TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
CEM KAĞNICIOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/1951)
|
|
Karar Tarihi: 9/6/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır
YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Cem
KAĞNICIOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent
İLGÜ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; adam öldürme, rüşvet ve kaçakçılık suçlarından
dolayı açılan davalara istinaden sözleşmenin feshi işlemine karşı açılan davada
verilen karara yönelik yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin anılan
suçlardan dolayı beraat kararı verilmesine rağmen reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/2/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 31/3/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 4/1/2016 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 3/2/2016 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, uzman çavuş statüsünde görev yapmakta iken 2007
yılında üç ayrı fiil nedeniyle tutuklanıp hakkında kamu davası açılmış,
tutukluluk hâli devam ederken üç aydan fazla tutuklu kalmasından dolayı
kendisinden istifade edilemediği gerekçesiyle26/2/2008 tarihinde başvurucunun
sözleşmesi feshedilmiştir.
8. Bu işleme karşı açılan davada, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
(AYİM) Birinci Dairesinin 18/11/2008 tarihli ve E.2008/534, K.2008/1007 sayılı
kararı ile -her ne kadar adam öldürme suçundan delil yetersizliğinden beraat
etmiş ise de- tutuklu kaldığı süre ve rüşvet almak, rüşvet vermek, 10/7/2003
tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılık Kanunu'na muhalefet suçlarından devam eden
yargılamaları nedeniyle kendisinden istifade edilememe hâlinin objektif olarak
gerçekleştiği, anılan sebeple sözleşmenin feshi işleminde kullanılan takdir
yetkisinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
9. Bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de aynı
Dairenin 24/2/2009 tarihli ve E.2009/235, K.2009/177 sayılı kararı ile
reddedilmiştir.
10. Başvurucu, rüşvet suçlarından 2010 yılında ve kaçakçılık
suçundan da 2013 yılında delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesi üzerine
4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 64.
maddesinin (a) bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş; AYİM
Birinci Dairesinin 24/12/2013 tarihli ve E.2013/1251, K.2013/1281 sayılı kararı
ile 1602 sayılı Kanun'un 64. maddesinin (a) bendindeki ''Zorlayıcı nedenlerle ya da lehine karar verilen
tarafın eylemlerinden dolayı elde edilemeyen belge''nin yargılamanın iadesi nedeni sayılabilmesi için bu
belgenin, davanın görümü aşamasında mevcut, hükmü etkileyecek nitelikte ve
hüküm tarihinden sonra ele geçirilmiş bir belge olması gerektiği, yargılamanın
kesin hükümle sonuçlanmasından sonra düzenlenen yeni bir belgeye dayanılarak
yargılamanın yenilenmesinin mümkün olmadığı, somut olayda başvurucu hakkında
Nusaybin Asliye Ceza Mahkemesince yürütülen ceza yargılaması sonucunda 10/5/2013
tarihinde verilen ve 27/6/2013 tarihinde kesinleşen beraat hükmünün işbu talebe
konu iptal davasının görümü sırasında mevcut ve sonradan ele geçirilen bir
belge niteliğinde olmadığı keza söz konusu Kanun'un 64. maddesinin diğer
bentlerinde sayılan nedenlerin hiçbirisi de bulunmadığından yargılamanın iadesi
talebinin kabulünün mümkün görülmediği gerekçeleriyle talebin reddine karar
verilmiştir.
11. Karar 24/1/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 14/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 1602 sayılı Kanun'un "Yargılamanın
iadesi" kenar başlıklı 64. maddesi şöyledir:
"Daireler
ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyle yargılamanın iadesi istenebilir.
a) Zorlayıcı sebepler dolayısiyle
veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen
bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması;
b) Karara esas olarak alınan belgenin
sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu, mahkeme veya resmi bir makam
huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş
olup da yargılamanın iadesini isteyen kimsenin, karar zamanında bundan haberi
bulunmamış olması;
c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün
kesin hüküm halini alan bir kararla bozularak ortadan kalkması;
d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyan
ve ihbarda bulunduğunun, hükümle tahakkuk etmesi;
e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi
olan bir hile kullanmış olması;
f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler
huzuru ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması;
g) Çekilmeye mecbur olan Başkan veya üyenin
katılması ile karar verilmiş olması;
h) Tarafları ve sebebi aynı olan bir dava
hakkında verilen karara aykırı yeni bir karar verilmesine sebep olabilecek bir
madde yokken, aynı Daire veya diğer Daireler yahut Daireler Kurulu tarafından
evvelki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.
