TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
LEVENT KURTULUŞ ELPEN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/17457)
|
|
Karar Tarihi: 19/4/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Levent
Kurtuluş ELPEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında
Mahkemece hatalı değerlendirmeler yapıldığı ve yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığı nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/10/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu tarafından 19/2/2007 tarihinde İstanbul 9. İş
Mahkemesinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve işveren M.F.C. aleyhine açılan
işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan hizmet tespiti davasında başvurucu,
davalı M.F.C.'nin sahibi olduğu Tarih ve Düşünce dergisinde
1999 yılı Aralık - 2003 yılı Ocak ayları arasında kesintisiz çalıştığını,
derginin künyesinde sanat yönetmeni, yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürü
olarak isminin geçtiğini, çalışmalarının 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın
Mesleğince Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi
Hakkında Kanun'a (Basın İş Kanunu) tabi olarak SGK'ya
bildirilmediğini beyan ederek sigortalılığının 5953 sayılı Kanun'a tabi
olduğunun tespiti ile eksik yapılan bildirimlerin tespitini ve ihbar tazminatının
faizi ile davalıdan alınmasını talep etmiştir.
9. Yargılama devam ederken Mahkemece başvurucunun, hizmet
tespiti istenilen süre içinde B. Basın Yayın Reklam Organizasyon Tic.Ltd.Şti.'nde çalışmalarının olması nedeni ile anılan şirket davaya
dahil edilmiştir.
10. Yargılama kapsamında tarafların tanıkları dinlenmiş,
bilirkişi raporu hazırlatılmıştır.
11. İstanbul 9. İş Mahkemesi 28/6/2012 tarihli kararı ile
davanın kısmen kabulü ile başvurucunun 1/10/2001-31/12/2001 tarihleri arasında
90 gün 7.000.000 TL, 1/1/2002-7/3/2002 tarihleri arası 67 gün 7.400.025 TL
ücretle davalı B. Basın Yayın Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti.'nde Basın İş Kanununa tabi çalıştığının ve bu sürelerin SGK'ya bildirilmediğinin tespitine; SGK'ya
bildirilen 7/3/2002-3/2/2003 tarihleri arasındaki çalışmanın Basın İş Koluna
tabi geçtiğinin tespitine; davalı M.F.C. aleyhine açılan davanın reddine
hükmedilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...
Hizmet
tespiti istenilen dönemde davacının 593827 nolu
İstanbul Spor ETK ve İşlt. Tic. A.Ş.'de
05/09/2000-05/09/2001 tarihleri arasında çalışması olduğu gelen sigorta
kayıtlarından anlaşılmaktadır. Davacının 05/09/2000 tarihinden önceki talepleri
bakımından dava tarihi dikkate alındığında davada hak düşürücü sürenin geçtiği
anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, vergi
kayıtları, SGK kayıtları, dosyaya sunulan dergi örnekleri ile dosya kapsamına
uygun 21/03/2012 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler değerlendirildiğinde;
davacının sanat yönetmeni ve yazı işleri müdürü olarak isminin çıkan dergilerde
geçtiği ve yaptığı işin Basın İş Kanunu'na tabi olduğu, 01/10/2001-07/03/2002
tarihleri arasında davalı şirket bünyesinde Basın İş Yasası'na tabi olarak
çalıştığı, 07/03/2002-03/02/2002 tarihleri arasında kuruma bildirilen
çalışmalarının da Basın İş Yasası'na tabi olarak geçtiği kanaatine varılarak
aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
..."
12. Tarafların temyiz talepleri üzerine İlk Derece Mahkemesi
kararı Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16/5/2013 tarihli ilamı ile onanmıştır.
13. Onama ilamı başvurucuya 30/9/2014 tarihinde tebliğ edilmiş,
başvurucu 27/10/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 19/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Başvurucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle
ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet
Salih Ayyıldız, B. No:2012/397, 17/11/2014, § 25).
18. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin
makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç
dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu
ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, §§ 57, 58).
19. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 3 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
21. Başvurucu, İş Mahkemesinde açtığı hizmet tespiti davasında,
bilirkişi heyetinin raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu ancak söz konusu
rapora yapmış olduğu kısmi itirazın değerlendirilmediğini, ayrıca Mahkeme
kararındaki önemli tahsis hatalarının düzeltilmesi ve Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti veya Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan görüş alınması, bu kurumlardan
seçilmek üzere yeni bilirkişi heyeti atanması taleplerinin de
değerlendirilmediğini, 5953 sayılı Kanun'a tabi hizmetlerinin sadece B. Basın
Yayın Reklam Organizasyon şirketi üzerinden tespit edildiğini, davalının şahıs
olarak çıkarmış olduğu "Tarih ve
Düşünce" dergisinde geçen 1/12/1999 ile 30/9/2001 tarihleri
arasındaki kesintisiz basın hizmetlerinin ise beş yıllık hak düşürücü süre
gerekçesiyle tespit edilemediğini, söz konusu dönemde ilgili işyerinden sigorta
primlerinin ödendiğini, oysa Anayasa Mahkemesi'nin 26/1/2011 tarihli ve
E.2008/109, K.2011/25 sayılı kararı kapsamında yapılan incelemede beş yıllık
hak düşürücü sürenin kaynağı olan 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 86. maddesi hükmünün, herhangi
bir sigorta kaydı olmadığında uygulanacağının kabul edildiğini, bu bağlamda İlk
Derece Mahkemesinin hatalı değerlendirme yaptığını sonuç olarak 1 yıl 6 aylık
hizmetinin yok sayıldığını belirterek adil yargılanma, mülkiyet ve etkili
başvuru haklarının, zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
22. Başvurucu mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşse
de söz konusu ihlal iddiası, somut olay kapsamında başvurucuya ait bir mülkün
varlığı ancak mahkeme ya da hakem kararıylaya da
ilgili idarenin kabulüyle icra edilebilir hâle gelmiş bir alacağın mevcut
olması durumunda tartışılabilecek bir husustur. Bu kapsamda başvurucunun
mülkiyet hakkının ihlali iddiası, başvurucuya ait bir mülkün varlığı bireysel
başvuruya konu edilen alacak davası süreci sonucuna bağlı bir husus olduğundan,
adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir (Benzer yönde
değerlendirme Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014; Gülen Sünget ve diğerleri, B. No: 2014/3567, 30/6/2016).
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun şikâyetlerinin
özünün derecem mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun hak arama
özgürlüğünün, zorla çalıştırma yasağının ihlali iddialarının, adil yargılanma
hakkı kapsamında yargılamanın sonucunun adil olmadığı yönünden incelenmesi
uygun görülmüştür.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz
takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve
sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Başvurucu tarafından ileri sürülen şikâyetlerinin yukarıda
belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
28. Başvurucu tazminat talebinde bulunmamıştır.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
30. Başvuruya konu olan yargılama sürecinin kesinleşerek sona
erdiği dikkate alındığında, başvurucunun da tazminat talebi bulunmaması
nedeniyle ihlalin tespiti dışında sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gereken bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin İstanbul 9. İş Mahkemesine (E.2007/69,
K.2012/426) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
19/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.