TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
S.I. VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/17850)
Karar Tarihi: 11/1/2017
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Hasan Tahsin GÖKCAN
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucular
1. S. I.
2. N. K.
3. İ. T.
Vekilleri
Av. Adem DEMİR
Av. Fevzi AKSOY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular hakkında verilen 30/6/2010 tarihli arama kararına dayanılarak başvurucuların ev ve iş yerlerinde arama yapılmış, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının(TMK 10. madde ile görevli) iddianamesi ile silahlı Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla başvurucular hakkında Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada Mahkemece aralarında hukuki ve fiilî irtibat bulunduğundan dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2012/1 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, birleştirmeye muvafakat verilmediğinden birleştirme konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine 29/1/2015 tarihinde karar verilmiştir. Yargılama devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
9. Mahkemenin 11/1/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
10. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
12. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
13. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).
14. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda altı yılı aşan yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
16. Başvurucular 2009 yılı Aralık ayında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma neticesinde haklarında Ergenekon adı ile anılan silahlı terör örgütünün Erzincan yapılanması içinde oldukları iddiasıyla kamu davası açıldığını, söz konusu iddialar ile ilgili herhangi bir delil bulunmadığını, anılan davada sanık olarak yer almalarının dayanağını oluşturan delilin suç tarihinde Yaylabaşı Jandarma Karakolu komutanı olarak görev yapan M.Y. isimli kişinin eşinin iş yerindeki bilgisayar hard diskinden elde edilen word belgesi ile gizli tanık ifadeleri olduğunu, yargılandıkları Mahkemeden anılan kişilerin tanık olarak dinlenilmesini talep ettiklerini, ayrıca gizli tanık olan kişilerin bu sıfatlarının kaldırılarak aleniyet ilkesi kapsamında dinlenilmesini talep ettiklerini, iddia makamı tarafından da aynı taleplerin Mahkemeye sunulduğunu ancak Mahkeme tarafından taleplerinin reddedildiğini, anılan karara karşı itiraz haklarını kullandıklarını, Mahkemenin bu taleplerini de itiraz incelemesi yapacak mercie ulaştırmadığını ve itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verdiğini belirterek savunma hakları ile hak arama hürriyeti ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
17. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
18. Somut olayda başvurucular hakkında açılan davada yargılamanın devam ettiği, hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketilmeksizin bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
21. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
22. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında -yargılamadaki taraf sayısı da dikkate alınarak- her bir başvurucuya net 3.750 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
23. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucuların kimliklerinin gizli tutulması taleplerinin KABULÜNE,
B. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvuruculara ayrı ayrı net 3.750 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna (E.2015/456) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/1/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.