminat davası açılmıştır.
11. Altunhisar (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesi 29/6/2007
tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
12. Başvurucu tarafından 23/11/2007 tarihinde temyiz talebinde
bulunulmuş olup kararın tebligat işlemleri tamamlanmadığından dava dosyası
henüz Yargıtaya gönderilmemiştir.
13. Başvurucu dışındaki diğer davalılara 11/2/1959 tarihli ve
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılmıştır.
14. Davalılar adına çıkarılan gerekçeli kararın tebligat
işlemlerinin henüz tamamlanamadığı, Mahkemece, ilanen tebligat masraflarını
yatırması için davacı Botaş Petrol A.Ş.ye ihtarat gönderildiği ancak davacı tarafından masraf
yatırılmadığı belirlenmiştir.
15. Altunhisar Adliyesinin kapatılmasının ardından başvuru
konusu dosya Bor Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 41.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp
yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden
şahıs, o zararın tazminine mecburdur."
17. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu'nun 413. maddesi şöyledir:
"Müddei muhakeme masraflarını harç
tarifesi mucibince tediyeye mecburdur. Davayı mütekabilenin
müddeabihten fazlası hakkındaki muhakeme masraflarını
müddeaaleyh kezalik harç tarifesine tevfikan tediyeye
mecburdur."
18. 1086 sayılı mülga Kanun'un 414. maddesi şöyledir:
"İki taraftan her biri istimaını talep eylediği şahit ve ehlihibrenin veya
talebine mebni icra kılınacak keşif ve sair muamelenin masrafını tediyeye ve
buna kifayet edecek meblağı mahkeme veznesine tevdie mecburdur. Hakim
tarafından tayin olunan müddet içinde masrafı vermeyen taraf talebinden
sarfınazar etmiş addolunur."
19. 1086 sayılı mülga Kanun'un 415. maddesi şöyledir:
"Re'sen icrası emrolunan muamelenin istilzam ettiği masrafı iki taraftan
birinin veya her ikisinin tediye etmesine karar verilir ve bunun için takdir
olunacak meblağ mahkeme kalemine tevdi olunur.
Tayin olunan müddet içinde işbu muameleye ait
masraf tediye olunamaz ise ileride icap edenlerden istifa olunmak şartiyle Devlet hazinesinden tediye olunmasına karar
verilebilir."
20. 1086 sayılı mülga Kanun'un 416. maddesi şöyledir:
"Masarifi muhakemeyi berveçhi
peşin tediye eden taraf haklı çıkarsa bu masraf diğer tarafa tahmil
olunur."
21. 1086 sayılı mülga Kanun'un 417. maddesi şöyledir:
"Kanunen musarrah
olan hallerden maadasında masarifi muhakemenin
aleyhinde hüküm verilen taraftan istifa olunmasına karar verilir. Davada iki
taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme her birini masrafla ilzam veya
bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder.
Hakim huzurunda tetkik olunan davalara ait
masarifi muhakeme iki taraf beyninde mukaveleye göre ve böyle bir mukavele
yoksa ahkamı sabıkaya tevfikan hükmolunur."
22. 1086 sayılı mülga Kanun'un 419. maddesi şöyledir:
"Mahkumualeyhler
mütaaddit ise masarifi muhakeme davadaki alakalarına
göre taksim olunur ve kendileri müteselsilen mesul
addolunabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 12/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu 10/12/2003 tarihinde aleyhine açılan haksız fiil
nedeniyle tazminat davasında Altunhisar Asliye Hukuk Mahkemesince 29/6/2007
tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiğini belirtmiştir. Başvurucu; karara
ilişkin itirazlarını 23/11/2007 tarihli temyiz dilekçesi ile Yargıtaya gönderilmek üzere Mahkemeye sunduğunu ancak
kararın tebligat işlemleri tamamlanamadığından dava dosyasının yıllardır Yargıtaya gönderilmediğini, bu nedenle savunma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen
şikâyetlerinin özü, başvurucunun temyiz talebi üzerine kararın ve ilgili
dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya
gönderilmediği iddiasına ilişkin olup başvurucunun belirtilen şikâyetleri, adil
yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı
kapsamında incelenmiştir.
26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir
unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye
erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.
Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34). Mahkemeye erişim hakkı,
ilk derece mahkemesine dava açma hakkının yanı sıra itiraz, istinaf veya temyiz
gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma
hakkını da içerir (Ali Atlı, B.
No: 2013/500, 20/3/2014, § 49).
27. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama
özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden
gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili
güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi
ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi
için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir.
Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden
yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah, B. No:
2013/8896, 23/2/2016, § 33).
28. Mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak olmayıp bu hakkın
sınırlandırılması mümkündür. Ancak mahkemeye erişim hakkına müdahalede
bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel
ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin gözönünde
bulundurulması gerekmektedir (Murat Kara ve
diğerleri, B. No: 2014/6042, 9/3/2017, § 59).
29. Buna göre uygulanacak sınırlandırmanın ihlale yol açmaması
için Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen
koşullardan kanuna dayanma, meşru amaç izleme ve ölçülü olma koşulları yerine
getirilmelidir.
