TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FURKAN SOYSAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/5812)
|
|
Karar Tarihi: 20/12/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Gülbin AYNUR
|
Başvurucu
|
:
|
Furkan
SOYSAL
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa
KAMALAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesinden
ilişiğin kesilmesi nedeniyle eğitim-öğrenim ve kamu hizmetine girme haklarının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, 2011 yılında Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri
Fakültesinde (Fakülte) eğitim ve öğrenime başlamıştır.
7. Başvurucunun Fakülteye kayıt yaptırdığı tarihte yürürlükte
olan mevzuat hükümlerine göre Fakülteden mezun olanlar emniyet teşkilatında
uygun kadrolara atanabilmektedir (bkz. §§ 15,17).
8. Başvurucu, Fakültedeki eğitimine devam ederken 4/4/2015
tarihinde çeşitli kanunlarda yapılan değişikliklerle ve söz konusu kanun
değişiklikleriyle uyumlaştırma çalışmaları kapsamında ilgili diğer mevzuatta
yapılan değişikliklerle Polis Koleji kapatılmış; Polis Akademisi Güvenlik
Bilimleri Fakültesi ise Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğü (PAEM)
şeklinde farklı bir statü ile yeniden yapılandırılmıştır (bkz. §§ 16,18).
9. Mevzuat değişiklikleri uyarınca 4/4/2015 tarihi itibarıyla
Fakültenin faaliyetine son verilmesi nedeniyle 12. sınıf öğrencisi iken ve
mezun olmak üzereyken başvurucunun okuldan ilişiği kesilmiştir.
10. Başvurucu, Fakülteden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin
iptali istemiyle 27/5/2015 tarihinde idari yargıda dava açmıştır.
11. Ankara 13. İdare Mahkemesi 26/2/2016 tarihli kararıyla
davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun Fakülteden ilişiğinin
kesilmesinin Kanun hükmü gereği olduğu, yürütme organına bu hususta bir yetki
tanınmadığı, bu sebeple dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
belirtilmiştir.
12. Karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 9/11/2016 tarihli onama
kararı ile kesinleşmiştir.
13. Nihai karar 9/1/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
14. Başvurucu 8/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. 25/4/2001 tarihli ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim
Kanunu'nun 27/3/2015 tarihli ve 6638 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu,
Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun'un 48. maddesi ile ilga edilen 21. maddesinin son
fıkrası şöyledir:
"Fakülteyi başarı ile bitiren öğrencilere
lisans diploması verilir ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu ile tespit
edilen rütbedeki amir sınıfına nasbedilerek ihtiyaç
duyulan kadrolara atanırlar."
16. 4652 sayılı Kanun'a 6638 sayılı Kanun'un 43. maddesiyle
eklenen geçici 7. madde şöyledir:
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
başka bir işlem yapılmasına gerek kalmaksızın Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne dönüştürülür ve geçici 6 ncı madde hükümleri çerçevesinde yapılacak atamalarla
kadroları tamamlanır.
Fakülte öğrencileri, Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenecek üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler
fakültelerine tercihlerine göre yerleştirilirler. Yerleştirme yapılacak
fakültelerin kontenjanları ile yerleştirmeye ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretim
Kurulu tarafından belirlenir."
17. 4652 sayılı Kanun'un 30. maddesine dayanılarak hazırlanan ve
olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17/8/2008 tarihli ve 26970 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Polis
Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi Giriş ve Eğitim-Öğretim
Yönetmeliği'nin 43. maddesi şöyledir:
"(1) Fakülteyi başarı ile bitiren
öğrencilere, Başkan ve Dekan tarafından imzalanan Güvenlik Bilimleri Fakültesi
Lisans Diplaması verilir ve uygun kadrolara
atanırlar."
18. 16/7/2015 tarihli ve 29418 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Akademisi Başkanlığı Polis Amirleri Eğitimi
Merkezi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği’nin "Öğrenci kaynakları" kenar başlıklı 5. maddesi
şöyledir:
"(1)PAEM’in öğrenci
kaynağı şunlardır;
a) Meslekte fiilen iki yılını dolduran ve kırkbeş yaşından gün almamış lisans mezunu polis memurları,
başpolis memurları ve kıdemli başpolis
memurları.
b) Emniyet mensubu olmayan lisans mezunları
veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar.
c) İlgili devletlerle yapılacak ikili
anlaşmalara bağlı olarak alınacak yabancı uyruklu öğrenciler."
19. Aynı Yönetmelik'in 43. maddesi şöyledir:
"17/8/2008 tarihli ve 26970 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik
Bilimleri Fakültesi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği yürürlükten
kaldırılmıştır."
B. Uluslararası Hukuk
1. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi
20. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ek 1 No.lu
Protokol’ünün 2. maddesinin ilgili kısmı söyledir:
"Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz."
2. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi İçtihadı
21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Sözleşme'nin ek 1
No.lu Protokol'ünün 2. maddesindeki düzenleme uyarınca taraf devletlerin
belirli bir zamanda var olan eğitim kurumlarına erişim hakkını garanti
ettiklerini, buna karşılık kendilerini belirli bir tipte veya seviyede eğitimi
kurmak ya da desteklemekle yükümlü kılacak bir hakkı kabul etmediklerini ifade
etmektedir (Belçika Eğitim Dili Davası,
B. No: 1474/62, 1677/62, 1691/62, 1769/63, 1994/63, 2126/4, 23/7/1968, §§ 3,
4). Diğer bir ifadeyle AİHM'e göre taraf devletlerin
belli eğitim kurumlarını kurma veya destekleme görevi bulunmamaktadır. Ancak
devletler, kurdukları veya destekledikleri eğitim kurumlarına etkili bir
şekilde erişimi sağlama yükümlülüğü altındadır (Ponomaryovi/Bulgaristan, B. No: 5335/05, 21/6/2011, §
49).
22. AİHM; önemine rağmen eğitim hakkının mutlak olmadığını,
doğası gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğinden bazı
kısıtlamalara tabi olabileceğini kaydetmiştir (Belçika
Eğitim Dili Davası, § 5; Leyla
Şahin/Türkiye, [BD], B. No: 44774/98, 10/11/2005, § 154). AİHM;
eğitim kurumlarını düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile
eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre zaman ve mekânda değişiklik
gösterebileceğini, dolayısıyla ulusal makamların bu konuda belli bir takdir
payından yararlandığını belirtmektedir (Belçika
Eğitim Dili Davası, § 3; Leyla
Şahin/Türkiye, § 154).
23. AİHM, getirilen sınırlamaların "hakkın özüne zarar
verecek ve etkililiğini azaltacak" genişlikte olmaması gerektiğini
belirtmekte; bunu temin etmek amacıyla da sınırlamaların ilgili kişiler
açısından "öngörülebilir" olduğuna ve "meşru bir amaç
güttüğüne" ikna olması gerektiğine işaret etmektedir (Leyla Şahin/Türkiye, § 154). Ancak AİHM'e göre devlet, Sözleşme'nin 8. ile 11. maddelerinde
olduğunun aksine ek 1 No.lu Protokol'ün 2. maddesi kapsamında bir meşru amaçlar
listesi ile bağlı değildir (Catan ve diğerleri/Moldova ve Rusya [BD], B.
No: 43370/04, 8252/05 ve 18454/06, § 140). AİHM, bir sınırlamanın ancak
kullanılan araç ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık
ilişkisi bulunduğu takdirde bu türden bir kısıtlamanın ek 1 No.lu Protokol'ün
2. maddesi ile uyumlu olacağını kabul etmektedir (Leyla Şahin/Türkiye, §154).Devletin bu alandaki takdir
aralığı eğitimin ilgili kişiler ve toplumun geneli için taşıdığı önemin
derecesine ters orantılı şekilde seviyesine bağlı olarak artar (Ponomaryovi/Bulgaristan, § 56).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 20/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Eğitim ve Öğrenim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu, Fakülteye kayıt yaptırdığı tarihte yürürlükte
bulunan mevzuata göre Fakülteden mezun olanların emniyet teşkilatı kadrolarına
polis amiri olarak doğrudan atanabildiklerini hatırlatmaktadır. Gerek meslek
edinme güvencesi gerekse eğitim masraflarına aile katkısının en aza
indirgenmesi noktasında sağladığı avantajlar nedeniyle Fakültede eğitim almayı
tercih ettiğini belirten başvurucu bu hususlarda haklı bir beklenti içine
girdiğini, bu beklentisinin korunmasının hukuk devleti ilkesinin bir gereği
olduğunu ifade etmektedir. Başvurucu, yaklaşık dört yıl eğitimine devam edip
mezuniyet aşamasına geldiği sırada öğretim döneminin bitmesi ve mezun olması
dahi beklenmeden okuldan ilişiği kesilmek suretiyle eğitimine son verilerek tüm
kazanılmış haklarından yoksun bırakıldığından şikâyet etmektedir. İlişik kesme
işleminin iptali istemiyle açtığı davada da etkili bir yargılama yapılmayarak
davasının reddedildiğini belirten başvurucu, eşitlik ilkesinin ve adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen
şikâyetlerinin özü Fakülteden ilişiğinin kesilmesi nedeniyle buradaki eğitim ve
öğrenimine devam edememesidir. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiaları eğitim ve
öğrenim hakkı kapsamında incelenmiştir.
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
28. Anayasa'nın "Eğitim
ve öğrenim hakkı ve ödevi" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir
ve düzenlenir."
29. Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrasında kimsenin
eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı belirtilmek suretiyle
"eğitim hakkı" herkes yönünden güvenceye bağlanmıştır. Eğitim hakkı,
kamu ve özel eğitim kurumlarını kapsadığı gibi eğitimin ilk, orta ve
yükseköğrenim seviyelerini de kapsar. Anayasa’da yer alan eğitim ve öğrenim
hakkı, kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe
negatif ödevini yüklemektedir (Adem Öğüt ve
diğerleri, B. No: 2014/20527, 22/11/2017,§ 44).
30. Anayasa'nın anılan maddesinde düzenlenen eğitim hakkı belli
bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanmasını ve bu eğitim
kurumlarına devam edebilmeyi teminat altına almaktadır. Bununla birlikte bu
hak, devlete belli bir eğitim kurumu kurma ödevi yüklemediği gibi devletin var
olan eğitim kurumlarını kaldırmasına veya statülerinde değişiklik yapmasına da
engel teşkil etmemektedir (Adem Öğüt ve
diğerleri, § 45; benzer yönde değerlendirme için bkz. Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No:
2013/583, 10/12/2014, § 68).
31. Somut olayda başvurucunun devam etmekte olduğu eğitim
kurumundan ilişiğinin kesilmesi eğitim hakkına yönelik bir müdahale teşkil
etmektedir.
32. Anayasa'nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz."
33. Yukarıda anılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen; kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük
ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 42.
maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Dolayısıyla başvurucunun eğitim hakkına
yapılan müdahalenin, söz konusu koşullara uygun olup olmadığının tespiti
gerekir.
34. Somut olayda başvurucunun Fakülteden ilişiğinin kesilmesi,
Fakültenin PAEM'e dönüştürülmesine ve burada
öğrenimine devam eden öğrencilerin Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek
üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler fakültelerine tercihlerine göre
yerleştirilmelerine ilişkin düzenlemeler öngören 4652 sayılı Kanun'un, 6638
sayılı Kanun'un 43. maddesiyle eklenen geçici 7. maddesine dayanmaktadır.
Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
35. Anayasa'nın 42. maddesinde eğitim hakkının
sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Bununla birlikte
eğitim hakkının mutlak ve sınırsız bir hak olduğu düşünülemez. Nitekim anılan
maddenin ikinci fıkrasında yer verilen
"Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir."
ifadesi ile devlete bir takdir alanı yaratılmıştır. Eğitim hakkının Anayasa'nın
"sosyal ve ekonomik haklar" bölümünde düzenlendiği hususu da
gözetildiğinde devlete tanınan bu takdir hakkının özünde bir
"sınırlama" yetkisi de içerdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan
Anayasa'da, diğer haklardan farklı olarak eğitim hakkının sınırlanması
hususunda kanun koyucuyu bağlayan belli bir meşru amaçlar listesi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun eğitim hakkının sınırlanması
hususundaki takdir aralığının geniş olduğu ifade edilebilir. Ancak kanun
koyucunun bu yetkisini kullanırken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan
"kamu yararı"nı gözetmesi gerektiği açıktır
(Adem Öğüt ve diğerleri, § 53).
36. 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nda
ve 4652 sayılı Kanun'da 6638 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki
hükümler uyarınca Polis Akademisinde öğrenci yetiştirmek üzere lise seviyesinde
Polis Koleji; lisans düzeyinde ise Güvenlik Bilimleri Fakültesi açıldığı,
anılan eğitim kurumlarına ilişkin mevzuat incelendiğinde bunların açılmasındaki
temel amacın polis amiri yetiştirmek olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra kanun
koyucu polis amiri alım koşulları yönünden sistem değişikliğine gitmiş ve polis
amiri ihtiyacını anılan kurumlardan karşılama yönündeki politikasından
vazgeçerek söz konusu kurumların kapatılmasına/yeniden yapılandırılmasına
ilişkin yasal düzenleme yapmıştır. Bu kapsamda 6638 sayılı Kanun ile yapılan
değişikliklerle Polis Kolejinin kapatıldığı ve Polis Akademisi Başkanlığı
bünyesindeki Fakültenin ise PAEM şeklinde farklı bir hukuki statüde yeniden
yapılandırıldığı görülmektedir.
37. 6638 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde lise düzeyinde olan
Polis Koleji ile dört yıllık eğitim veren Fakültenin kuruluş amaç ve
gereklerinin günümüz şartlarında ortadan kalktığı; düzenleme ile emniyet teşkilatında
istihdam edilecek personelin eğitim maliyetinin düşürülmesi, çağdaş ülkelerde
olduğu gibi bir eğitim sistemi oluşturulması ve emniyet teşkilatında çok
başlılık yaratan tüm eğitim kurumlarının Polis Akademisine bağlanmasının
amaçlandığı belirtilmiştir. Bu yönüyle 6638 sayılı Kanun’la anılan konuyla
ilgili yeni bir sistemin oluşturulmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Gerek
kamu güvenliği gerekse kişilerin bireysel güvenliğini doğrudan sağlamaya
yönelik emniyet hizmetlerinin en iyi şekilde yürütülmesinde bu hizmetlere uygun
personel seçme sisteminin oldukça etkili olduğu dikkate alındığında anılan
amacın kamu yararı ile örtüştüğü tartışmasızdır (AYM, E.2015/41, K.2017/98,
4/5/2017, §§ 272, 273).
38. Uygulanmasına geçilen bu yeni sistemin doğal bir sonucu ve
gereği olarak lisans düzeyinde eğitim veren Fakültenin faaliyetine son
verilmesinin ve bunun neticesinde hâlihazırda öğrenim gören öğrencilerin
ilişiğinin kesilmesinin yukarıda değinilen kamu yararının gerçekleştirilmesine
yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
39. Somut olayda başvurucunun Fakülteye girdiği dönemde
yürürlükte olan mevzuata göre Fakülte mezunlarına emniyet teşkilatı kadrolarına
polis amiri olarak doğrudan atanma hakkı tanınmışken -başvurucu henüz
Fakültedeki öğrenimine devam etmekte iken- yapılan mevzuat değişikliğiyle bu
hak ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca başvurucunun Fakülteden ilişiği kesilerek
kendisine buradan mezun olma imkânı da tanınmamıştır.
40. Başvurucunun başka yüksek öğretim kurumları yerine Güvenlik
Bilimleri Fakültesini tercih etmesinde ve buna göre eğitim ve iş kariyerini
planlamasında, yürürlükte bulunan mevzuata güvenerek buradan mezun olduğunda
polis amiri olacağı yönündeki beklentisinin de etkili olduğu yadsınamaz. Ancak
emniyet hizmetlerinin hem kamu güvenliği hem de bireylerin kişisel güvenlikleri
yönünden taşıdığı kritik önem, bu hizmet alanında köklü ve yapısal
değişiklikler getiren yeni sisteme ilişkin kurallara birtakım istisnaların
-başvurucunun Fakülteye devam etme ve buradan mezun olma hakkının saklı
tutulması gibi-öngörülmesine imkân tanımayabilir. Bir başka ifadeyle
başvurucunun böyle bir beklentiye sahip olmasının sistem değişikliğinin bütün
yönleriyle etkin bir şekilde ve bir an önce hayata geçirilmesinin önünde engel
teşkil edebileceği düşünülemez.
