TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CEMAL DUĞAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19308)
|
|
Karar Tarihi: 15/2/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 8/6/2017 - 30090
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Şermin
BİRTANE
|
Başvurucu
|
:
|
Cemal DUĞAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat
ÖZDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, trafiği tehlikeye düşüren davranışlarda bulunulduğu
belirtilerek idari para cezası uygulanmasının asıl amacının cinsel kimliğin
baskı altına alınması olduğundan bahisle eşitlik ilkesi ve özel hayata saygı
hakkının; kolluk tarafından haksız olarak tutulma sebebiyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/12/2014 tarihinde Bursa 3. Sulh Ceza Hâkimliği
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 4/9/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, nüfus kaydına göre 28/8/1980 doğumludur. Bireysel
başvuru formunda cinsel tercih bakımından travesti kimliğinde olduğunu, sosyal
çevresinde kadın ismi kullandığını beyan etmiştir.
7. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü polis memurları tarafından
12/3/2014 tarihinde saat 01.45'te düzenlenen tutanakta; yapılan denetim
esnasında başvurucunun yaya olarak Yeni Yalova Yolu Beşyol
Kavşağı civarında seyir hâlindeki araçları durdurmaya çalıştığı, araçların
önüne geçerek trafiği tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunduğunun
tespit edildiği, hangi amaçla orada bulunduğuna dair soruya otostop yaparak
fuhuş amacıyla müşteri aradığı cevabını verdiği ve bunun üzerine konuyla ilgili
gerekli işlemlerin yapılması için Ahlak Büro Amirliğine intikal ettirildiği
belirtilmiştir. Anılan tutanakta; başvurucu hakkında yapılan UYAP
sorgulamasında kaydının mevcut olduğu ancak aranmadığının anlaşıldığı, herhangi
bir darp ve cebire maruz kalmadığından dolayı doktor raporu almak istemediğini
beyan ettiği, trafiği tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle gerekli idari işlemler
yapıldıktan sonra başvurucunun gönderildiği ifade edilmiştir.
8. Bursa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 12/3/2014 tarihli ve
518703 sayılı Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı ile taşıt yolu üzerinde
trafiği tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle başvurucu
hakkında 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 68.
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca 80 TL para cezası
uygulanmıştır.
9. Başvurucu, vekili aracılığıyla verdiği 27/3/2014 tarihli
dilekçe ile söz konusu idari para cezasına itiraz etmiştir. Anılan dilekçede
başvurucu; idari para cezasının kendisinin travesti kimliğinin baskılanması
amacıyla verildiğini, polis memurlarının kendisini haksız olarak iki saat
Emniyet Müdürlüğünde beklettiğini, bu şekilde hürriyetinden yoksun bırakılarak
suç işlendiğini, ilgili görevliler hakkında yasal başvuru haklarının saklı
olduğunu belirtmiş ve idari para cezasının iptalini talep etmiştir.
10. Bursa 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 9/4/2014 tarihli ara
kararıyla idareden söz konusu para cezasına dayanak belgelerin gönderilmesi istenmiştir.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğünün 6/5/2014 tarihli yazısıyla 12/3/2014 tarihinde
saat 01.45'te yapılan trafik denetimi sırasında başvurucunun seyir hâlindeki
araçları durdurmaya çalışarak araçların önüne geçip trafiği tehlikeye
düşürdüğünün tespit edilmesi üzerine hakkında 2918 sayılı Kanun uyarınca ilgili
yaptırımın uygulandığı, başvurucunun daha önce de aynı şekilde 2918 sayılı
Kanun'un 68. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendini ihlal ettiği ve hakkında
idari işlem yapıldığı bildirilmiştir. İdarenin söz konusu savunmasının
18/7/2014 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
11. Bursa 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 16/10/2014 tarihli ve
2014/945 Değişik İş sayılı kararı ile başvurucunun itirazı kesin olarak
reddedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
“...İtiraz edenin dilekçesindeki iddiaları
doğrultusunda ceza tutanağının aksinin kesin delillerle kanıtlanamadığı, bu
itibarla idari yaptırım kararının hukuka uygun olarak verildiği ve itirazın
yerinde olmadığı kanaatine varıldığından, itirazın reddine karar vermek
gerekmiştir.”
