logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Kadir Turgut [1.B.], B. No: 2014/19125, 19/4/2017, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KADİR TURGUT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/19125)

 

Karar Tarihi: 19/4/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Kadir TURGUT

Vekili

:

Av. Özer DURA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 8/12/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 26/7/2004 tarihli iddianamesi ile suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yağma, tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği iddiasıyla başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.

9. (Kapatılan) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250. madde ile görevli) 2/7/2005 tarihli kararı ile başvurucunun suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yağma suçlarından sırasıyla 2 yıl 1 ay hapis ve 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, diğer suçlardan beraatine karar verilmiştir.

10. Temyiz üzerine hüküm Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 7/2/2008 tarihli kararı ile katılan H.H.Y.ye karşı işlenen eylemler yönünden bozulmuş, diğer hükümlerin onanmasına karar verilmiştir.

11. Bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 28/10/2011 tarihli kararıyla başvurucunun yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beşeryıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"Yukarıda delilleri anlatılan olayın bir bütün olarak incelenmesinde müdahilin anlatımlarının olayların oluş ve akışına uygun olduğu tanık anlatımlarının ve HTS raporlarının müdahili doğruladığı, yine sanık A.T.nin beyanlarının olayların oluş tarzına uygun olduğu bu haliyle sanık Kadir TURGUT'un müdahil H.H.Y.den 75 milyar TL parayı korkutma ve sindirme gücüne dayanarak almak istediği, parayı alamayınca müdahilin düğün salonlarını kiralamak istediği, bunu temin etmek için de işyerine kendisine rica da bulunmak durumu anlatmak için gelen müdahili yanındaki sanıklar A.O.K. ve A.T. ile birlikte itekleyenek yan odaya geçirttiği, bu arada sanıklardan A.O.K.ye dikte ettirerek müdahile de düğün salonlarının ismini yazdırarak protokol başlıklı bir kağıt imzalattığı, müdahilin yazılanları göremediği, müdahilin olay yerinden ayrılmasına müsaade edildikten sonra giderken sanık Kadir'in müdahili arkadan çağırarak biz öyle de böyle de almasını biliriz diyerek müdahile imzalattığı muhtemel olan protokol kağıdını yırtması olayının sabit olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar müdahil, sanıklar Kadir TURGUT yanında A.T. ve A.O.K. dışında K.K. ve O.Ö.nün olduğunu teşhis yapmış ise de müdahilin beyanları dışında olayın en yakın tanıklarından ve ilk anlatımlarının samimi olduğu kanaatine varılan ve bu şekilde değerlendirilen tanık İ.K.nin bu olay ile ilgili sanıkları sayarken sanıklardan K.K. ve O.Ö.nün ismini söylemediği, diğer sanıklar ile ilgili beyanda bulunduğu, müdahilin de ilk varışta Kadir yanında iki adamı olduğunu söylediği görüldüğünden şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince bu eylem ile ilgili diğer iki sanığın beraatine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

Eylemin hukuki olarak değerlendirilmesinde ise Kadir TURGUT'un imzalattığı porotokolün içeriğinin ne olduğunun bilinmediği, müdahil anlatımına da göre de yırtıldığı, bu belgenin 765 sayılı TCK.nun 499. maddesinde belirtilen bir belge olup olmadığının tam olarak açıklığa kavuşmadığı, ancak sabit ve açık olan hususun ise sanık Kadir TURGUT ve adamlarının müdahilden 75 milyar TL parayı gasp etmek istedikleri, bunu alamayınca bunun karşılığında müdahilin işlettiği düğün salonları ile ilgili kendi lehlerine olan bir durum yaratmak istedikleri, ancak sonuca ulaşamadıkları, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı, bu nedenle sanıkların eylemlerinin yağmaya teşebbüs olduğu kanaatine varılmış ve sanıkların bu eylemden dolayı cezalandırılmalarına karar verilmiştir."

12. Temyiz üzerine hüküm, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29/9/2014 tarihli kararı ile onanmıştır.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Mahkemenin 19/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, Mahkeme ve Yargıtay kararlarının yeterli gerekçe ihtiva etmediğini, lehine delillerin değerlendirilmediğini, çelişkili müşteki ve tanık beyanları esas alınarak karar verildiğini, suç tarihinin bir gün ile sınırlandırıldığını, usul hükümlerinin hatalı yorumlandığını, lehe kanun maddelerinin uygulanmadığını, savunmalarına itibar edilmediğini, suç örgütünün oluşmadığını belirterek çelişmeli yargılama ilkesinin ve gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak açıkça gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir.

16. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır.

17. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

18. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilseler de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

19. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).

20. Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

21. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate alınarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu (bkz. § 11) görüldüğünden gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

22. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

25. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).

26. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).

27. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 10 yıl 2 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

30. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

31. Somut olayda, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

32. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin (kapatılan) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK mülga 250. madde ile görevli) yerine dava dosyasının devredildiği Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2008/390) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Kadir Turgut [1.B.], B. No: 2014/19125, 19/4/2017, § …)
   
Başvuru Adı KADİR TURGUT
Başvuru No 2014/19125
Başvuru Tarihi 8/12/2014
Karar Tarihi 19/4/2017

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gerekçeli karar hakkı ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi