TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
COŞKUN ÇİFTLER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/18624)
|
|
Karar Tarihi: 22/2/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Halil
İbrahim DURSUN
|
Başvurucu
|
:
|
Coşkun
ÇİFTLER
|
Vekili
|
:
|
Av. Davut
ERDOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; askerlik hizmeti sırasında ateşli silah yaralanması sonucu
meydana gelen ölüm olayı hakkında etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle
yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/11/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, başvuru hakkında görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu soruşturma
dosyasından tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 106'ncı Topçu Alay Komutanlığı
(Gaziantep/İslahiye) emrinde asker iken 2/2/2012 tarihinde yaşamını yitiren
1991 doğumlu G.Ç.nin babasıdır.
A. Başvurucunun Oğlu G.Ç.nin
Askere Alınması ve Ölümü
9. Başvurucunun oğlu G.Ç. 4/7/2011 tarihinde askere sevk edilmiş
ve 6/7/2011 tarihinde Birinci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığına (Manisa) teslim
olmuştur.
10. Manisa'daki askerlik eğitimini 5/8/2011 tarihinde tamamlayan
G.Ç., yedi gün izin kullanmış ve 12/8/2011 tarihinde 106'ncı Topçu Alay
Komutanlığına teslim olmuştur. G.Ç., birliğine katılmasından sonra 18/8/2011
tarihinde yapılan Psikososyal Risk Faktör Tarama Anketi'nde herhangi bir psikolojik rahatsızlığının bulunmadığını
belirtmiştir. G.Ç., bu kapsamda kendisine sorulan "Daha önce ruhsal (psikolojik) bir rahatsızlık geçirdiniz mi?
Şimdiye kadar kendinize zarar vermeye/öldürmeye yönelik herhangi bir
teşebbüsünüz oldu mu? Son zamanlarda kendinizi öldürmeyi düşündünüz mü?"
gibi sorulara "Hayır"
cevabını vermiştir.
11. G.Ç., 106'ncı Topçu Alay Komutanlığında askerliğini ifa
ettiği sırada devriye aracı şoförü olarak görevlendirilmiştir.
12. G.Ç., 106'ncı Topçu Alay Komutanlığına verdiği 28/10/2011
tarihli dilekçe ile 5/11/2011 tarihinden geçerli olmak üzere on gün izin
kullanma talebinde bulunmuştur. Talebi kabul edilen G.Ç. 5/11/2011 ile
19/11/2011 tarihleri arasında (dört gün yol izni dâhil) izin kullanmıştır.
13. Kullandığı izin sonrasında askerlik hizmetine devam eden
G.Ç. 6/1/2012 tarihinde tuttuğu 01.30-03.30 nöbetinde uyuyakalmıştır. G.Ç.yi uyur vaziyette gören Devriye Çvş. Ö.K., bu olayla
ilgili olarak bir tutanak düzenlemiştir. G.Ç., bu olay nedeniyle nöbet
talimatlarına aykırı hareket etmek suçundan yedi gün oda hapsi cezası ile
tecziye edilmiştir. Bu ceza, Bölük Komutanı Topçu Yüzbaşı İ.M.S. tarafından
verilmiştir. G.Ç. ayrıca bölük garajından izinsiz olarak araç çıkardığı
gerekçesiyle emre itaatsizlik suçundan yedi gün oda hapsi cezası ile tecziye
edilmiştir. Bu ceza ise Bölük Komutanı Vekili Topçu Üsteğmen S.U. tarafından
verilmiştir.
14. Bunların yanı sıra, sakal tıraşı olmadığı, öğlen içtimasına katılmadığı ve kılık kıyafetinin uygunsuz olduğu
gerekçesiyle ölüm olayının gerçekleştiği 2/2/2012 tarihinde G.Ç. hakkında Topçu
Üsteğmen S.U., Topçu Başçavuş N.G. ve Üstçavuş H.A. tarafından tutanak
düzenlenmiştir.
15. G.Ç., anılan tutanağın düzenlenmesinden sonra Rehberlik ve
Danışma Merkezine (RDM) gitmiş ve burada görevli Asteğmen E.A. ile bir görüşme
gerçekleştirmiştir. Bu görüşme sonucunda doldurulan form şöyledir:
"Personel askerlik uyumunda sıkıntı
yaşadığını ifade etti. Komutanlarıyla yaşadığı problemlerin kendisinde stres
yarattığını ifade etti. Komutanlarına kendini ifade etmekte zorlandığını ifade
etti. Stresle baş etme ve kendini ifade etme yöntemleri üzerine danışmanlık
yapıldı. Psikolojik baskıdan yakındı. Bu konuda komutanlarıyla nasıl iletişim
kurması gerektiği anlatıldı. Aşağıda isimleri yazılı komutanlar hakkında
[Başçavuş [N.G.],
Üstçavuş [H.A.], Üsteğmen [S.U.] bölük komıutanına bilgi
verilmesi için bölük arandı. Bölük komutanı toplantıda olduğu için ulaşılamadı.
Personele dilek şikâyet kutusuna sıkıntısını yazmasının kendisine iyi geleceği
söylendi. Personele durumu çözülmezse üst komutanlığa bilgi verilebileceği
söylendi."
16. G.Ç., bu görüşmeden sonra Kurmay Albay M.A.ya
hitaben bir dilekçe kaleme almıştır. Dilekçenin içeriği şöyledir:
"Ben alay karargah bölüğünde (...)
şoförlüğü yapan 1991-2 tertip [G.Ç.]
Bölüğümüzde yaşanan bir kaç haksız anlayıştan
dolayı bu satırları yazmaktayım. Geçtiğimiz hafta garaj nöbetinde iken hava
yağışlı olduğundan dolayı aracın içinden gözlemleme yapmaktaydım. Başka
birliklerden devriyeye gelen bir uzmanımız (araçla) garajın içine iyice girince
araçtan inip yanına gittim. Vukuat olup olmadığını sordu ve ardından gitti.
Hakkımda yazılan tutanakta ise araçta uyuyor olarak tespit edildiği yazılmış ve
7 gün oda hapsine girmiştim..
Bugün ise öğle arasında çok uykum olduğundan
yemeğe bile gitmedim. Biraz uyuyup dinleneyim istedim. Çünkü gece Nöb.Amirim vardı.
Öğle içtimasına
giremediğimden tutanağım tutulmuştu. Durumu [S.U.ya] ifade etmeme
rağmen, gece ve gündüz şoförlük yapmama rağmen bir de gece nöbeti tutmaktayım. Nöb.Amiri olduğu vakitler iyice yorulmaya başlamıştım. Bu
durumu anlayışla karşılamıyorlar.
Bir diğer konu ise [N.G.nin] askerlerimizin
arkasından ağıza alınmayacak ve haketmediği ailesine
edilen küfürler ve yüz yüze söylenen hakaretler. Bunu ilk ben mi dile
getiriyorum bilmiyorum ama bu durum bence hepsinden önemli. Beni annem doğurmuş
çilesini çekmiş. Babam bu topraklar için yetiştirmiş böyle bir anlayışsız
insanın eline göndermişlerdir habersizce. [H.A.nın] yaptıkları ise beni ve garaj arkadaşlarımı rencide
edici hareketlerdi. Bunlar topluluk önünde kulak çekip sürüklemeler [okunamadı]
tokat atmasıydı.
Geçtiğimiz senelerde sinirden tedavi
görmekteydim. İstem dışı aileme el kaldırırken buradaki yapılanlara göz yummam,
içime atmam, beni yetiştirip doğuran insana alttan almayıp kalp kırıp
komutanlarıma 'Emredersiniz' kelimesini kullanmam bugün beni çok üzdü ve eski
rahatsızlığımı tekrardan bana yaşatmaya başladı.
RDM.ye başvurup durumu anlatmam biraz beni
rahatlattı. Fakat ben efendiliğimi bozmak istemiyorum. Yine de ne olursa olsun
'Emredersiniz' demeye çalışıyorum. Tokat yiyip dudağım patlamış olmasına rağmen
esas duruşumu bozmadım ama artık canımı yakıyor. İçime attıkça büyüyor.
Size bu satırları yazarken bir bakıma
rahatlamak içimi dökmek istedim. Bu kadar disiplin varsa hak varsa şoförlere
tanınan hakkı da istiyoruz. Görev zamanları (Nöb.
Amir) uyku problemi yaşamak istemiyorum. Bir de bu yaşananlara bir çözüm arz
ediyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkürlerimi de
iletirim."
17. G.Ç., aynı gün, devriyeye çıkacağını söyleyerek Kışla
Emniyet Nöbetçi Astsubayı M.E.den iki adet G-3 piyade
tüfeği şarjörü almış, ardından garajlar bölgesine gitmiştir. G.Ç. garaj
bölgesinde ilk önce Topçu Er Y.D., Topçu Er R.K. ve Topçu Er E.S.nin bulunduğu şoför dinlenme odasına, akabinde ise
üzerine zimmetli olan aracın başına kendisine ait telefonla gitmiştir. Kısa bir
süre sonra saat 20.15 sıralarında G.Ç.nin bulunduğu
yerden üç el silah sesi gelmiştir.
18. Silah sesinin duyulduğu yere gidilmesi üzerine başvurucunun
oğlu G.Ç.nin, üzerine zimmetli aracın sürücü
koltuğunda kafasından vurulmuş bir vaziyette olduğu görülmüştür. Bunun üzerine
G.Ç. derhâl ambulansla hastaneye götürülmüştür. Hastanenin acil servisinde,
G.Ç..nin hastaneye giriş yaptığı anda ölü olduğu
tespit edilmiştir.
B. Ceza Soruşturması Süreci
1. Soruşturma Kapsamında Yapılan İlk İşlemler
ve Alınan Raporlar
19. Olay hakkında bilgilendirilen 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı
Askerî Savcılığı (Askerî Savcılık) nöbetçi savcısı, yetkililere delillerin
tespiti ve muhafazası için gerekli tedbirlerin alınması talimatını vermiştir.
Askerî savcı ayrıca olay yeri inceleme ekibinin ölümün gerçekleştiği yere
yönlendirilmesini istemiş, ardından kendisi de saat 22.30 sıralarında yola
çıkarak saat 23.50 civarında olay yerine ulaşmıştır.
20. Saat 21.05 sıralarında olaydan haberdar edilen olay yeri
inceleme ekibi, saat 21.26'da olay yerine varmış ve askerî savcının talimatları
doğrultusunda olay yeri incelemesine başlamıştır. Bu kapsamda aracın ön camının
üzerinde iç kısımda saçlı deri ve doku parçalarının olduğu, şoför koltuğu
üzerinde kan izlerinin bulunduğu, araç içinde herhangi bir kurşun giriş-çıkış
deliğinin bulunmadığı, olay yerinde bulunan 519858 seri numaralı G-3 piyade
tüfeğinin araca paralel şekilde yerde olduğu, tüfeğin "S" (seri) konumunda olduğu,
olay yerinde üç adet boş kovanın, bir adet şapkanın ve cep telefonun bulunduğu
tespitleri yapılmıştır. Olay yerinde bulunan deliller muhafaza altına
alınmıştır. Ayrıca olayı ilk gören askerlerden Topçu Er Y.D. ile Topçu Er R.K.nin el ve yüz bölgelerinden atış artığı transfer kitine
svapları alınmıştır. Svaplar
alınırken Topçu Er Y.D.nin ölen kişinin silahını
arabadan sağ eliyle aldığı, bu kişinin ayrıca ellerini ve yüzünü revirde
yıkadığı anlaşılmıştır. Topçu Er R.K.nin ise silaha
dokunmadığı gibi ellerini ve yüzünü de yıkamadığı tespit edilmiştir. Olay yeri
inceleme ekibince araç içinden ve şoför mahalli dış bölümünden de svaplar alınmıştır.
21. Olay yeri incelemesi işleminden sonra hastaneye gidilerek
ceset üzerinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Ölü muayene
tutanağında, ölen kişinin ağzının içinde, dişlerinde ve damağında bir tahribat
olduğu, ayrıca kafasının arkasının üst bölümünde kırık ve doku harabiyeti olduğu belirtilmiştir. Ölü harici muayenesi
sırasında ayrıca ölen kişinin el ve yüz svapları
alınmıştır. Muayene sonucunda kesin ölüm sebebinin klasik otopsi işlemi
yapılarak tespit edilmesinin yerinde olacağı değerlendirilmiştir.
22. Bunun üzerine kesin ölüm sebebinin tespiti için klasik
otopsi yapılmasına karar verilmiştir. Klasik otopsi işlemi sonucunda hazırlanan
3/2/2012 tarihli raporun ilgili kısmı şöyledir:
"(...)
Harici muayenede ağız tavanından giren maksilla kafa tabanı ön çukurunda parçalı kırıklar
oluşturarak devam eden ve kafa tabanı orta bölgede kafatasına girerek beyin
dokusu tabanında her iki hemisferde yaygın doku
hasarı yaparak ilerleyen ve harici muayenede tarif edilen oksipital
kemik ve her iki paryatel kemiğin birleşme
noktasından çıkış deliği oluşturarak kafayı terk eder bir adet mermi çekirdeği
yaralanması tespit edilmiştir. Yapılan harici muayenede giriş deliği cilt cilt altı bulgularına göre atışın bitişik atış mesafesinden
yapılmış olduğu, mermi çekirdeğinin vücudu terk etmiş olduğu tespit edildi.
(...)
Bir adet ateşli silah yaralanmasına bağlı
parçalı kafa tabanı ve kafa kubbesi kırıkları ile müterafık
yaygın beyin doku harabiyeti, yaygın SAK nedeniyle
gelişen solunum ve dolaşım durması neticesinde ölümün meydana geldiği (...)
kanaatindeyiz."
23. Yapılan klasik otopsi işlemi sırasında ayrıca ceset
üzerinden doku, kan ve idrar örnekleri alınmış ve bu örnekler toksikolojik inceleme amaçlı Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı
Kimya İhtisas Dairesine gönderilmiştir. Yapılan inceleme neticesinde ölen
kişiden alınan kanda alkol, uyutucu ve uyuşturucu madde bulunamadığı
belirtilmiştir. Keza ölen kişiden alınan idrarda da uyutucu ve uyuşturucu madde
bulunamamıştır.
24. Başvurucunun oğlu G.Ç. ile Topçu Er Y.D. ve Topçu Er R.K.nin el ve yüz bölgesinden atış artığı transfer kitiyle
alınan svaplar üzerinde Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı Kimyasal İnceleme Laboratuvarı
görevlileri tarafından atış artığı analizi yapılmıştır. Kimyasal İnceleme
Laboratuvarı görevlileri tarafından hazırlanan 13/4/2012 tarihli uzmanlık
raporuna göre G.Ç.nin sağ el dış ve sol el dış
bölgesinden alınan svaplarda atış artığı tespit
edilmiştir. Topçu Er Y.D. ile Topçu Er R.K.den alınan
svaplar üzerinde yapılan incelemede ise atış
artıklarına rastlanmamıştır. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına
giysiler üzerinde yapılan atış artığı analizi sonucunda ise G.Ç.ye ait
siperliğin ön tarafında atış artığı tespit edilmiştir. Ayrıca ölüm olayının
gerçekleştiği aracın sol ön kapı iç kısmından, sol ön kapı iç kısım üst
tarafından ve son ön kapı ile arka kapı arasından alınan svaplar
üzerinde atış artığı tespit edilmiştir.
25. Olay yeri incelemesi neticesinde muhafaza altına alınan
G.Ç.ye ait 519858 seri numaralı G-3 marka silah ve şarjör ile bir adet 7.62x51
çapında MKE ibareli fişek ve üç adet 7.62x51 mm çapında kovan gerekli
tetkiklerin yapılması amacıyla Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal
Daire Başkanlığı Balistik İnceleme Laboratuvarına gönderilmiştir. Balistik
İnceleme Laboratuvarının 6/3/2012 tarihli uzmanlık raporunda, 519858 seri
numaralı silahın ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı,
incelenmek için gönderilen 7.62x51 mm çap ve tipindeki üç adet kovanın 519858
seri numaralı silah ile atılmış olduğu, bir adet fişek üzerinde yapılan
incelemede ise mukayeseye elverişli karakteristik bir iz bulunamadığı
tespitleri yapılmıştır. Askerî Savcılık bu konu ile ilgili olarak ayrıca G-3
piyade tüfekleri seri konumdayken tetiğine bir kez basıldığında bir ya da iki
adet fişeği ateşleyip ateşleyemeyeceği hususunu tespit edebilmek için bilirkişi
raporu almıştır. MKE Silah Fabrikası Müdürlüğü tarafından hazırlanan bilirkişi
raporunda, G-3 piyade tüfeği ile emniyet mandalı seri konumdayken ateş
edildiğinde en az bir adet atış yapılabileceği, uzman bir atıcı tarafından
tetiğe basış yeri ve parmağı çekme süresi ayarlanarak tetiğe bir kez basıldığında
bir ya da iki adet atış yapmanın mümkün olduğu belirtilmiştir.
26. Askerî Savcılık, Kurmay Albay M.A.ya
hitaben kaleme alınan dilekçenin G.Ç.nin elinden
çıkıp çıkmadığının tespit edilmesi amacıyla da araştırmalar yapmıştır. Askerî
Savcılık, bu dilekçe ile G.Ç.nin el yazı örneklerini
içeren diğer bazı belgeleri Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal
Daire Başkanlığı El Yazısı ve Doküman İnceleme Laboratuvarına göndermiş ve bu
dilekçenin G.Ç.ye ait diğer yazılarla mukayese edilmesini ve nihayetinde bir
rapor tanzim edilerek Askerî Savcılığa gönderilmesini talep etmiştir. El Yazısı
ve Doküman İnceleme Uzmanları B.T. ile M.D. tarafından hazırlanan 8/3/2012
tarihli uzmanlık raporunda, gönderilen yazı örnekleri üzerinde doküman inceleme
(VSC-5000) ve makroskop (LEICA M 420) cihazı ile
fiziki, optik, karakteristik inceleme ve karşılaştırmalar yapıldığı
belirtilmiş; yapılan bu incelemeler neticesinde söz konusu dilekçenin G.Ç.nin elinden çıktığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
27. Olay yerinde bulunan G-3 piyade tüfeği ile şarjör üzerinde
yapılan parmak izi incelemesinde mukayeseye elverişli iz olmadığı tespit
edilmiştir. Bunun üzerine Askerî Savcılık, söz konusu silah üzerinde parmak
izinin hangi nedenlerle bulunamamış olabileceğine dair bir bilirkişi raporu almıştır.
Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme ekibinde görevli Astsubay
M.D. tarafından hazırlanan 22/6/2012 tarihli bilirkişi raporunda özetle parmak
izlerinin kalış süresinin ortamın sıcaklık, nem ve toz durumuna göre
değişebileceği, bunun yanı sıra temas edilen yüzeyin kayması hâlinde mevcut
izlerin kaymadan dolayı da bozulabileceği, söz konusu olayda tüfekte kayma
gerçekleşmiş ise öncesinde oluşan izlerin mukayeseye elverişli olmayacak
şekilde bozulabileceği belirtilmiştir.
2. Soruşturma Kapsamında
İfadesi Alınan Kişilerin Beyanları
28. Askerî savcı, olaydan hemen sonra 3/2/2012 tarihinde bazı
askerlerin ifadesini almıştır.