12. Karar, başvurucu vekiline 10/11/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 10/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesi tarafından Bursa Valiliğine yazılan
yazıyla; başvurucunun tutulduğu, emniyet birimlerine getirildiği, serbest
bırakıldığı saatlerin bildirilmesi istenmiştir.
15. Bursa Valiliğinin cevap yazısında ve gönderilen belgelerde,
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği görevlileri tarafından 12/3/2014
tarihinde saat 01.45'te yapılan denetim sırasında başvurucunun seyir hâlindeki
araçları durdurmaya çalışarak araçların önüne geçip trafiği tehlikeye
düşürdüğünün tespit edildiği, başvurucunun fuhuş amacıyla müşteri aradığını
beyan etmesi üzerine Emniyet Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliğine götürüldüğü,
burada başvurucunun UYAP'ta kaydı ile aranan
kişilerden olup olmadığının araştırıldığı, UYAP kayıtlarında başvurucunun daha
önce il içinde merkezî yerlerde fuhuş amaçlı müşteri bulmak için otostop
yaptığından bahisle idari işlemler yapıldığı ancak aranan şahıslardan olmadığının
anlaşıldığı, bunun üzerine Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünden ekip talep
edildiği, Müdürlüğün görevli polis memuru tarafından Polis Bilgi Sistemi
(POLNET) kayıtlarına göre saat 02.39'da 2918 sayılı Kanun'un 68. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca hakkında idari para cezası tutanağı
tanzim edilerek başvurucunun gönderildiği belirtilmiştir.
16. Bireysel başvuru formu ve eklerinde başvurucunun haksız
olarak iki saat Emniyet Müdürlüğünde bekletildiği iddiasına yönelik olarak
ilgili polis memurları hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulunup
bulunmadığı veya devlet aleyhine tazminat yoluna başvurup başvurmadığı
konusunda bilgi bulunmamaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
17. 2918 sayılı Kanun'un
"Emniyet Genel Müdürlüğünün, merkez, bölge, il ve ilçe trafik kuruluşları,
görev ve yetkileri" kenar başlıklı 5. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinin ilgili kısmı şöyledir:
“b) Görev ve yetkiler:
1. Araçları, bu Kanuna göre araçlarda bulundurulması gerekli belge ve
gereçleri, sürücüleri ve bunlara ait belgeleri, sürücülerin ve karayolunu
kullanan diğer kişilerin kurallara uyup uymadığını, trafik düzenlemelerinin ve
çeşitli tesislerin bu Kanun hükümlerine uygun olup olmadığını denetlemek,
2. Duran ve akan trafiği düzenlemek ve
yönetmek,
3. (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)
4. El koyduğu trafik kazalarında trafik kaza
tespit tutanağı düzenlemek,
5. Trafik suçu işleyenler hakkında tutanak
düzenlemek, gerekli işlemleri yapmak ve takip etmek,
6. Trafik kazası neticesinde hastalanan veya
yaralananların bakımlarını sağlayacak tedbirlerin süratla
alınmasına yardımcı olmak ve yakınlarına haber vermek,
...”
18. 2918 sayılı Kanun'un "Yayaların
uyacakları kurallar" kenar başlıklı 68. Maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi şöyledir:
“Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu
hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya
tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca
kullanmaları yasaktır.
(Değişik: 21/5/1997 - 4262/4 md.) Bu madde hükümlerine uymayan yayalar 1 800 000 lira
para cezası ile cezalandırılırlar.”
19. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî
yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en
geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine
başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî
yaptırım kararı kesinleşir.”
20. 5326 sayılı Kanun'un 28. maddesinin (10) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Üçbin Türk Lirası dahil idarî para
cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.”
21. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "İnsanlığa karşı suçlar" kenar
başlıklı 77. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan
doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:
...
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma.
…”
22. 5237 sayılı Kanun’un "Kişi
hürriyetinden yoksun bırakma" kenar başlıklı 109. maddesinin
(1) ve (3) numaralı fıkralarının ilgili bölümleri şöyledir:
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde
kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis
cezası verilir.
...
(3) Bu suçun;
...
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye
kullanılmak suretiyle,
...
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre
verilecek ceza bir kat artırılır.”
23. 5237 sayılı Kanun’un "Nefret
ve ayrımcılık" kenar başlıklı 122. maddesi şöyledir:
“(1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet,
engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından
kaynaklanan nefret nedeniyle;
a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir
taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,
b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir
hizmetten yararlanmasını,
c) Bir kişinin işe alınmasını,
d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte
bulunmasını,
engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.”
24. 5237 sayılı Kanun’un
"Hayasızca hareketler" kenar başlıklı 225. maddesi
şöyledir:
“Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan
bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
25. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
“1) Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya
tutukluluğunun devamına karar verilen
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten
isteyebilirler."
26. 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun "Durdurma
ve kimlik sorma" kenar başlıklı 4/A maddesi şöyledir:
“Polis, kişileri ve araçları;
a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,
b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin
yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini
tespit etmek,
c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme
kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,
ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya
malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi
önlemek amacıyla durdurabilir.
...”
27. 2559 sayılı Kanun’un 11. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
“Polis;
A) Genel ahlak ve edep kurallarına aykırı
olarak; utanç verici ve toplum düzeni bakımından tasvip edilmeyen tavır ve
davranışta bulunanlar(ı)...
...
Herhangi bir müracaat veya şikayet olmasa bile
engeller, davranışlarının devamını durdurarak yasaklar...”
B. Uluslararası Hukuk
28. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Ayrımcılık yasağı" kenar
başlıklı 14. maddesi şöyledir:
"Bu Sözleşme'de
tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din,
siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa
aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı
hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır."
29. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadında eş cinsel
ilişkilerin suç sayılması (Dudgeon/Birleşik Krallık, B. No: 7525/76,
22/10/1981; Norris/İrlanda,
B. No: 10581/83, 26/10/1988; Modinos/Kıbrıs, B.
No: 15070/89, 22/4/1993), kişilerin cinsel yönelimleri sebep gösterilerek
mesleklerinden çıkarılmaları (Smith ve Grady/Birleşik Krallık, B. No: 33985/96,
33986/96, 27/9/1999; Beck, Copp ve Bazeley/Birleşik Krallık, B. No: 48535/99,
48536/99, 48537/99, 22/10/2002), transseksüellerin cinsiyet değişikliği
durumunun hukuki olarak tanınmaması, özellikle de iş, sosyal güvenlik,
emeklilik ve evlenme haklarının engellenmesi özel hayata saygı hakkına müdahale
kabul edilmiştir (Y.Y./Türkiye,
B. No: 14793/08, 10/3/2015; Christine Goodwin/Birleşik Krallık [BD],
B. No: 28957/95, 11/7/2002; Van Kück/Almanya, B. No: 35968/97, 12/6/2003).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 15/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
31. Başvurucu; cinsel tercihi yönünden travesti olduğunu,
12/3/2014 tarihinde yolda yürüdüğü sırada etrafa rahatsızlık veren ya da hukuka
aykırı herhangi bir harekette bulunmadığı hâlde kolluk görevlilerince rızası
dışında resmî araca bindirilerek Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü, iki veya üç
saate yakın bir süre Emniyet Müdürlüğünde bekletilerek hürriyetinden
alıkonulduktan sonra idari para cezası tutanağının tarafına tebliğ edildiğini
belirtmiştir. Başvurucu; yaratılış özelliklerinden utanmadan herkesin özgürce
yaşama hakkına sahip olduğunu, travesti olduğu için söz konusu para cezasının
verildiğini, dolayısıyla cinsel yönelimi nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığını,
bu suretle Anayasa'nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ile ayrımcılık
yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, ortada bir suç
şüphesi olmamasına rağmen iki saat süreyle Emniyet Müdürlüğünde bekletilmesi ve
bu şekilde hukuka aykırı olarak hürriyetinden alıkonulması nedeniyle
Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu, ihlalin tespitiyle yeniden
yargılama yapılmasına karar verilmesini ve uygun bir manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru konusu olayda yukarıda yer verilen
iddialar bütün olarak gözetildiğinde başvurucunun esasen cinsel yönelimi ve
yaşam tarzı nedeniyle tarafına idari yaptırım uygulandığını ve bu durumun
eşitlik ilkesi ile ayrımcılık yasağına aykırı olduğunu ileri sürdüğü
anlaşılmaktadır.