ı) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana
Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle
verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
Birinci fıkranın (ı) bendi kapsamına giren
kararlar hakkında yargılamanın iadesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının
kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir."
14. 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu'nun 12.
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları şöyledir:
''Görevde başarısız olanlarla, atandıkları kadro
görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitime
gönderilenlerden kurs veya eğitimde başarısız olan veya kendilerinden istifade
edilemeyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine
bakılmaksızın Türk Silâhlı Kuvvetleri ile ilişikleri
kesilir. Bunlar, yedekte er kaynağına alınırlar.
Görevde başarısız olma, intibak edememe ve
kendilerinden istifade edilememe hâlleri ve bunlara yapılacak işlemler,
çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir.''
15. 20/9/2005
tarihli ve 25942 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Uzman Erbaş Yönetmeliği'nin 13. maddesinin ikinci fıkrası
şöyledir:
''Görevde başarısız olanlar ile kendisinden
istifade edilemeyeceği (atış, spor, eğitim, operasyon ve istihdam edildikleri
kadro görev yerlerinde ve davranışlarında askerlik mesleği değerlerini
sergilemede, ikazlara rağmen istenen düzeye ulaşamayan ve aşırı derecede
borçlananlardan bu durumu rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlananlar,
mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içerisinde yedi gün ve daha uzun süre ile
göreve gelmeyenler) anlaşılan, atandıkları kadro görev yerleri ile ilgili
olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitime gönderilenlerden kurs
veya eğitimde başarısız olan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine
bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir. Bunlar yedekte er
kaynağına alınır.''
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; adam öldürme, rüşvet ve kaçakçılık suçlarından
hakkında açılan davalara istinaden sözleşmesinin feshedilmesine rağmen bu
suçlardan beraat ettiğini, Mahkeme tarafından da adam öldürme suçundan beraat
etmiş ise de rüşvet ve kaçakçılık suçlarından devam eden yargılamaları dikkate
alınarak kendisinden istifade edilememe hâlinin objektif nedenlere dayandığı
gerekçesiyle sözleşmenin feshi işleminin iptali istemiyle açtığı davanın
reddedildiğini, ret kararından sonra söz konusu iki suçtan da beraat ettiğini,
beraat kararlarının 1602 sayılı Kanun'un 64. maddesinde aranan şartlara tekabül
ettiğini, kesinleşen mahkeme kararından sonra masumiyetinin ortaya çıkması
nedeniyle, iadei muhakeme dışında başvurubileceği
yasal bir yolun da bulunmadığını, sonuç olarak işlemediği bir suçtan tutuklu
kalması üzerine kendisinden istifade edilemediği gerekçesiyle sözleşmesinin
feshedildiğini, söz konusu suçlardan ise beraat ettiği dikkate alındığında
masumiyet karinesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş
ve ihlalin tespit edilerek yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu; yargılamanın yenilenmesi
isteminin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma ve masumiyet karinesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüş ise de iddialarının mevzuatın yorumlanmasına ve kararın
adil olup olmadığı hususuna ilişkin olması nedeniyle başvurunun, yalnızca
yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin kararla ilgili olarak adil
yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmiştir.
19. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
21. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında bireysel
başvurulara ilişkin incelemelerde kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların
incelemeye tabi tutulamayacağı, 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2)
numaralı fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir.
22. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış
maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk
kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru
incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve
sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi
kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
23. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil; yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun; yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının
oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde eksiklik, ihmal ya da açık
keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması
gerekir (Nadi Karakoç, B. No:
2013/2767, 2/10/2013, § 22).
24. Başvuruya konu olayda, başvurucu hakkında açılan davalar
nedeniyle kaldığı tutukluluk süresi gözönünde
bulundurularak kendisinden istifade edilmediği gerekçesiyle sözleşmesi
feshedilmiş, fesih işlemine karşı açılan davada, her ne kadar adam öldürme
suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş ise de tutuklu kaldığı süre
ve rüşvet almak-rüşvet vermek ile 4926 sayılı Kaçakçılık Kanunu'na muhalefet
suçlarından devam eden yargılamaları nedeniyle kendisinden istifade edilememe
hâlinin objektif olarak gerçekleştiği, anılan sebeple sözleşmenin feshi
işleminde kullanılan takdir yetkisinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
25. Başvurucu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7'nci Kolordu
Komutanlığı Askerî Mahkemesinin temyiz edilmeyerek kesinleşen 17/4/2009 tarihli
kararı uyarınca delil yetersizliği nedeniyle rüşvet suçlarından ve Nusaybin
Asliye Ceza Mahkemesinin temyiz edilmeyerek kesinleşen 10/5/2013 tarihli kararı
uyarınca delil yetersizliği nedeniyle teşekkül hâlinde kaçakçılık suçundan
beraat etmiştir.
26. Anılan kararlar uyarınca başvurucu 1602 sayılı Kanun'un 64.
maddesinin (a) bendi uyarınca yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, AYİM
Birinci Dairesi ise 24/12/2013 tarihli kararıyla; 1602 sayılı Kanun'un 64.
maddesinin (a) bendindeki ''Zorlayıcı
nedenlerle ya da lehine karar verilen tarafın eylemlerinden dolayı elde
edilemeyen belge''nin, yargılamanın iadesi
nedeni sayılabilmesi için bu belgenin, davanın görüldüğü sırada mevcut, hükmü
etkileyecek nitelikte ve hüküm tarihinden sonra ele geçirilmiş bir belge olması
gerektiği, yargılamanın kesin hükümle sonuçlanmasından sonra düzenlenen yeni
bir belgeye dayanılarak yargılamanın yenilenmesinin mümkün olmadığı, somut
olayda, başvurucu hakkında Nusaybin Asliye Ceza Mahkemesince yürütülen ceza
yargılaması sonucunda 10/5/2013 tarihinde verilen ve 27/6/2013 tarihinde
kesinleşen beraat hükmünün, işbu talebe konu iptal davasının görümü sırasında
mevcut ve sonradan ele geçirilen bir belge niteliğinde olmadığı, keza söz
konusu Kanun'un 64. maddesinin diğer bentlerinde sayılan nedenlerin hiçbirisi
de bulunmadığından, yargılamanın iadesi talebinin kabulünün mümkün görülmediği
gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
27. Askeri idari yargılama usulünde kesinleşen hükümlere karşı
yargılamanın yenilenmesi 1602 sayılı Kanun'un 64. maddesinde yazılı sebeplerle
sınırlı olarak istenebilmektedir. Başvurucunun, söz konusu düzenleme gereğince
yapılan yargılamalardaki hak ihlallerini bireysel başvuru yoluyla Anayasa
Mahkemesine getirmesi mümkündür. Ancak Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler
ihlal edilmediği sürece ya da derece mahkemelerinin kararları açık keyfîlik içermedikçe kararlardaki maddi ve hukuki hatalar
bireysel başvuru kapsamında ele alınamaz. Bu kapsamda derece mahkemelerinin
delilleri takdirinde açık bir keyfîlik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (Keskinkılıç Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş., B. No:
2013/4413, 21/11/2013, § 34).
28. Başvurucu, sözleşmesinin feshine nedenolan
ceza yargılamalarından beraat etmiş olmasına rağmen yargılamanın yenilenmesi
talebini inceleyen AYİM tarafından bu talebinin reddedildiğini belirterek adil
yargılanma hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ise
de yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi
sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı
bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla
ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine veya kararın
gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi AYİM Birinci
Dairesinin yargılamanın yenilenmesi talebini yukarıda yer verilen gerekçeler
ile reddetmesinde bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.
29. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, AYİM Birinci Dairesi
kararının bariz takdir hatası veya açıkkeyfîlik de
içermediği anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
9/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.