29. G.Ç.yi vurulmuş vaziyette ilk
gören kişilerden biri olan Topçu Er Y.D. 3/2/2012 tarihli ifadesinde olay anına
ilişkin olarak özetle Topçu Er R.K. ile birlikte garaj bölgesindeyken yanlarına
G.Ç.nin geldiğini, G.Ç.nin
bu sırada ellerinde mermi olduğunu ve bu mermileri havaya atıp tutarak bunlarla
kendince oyun oynadığını, bu sırada G.Ç.nin gayet
neşeli olduğunu, daha sonra G.Ç.nin aracı park
ettiğini, kendisinin de hobi merkezine doğru yürümeye başladığını, hobi
merkezine doğru giderken bir el silah sesi duyduğunu, silah sesinin gelmesi
üzerine garaj bölgesine doğru koştuğunu, o sırada garaj bölgesinde bulunan
Topçu Er R.K.nin silah sesinin araçtan geldiğini
işaret ettiğini, bu sırada araçtan iki el daha ateş edildiğini, ilk silah sesi
ile ikinci silah sesi arasında yaklaşık on on beş saniye olduğunu, aracın şoför
mahallinde G.Ç.yi başı öne düşmüş vaziyette
gördüğünü, tüfeğin G.Ç.nin kucağında namlusu yukarıyı
gösterir şekilde durduğunu, bunun üzerine hemen telefona sarıldığını ve
garajlar bölgesine bir ambulansın gelmesi gerektiğini bildirdiğini, ambulans
gelince G.Ç.ye sağlık görevlileriyle birlikte müdahale ettiklerini, bu sırada
kendisinin G.Ç.nin tüfeğini alarak kenara attığını,
sağlık görevlilerinin ise onu ambulansa taşıdığını belirtmiştir. Topçu Er Y.D.
ayrıca G.Ç.nin neşeli bir insan olduğunu ancak son
zamanlarda komutanların baskıcı davranışlarından bıkmış durumda olduğunu,
nitekim olay günü öğlen içtimasına geç geldiği için
hakkında tutanak düzenlendiğini, G.Ç.nin de bunun
üzerine bir şikâyet dilekçesi yazdığını ifade etmiştir.
30. G.Ç.yi vurulmuş vaziyette ilk
gören kişilerden biri olan Topçu Er R.K., 3/2/2012 tarihli ifadesinde olay
anına ilişkin olarak özetle G.Ç.nin olay günü
aracıyla garaj bölgesine geldiğini ve garaj bölgesinde bir tur attıktan sonra
Topçu Er Y.D. ile konuştuğunu, bu esnada G.Ç.nin
elinde bir şey olup olmadığını görmediğini çünkü G.Ç.nin
araçtan inmediğini, daha sonra yanına geldiğini ve aralarında kısa bir konuşma
geçtiğini, ardından G.Ç.nin aracı park ettiğini,
aracı park ettikten sonra araçtan inmediğini, bu sırada bir el silah sesi
duyduğunu, aracın şoför mahallinde oturan G.Ç.nin
bulunduğu yerden dışarıya doğru ateş edildiğini gördüğünü, ilk silah sesiyle
ikinci silah sesi arasında otuz saniyeden fazla olmayan bir süre geçtiğini, o
sırada aracın kapısının açık olup olmadığını hatırlamadığını, bu olay üzerine
Topçu Er Y.D.nin ambulans çağırdığını, ambulansın
gelmesi üzerine G.Ç.ye müdahale edildiğini, kendisinin araca ve G.Ç.ye
dokunmadığını belirtmiştir.
31. Askerî savcı, RDM'de psikolojik
danışman olarak görev yapan E.A.nın 3/2/2012
tarihinde ifadesini almıştır. E.A. ifadesinde G.Ç.yi
ilk kez 2/2/2012 tarihinde RDM'ye gelmesiyle
tanıdığını belirtmiş ve genel olarak 2/2/2012 tarihli görüşme sonucunda
doldurduğu formdaki bilgileri tekrar ifade etmiştir. E.A. ayrıca silah sesinin
duyulmasından kısa bir süre sonra revir acil telefonunun arandığını, telefonu
kendisinin açtığını, telefonun karşı tarafındaki askerin "Alay karargâh garajına acil bir ambulans!"
diye bağırdığını ve ardından bir çığlık attığını, bunun üzerine ambulansı ve
sağlık ekibini olay yerine yönlendirdiğini, olay yerine giden sıhhıye askerin kendisini arayarak nabız alamadığını
söylediğini, kendisinin de kişiyi derhâl devlet hastanesine götürmeleri
gerektiğini söylediğini belirtmiştir.
32. Askerî savcı, bunun üzerine revirde sağlık görevlisi olarak
görev yapan Topçu Er Y.S.nin ifadesini almıştır.
Topçu Er Y.S. ifadesinde özetle olayın kendilerine bildirilmesi üzerine derhâl
garaj bölgesine hareket ettiklerini, olay yerine vardıklarında G.Ç.nin şoför mahallinde oturur pozisyonda ve bacaklarının
arasında namlusu yukarıyı gösterir şekilde bir G-3 piyade tüfeği olduğunu
gördüğünü, aracın şoför bölümünün kapısının açık olduğunu, olay yerindekilere G.Ç.nin kucağında bulunan silahı almaları konusunda
seslendiğini, bu sırada kendisinin de G.Ç.nin nabzına
baktığını ancak nabız alamadığını, verilen talimat doğrultusunda G.Ç.yi araçtan çıkardığını ve hastaneye götürdüğünü ancak
hastanedeki doktorların G.Ç.nin yaşamını yitirdiğini
söylediğini belirtmiştir.
33. Askerî savcı, aynı gün Topçu Üsteğmen S.U.nun
ifadesini almıştır. Üsteğmen S.U. 3/2/2012 tarihli ifadesinde özetle on gündür
vekâleten bölük komutanı olarak görev yaptığını, G.Ç.nin
... plakalı aracın şoförü olarak, kışla nizamiyesinde de nöbet tutmakla görevli
olduğunu, G.Ç.nin disiplinsiz bir asker olduğunu, en
son 2/2/2012 tarihinde G.Ç.nin öğlen içtimasına katılmadığını tespit ettiğini ve bu konuda
tutanak düzenlediğini belirtmiştir. Üsteğmen S.U. ayrıca G.Ç.nin
neşeli bir asker olduğunu ve arkadaşlarıyla iyi geçindiğini, kimseyle bir
husumetinin bulunup bulunmadığını ise bilmediğini ifade etmiştir.
34. Askerî savcı, olaydan sonra başvurucunun da ifadesini
almıştır. Başvurucu, askerî savcı huzurunda verdiği 4/2/2012 tarihli ifadesinde
özetle oğlu ile askerlik süresi boyunca çeşitli defa telefonla görüştüğünü,
oğlunun normalde yasak olmasına karşın askerdeyken cep telefonu kullandığını,
telefonla yaptıkları görüşmelerde oğlunun askerliğin yorucu ve psikolojik
anlamda sıkıntılı geçtiğinden bahsettiğini, oğlunun özellikle Üsteğmen S.U.nun üzerine gelmesinden, kendisine psikolojik baskı
uygulamasından yakındığını, oğlunun kendisine dinlenme imkânı verilmediğinden
şikâyet ettiğini, son yaptıkları konuşmada oğlunun yine bunlardan şikâyetçi
olduğunu ve bu sebeple RDM'ye gittiğini belirtmiştir.
Başvurucu ayrıca oğlunun olay günü kız arkadaşı T.K. ile telefonla görüştüğünü,
oğlunun bu görüşmede kız arkadaşına aldığı cezalardan ve askerliğinin
uzayacağından söz ettiğini ifade etmiştir. Başvurucu, oğlunun kız arkadaşının
bu konuşma esnasında önce bir el ardından iki el daha silah sesi duyduğunu
söylediğini ifade etmiştir. Başvurucu, soruşturmanın ilerleyen safhalarında da
Askerî Savcılığa birçok dilekçe vererek olaya ilişkin iddialarını sürdürmüştür.
35. Askerî Savcılık, başvurucunun ifadesi üzerine G.Ç.nin olay anında telefonla kiminle görüştüğünü tespit
etmek için bazı araştırmalar yapmıştır. Askerî Savcılık, yaptığı araştırmalar
neticesinde G.Ç.nin olay anında telefonla konuştuğu
kişinin T.K. adlı bir kişi olduğunu tespit etmiş ve istinabe yoluyla bu kişinin
ifadesini almıştır. 14/3/2012 tarihinde istinabe yoluyla dinlenen T.K.nin ifadesi şöyledir:
"SORULDU/CEVABEN: Ben, [G.Ç.] ile önceden sevgili tarzında arkadaştım. Ancak Nisan
ya da Mayıs 2011 gibi kavga edip ayrıldık. [G.Ç.] Temmuz'da askere gittikten sonra kendisiyle 2011
Eylül gibi yeniden normal arkadaş olarak konuşmaya başladık. Eski konulara
girsek de sevgili değildik dedi.
SORULDU/CEVABEN: 02.02.2012 tarihinde bana ait
0-5... numaralı telefon ile [G.Ç.ye]
ait 0-5... numaralı telefon arasında saat 20:00 sularında bir görüşme
gerçekleşmiştir. Bu konuşma gerçekleşmeden önce [G.Ç.] bana iki adet mesaj atmış. Telefonum şarjda olduğu
için bu mesajların sonradan farkına vardım. Bana saat 19:45 ve 19:48 itibarıyla
iki mesaj atmış dedi.
Tanıktan cep telefonu alınarak 0-5... numaralı
telefondan 02.02.2012 tarihinde atılan iki adet mesajın olduğu görüldü.