33. Başvurucunun, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik
ilkesi ve Sözleşme'nin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine yönelik iddialarının -bahsi geçen maddelerdeki ifadeler dikkate
alındığında- soyut olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp mutlaka Anayasa ve
Sözleşme kapsamında yer alan diğer temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı olarak
ele alınması gerekir. Bir başka ifadeyle ayrımcılık yasağının ihlal edilip
edilmediğinin tartışılabilmesi için ihlal iddiasının, kişinin hangi temel hak
ve özgürlüğü konusunda ayrımcılığa maruz kaldığı sorularına cevap verebilmesi
gerekmektedir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
33).
34. Bu çerçevede özel hayat kavramı kişisel kimlikle ilgili olup
kişinin cinsel tercihi de kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sadece cinsel
tercihe dayalı olarak maruz kalınabilecek bir uygulamanın kişinin kimliği, öz
algılama, öz saygı ve sonuç olarak özel hayatında olumsuz etkileri olabileceği gözönünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle somut başvuru
açısından başvurucunun Anayasa’nın 10. maddesine dayanan ihlal iddiasının
-yukarıda yer verilen şikâyetleri dikkate alınarak- Anayasa’da güvence altına
alınan özel hayata saygı hakkı ile bağlantılı olarak incelenmesi gerektiği
sonucuna varılmıştır.
35. Bunun yanı sıra başvurucunun ortada bir suç şüphesi
olmamasına rağmen iki saat süreyle Emniyet Müdürlüğünde bekletildiği, hukuka
aykırı şekilde hürriyetinden alıkonulduğu iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinde
güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi
gerekmektedir.
1. Eşitlik İlkesiyle
Bağlantılı Olarak Değerlendirilen Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
36. Başvurucu; cinsel tercihi ve yaşam tarzı nedeniyle idari
yaptırıma maruz kaldığını, bu nedenle eşitlik ilkesi ve özel hayata saygı
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
37. Anayasa'nın "Özel
hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin birinci
fıkrası şöyledir:
"Herkes, özel hayatına
ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve
aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
38. Anayasa'nın "Kanun
önünde eşitlik" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve
beşinci fıkraları şöyledir:
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
...
Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar."
39. Özel hayata saygı hakkının kapsamının belirlenmesinde
“bireyin kişiliğini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi” kavramı temel
alınmaktadır. Özellikle mahremiyet alanında cereyan eden cinsel tercihini
belirleme hakkı, cinsel eğilim, cinsel içerikli eylem ve davranışların bu alana
dâhil olduğuna kuşku yoktur (Serap Tortuk, B. No:
2013/9660, 21/1/2015, § 35; Dudgeon/Birleşik Krallık,
§§ 40, 41).
40. Ayrımcılık, nesnel ve makul bir gerekçe olmaksızın konuyla
ilgili olarak benzer durumda olan kişilere farklı muamelede bulunulmasıdır.
Aynı durumdaki kişilere farklı muamele, meşru bir amaca dayalı olmadığında ve
izlenilen yol ile varılmaya çalışılan hedef arasında makul bir orantılılık
ilişkisi kurulmadığında ayrımcılık teşkil etmektedir (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256,
25/6/2014, §§ 120, 121; D.H. ve
diğerleri/Çek Cumhuriyeti [BD], B. No: 57325/00, 13/11/2007, § 175; Burden/Birleşik Krallık[BD], B. No:
13378/05, 29/4/2008, § 60; Ünal
Tekeli/Türkiye, B. No: 29865/96, 16/11/2004, §§ 49-53).
41. Anayasa'nın 10. maddesinde yer verilen "dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,
felsefi inanç, din, mezhep" şeklindeki ayrımcılık temelleri
örnek olarak belirtilmiştir ve bu temeller madde metninde sayılanlarla sınırlı
değildir (Hüseyin Kesici, B. No:
2013/3440, 20/4/2016, § 56; AYM,
E.1986/11, K.1986/26, 4/11/1986).
42. Bu kapsamda kamu makamlarının bireylere sırf cinsel
tercihleri nedeniyle farklı muamelede bulunmaları ayrımcılık yasağının ihlali
olarak kabul edilmelidir (Kozak/Polonya,
B. No: 13102/02, 2/3/2010; Salgueiro da Silva Mouta/Portekiz, B. No: 33290/96, 21/12/1999; P.B. ve J.S./Avusturya, B. No: 18984/02,
22/7/2010).
43. Ancak ayrımcılık iddiasının ciddiye alınabilmesi için
başvurucunun kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile
kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ifade etmesi
yeterli olmayıp ayrıca bu farklılığın meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk,
cinsiyet, din, dil vb. bir ayrımcılık temeline dayandığını makul delillerle
ortaya koyması gerekir (Mesude Yaşar, B.
No: 2013/2738, 16/7/2014, § 48).
44. Kural olarak ayrımcı muameleye maruz kaldığını ileri süren
başvurucuların bu iddialarını yeterli ve ikna edici açıklamalar ve delillerle
ispat etmeleri gerekir. Bununla beraber ayrımcılığı kanıtlamak kolay değildir.
Bu yüzden başvurucuların kendilerine farklı muamele yapıldığını hukuka uygun
her türlü delille ispatlamaları mümkündür. Bunun ispatlanması durumunda farklı
muamelenin var olmadığını veya haklı sebeplere dayandığını ispat yükü farklı muameleyi
gerçekleştiren kamu makamlarına geçecektir (Ayla
[Şenses] Kara, B. No: 2013/7063, 5/11/2015, § 46).
45. 2918 sayılı Kanun'un 1. maddesinde, kara yollarında can ve
mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlama ve trafik güvenliğini
ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirleme amacına yer
verilmiştir.
46. Somut olayda başvurucu 12/3/2014 tarihinde yolda yürüdüğünü,
etrafa rahatsızlık veren herhangi bir davranışının olmadığını ileri sürmekle
birlikte Bursa İl Emniyet Müdürlüğü polis memurları tarafından düzenlenen
12/3/2014 tarihli tutanağa göre trafik denetimi sırasında başvurucunun kara
yolunda seyir hâlindeki araçlarıdurdurmaya çalıştığı
ve trafiği tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunduğunun tespit edildiği,
hangi amaçla orada bulunduğunun sorulması üzerine otostop yaparak fuhuş
amacıyla müşteri aradığını beyan ettiği anlaşılmıştır. Ayrıca Bursa Valiliği İl
Emniyet Müdürlüğünün Bursa 3. Sulh Ceza Hâkimliğine sunulan 6/5/2014 tarihli
savunmasında başvurucunun daha önce de aynı şekilde 2918 sayılı Kanun'un 68.
