TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EMEK YAPI YAT. İNŞ. TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/19521)
Karar Tarihi: 5/12/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Akif YILDIRIM
Başvurucu
Emek Yapı Yat. İnş. Tic. Ltd. Şti.
Temsilcisi
Eyüp EKŞİ
Vekili
Av. Murat ERDOĞAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezasının iptaline ilişkin başvuru sürecinde delillerin incelenmesi noktasında başvurucunun dezavantaja uğraması ve kararın gerekçesiz olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu Şirkete ait inşaat alanında belirlenen saatlerin dışında gürültü yapıldığı gerekçesiyle Kadıköy Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğünün 5/9/2014 tarihli kararıyla başvurucu hakkında 3.000 TL idari para cezası kesilmiştir.
7. 30/3/2005 tarihli ve 5236 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında verilen idari para cezası aynı tarihte başvurucuya tebliğ edilmiştir.
8. Başvurucu özetle cezaya konu işlem sırasında inşaat alanında yalnızca çevre temizliği yapıldığını ve çevreye rahatsızlık verecek ölçüde bir gürültünün söz konusu olmadığını ifade etmiştir. Zabıta görevlileri tarafından herhangi bir ses ölçümü yapılmadan ceza tanzim edildiğini ileri süren başvurucu, İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinden (Hâkimlik) söz konusu cezanın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek iptalini talep etmiştir.
9. Hâkimlik 30/10/2014 tarihli kararıyla başvurucu Şirketin, İl Mahali Çevre Kurulunun 28/2/2011 tarihli kararı ile hafta içi inşaat ve şantiye alanları çalışma saati olarak belirlediği 7.00-19.00 saatleri dışında saat 20:50'de çalışmalarına devam ettiği gerekçesiyle başvurunun kesin olarak reddine karar vermiştir.
10. Bu karar, başvurucuya 10/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
11. Bireysel başvuru 9/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 5326 sayılı Kanun’un 36. maddesi şöyledir:
“(1) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
(3) Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 5/12/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu; gürültüye neden olma eylemi nedeniyle aleyhinde uygulanan idari yaptırım kararının haksız olduğunu, ses ölçümü veya somut bir belirleme yapılmadan ceza verilmesine rağmen bu hususun göz ardı edildiğini iddia etmiştir. Cezaya esas tutanağın bilimsel verilere dayanmadığına dikkat çeken başvurucu, bu hususun kararda açıkça belirtilmediğini ve daha önce aynı nedene dayalı başka bir idari yaptırım kararına itiraz etmesi üzerine farklı bir mahkemece lehine karar verildiğini belirterek Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan hak ve ilkelerin ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
16. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının niteliği nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına alınmıştır.
18. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek nitelikte olsa bile kanunda belirtilen nitelikteki bir başvuru kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016, § 55).
19. Kanun’da anayasal ve kişisel önemden yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür: “Anayasal önem” olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul "başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımaması”, “kişisel önem” olarak adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise “başvurucunun önemli bir zarara uğramaması”dır (K.V., § 57).
20. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem taşıma unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte Mahkeme, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir(K.V., § 63).
21. Anayasa’nın uygulanması açısından önem taşıma unsurunda ise Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun önem taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin belli bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından farklı olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).
22. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun içinde bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilir (K.V., §§ 66, 67).
23. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, §§ 42-48; Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, §§ 34-42; Muharrem Keserci, B. No: 2012/575, 8/5/2014, §§ 43-55; Ahmet Teyit Keşli, B. No: 2013/2237, 18/9/2014, §§ 55-65; Abdulselam Tunç, B. No: 2013/6986, 5/11/2014, §§ 56-66; Gürhan Nerse, B. No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40; Aziz Ağırlı, B. No: 2013/1377, 25/3/2015, §§ 32-43; Düzgit Yalova Gemi İnşa Sanayi A.Ş., B. No: 2013/8756, 15/4/2015, §§ 37-48; Targan Tolga Yungul, B. No: 2013/1386, 16/4/2015, §§ 23-31; Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1020, 7/5/2015, §§ 22-35; Fahri Gösteriş, B. No:2013/1297, 13/4/2016, §§ 27-37; Zekayi Çelebi, B. No: 2014/5633, 18/5/2016, §§ 25-30; Özgür Murat Engin, B. No: 2014/7806, 21/9/2016, §§ 38-44; Laleş Çeliker, B. No: 2013/8413, 21/9/2016, §§ 24-31) silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanmak suretiyle ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır.
24. Başvurucu ayrıca karar sonucunu değiştirebilecek esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının da ihlal edildiğini şikâyet etmektedir.
25. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Mahkeme, içtihadında insan haklarına ilişkin güvencelerin soyut ve teorik olarak değil uygulamada ve etkili bir şekilde sağlanması amacının gerçekleşmesi için derece mahkemelerinin ileri sürülen iddia ve savunmalara şeklen cevap vermiş olmalarının yeterli olmadığına, iddia ve savunmalara verilen cevapların dayanaksız olmaması, tutarlı ve makul olması gerektiğine vurgu yapmıştır. Mahkeme özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Vesim Parlak, B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata, B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri, B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59;Şah Tarım İnş. Tur. Ltd. Şti., B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
26. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış açık içtihatlarının bulunduğu silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun genel bir soruna işaret etmediği gibi Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
27. Başvurucu, başvuru formunda maddi bir zarara uğradığından bahsetmemiş; sadece ihlalin tespitini talep etmiştir. Maddi zarar olarak nitelenebilecek idari para cezası miktarının inşaat şirketi olarak faaliyet gösteren başvurucunun mali durumuna ciddi anlamda zarar verdiği ve Şirket için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi bir açıklamanın olmadığı da gözetildiğinde başvuru konusu miktarın başvurucu açısından önemli bir zarar olduğu kanaatine ulaşılamamıştır.
28. Yukarıda açıklanan nedenlerle başvurunun Anayasa'nın yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da önemli bir zarara uğramadığı sonucuna varılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden yoksun olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/12/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.