TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AKIN KILINÇ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/17656)
|
|
Karar Tarihi: 11/9/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ceren Sedef EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Akın KILINÇ
|
Vekili
|
:
|
Av. Rahşan AYTAÇ SALA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, anayasal haklarının kullanımından ibaret olan
birtakım eylemlerinin terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûmiyetinde delil
olarak kullanılması nedeniyle ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin; yargılamanın
uzun sürmesi, tarafsız ve bağımsız mahkemede yargılanmaması ve hakkaniyete
uygun yargılama yapılmaması nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 28/12/2010 tarihinde
başvurucunun DHKP/C terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûmiyetine
hükmetmiştir.
7. Başvurucunun temyiz etmesi üzerine mahkûmiyet hükmü, Yargıtay
9. Ceza Dairesinin 25/3/2014 tarihli ilamıyla onanmıştır.
8. Başvurucu Yargıtay onama ilamından, 4/11/2013 tarihinde, ilk
derece mahkemesinden bizzat tebliğ alarak haberdar olduğunu beyan etmiştir.
9. Başvurucu 10/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 11/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
11. Başvurucu anayasal haklarının kullanımından ibaret olan
birtakım eylemlerinin terör örgütüne üye olmak suçundan mahkûmiyetinde delil
olarak kullanılması nedeniyle ifade ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
12. Başvurucu yargılamanın uzun sürmesi, tarafsız ve bağımsız
mahkemede yargılanmaması ve hakkaniyete uygun yargılama yapılmaması
nedenleriyle ise adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
13. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin
(5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği
tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren
otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan düzenlemelerde başvuru yolu
öngörülen durumlarda bireysel başvuru süresinin başlangıcına ilişkin olarak "başvuru
yollarının tüketildiği" tarihten
söz edilmekte ise de haberdar olunmayan bir hususta başvuru yapılamayacağı
dikkate alınarak bu ibarenin "nihai
kararın gerekçesinin öğrenilebildiği" tarih olarak anlaşılması gerekir. Bu öğrenme, somut olayın
özelliklerine göre farklı şekillerde gerçekleşebilir.
14. Bireysel başvuru süresi bakımından "nihai kararın gerekçesinin tebliği"
öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali
Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme,
gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de
öğrenme söz konusu olabilir. Bu kapsamda nihai kararın gerekçesinin "dosyadan suret alınması" gibi
hâllerde öğrenilmesi de mümkündür. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini "öğrendiklerini beyan ettikleri tarih"
de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013,
§§ 21, 22).
15. Diğer yandan nihai kararın gerekçesi öğrenilmemiş olmakla
birlikte sonucunun öğrenildiği durumlar da söz konusu olabilir. Böyle bir
durumda sonucu öğrenilen nihai kararın gerekçesine derece mahkemesinden kesin
olarak erişilebilmesi mümkün ise bireysel başvuru süresinin sonucun öğrenildiği
andan itibaren başlatılması gerekir. Bu kapsamda bir ceza mahkûmiyetine ilişkin
nihai kararın sonucunun infaz aşamasında "yakalama",
"müddetname veya çağrı kâğıdının ya da ödeme emrinin tebliği"
suretiyle öğrenildiği durumlarda başvurucular, nihai kararın sonucundan haberdar
olmakta ve nihai karar gerekçesini kesin olarak öğrenme olanağına sahip
bulunmaktadırlar (Aydın Selçuk,
B. No: 2014/3194, 20/11/2014, § 24; Özgür
Çapkın, B. No: 2014/2546, 30/12/2014, § 24; Halil Aslan, B. No: 2014/3038, 10/12/2014,
§ 38).
16. Nihai kararın gerekçesinin öğrenilemediği veya nihai kararın
sonucunun öğrenilip gerekçesinin kesin olarak öğrenilme imkânının elde
edilemediği hâllerde başvuru süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağının
da belirlenmesi gerekir. Aksi hâlde sınırsız bir başvuru süresi söz konusu
olabilecektir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmede sürenin başlangıç
tarihinin belirlenmesinde, başvurucuların özen yükümlükleri ile mahkemeye
erişim haklarının aşırı sınırlanmaması hususlarının birlikte dikkate alınması gerekir.
17. Başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak amacıyla dava ve
başvurularını takip etmek için gerekli özeni gösterme yükümlülükleri vardır. Bu
yükümlülük kapsamında ilk derece mahkemesine fiilen ulaşan nihai kararın
gerekçesini öğrenme konusunda gerekli özeni gösterme sorumluluğu başvuruculara
aittir. Diğer bir ifadeyle başvurucular veya vekillerinin ilk derece
mahkemesine ulaşan kararın bir örneğini almak için özenli davrandıklarını
kanıtlamaları gerekir (A. C. ve diğerleri [GK],
B. No: 2013/1827,25/2/2016 § 29).
18. Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen kararların
taraflara tebliğine ilişkin bir düzenleme mevzuatta bulunmamaktadır. Ceza
yargılamasında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda kararın derece
mahkemesine ulaşmasından ve böylece gerekçesinin erişilebilir olmasından sonra
özen yükümlülüğü kapsamında makul bir süre içinde bireysel başvuru yapmak
isteyen ilgililerden karara erişmeleri ve karar gerekçesini öğrenmeleri
beklenir. Bu kapsamda erişilebilir olan nihai kararın en geç üç ay içinde
ilgilileri tarafından bilindiği ve gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir.
Aksi tespit edilmediği sürece bireysel başvuru için 6216 sayılı Kanun'da
öngörülen otuz günlük başvuru süresi bu tarihten itibaren başlayacaktır (A. C. ve diğerleri , § 30).
19. Somut olayda Yargıtay 9. Ceza Dairesi 25/3/2014 tarihli
ilamıyla ilk derece mahkemesinin başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmünün
onanmasına karar vermiştir.
20. Başvurucu, bireysel başvuru dilekçesinde başvuruya konu nihai
kararın kendisine tebliğ edilmediğini ve kararı öğrenme tarihinin vekilleri
aracılığıyla ilk derece mahkemesine başvurdukları 4/11/2014 tarihi olduğunu
ifade etmiştir. UYAP üzerinden incelenen dava dosyası evrakından da söz konusu
nihai kararın başvurucu vekiline 4/11/2014 tarihinde ilk derece mahkemesi
kaleminde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
21. Başvuru evrakında ve dava dosyasındaki belgelerde, başvuru
konusu nihai kararın, ilk derece mahkemesi olan İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesine ne zaman ulaştığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Başvuru
konusu yargılama dosyasının UYAP üzerinden yapılan incelemesinden de nihai
karar olan Yargıtay ilamının, söz konusu Mahkemedeki kayıt tarihi kesin olarak
belirlenememiştir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesinin 29/5/2014 tarihinde
başvuru konusu mahkûmiyet kararına ilişkin kesinleşme şerhi düzenlediği ve
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına kararın infazı için aynı tarihte yazı
yazdığı görüldüğünden, nihai karar olan Yargıtay ilamının en geç bu tarihte ilk
derece mahkemesine ulaştığının kabul edilmesi gerekmektedir.
22. Dolayısıyla başvurucunun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin
dosyasına girmiş olan Yargıtay onama ilamının içeriğine erişme imkânını
29/5/2014 tarihinde elde ettiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda nihai karara
erişme imkânının elde edildiği 29/5/2014 tarihinden itibaren en geç üç ay
içerisinde -yukarıda değinilen özen yükümlülükleri kapsamında- karara
erişildiği ve karar gerekçesinin öğrenildiği kabul edilmelidir.
23. Bu durumda en geç 29/8/2014 tarihinde erişildiği ve
gerekçesinin öğrenildiği kabul edilen karara ilişkin bu tarihten itibaren otuz
günlük yasal süresi içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekirken 10/11/2014
tarihinde başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından başvurunun süresi içinde
yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurunun süre aşımı nedeniyle reddi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
11/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.