Saat 19:45'te atılan mesajın aynen "Bu
gece hakkını helal et bana ..! Seni üzdüm o kadar.. Belki son kez üzücem bu gece.. Bak kardeşim aynı bana benziyormuş.. Onun
elinden sen tut sev onu bn gıbı
buyut bıraz.. ben sıkıldım
bu askerlik oyunundan hayattan..!" olduğu görüldü.
Saat 19:48'de atılan mesajın ise aynen
"Ha bu aradaa.. Bunu virgul
değil.. Bir hayat hikayesinin son noktası kabul et..! Her ne kadar uzduysem seni uzuldum ve sevdim..
SevdiğimM.. !" şeklinde olduğu görüldü. Telefon
tanığa iade edildi.
SORULDU/CEVABEN: Ben telefonu elime alıp bu
mesajları gördükten sonra evimizde bulunan benden iki yaş büyük teyzem ve
arkadaşımın yanına gittim. Mesajları okudum. Yapmaz değil mi dedim. Teyzem
yapmaz, her zamanki [G.Ç.]
işte dedi. Çünkü [G.Ç.nin] her zaman böyle konuşmaları olurdu. Ancak kendini
öldürecek cesareti yoktu. Ben tam cevap yazarken [G.Ç.] beni aradı. Ben telefonu açar açmaz beni dinle dedim.
O beni dinle dedi. Bu şekilde karşılıklı dinle derken telefonu kapattı. Ben
tekrar kendisini aradım. Beni dinlemesini istedim "aileni düşün,
kardeşinin psikolojisini düşün, kendine zarar vermen için bir neden yok"
dedim. [G.Ç.] bana cevaben bir
yıl ceza aldığını artık katlanamadığını, bu cezaya dayanamayacağını söyledi.
Sonradan öğrendiğimize göre meğerse bu cezası kesinleşmemiş. Adını bilmediğim
bir üsteğmen gözünü korkutmak için askerliğini yakarım senin, bir yıl hapis
cezası alacaksın demiş. Biz bunları sonradan öğrendik. Ben telefonda ailene ve
bizlere bu cezayı ödetme, madem bir yıl ceza aldın çek gel dedim. Bana seni
sevdiğimi unutma dedi. Ben de biliyorum dedim. Buradakiler benim yaptıklarıma
dayanamıyor, çok uğraşıyorlar dedi. Bu arada bir el silah sesi duyuldu.
[G.Ç.] bana bu silah sesi gerçek farkında
mısın dedi. Ben de farkındayım ama sen yapmayacaksın dedim. Bu sırada [G.Ç.] "Y. gir içeri" diye bağırdı ve ikinci bir
el silah sesi duyuldu. Bu sırada birinin "[G.Ç.] [ölen kişinin
ismi]" diye feryadı duyuldu. Ben hemen
yan odadaki annemlerin yanına koştum, fenalaşmışım. Annemlerin dedigine gore sıktı demişim. [G.Ç.nin] hastaneye
kaldırılırken öldüğü bize söylendi. Ancak anladığım kadarıyla [G.Ç.] kendisine biz telefonla konuşurken sıktı ama tabii
ki kendi mi sıktı onu bilemem dedi.
SORULDU/CEVABEN: Ben toplam iki el silah sesi
duydum. Bu iki silah sesi arasında çok fazla bir zaman aralığı yoktu. Ben ilk
silah sesinden sonra paniklediğim için arada konuştuysak da hatırlamıyorum
dedi.
SORULDU/CEVABEN: Olay
olduktan sonra ben fenalaşınca kuzenim benim telefonumu almış, karşı taraftan
telefon kapanmadığı için bağrış çağrış sesleri duyuluyormuş. Daha sonra telefon
kapanmış. Annem benim telefonumdan ya da kendi telefonundan [G.Ç.nin] telefonunun
aradı. Ancak telefon açılmamış. Biz olay nedeniyle [G.Ç.nin] kuzeni [N.]
Abiyi aradık. O [G.Ç.nin] telefonunu
arayınca biri açmış ancak konuşma içeriğini bilmiyorum. Biz daha sonra
askeriyeyi arayınca nöbette dediler dedi.
SORULDU/CEVABEN: [G.Ç.] yukarıda belirttiklerim haricinde bana bir
şikayetinden bahsetmedi. Ancak annem [Z.K.] ile olan konuşmasında "orada çok fazla olay
yaşandığından" anneme bahsetmiş. Yine babasından duyduğuma göre
bağcıklarını yanlış bağlaması nedeniyle bir hafta ceza almış. Yine sonradan
öğrendiğime göre [G.Ç.] bir
şikayet mektubu yazmış ve eğer bu olay olmasa geri hizmete alınacakmış. Yine
sonradan öğrendiğime göre aynı yerde Ocak ayında bir intihar olmuş. Hatta
yılbaşı akşamıymış. [G.Ç.nin] psikolojik sıkıntısı yoksa da çok sinirli, bir anda
parlayan bir kişiliği vardı. Aslında yaşamı çok severse de bu tarz eğilimleri
vardı. Yani kedine zarar vermekten bahsederdi. Ancak ben onu sakinleştirirdim,
davranışları göz korkutmak amaçlıydı. Ben [H.A.] ve [N.G.nin] adını duymadım. Ancak ben babasından bir üsteğmeni
duydum. Bu isim [S.U.] olabilir
dedi.
SORULDU/CEVABEN: Benim
[G.Ç.] ile yaklaşık 1-1,5
yıllık mazim var. Ancak öncesinde uzaktan tanıyordum. [G.Ç.nin] askerlik öncesi
bir sorunu yoktu. Ailesi bir dediğini iki etmezdi dedi.
SORULDU/CEVABEN: [G.Ç.nin] gelen eşyaları
arasında eksikler var. [G.Ç.] sivilde
de askerde de yazan bir insandı. Günlük veya not tarzı bir şeyler olması lazım.
Hatta bana telefonda sana yollayacağım demişti. İntihar etmiş olsa bir not
bırakacağını düşünüyorum. Bunlar gelmedi. Ayrıca normal eşyaları arasında da
ailesinden duyduğuma göre eksikler varmış dedi.
SORULDU/CEVABEN: Ben
[G.Ç.] ile konuşmalarımız
esnasında [G.Ç.] "Yasin
içeri gir" diye bağırdıktan sonra hemen sonra silah sesi duydum. O sırada [G.Ç.]
veya karşıdaki kişi de bir şey söylüyorsa da
duymadım dedi.
SORULDU/CEVABEN: [G.Ç.] ile ben o akşam kavga etmedik. [G.Ç.nin] benle normalde
birleşme isteği vardı. Bu isteği benim geri çevirdiğim oluyordu. Ancak onun da
biz birlikte olamayız, anlaşamayız tarzı konuşmaları vardı dedi.
SORULDU/CEVABEN: Olay
günü sabahı [G.Ç.] ailesiyle
konuşmuş. Para isteyip çarşıya çıkacağından bahsetmiş. Bunlar bence yaşam
isteğini gösteriyor dedi."
36. Topçu Er Y.D. İle Topçu Er R.K.nin
3/2/2012 tarihli ifadeleri yukarıdaki şekilde olmakla birlikte (bkz. §§ 29,30)
Topçu Er Y.D. 11/6/2012 tarihinde Askerî Savcılığa yeni bir ifade vermiş ve
önceki ifadelerinin bir kısmını değiştirmek istediğini ifade etmiştir. Topçu Er
Y.D.nin ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"02.02.2012 tarihinde meydana gelen [G.Ç.nin] ölümü ile
ilgili olarak daha önce çeşitli tarihlerde ifadelerimi vermiştim. Şuan bu
ifadelerin içeriğinde belli hususları değiştirmek istiyorum. Bu nedenle size
şuan söylediğim hususların haricide daha önce vermiş olduğum ifadelerim doğrudur.
Önceki ifadelerimi kısmen tekrar ederim.
Ben 02.02.2012 tarihinde kullanmakta olduğum
araç ile kışla dışarısında görevim olduğundan dışarıda bulunmaktaydım. Saat
18.00-18.30 sıralarında kışla nizamiyesinden giriş yaptım. Daha önceki
ifadelerimde belirttiğim gibi bazı işlemleri hallettikten sonra bölüğe de
gittikten sonra araç ile garaj bölgesine geçtim. Garaja aracı park ettikten
sonra 076 ibareli garaj binasına girdim. Burada [G.Ç.nin] soruşturma
dosyasında bulunan dilekçeyi yazdığını gördüm. Söz konusu hususların detayını
daha önceki ifadelerimde vermiştim. Bu bölümleri tekrar ederim. Ben [G.Ç.nin] yazdığı
dilekçeyi okudum. Biraz konuştuk. Daha sonrasında ise ben [R.K.] ile birlikte kullanmakta olduğum araçla bölüğe gittim.
Daha önceki ifadelerimde belirttiğim şekilde burada bazı işlemleri
gerçekleştirdim. Ardından yanımda bulunan [R.K.] o gün garaj bölgesinde nöbetçi olacağından hücum
yeleğini silahlıktan birlikte aldık ve devamında garaj bölgesine döndük. Ben bu
aralarda [G.Ç.] ile
karşılaşmadım. Yinegaraj bölgesine döndüğümde [G.Ç.] orada bulunmuyordu. Bu arada mutfak bölümünde
çalışan Topçu Er [E.S.] ben garaj
bölgesine gittikten sonra oraya geldi. Biz [E.S.] ile birlikte 076 ibareli garaj binasının içerisinde
bulunan şoför dinlenme odasına gittik. Burada oturduk. Birlikte uyuşturucu
madde kullandık. Biz bu şekilde söz konusu odada oturup esrar maddesi
kullanırken sözünü ettiğim 076 ibareli binanın dış kapısı kapalı idi. Bizim de
normal şartlar altında o saat itibarı ile bina içerisinde bulunmamız yasaktı.
