TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAŞMET YENER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/17551)
|
|
Karar Tarihi: 22/2/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Haşmet YENER
|
Vekili
|
:
|
Av. Bayram
Ufuk YENER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun babası olan murisi aleyhine 1989 yılında
Köyceğiz Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davası
başvurucuyla ilgili parsel yönünden ayrılarak yeni bir esasa kaydedilmiş ve
yerel Mahkemece verilen kararın Yargıtayca bozulması
üzerine, anılan Mahkemenin de kapatılmasıyla Muğla Kadastro Mahkemesine
gönderilen söz konusu dava yerel mahkeme aşamasında derdest durumdadır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 22/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
10. Başvurucu, makul sürede yargılanma, mülkiyet ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
A. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
1. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
11. Başvurucu, Köyceğiz Kadastro Mahkemesinin kapatılması
üzerine şikâyet konusu davanın Muğla Kadastro Mahkemesine devredilmesi
nedeniyle yargılamayı takip etmesinin zorlaştırıldığını ve hatta maddi külfet
altına sokularak zor durumda bırakıldığını belirterek hak arama hürriyetinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Anayasa'nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru
vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve
davalı kimliğiyle sav ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir.
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin
(1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden
olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı,
bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna
ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
14. Somut olayda başvurucu bireysel başvuru formunda, şikâyet
konusu davanın Muğla Kadastro Mahkemesine devredilmesi üzerine neden
yargılamayı takip etmesinin zorlaştığı ve nasıl bir maddi külfet altına
sokularak zor durumda bırakıldığına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer
vermemiş yalnızca anılan soyut ifadelerle hak arama hürriyetinin ihlal
edildiğini iddia etmiştir. Dolayısıyla ihlal iddiasına ilişkin delillerini
sunma ile temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda
bulunma yönündeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen başvurucu tarafından ileri
sürülen iddiaların kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
15. Açıklanan nedenlerle başvurunun, adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiası yönünden diğer kabul edilebilirlik koşulları bakımından
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
18. Başvuruya konu dava, başvurucunun murisinden intikalle takip
etmekte olduğu bir uyuşmazlık olup bu yönüyle makul süre değerlendirmesi
bakımından dikkate alınacak sürenin başlangıç anı, mirasçının yargılamaya
katıldığı an değil somut olayda muris açısından değerlendirmeye esas alınan
sürenin başlangıç anıdır (Gülseren Gürdal ve
diğerleri, B. No: 2013/1115, 5/12/2013, § 51).
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 28 yıllık yargılama
süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
22. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazını
kullanamadığını belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının da ihlal edildiğini iddia etmişse de, başvurucunun makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
23. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
24. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
26. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya, şikâyet konusu davadaki taraf sayısı ve başvurucu
murisinin tüm mirasçılarının sayısı da dikkate alınarak net 2.900 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
27. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Başvurunun, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiası yönünden açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 2.900 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Muğla Kadastro Mahkemesine (E.2013/9)
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
22/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.