30. Bu çerçevede kanun yollarına başvurma için belli şartların
öngörülmesi, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin bir gereğidir ve tek başına
bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Bununla birlikte
mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar
getirecek ölçüde katı şekilcilikten ve kanunla öngörülmüş usul şartlarının
ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, §
65).
31. Somut olayda Botaş Petrol A.Ş.
tarafından başvurucu ve sekiz kişi aleyhine 10/12/2003 tarihinde, haksız fiil
nedeniyle tazminat davası açılmış; Altunhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin
29/6/2007 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Başvurucu tarafından temyiz talebinde bulunulduğu, kararın tebligat işlemleri
tamamlanamadığından dava dosyasının henüz Yargıtaya
gönderilemediği, dolayısıyla dosya derece mahkemesinde iken bireysel başvuruda
bulunulduğu anlaşılmıştır.
32. Başvurucu aleyhine açılan davanın ceza davasının
sonuçlanmasından sonra haksız fiile dayalı olarak açılan tazminat davası
olduğu, bir kısım davalıların adreslerinin tespit edilememesi nedeniyle
gerekçeli kararın tebliğ edilemediği belirlenmiştir.
33. Davanın açıldığı ve karara bağlandığı tarihte 1086 sayılı
mülga Kanun yürürlüktedir. Anılan Kanun'un 415. ve devamı maddelerine göre
yargılama giderleri ve bu kapsamdaki tebligat masrafları iddia sahibi olan
davacıya aittir. Aynı şekilde davalıların adreslerini bildirme veya adres
araştırması yapılmasını Mahkemeden talep etme yükümlülüğünün de davacıya ait
olduğu, hukuk davalarında yargılama makamlarının pozitif yükümlülüklerini
yerine getirmeleri dışında resen adres araştırma veya tebligat çıkarma
yükümlülüklerinin bulunmadığı gözden uzak tutulmamalıdır.
34. Kamu gücünün taraf olmadığı yargılamalarda, yargı
makamlarınca her iki tarafın menfaatlerinin dengelenmesi ve yargılama sürecinin
taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir şekilde işletilmemesi gerekir. Devletin
pozitif yükümlülükleri, usule ilişkin güvenceleri sunan yargısal yolları da
içeren etkili hukuksal bir çerçeve oluşturma ve oluşturulan bu hukuksal çerçeve
kapsamında yargısal makamların bireylerin özel kişilerle olan uyuşmazlıklarında
etkili ve adil bir karar vermesini temin etme sorumluluklarını içermektedir.
35. Somut olayda Botaş Petrol A.Ş.
tarafından başvurucu ve sekiz kişi aleyhine açılan tazminat davasında
yargılamanın tamamlandığı, başvurucunun da adil yargılanma hakkı kapsamında
usulü tüm haklardan yararlandığı, gerekçeli kararın başvurucu dışındaki iki
davalının adresinin tespit edilememesi nedeniyle tebliğ edilemediği derece
mahkemesince belirlenmiştir. Başvurucunun başvuru formunda da belirttiği üzere
kararın icra edilebilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği, başvurucunun
aleyhine icra takibi yapıldığına yönelik bir şikâyetinin de bulunmadığı tespit
edilmiştir.
36. Derece mahkemesi tarafından kararın tebliğ işlemlerinin
devam ettiği, en son iki davalı adına çıkarılan gerekçeli karar tebligatlarının
iade edildiği, Mahkemece davacı Botaş Petrol A.Ş.ye
yazı yazılarak tebligat yapılamayan davalılar adına ilanen tebligat yapılması
için masraf yatırılması ihtaratının yapıldığı, davacı
tarafından masraf yatırılmadığı için kararın bir kısım davalılara tebliğ
edilemediği ve dosyada masraf olmadığı için dosyanın Yargıtaya
gönderilemediği belirlenmiştir.
37. Sonuç olarak taraflarca takibi esas olan ve yargılama
giderlerinin taraflarca karşılanmasının esas olduğu somut başvuruya konu hukuk
davasında yargısal makamların pozitif yükümlülüklerini yerine getirdiği,
davalıların adreslerinin tespiti için gerekli girişimlerde bulunulduğu, buna
rağmen iki davalının adresinin tespit edilemediği, anılan davalılara ilanen
tebligat yapılması amacıyla gerekli masrafların davacı tarafından yatırılması
için ihtaratta bulunulduğu ancak davacının herhangi
bir masraf yatırmadığı tespit edilmiştir. Başvurucunun dahi diğer davalıların
adreslerini yargılama makamlarına sunabileceği veya ilanen tebligat için
yargılama masraflarını yatırabileceği, kararın bir kısım davalılara tebliğ
edilememesi nedeniyle dosyanın Yargıtaya
gönderilememesinin başvurucuyu zor ve telafisi imkânsız bir duruma sokmadığı,
yargısal makamların pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğine yönelik somut
bir iddia bulunmadığı da dikkate alındığında mahkemeye erişim hakkına yönelik
bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
12/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.