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendini ihlal ettiğinin bildirildiği
görülmüştür.
47. Bu durumda kamu makamlarınca başvurucunun trafiği tehlikeye
düşüren davranışlarının tespit edilerek söz konusu idari yaptırıma dair evrakta
somut ve ayrıntılı gerekçeye yer verilmek suretiyle belirtildiği, başvurucuya
bu davranışı karşılığında 2918 sayılı Kanun'da belirtilen cezadan daha ağır bir
yaptırım uygulanmadığı, dolayısıyla başvurucuya uygulanan trafik para cezasının
başvurucunun trafiği tehlikeye düşüren davranışları nedeniyle ilgili Kanun'a
uygun olarak verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Trafik kuralları herkes yönünden
bağlayıcı olup cinsel tercihleri veya taşıt yolu üzerinde bulunma amaçları ne
olursa olsun kişilerin trafiği tehlikeye düşürmeleri durumunda haklarında 2918
sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması çok doğaldır. Başvurucuya travesti
kimliği nedeniyle ayrımcı muamele yapıldığına dair iddiayı ispata yarayan
herhangi bir somut bilgi ve bulguya ise rastlanmamıştır. Bu itibarla somut
olayda sadece cinsel yönelimi dikkate alınarak başvurucu hakkında işlem tesis
edildiğini söylemek mümkün görünmemektedir.
48. Dolayısıyla söz konusu trafik para cezası nedeniyle
başvurucunun eşitlik ilkesiyle birlikte değerlendirilen özel hayata saygı hakkına
yönelik bir müdahale olmadığı sonucuna varılmıştır.
49. Açıklanan nedenlerle başvurucunun eşitlik ilkesiyle birlikte
değerlendirilen özel hayata saygı hakkına yönelik bir müdahalede bulunulmadığı
anlaşıldığından başvurunun bu kısmının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
50. Anayasa’nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konduktan sonra ikinci
ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin
özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır.
Dolayısıyla kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak
Anayasa’nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin
varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat
Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013,
§ 42).
51. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
52. Somut olayda Bursa İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince
12/3/2014 tarihinde saat 01.45'te yapılan denetim sırasında başvurucunun kara
yolunda seyir hâlindeki araçları durdurmaya çalıştığı, trafiği tehlikeye
düşürecek davranışlarda bulunduğunun tespit edildiği, hangi amaçla orada
bulunduğunun sorulmasına cevap olarak otostop yaparak fuhuş amacıyla müşteri
aradığını beyan etmesi üzerine konuyla ilgili gerekli işlemlerin yapılması için
Ahlak Büro Amirliğine götürüldüğü, burada hakkında yapılan UYAP sorgulamasında
kaydının mevcut olduğu ancak aranan kişilerden olmadığının anlaşıldığı, bunun
üzerine trafiği tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle POLNET kayıtlarına göre
verilen idari para cezası tebliğ edildikten sonra saat 02.39'da başvurucunun
gönderildiği anlaşılmıştır. Başvurucu bu işlemler sırasında Emniyet
Müdürlüğünde iki saat süreyle bekletildiğini belirtmekte ise de Bursa İl
Emniyet Müdürlüğünden gönderilen belgeler ve POLNET kayıtlarına göre
başvurucunun yaklaşık bir saat süreyle Ahlak Büro Amirliğinde beklediği
anlaşılmaktadır.
53. Başvurucu, kolluk görevlilerince rızası dışında resmî araca
bindirilerek Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü iddia etmekte olup burada
nezarete konulduğunu veya herhangi bir kötü muameleye maruz bırakıldığını ileri
sürmemiştir.
54. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında
hürriyetten yoksun bırakma kavramını tanımlamıştır. Buna göre hürriyetten
yoksun bırakma, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre
için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde
ifade edilebilecek iki unsuru içermektedir (Cüneyt
Kartal, B. No: 2013/6572, 20/3/2014, § 17).