İçeride otururken dışarıdan bir aracın sesi ve beraberinde çalan korna sesini
duyduk. Biz ilk başta bu nedenle telaşlandık. Ancak sonrasında ben giderek dış
kapıyı açtım. Gelen [G.Ç.] idi.
Aracını 076 ibareli binanın girişine önüne çekmişti ve araçta müzik dinliyordu.
O sırada aracın kapısını açtı. Aramızda kısa bir konuşma geçti. [G.Ç.] bana "4 gündür görüşmüyoruz, takılıyorsunuz,
bana haber vermiyorsunuz, insan kardeşine haber vermez mi?" dedi. Sonra
birlikte binanın içerisine girdik. Daha doğrusu [G.Ç.] önden içeriye girdi ve [E.S.] ile birlikte şoför dinlenme odasına geçtiler. Ben
onlar içeriye geçerken dış kapıyı kapatıyordum. Biz bu şekilde içerideyken [R.K.] dışarıda garaj nöbetini tutuyordu. Bu şekilde üçümüz
söz konusu odaya geçtik. [G.Ç.]
ayakta duruyordu. Havadan sudan birkaç kelime konuştuk. [G.Ç.] elinde bulunan bir şarjörün içerisinde bulunan
mermileri üst tarafından ittirerek masanın üzerine boşalttı. Bunları tespihin
ucuna takarsınız gibisinden sözler söyledi. Bense söz konusu fışekler yüzünden sorumluluk doğabileceği düşüncesiyle bu
fişekleri toplayıp şarjöre taktım ve şarjörü [G.Ç.ye] verdim. [G.Ç.] bu şarjörü ne yaptı tam olarak hatırlayamıyorum. Hücum yeleğinin
üzerine giyili olup olup
olmadığını hatırlamıyorum. Bu şekilde kısa bir süre daha muhabbet ettik. Bu
sırada kızlar hakkında kısa bir muhabbet geçti. Benim [E.] isminde [G.Ç.nin] arkadaşı olan bir kızla muhabbetim geçmekteydi. O
bana bunu sordu. Ben de ona onun kız arkadaşıyla ilgili durumunu sordum.
Devamında kendisi "T.den aman yok ki" gibi bir söz söyledi. Yine
içeride olduğumuz sırada [G.Ç.]
elindeki telefonu kurcalıyordu. Zaten az sonra da içinde bulunduğumuz binadan
dışarıya çıktı. O çıkarken ben de arkasından binanın kapısını kapattım. [G.Ç.] çıkarken yine elinde telefon vardı ve telefon ile
birisi ile konuşmaya başladı. Telefonu tam binadan çıkarken açmıştı. Telefonun
çalması üzerine mi [G.Ç.] açtı
yoksa [G.Ç.] mi diğer tarafı
aradı şuan için hatırlayamıyorum. O esnada kimle konuştuğunu bilmiyorum. Ancak
bildiğim kadarıyla kendisi genellikle ailesi ile ve bunun haricinde kız
arkadaşı [T.] ile görüşürdü. [G.Ç.] çıktıktan sonra ben kapıyı kapattım ve [E.S.nin] bulunduğu odaya
geçtim. Burada bir an için durduktan sonra ben telefonla konuşacağımı
söyleyerek telefonun bulunduğu kısım komutanımızın odasına geçtim. Burada
santral aracılığıyla Çorum'da Osmancık ilçesinde Jandarma olarak askerlik yapan
[M.K.] isimli arkadaşıma bağlandım. Şuan
halen kendisi askerlik görevine devam etmektedir. Kullanmakta olduğu bir cep
telefonu numarası varsa da şuan aklımda olmadığından veremiyorum. Ancak
istendiği takdirde verebilirim.
Ben bu şekilde kısım komutanı odasında
arkadaşım [M.K.]
ile telefonda konuşurken odanın camından dışarısını görebiliyordum. Bu sırada [G.Ç.nin] (...) aracı
vefat ettiği yerde ve pozisyonda duruyordu. Ben bulunduğum yerden [G.Ç.nin] aracın
içerisinde telefon ışığı yanar vaziyette olduğunu görüyordum. Bu şekilde ben
telefonda kısa bir konuşma yaptıktan sonra [E.S.nin]
olduğu odaya geri döndüm. Odada oturduktan
kısa bir süre sonra dışarıdan bir silah sesi geldi. Ben silah sesini duyunca
dışarıya çıktım. [R.K.] garaj
bölgesinde nöbet tuttuğundan ona sesin nerden geldiğini sordum. O da bana
aracın içerisinden geldiğini söyledi. Ben bu şekilde dışarıya çıktığımda [R.K.] park halinde bulunan ve benim kullandığım C. marka
aracın civarında duruyordu. Sesin araçtan geldiğini söyleyince ben araca doğru
koştum. Bu esnada [G.Ç.nin] kullandığı telefonun ışığını görüyordum, ancak [G.Ç.yi] net bir şekilde
göremiyordum. Araca doğru bir miktar koştum. İçgüdüsel olarak aracın önünde
keşif sırasında size gösterdiğim yerde durdum. Bu sırada da zaten araçtan 2 el
silah sesi daha duyuldu. Ayrıca namlunun ucundan çıkan alevi de gördüm. Bu
şekilde [G.Ç.yi] yokladım. Ardından binaya girerek revire telefon ettim. Bundan sonra
olan olaylar daha önceki ifademde belirttiğim gibidir. [E.S.] zaten olayın devamında müdahale olmamış ve doğrudan
oradan ayrılmıştır. Bu arada ben olayın devamında [G.Ç.nin] kullandığı
telefonu görmedim, ancak olay meydana gelirken ışığını gördüğümden orada bir
yere düştüğünü tahmin ediyorum.
(...)
Ben şuan size vermiş olduğum ifadeleri daha
önce beyan etmemiştim. Çünkü esrar maddesi kuIlandığımdan
ceza verilebileceğini düşünmüştüm. Bu nedenle [R.K.de] benzer şekilde ifade vermiştir. İlk akşam o şekilde
ifade verince sonraki ifadelerimizde benzer mahiyette olmuştur. Çevremizdeki
insanlarda daha sonra ifademizi değiştirirsek ceza alabileceğimizi söyleyerek
bizi korkutmuştur. Bunların haricinde farklı ifade vermem yönünde beni
yönlendiren olmamıştır. Bütün söylediklerim doğrudur. Aksi ispatlanacak olursa
cezamı çekmeye hazırım, ancak söylediğim gibi o güne dair aklımda kalan her şey
şuan doğru bir şekilde size anlattım/Bütün söyleyeceklerim bunlardır."
37. Askerî savcı, olayın nasıl gerçekleştiği tespit edebilmek
için 16/7/2012 tarihinde garaj mahallinde bulunan E.S. adlı askeri de
dinlemiştir. E.S., Topçu Er Y.D.nin 11/6/2012 tarihli
ifadesine benzer şekilde ve onu doğrulayıcı nitelikte beyanda bulunmuştur. E.S.
ayrıca G.Ç. ile Topçu Er Y.D.nin samimi iki arkadaş
olduğunu, ne önceki bir tarihte ne de olay günü bu iki kişinin tartıştığına
şahit olduğunu ifade etmiştir.
38. Askerî savcı, gerek G.Ç.nin olay
günü Kurmay Albay M.A.ya hitaben kaleme aldığı
dilekçesindeki iddialar gerekse başvurucunun G.Ç.ye psikolojik baskı
uygulandığı yönündeki iddiaları ile ilgili olarak birçok tanık dinlemiştir.
Askerî Savcılık, askerlerin bir çoğu terhis olduğu için istinabe yoluna
başvurmuş ve dinlenmesini istediği tanıklara aşağıdaki soruların yöneltilmesini
istemiştir:
" [Tanık olarak dinlenen kişinin]
1-Müteveffa [G.Ç.yi] tanıyıp
tanımadığı, tanımakta ise ne sıklıkta görüştüğü, bu görüşmeler sırasında
müteveffanın kendisine herhangi bir probleminden bahsedip bahsetmediği, yine
askerlik yaptığı birlikte herhangi bir kimse ile husumet yaşayıp yaşamadığı,
2-Müteveffanın mevcut herhangi ailevi, maddi
bir problemi yada psikolojik sıkıntısının mevcut olup olmadığını bilip
bilmediği, yine müteveffanın alkol ve uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığı
hususunda bilgisi olup olmadığı,
3-[G.Ç.nin] kız arkadaşı
olup olmadığı, kız arkadaşı ile sorunlar yaşayıp yaşamadığı, kendisine bu
konularda herhangi bir probleminden bahsedip etmediği,
4-Müteveffaya, Üsteğmen [S.U.], Astsubay [N.G.] ve Astsubay [H.A.] veya başka herhangi bir rütbeli personel tarafından
herhangi bir şekilde kötü muamelede bulunup bulunulmadığı, kötü muamele varsa
hangi rütbeli personelin ne şekilde müteveffaya kötü muamelede (dayak, küfür,
hakaret vb.) bulunduğu, kötü muamele olayını kendisi dışında gören personel
olup olmadığı, gören varsa gören personelin kim olduğu,
5-Müteveffanın herhangi bir asker arkadaşı ile
husumeti olup olmadığı,
6-Müteveftanm ölüm tarihi olan 02.02.2012 günü
saat 20:00 sıralarında nerede olduğu, olay günü müteveffa ile görüşüp
görüşmediği, görüşmüş ise en son ne şekilde görüştüğü, bu görüşmelerinde
kendisine herhangi bir sıkıntısından bahsedip etmediği."