41. Bireysel başvuruya konu olayda emniyet teşkilatında istihdam
edilecek personelin seçimi ve eğitimi gibi hususlarda köklü ve yapısal
değişiklikler içeren söz konusu sistemin oluşturulması ile ulaşılmak istenen
kamu yararının, başvurucunun Fakülteden mezun olarak akabinde de polis amiri
olarak atanma yönündeki beklentisinin gözetilmesindeki bireysel yarara nazaran
baskın bir nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kişilerin önceki
mevzuatın yürürlükte kalacağı yönündeki güvenlerine dayalı olarak ortaya
çıkabilecek kayıplarını mümkün olduğunca telafi edebilecek/dengeleyebilecek
birtakım güvence ve imkânlara da sahip olmaları gerekir.
42. Bu bağlamda somut olayda belirtilen düzenlemelerle
başvurucunun her konudaki eğitim ve öğrenime erişmesine değil sadece Fakültenin
kapatılması nedeniyle bu eğitim kurumundaki eğitim ve öğrenime erişimine bir
sınırlama getirilmiş, öte yandan başvurucunun Yükseköğretim Kurulu tarafından
belirlenecek üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler fakültelerine
tercihlerine göre yerleştirilmesine imkân tanınmıştır (AYM, E.2015/41,
K.2017/98, 4/5/2017; §§ 281-283). Ayrıca başvurucunun polis amiri olma
yönündeki beklentisine ilişkin olarak da ilerleyen süreçte ilgili eğitim
alanının gerektirdiği niteliklere en uygun adayların seçilebilmesi amacıyla
getirilen sınavlara katılmak ve mevzuatta öngörülen diğer şartları da sağlamak
kaydıyla PAEM'de eğitim almasının önünde de bir engel
söz konusu değildir. Bu nedenle somut olayda eğitim ve öğrenim hakkının
kullanımını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel oluşturan bir
durumdan söz edilemez. Dolayısıyla başvurucunun önceki mevzuatın yürürlükte
kalacağı yönündeki güvenine dayalı olarak ortaya çıkabilecek kayıplarını mümkün
olduğunca telafi edebilecek/dengeleyebilecek yeterli güvence ve imkâna sahip
olduğu sonucuna varılmıştır.
43. Buna göre Fakülteden ilişiğinin kesilmiş olmasının-yukarıda
açıklandığı üzere sahip olduğu güvence ve olanaklar dikkate alındığında-
başvurucuya aşırı ve katlanılamaz bir külfet yüklemediği, belirtilen sistem
değişikliği ile sağlanmak istenen kamu yararının gerçekleştirilmesi amacıyla
başvurucunun eğitim hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
44. Bu durumda başvurucunun eğitim ve öğrenim hakkına yönelik
bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
45. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kamu Hizmetine Girme
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
46. Başvurucu, Fakülteden ilişiğinin kesilmesi nedeniyle çalışma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen
şikâyetlerinin özü Fakülteden mezun edilmemesi nedeniyle emniyet teşkilatı kadrolarına
atanamamasıdır. Bu itibarla belirtilen ihlal iddiası kamu hizmetine girme hakkı
yönünden incelenmiştir.
48. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı
Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi
için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence
altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir.
Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını
içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
49. Bireyin kamu hizmetine girme hakkı Anayasa’nın 70.
maddesinde güvence altına alınmış olmakla birlikte Sözleşme’de
düzenlenen haklardan değildir. Dolayısıyla başvurucunun başvuru formunda ifade
ettiği şekliyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü kamu hizmetine girme hakkı,
Anayasa ve Sözleşme ile Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin ortak koruma
alanına girmemektedir.
50. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Eğitim ve öğrenim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kamu hizmetine girme hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.