55. Somut olayda başvurucunun isteği dışında polis tarafından
Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü ve burada bir saat süreyle bekletildiği açık
olup kamu makamlarınca bu şekilde bekletilmesi suretiyle başvurucunun
hürriyetinin kısıtlanmış olduğu kabul edilmelidir.
56. Anayasa'nın 19. maddesinin amacı kişileri keyfî bir şekilde
hürriyetten yoksun bırakılmaya karşı korumak olup maddede öngörülen istisnai
hâllerde kişi hürriyetine getirilecek sınırlamaların da maddenin amacına uygun
olması gerekir (Abdullah Ünal, B.
No: 2012/1094, 7/3/2014, § 38).
57. Anayasa'nın 19. maddesinin kişi hürriyetinin kısıtlanmasına
imkân tanıdığı durumlardan biri maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olan
"kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak kişilerin
tutulması" hâlidir.
58. 2559 sayılı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasının (A)
bendinde polisin genel ahlak ve edep kurallarına aykırı olarak utanç verici ve
toplum düzeni bakımından tasvip edilmeyen tavır ve davranışta bulunanları
herhangi bir müracaat veya şikâyet olmasa bile engelleyeceği, davranışlarının
devamını durdurarak yasaklayacağı düzenlemesi yer almaktadır. Aynı şekilde 2918
sayılı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasında polisin trafiği düzenlemek ve
yönetmek, trafik suçu işleyenler hakkında tutanak düzenlemek, gerekli işlemleri
yapmak ve takip etmek şeklinde görev ve yetkileri olduğu düzenlenmiştir.
59. Somut olayda kolluk görevlilerince, başvurucunun kara
yolunda seyir hâlindeki araçları durdurmaya çalıştığı ve trafiği tehlikeye
düşürecek davranışlarda bulunduğunun tespit edildiği, hangi amaçla orada
bulunduğunun sorulması üzerine otostop yaparak fuhuş amacıyla müşteri aradığını
beyan ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun bu şekilde
trafiği tehlikeye düşüren davranışlarına son verilmesi meşru amacına dayalı
olarak bulunduğu kara yolundan alınarak İl Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü
anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra başvurucunun Emniyet Müdürlüğünde yaklaşık bir
saat süreyle bekletildiği, bu esnada UYAP kayıtlarının incelendiği, aranan
kişilerden olup olmadığının araştırıldığı, hakkında trafiği tehlikeye düşürmek
nedeniyle idari para cezası tutanağı düzenlendiği, bu işlemlerin
tamamlanmasından sonra başvurucunun serbest bırakıldığı dikkate alındığında
başvurucunun tutulma süresinin makul bir süre olup söz konusu işlemlerin
gerektirdiğinin ötesinde olmadığı, bu nedenle Anayasa'nın 19. maddesinde yer
alan güvenceleri ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.
60. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Eşitlik ilkesiyle birlikte ele alınan özel hayata saygı
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
15/2/2017 tarihinde Engin YILDIRIM'ın karşı oyu ve
OYÇOKLUĞUYLA karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Cinsel yönelim olarak travesti olduğunu belirten başvurucuya,
yaya halindeyken araçları durdurmaya çalışıp, trafiği tehlikeye düşürdüğü
gerekçesiyle 2918 sayılı yasanın 68.maddesinin birinci fıkrası (c) bendi
uyarınca 80 TL idari para cezası uygulanmıştır.