39. İstinabe yoluyla dinlenen kişiler genel olarak G.Ç.nin ailevi bir sıkıntısının olmadığını ve maddi durumununun iyi olduğunu belirtmişlerdir. Tanıkların
birçoğu ayrıca G.Ç.nin kimseyle husumeti olmayan
neşeli bir asker olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte bazı tanıklar, G.Ç.nin bazen komutanlarıyla sorunlar yaşadığını ifade
etmiş ancak tanıkların hiçbirisi komutanların G.Ç.ye vurduğu yahut ona
küfrettiği yönünde beyanda bulunmamıştır.
3. Soruşturma Kapsamında
Yapılan Diğer Araştırmalar ve Soruşturma Kapsamında Verilen Kısıtlama Kararı
40. Askerî savcı, olayın nasıl gerçekleştiğini tespit edebilmek
için olay yerinde 5/6/2012 tarihinde keşif yapmıştır. Yapılan keşifte Topçu Er
Y.D., Topçu Er R.K. ve Topçu Er Y.S.nin ifadeleri
alınmıştır. Keşfe başvurucu da katılmış ve askerî savcı tarafından dinlenen
kişilere sorular yöneltmiştir.
41. Beşinci Zırhlı Tugay Komutanlığı Askerî Mahkemesi, olay
yerinde yapılan keşiften sonra 13/6/2012 tarihinde Askerî Savcılığın talebi
doğrultusunda soruşturma dosyasında bulunan evrakların incelenmesi ve bu evraklardan
suret alınması hususunda kısıtlama kararı vermiştir. Askerî Mahkeme 10/10/2012
tarihinde ise yine Askerî Savcılığın talebi doğrultusunda kısıtlama kararının
kaldırılmasına karar vermiştir.
42. Askerî Savcılık, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ile
yazışmalar yapmış; G.Ç.nin üzerine kayıtlı telefon
numarasıyla kimlerle görüştüğünü ve mesajlaştığını tespit etmiştir. Askerî
Savcılık bu kapsamda tespit ettiği bazı sivil kişilerin de ifadesini almıştır.
43. Askerî Savcılık ayrıca G.Ç.nin
Facebook hesabını incelemiştir. Bu inceleme neticesinde G.Ç.nin
Facebook hesabında 2/2/2012 tarihinde saat 16.07'de telefon ile "Geldii geldii.. artık bir filmin sonuna geldi..!",
saat 19.50'de de "Üzülmeyin ben hep
yanınızdayım..!" şeklinde yazılar yazdığı tespit edilmiştir.
4. Soruşturma Sonucunda
Verilen Karar
44. Askerî Savcılık, soruşturma kapsamında elde ettiği tüm
verileri değerlendirerek G.Ç.nin ölümünde herhangi
bir kişiye atf-ı kabil kusur ve ihmal bulunmadığı
kanaatine varmış; 23/7/2014 tarihli karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir.
45. Askerî Savcılık, soruşturma kapsamında elde ettiği tüm
verileri değerlendirerek G.Ç.nin kendi iradesi ile
üzerine zimmetli araca gittiği, olaydan önce temin ettiği dolu şarjörü de
yanında araca götürdüğü, T.K. ile yapmış olduğu telefon görüşmesi sırasında
üzerine zimmetli 519858 seri numaralı G-3 piyade tüfeğiyle öncelikle muhtemelen
araç içinden dışarı doğru bir el ateş ettiği, bunu müteakiben söz konusu
silahın dipçiğini muhtemelen şoför mahallinin yan tarafına dayadığı ve silahın
namlusunu açık olan şoför kapısını gösterecek pozisyona getirdiği, akabinde ise
silahın namlusunu kendi ağzına dayadığı ve iradi eylemi ile seri hâldeki
silahın tetiğine basarak bir kez ateş ettiği kanaatine varmıştır. Askerî Savcılık
araç içinde boğuşma veya mücadeleye bağlı herhangi bir dağınıklığa ve ize, G.Ç.nin vücudunda da herhangi bir darp-cebir izine
rastlanmaması, G.Ç.nin herhangi bir kişiyle arasında
husumet bulunmaması, yapılan atışın ağız kısmından bitişik atış olması, kriminal raporlarda G.Ç.nin ateş
ettiğine dair delillerin bulunması hususlarını dikkate alarak ve G.Ç.nin Facebook hesabındaki yazılar ile T.K.ye göndermiş
olduğu mesajları gözönünde bulundurarak olayın üçüncü
kişi ya da kişilerce gerçekleştirilmediği sonucuna ulaşmış ve olayı intihar
olarak nitelendirmiştir.
46. Askerî Savcılık, G.Ç.ye ölümünden önce kötü muamelede
bulunulup bulunulmadığı yahut G.Ç.yi intihara teşvik
eden bir personel olup olmadığı hususundaki değerlendirmesinde ise G.Ç.nin herhangi bir personelden doğrudan fiziki olarak
şiddet gördüğüne dair tanık beyanının bulunmadığını ancak disiplinsiz tavırları
nedeniyle zaman zaman komutanları tarafından ikaz edildiğini belirtmiştir.
Askerî Savcılık, G.Ç.nin olay tarihinde de içtimaya geç kalması ve sakal tıraşı olmaması nedeniyle
Topçu Üsteğmen S.U. tarafından hakkında tutanak düzenlendiği ancak bu esnada
G.Ç.ye karşı herhangi bir müessir fiil ve hakarette bulunulmadığı, yine olay
tarihinden önce rütbeli personel tarafından ya da başka bir askerî personel
tarafından G.Ç.ye müessir fiilde bulunulmadığı sonucuna ulaşmıştır.
47. Başvurucu 18/8/2014 tarihli dilekçe ile kovuşturmaya yer
olmadığı kararına itiraz etmiş ve bu kararın kaldırılması talebinde
bulunmuştur. Başvurucu dilekçesinde özetle Topçu Er Y.D. ile R.K.nin ifadelerinin çelişkilerle dolu olduğunu, hatta bu
kişilerin ifadelerini daha sonra değiştirdiğini, olayın faillerinin ve
müsebbiplerinin bu kişiler olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu; olaya intihar
süsü verilmiş olabileceğini, araçta mermi deliğinin bulunmamasının şüpheli bir
durum olduğunu, silah üzerinde parmak izi bulunamadığını, delillerin
karartıldığını iddia etmiştir.
48. K.K.K. İkinci Ordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî
Mahkeme) 2/10/2014 tarihli ve 2014/A-12-344 sayılı karar ile başvurucunun
itirazının reddine karar vermiştir.
49. Bu karar 7/11/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir.
50. Başvurucu 25/11/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
C. Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde Açılan Tam Yargı Davası Süreci
51. Başvurucu, maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle
Millî Savunma Bakanlığına başvurmuştur. Millî Savunma Bakanlığı, dilekçeye
süresi içinde cevap vermeyerek başvuruyu zımnen reddetmiştir.
52. Başvurucu, zımni ret üzerine eşi ve oğluyla birlikte 23/1/2013
tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) Millî Savunma Bakanlığı
aleyhine toplam 125.000 TL talepli tam yargı davası açmıştır.
53. AYİM İkinci Dairesi 14/10/2015 tarihli karar ile tarafların
dilekçelerini ve ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasında bulunan
bilgi ve belgeleri dikkate alarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. AYİM
bu kapsamda başvurucu lehine 7.792 TL maddi, 4.500 TL manevi tazminata; ayrıca
ölen kişinin annesi lehine 11.956 TL maddi, 4.500 TL manevi tazminata; kardeşi
lehine ise 2.500 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
54. Başvurucu, anılan karara karşı karar düzeltme yoluna
başvurulup başvurulmadığı hususunda herhangi bir açıklama yapmamıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
55. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu
ve Yargılama Usulü Kanunu’nun “Soruşturma”
kenar başlıklı 96. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Askerî savcı 95 inci maddede yazılı usûl ve yollarla bir suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez,
kamu davasının açılmasına lüzum olup olmadığına karar verilmek üzere bir
soruşturma yapar."
56. 353 sayılı Kanun'un “Askeri
savcıların yetkisi” kenar başlıklı 97. maddesi şöyledir:
"Askerî savcı, gerek doğrudan doğruya ve
gerekse askerî, adlî veya diğer kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü
araştırmayı yapabilir; bütün kamu görevlilerinden ve özel kuruluşlardan
soruşturmaya ilişkin her türlü bilgiyi isteyebilir.
Askerî savcılar; diğer askerî savcılar ile
Cumhuriyet savcılarını istinabe edebilirler.
Askerî, adlî ve diğer kolluk görevlileri,
askerî savcının soruşturmaya ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine
getirmekle yükümlüdür. Bu emirler yazılı; acele hâllerde sözlü olarak verilir.
Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan
soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden askerî
savcıya vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür."
57. 353 sayılı Kanun'un “Askeri
savcının soruşturma istemi” kenar başlıklı 98. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
"Askeri savcılar, ancak hakim tarafından
yapılabilecek olan bir soruşturma işlemine lüzum görürlerse, bu istemlerini
nezdinde bulundukları askeri mahkemeye veya işlemin cereyan edeceği yerdeki
askeri mahkemeye, yoksa sulh hakimine bildirirler."
58. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Müdafiin dosyayı
inceleme yetkisi" kenar başlıklı 153. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Müdafiin dosya
içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını
tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim
kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin
yürütülen soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununda yer alan;
1. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
(...)"
B. Uluslararası Hukuk
59. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur.
(...)"
60. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ölen kişinin
yakınlarının ceza soruşturmasına katılma olanağı bulmasını etkili bir
soruşturmanın önemli bir ilkesi olarak değerlendirmektedir. AİHM, hem
uygulamada hem de teoride hesap verilebilirliğin sağlanması için soruşturmanın
veya sonuçlarının kamuya yeterli şekilde açık olması gerektiğini kabul
etmektedir. AİHM'e göre kamuya açık incelemenin
derecesi davadan davaya değişebilmekle birlikte ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için gerekli olduğu ölçüde soruşturma sürecine dâhil
edilmesi gerekir (Hüseyin İlhan ve
diğerleri/Türkiye, B. No: 23856/07, 27/8/2013, § 48). Bununla
birlikte ölen kişinin yakınlarının soruşturmaya katılımı, soruşturmanın diğer
aşamalarında da sağlanabilir (Halil
Yeşilyurt ve diğerleri/Türkiye, B. No: 27749/09, 25/6/2015, § 102).
61. İlgili uluslararası hukuk için ayrıca bkz. Yasin Ağca, B. No: 2014/13163, 11/5/2017,
§§ 89-96.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
62. Mahkemenin 22/2/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
63. Başvurucu; oğlunun askerlik hizmetini ifa etmekte iken
ateşli silah yaralanması sonucu yaşamını yitirmesi üzerine başlatılan soruşturma
sonucunda ölüm olayının intihar neticesinde gerçekleştiği gerekçesiyle
kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, olay ile ilgili olarak yürütülen
soruşturmada bir dizi ihmaller zincirinin olduğunu, olayın açıklığa
kavuşturulamadığını ifade etmiştir. Başvurucu bu kapsamda Topçu Er Y.D. ile R.K.nin şüpheli olarak ifadelerinin alınması için Askerî
Savcılığa müracaat etmiş ise de bundan bir netice alamadığını, bu iki kişinin
yeterli sorgudan geçirilmeden terhis edildiğini, çelişkili ifadeler veren bu
kişilerin daha sonra ifadelerini değiştirdiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca
soruşturmanın adil ve etkin olmadığını, maddi delillerin savcının olaya el
koymasından evvel karartılmış olduğunu, delillerin yok edildiğini, silah
üzerinde parmak izinin bulunamamış olduğunu, olaya karışan kişiler ellerini
yıkamış olduğundan bu kişilerin svaplarının
alınamadığını, oğluna ait cep telefonunun aracın güneşliği ile tavanı
arasındaki bölmeye saklandığını, oğlunun olay yerinden hastaneye götürüldüğünü,
aracın tavanında mermi deliği bulunmamasının şüpheli bir durum olduğunu ifade
etmiştir. Başvurucu, anılan iddialarla Anayasa'nın 4., 17. ve 32. maddelerinde
tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
64. Başvurucu son olarak soruşturma kapsamında verilen kısıtlama
kararı nedeniyle uzun bir süre dosyanın teferruatına erişilemediğini, kısıtlama
kararının eksik yürütülen soruşturmaya müdahil olunamaması için alındığını
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
65. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetlerinin özü, yaşam
hakkının usul yönü ile ilgilidir. Bu itibarla başvurucunun tüm şikâyetlerinin
yaşam hakkının usul yönü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
66. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”
67. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...)
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle
bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri
kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları
hazırlamaya çalışmaktır.”
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
68. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşam
hakkının usul yönünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
69. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif
ve pozitif yükümlülükler yükler (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).
70. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de
bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir
soruşturma yürütmeyi gerektirir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
71. Yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülük, her olayda
mutlaka ceza soruşturması yürütülmesini gerektirmemektedir. İhmal nedeniyle
meydana gelen ölüm olaylarında mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle
ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
Ancak somut olay açısından yetkili ve sorumlu kişilerin muhakeme hatasını veya
dikkatsizliği aşan bir ihmalinin yani olası sonuçların farkında olmalarına
rağmen kendilerine verilen yetkileri göz ardı ederek olayda ortaya çıkan
riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almama gibi bir
durumun bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Çünkü bu gibi
durumlarda bireyler kendi inisiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş
olursa olsun insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler
aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması 17.
maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 60-62).
72. Yaşam hakkı kapsamında yürütülen ceza soruşturmalarının
amacı, yaşam hakkını koruyan mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde
uygulanmasını ve sorumluların ölüm olayına ilişkin hesap vermelerini
sağlamaktır. Bu, bir sonuç yükümlülüğü değil uygun araçların kullanılması
yükümlülüğüdür (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 56).
73. Soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü değil uygun
araçların kullanılması yükümlülüğü olması, her soruşturmada mağdurların
olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca varılması gerektiği anlamına
gelmemektedir. Ancak soruşturma kural olarak olayın gerçekleştiği koşulların
belirlenmesini ve iddiaların doğru olduğunun kanıtlanması hâlinde sorumluların
tespit edilerek cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır (Doğan Demirhan, B. No: 2013/3908,
6/1/2016, § 66).
74. Bu bağlamda ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve
cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır.
Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için soruşturma
makamlarının resen harekete geçerek ölümü aydınlatabilecek ve sorumluların
tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları gerekir. Soruşturmada ölüm
olayının nedenini veya sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan
bir eksiklik, etkili soruşturma yürütme kuralıyla çelişme riski taşır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
75. Bu kapsamda yetkililer, diğer deliller yanında görgü
tanıklarının ifadeleri ile kriminalistik bilirkişi
incelemeleri dâhil söz konusu olayla ilgili kanıtları toplamak için
alabilecekleri bütün makul tedbirleri almalıdır (Doğan Demirhan, § 68).
76. Ayrıca soruşturmada görevli kişilerin olaylara karışan veya
karıştığından şüphelenilen kişilerden bağımsız olması gerekir. Bu durum sadece
hiyerarşik veya kurumsal bir bağlantı bulunmamasını değil aynı zamanda somut
bir bağımsızlığı da gerektirmektedir (Cemil
Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 96).
77. Yürütülecek ceza soruşturmalarının etkinliğini sağlayan
hususlardan biri de teoride olduğu gibi pratikte de hesap verilebilirliği
sağlamak için soruşturmanın veya sonuçlarının kamu denetimine açık olmasıdır.
Buna ilaveten her olayda ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak
için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).
78. Soruşturmanın etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki
inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir.
Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde ve soruşturmanın pratik
gerçekleri gözönünde bulundurularak değerlendirilir.
Bu nedenle soruşturmanın etkililiği bakımından her olayda geçerli olmak üzere
bir asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek
mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri,
B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 68)
79. Yukarıda sayılanlara ek olarak yürütülecek soruşturmalarda
makul bir hızla gerçekleştirilme ve özen gösterilme zorunluluğu da zımnen
mevcuttur. Elbette ki bazı durumlarda soruşturmanın veya kovuşturmanın
ilerlemesine engel olan unsurlar ya da güçlükler bulunabilir. Ancak bir
soruşturmada ve devamında yapılan kovuşturmada yetkililerin hızlı hareket
etmeleri yaşanan olayları daha sağlıklı bir şekilde aydınlatabilmesi, kişilerin
hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere
hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümü verilmesinin
engellenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir (Deniz Yazıcı, B. No: 2013/6359, 10/12/2014, § 96).
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
80. Başvurucu, yukarıda belirtilen iddialarla (bkz. §§ 63, 64)
yaşam hakkının usul yönünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
81. Yaşanan bir ölüm olayının oluşumuna ilişkin delillerin
değerlendirilmesi idari ve yargısal makamların ödevidir. Ancak Anayasa
Mahkemesinin başvuru konusu olayın gelişim şeklini anlayabilmesi ve G.Ç.nin ölümünün “şüpheli” olduğuna dair iddiaların
soruşturma makamları ve derece mahkemeleri tarafından karşılanıp
karşılanmadığını nesnel bir şekilde değerlendirebilmesi için olayın oluşum
şeklini incelemesi gerekebilmektedir.
82. Somut olayda öncelikle delillerin karartıldığı yönündeki
iddianın incelenmesi gerekir. Başvurucu; silah üzerinde parmak izi bulunamamış
olmasına, Topçu Er Y.D.nin olaydan sonra ellerini
yıkamış olmasına, oğluna ait cep telefonunun aracın güneşliği ile tavanı
arasındaki bölmede bulunmasına ve oğlunun olay yerinden hastaneye götürülmesine
vurgu yaparak maddi delillerin askerî savcının olaya el koymasından evvel
karartılmış olduğunu ileri sürmüştür.
83. Başvurucunun anılan iddiaları ile ilgili olarak öncelikle
olay hakkında Askerî Savcılık tarafından resen bir soruşturmanın başlatıldığı,
olaydan haberdar edilen askerî savcının olay anından yaklaşık üç buçuk saat
sonra olay yerine intikal ettiği, bununla birlikte askerî savcının emir ve
talimatları doğrultusunda hareket eden olay yeri inceleme ekibinin olayın
meydana gelmesinden yaklaşık bir saat sonra olay yerine vardığı ve delillerin
muhafazası için gerekli olan tedbirleri aldığı, olay yeri inceleme ekibince
askerî savcının emir ve talimatları doğrultusunda olay yeri incelemesinin
yapıldığı, olay yerinin fotoğraflarının çekildiği ve krokisinin çizildiği, bu
işlemler sonucunda ayrıntılı bir olay yeri inceleme raporunun hazırlandığı
belirtilmelidir. Somut olayın koşulları bağlamında anılan işlemlerin soruşturmanın
seyrini olumsuz olarak etkileyecek kadar geç yapıldığını yahut gereken özende
gerçekleştirilmediğini söylemek mümkün gözükmemektedir.
84. Olay yeri incelemesi sırasında G.Ç.ye ait telefon, aracın
güneşliği ile tavanı arasındaki bölmede bulunmuş ve muhafaza altına alınmıştır.
Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında HTS kayıtları dosyaya eklenmiş ve G.Ç.nin kimlerle telefon görüşmesi yaptığı ve mesajlaştığı
tespit edilmiştir. Bu durumda sadece G.Ç.ye ait telefonun aracın güneşliği ile
tavanı arasındaki bölmede bulunmuş olmasına dayanılarak telefonla ilgili
delillerin yok edildiği sonucuna ulaşılması mümkün gözükmemektedir. Soruşturma
kapsamındaki diğer bilgi ve belgeler ise olay yerinde bulunan telefon ile
ilgili delillerin yok edildiği şüphesini uyandırmamaktadır. Bu bağlamda HTS
kayıtları sayesinde G.Ç.nin olay anında ve olay
öncesinde kimlerle görüştüğünün tespit edildiği, bu kişilerden bazısının Askerî
Savcılık tarafından ifadesinin alındığı ve G.Ç.nin
olayın hemen öncesinde eski kız arkadaşına attığı bazı mesajlara ulaşıldığı
ayrıca belirtilmelidir.
85. Somut olayda, ölüm olayının meydana geldiği yerin tam
manasıyla korunamadığı bir gerçektir. Şöyle ki olayın meydana gelmesinden hemen
sonra garajlar bölgesine intikal eden sağlık görevlileri, G.Ç.ye müdahale etmiş
ve onu araç içinden önce sedyeye, akabinde ise ambulansa taşıyarak hastaneye
götürmüştür (bkz. §§ 31, 32). Topçu Er Y.D. ise bu sırada G.Ç.nin
bacaklarının arasında bulunan tüfeği alarak yere koymuştur (bkz. §§ 29, 36).
Dolayısıyla olay yerinde bazı değişiklikler yapıldığı sabittir. Bununla
birlikte soruşturma kapsamındaki hiçbir bilgi ve belge, sağlık görevlilerinin
ve Topçu Er Y.D.nin delilleri karartmak amacıyla
hareket ettiği görüşünü desteklememektedir. Esasında olay yerine intikal eden
sağlık görevlileri, gerekli ilk yardımı yapabilmek için G.Ç.yi
araçtan çıkarmıştır. Keza Topçu Er Y.D., G.Ç.ye yardım etmeye çalıştığı sırada
tüfeğin yerini değiştirmiştir. Bu durumda yaşıyor olabileceği düşüncesiyle
G.Ç.ye müdahale edilmesi gerekliliğinin olay yerinin olduğu gibi muhafaza
edilmesi gerekliliğine göre öncelik taşıdığı kabul edilmelidir. Kaldı ki askerî
savcı, olay yerindeki bu değişikliğin soruşturmanın seyrini olumsuz
etkilememesi için olay yerinde keşif yapmış ve G.Ç.yi
vurulmuş vaziyette ilk gören kişiler olan Topçu Er Y.D., Topçu Er R.K. ve Topçu
Er Y.S.nin ifadelerini alarak olayın nasıl
gerçekleştiğini tam olarak tespit etmeye çalışmıştır.
86. G.Ç.nin olaydan hemen sonra hastaneye
götürülmesi de G.Ç.ye yapılmak istenen yardımın bir sonucu olarak
değerlendirilmelidir. Tıbben yapılabilecek bir tedavinin mümkün olabileceği
düşüncesiyle kişinin hastaneye götürülmesi somut olayın koşulları bağlamında
makul kabul edilmelidir. Kaldı ki askerî savcı, bu durumun olası bazı olumsuz
sonuçlarını gidermek için de çeşitli adımlar atmıştır. Askerî savcı bu kapsamda
hastanede ölü muayene işlemi gerçekleştirmiş, ölen kişinin el ve yüz svaplarının alınması talimatını vermiştir. Bu kapsamda yapılan
inceleme neticesinde ise G.Ç.nin sağ el dış ve sol el
dış bölgesinden alınan svaplarında atış artığı tespit
edilmiştir.
87. Somut olayda Topçu Er Y.D.nin
ellerinin ve yüzünün olaydan sonra yıkanması bir eksiklik ise de soruşturma
kapsamında elde edilen hiçbir delilin G.Ç.nin üçüncü
kişi ya da kişilerce öldürülmüş olabileceği iddiasını desteklememesi karşısında
bu durumun sonuca etkili olmadığı değerlendirilmiştir. Başvurucu ayrıca olayda
kullanılan silah üzerinde mukayeseye elverişli parmak izinin tespit
edilemediğini ileri sürmüş ise de bu hususta Askerî Savcılık tarafından çeşitli
araştırmaların yapıldığı ve tüfek üzerindeki parmak izlerinin bazı durumlarda
mukayeseye elverişli olmayacak şekilde bozulabileceğinin gerekçeleriyle
birlikte açıklandığı görülmektedir. Başvuru formu ve eklerinden, Askerî
Savcılığın bu konudaki araştırmalarından ve değerlendirmelerinden kuşku
duyulmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
88. Başvurucu, özellikle aracın tavanında mermi deliği bulunmamasına
ve Topçu Er Y.D. ile R.K.nin ifadesini değiştirmesine
vurgu yaparak olayın cinayet olabileceğini ancak bu hususun yeterince
araştırılmadığını ileri sürmüştür.
89. Bu durumda cinayet iddiası kapsamında Askerî Savcılık
tarafından ne tür araştırmalar yapıldığının incelenmesi gerekir.
90. Başvuru formu ve ekleri bu kapsamda incelendiğinde olay yeri
incelemesinden hemen sonra ölü muayenesi ve akabinde otopsi işlemlerinin
gerçekleştirildiği görülmektedir. Gerçekleştirilen otopsi işlemi neticesinde
hazırlanan raporda, G.Ç.nin ağız tavanından giren ve
kafasının üst bölgesinden çıkan bir mermiyle yaralandığı, atışın bitişik atış
mesafesinden yapılmış olduğu, G.Ç.nin ölümünün ateşli
silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin doku harabiyeti
sonucu meydana gelmiş olduğu yönünde tespitler yapılmıştır.
91. Soruşturma kapsamında ayrıca kimyasal ve balistik inceleme
raporlarının alındığı görülmektedir. Yapılan balistik inceleme neticesinde olay
yerinde bulunan üç adet mermi kovanının G.Ç.ye ait tüfek ile atılmış olduğu
tespit edilmiştir. Atış artığı ile ilgili olarak yapılan kimyasal inceleme
neticesinde ise G.Ç.nin sağ el dış ve sol el dış
bölgesinden alınan svaplarda atış artığı tespit
edilmiştir. Keza G.Ç.ye ait siperliğin ön tarafından alınan svaplar
ile ölüm olayının gerçekleştiği aracın iç kısmından alınan svaplar
üzerinde de atış artığı tespit edilmiştir. G.Ç.nin
arkadaşlarından alınan svaplarda ise atış artığı
bulunamamıştır.
92. Olayla ilgili olarak ayrıca bazı asker kişiler ile sivil
kişilerin tanık olarak ifadelerinin alındığı, tanık olarak dinlenen bu
kişilerin beyanlarının cinayet iddiasını destekleyecek herhangi bir açıklama
içermediği, aksine bu kişilerin beyanlarının, özellikle de G.Ç.nin
eski kız arkadaşı olduğunu ifade eden T.K.nin
beyanlarının olayın intihar olabileceği yönünde ciddi bilgiler içerdiği
görülmektedir.
93. Bu durumda Askerî Savcılık tarafından G.Ç.nin
üçüncü kişi ya da kişilerin eylemi neticesinde öldürülüp öldürülmediği
hususunda etkili bir soruşturma yürütüldüğü, soruşturma kapsamında elde edilen
hiçbir delilin G.Ç.nin üçüncü kişi ya da kişilerce
öldürülmüş olabileceği iddiasını desteklemediği, dolayısıyla Askerî Savcılığın G.Ç.nin intihar etmek suretiyle hayatına son verdiği
yönündeki tespitinden ayrılmayı gerektirecek bir durumun somut olayda
bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
94. Ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini koruyabilecek
ölçüde soruşturmaya katılmaları da etkili soruşturmanın önemli
unsurlarındandır. Ceza soruşturması süreci bu kapsamda incelendiğinde kısıtlama
kararı nedeniyle belli bir dönem (13/6/2012-10/10/2012) soruşturma dosyasına
erişilememiş ise de başvurucunun gerek kısıtlama kararından önce gerekse
kısıtlama kararının kaldırılmasından sonra soruşturmaya aktif bir şekilde
katılabildiği, delillerini soruşturma makamlarına sunabildiği ve iddialarını
soruşturma makamları önünde dile getirebilme imkânını elde edebildiği
görülmektedir. Bu bağlamda başvurucunun 4/2/2012 tarihinde ifadesinin alındığı,
5/6/2012 tarihinde yapılan keşfe katıldığı ve muhtelif tarihlerde Askerî
Savcılığa dilekçeler vererek soruşturma sürecine etkin bir şekilde katılma
imkânı elde ettiği anlaşılmaktadır.
95. Ayrıca 2 yıl 8 ay gibi makul kabul edilebilecek bir sürede
soruşturmanın sonuçlandırıldığı görülmektedir.
96. Sonuç olarak yukarıdaki tespitler bir arada
değerlendirildiğinde başvuruya konu soruşturmada olayın aydınlatılabilmesi için
gerekli olan adımların zamanında atılmadığı, delillerin toplanması konusunda
gerekli özenin gösterilmediği, başvurucunun etkin bir şekilde soruşturmaya
katılamadığı ve soruşturmanın makul süratle yürütülmediği sonucuna ulaşılması
mümkün gözükmemektedir. Başvuru konusu olayda soruşturma makamlarının elde
ettikleri tüm bulgulara ilişkin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analiz
yapmadıkları da söylenemez.
97. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu olayda yaşam hakkının
usul yönünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının usul yönünün İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
22/2/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.