2. Fuhuş amacıyla otostop yaptığını beyan ettiği kamu
makamlarınca iddia edilen başvurucu, Ahlak Büro Amirliğinde kendi rızası
dışında yaklaşık bir saat tutulmuş ve bu süre zarfında özgürlüğünden mahrum
bırakılmıştır. Bu süre içerisinde hakkında UYAP sorgulaması yapılmış ve idari
para cezası tebliğ edilmiştir. Hayatın olağan akışı içerisinde çok daha kısa
sürede sonuçlandırılabilecek ve ilgili kişinin polis merkezine getirilmesini
illa gerektirmeyen bu iki işlem için kişinin bir saat süreyle polis biriminde
alıkonulması Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve
güvenliği hakkına dönük bir müdahaledir. Başvurucunun, emniyette bekletilmesi
veya alıkonulması yukarıda belirtilen madde kapsamındaki hürriyetten yoksun
bırakmayı gerektiren tedbirlerden biri niteliğinde değildir.
3. Fuhuş iddiasıyla ilgili olarak hakkında herhangi bir işlem
yapılmayan başvurucunun trafiği tehlikeye düşüren davranışını engellemek
amacıyla polis merkezine götürülmesi bir kabahate uygun düşmeyen uygulamadır.
Trafiği tehlikeye düşüren herkes polis birimlerinde alıkonulmamakta veya polis
merkezlerine götürülmemektedir. UYAP sorgulaması ve idari para cezasının tebliği
kişiyi özgürlük hakkından mahrum bırakmayacak şekilde olay yerinde de
rahatlıkla yapılabilir ve yapılmaktadır.
4. Açıktır ki, trafiği tehlikeye düşüren herkes ilgili mevzuat
çerçevesinde yaptırıma uğrayabilir. Travesti cinsel kimliğine sahip kişilerin
de diğer tüm kişiler gibi trafiği tehlikeye atmama sorumluluğu taşıdığı izahtan
varestedir. Burada sorun, kişinin cinsel yöneliminden dolayı diğer kişilerden
farklı bir muameleye uğrayıp, uğramadığıdır..
5. Özel hayat kişisel kimlikle ilgili olup kişinin cinsel
yönelimi de kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Kamu makamlarının cinsel
yönelimleri nedeniyle kişilere farklı muamele yapmaları ayrımcılık yasağının
ihlali anlamına gelecektir.
6. Çoğunluğun, § 47’deki, “başvurucuya travesti kimliği nedeniyle
ayrımcı muamele yapıldığına dair iddiayı ispata yarayan herhangi bir somut
bilgi ve bulguya rastlanmamıştır” düşüncesine katılmak mümkün değildir. Kabul
etmek gerekir ki, çoğunluğun § 44’ de isabetle vurguladığı gibi “ayrımcılığı
kanıtlamak kolay değildir”.
7. Başvurucuya uygulanan idari para cezası işleminin
ayrımcılıktan kaynaklanmadığını söylemek mümkünse de, aynı şeyi başvurucunun
polis merkezine götürülüp, bir saat kadar orada bekletilmesi veya alıkonulması
uygulaması için söyleyemeyiz. Kanımca, bu uygulama başvurucunun ayrımcılığa
uğradığını gösteren somut bir bilgiyi ve durumu bize göstermektedir.
8. Başvurucunun, hürriyetten mahrum bırakılmasının cinsel
yöneliminden kaynaklanmadığı hususunda kamu makamları başvurucunun fuhuş
yaptığı beyanından dolayı emniyete götürüldüğünü belirtmektedir. Buna rağmen
başvurucu hakkında bu konuda işlem yapılmamış ve sadece trafiği tehlikeye
düşürmek kabahatinden dolayı para cezası uygulanmıştır. İlgili ceza tutanağında
trafiği tehlikeye düşürmenin fuhuş nedeniyle olduğu hususunda herhangi bir
bilgi ve bulguya da yer verilmemiştir.
9. Sonuç olarak, Anayasa’nın 10. maddesindeki ayrımcılık
yasağıyla birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun 19. maddede güvence altına
alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile 20. maddedeki özel hayatın
gizliliği hakkına demokratik bir toplum düzeni için gerekli olmayan bir şekilde
müdahalede bulunulduğundan yukarıda işaret edilen maddelerin ihlal edildiği
kanaatine ulaşılmıştır.