TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BOR-AN İNŞAAT MAKİNE LOJİSTİK SAN. TİC. A.Ş. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/19988)
Karar Tarihi: 22/6/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucu
BOR-AN İNŞAAT MAKİNE LOJİSTİK SAN. TİC. A.Ş.
Temsilcisi
Binali BORAN
Vekili
Av. Oğuzhan AKGÜL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş mahkemesinde görülen istirdat davasının kesin hüküm nedeniyle reddi ve yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu tarafından 29/4/2009 tarihinde Ankara 11. İş Mahkemesinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) aleyhine açılan istirdat davasında başvurucu,SGK tarafından noksan işçilik bedeli ve gecikme cezası nedeniyle tahhakkuk ettirilerek ödeme emrine bağlanan ve haksız olarak ödenmek zorunda kalınan 1.389.569,81 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
9. Yapılan değerlendirme sonucu Ankara 11. İş Mahkemesi 13/9/2011 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne hükmetmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...
davacı şirketin Kurum kayıtlarına göre iş yeri olarak tescilinin bulunduğu, Kurum müfettişlerince düzenlenen raporda noksan işçilik karşılığı olarak 1.174.839,70 TL Kurum lehine alacak tahakkuk ettirildiği ve Kurumca tahsilinin talep edildiği, davacı işverence Ankara 10. İş Mahkemesi'ne 2003/1618 esasında dava açıldığı, yargılama aşamasında 5458 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği, Yasa hükmüne göre Yasadan yararlanmak için 25.04.2006 tarihinde Kuruma yapılan başvuruda borçların yeniden yapılanması ve taksitlendirme olanağının sağlanması için feragat şartının getirildiği, davacının davadan feragat ettiği, Kurumca yapılan yeniden yapılandırma sonucu davacının Kuruma 1.540.192,28 TL ödediği, davacının fazladan haksız olarak ödemek zorunda bırakıldığı miktarı talep ettiği anlaşılmış yapılan keşif, bilirkişi hesaplamaları doğrultusunda dava konusu işin yapımında teknolojik makina ve araçların kullanılmış olması nedeni ile işçilik bedellerinin düşük olması gerektiği, dava konusu iş için % 3.05 işçilik oranlarının bilirkişilerce hesaplandığı bu hesaplama doğrultusunda davacının davalı Kuruma 443.801.67 TL eksik işçilik bildiriminde bulunduğu, anlaşılmış, bunun sonucu hesaplanan prim borcunun miktarı yine bilirkişilerce hesaplanmış hesaplamalar doğrultusunda Kurumun davacıdan haksız yere tahsilatta bulunduğu anlaşılmış bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek aşağıdaki hüküm fıkrası kurulmuştur.
..."
10. Temyiz incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesinin kararı Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16/1/2012 tarihli ilamı ile bozulmuştur. İlamın ilgili kısımları şöyledir:
Somut olayda, müfettiş raporuna dayalı olarak, davacı tarafından yapılan taahhüt konusu işte, asgari işçilik oranının %8 olduğu belirlenerek prim tahakkuk ettirilmesi üzerine, davacı şirket tarafından sözkonusu prim borcunun iptali istemiyle Ankara 10.İş Mahkemesinin 2003/1618 Esas sayı iledava açıldığı, mahkemenin 2005/561 Karar sayılı kararı ile, bilirkişi raporu doğrultusunda asgari işçilik oranı %3.5kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı SGK'nın temyizi üzerine Dairemizin 27.06.2005 tarih ve 6478/7292 sayılı kararı ile, yapılan işte asgari işçilik oranının %8 olması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği; mahkemece direnme kararı verilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulunun 07.06.2006 tarih ve 2006/10-313 Esas, 2006/362 Karar sayılı kararı ile özel daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulduğu, Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı sonrasında davacı şirketin, 5458 sayılı Yasadan faydalanmak için davadan feragat ettiği, yapılandırmadan faydalanılarak eksik işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcunun ödendiği, bu kez davalı şirketin iş bu dava ile ödenenprimin istirdatına karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
...
O halde, eksik işçilik nedeniyle tahakkuk ettirilen prim borcunun iptali istemli davadan feragat edilmesi nedeniyle kesin hükmün sonuçları doğmuştur. Öte yandan, anılan davada hükme esas alınanbilirkişi raporunda asgari işçilik oranı %3.5 olarak belirlenmiş, ancak Dairemizin bozma ilamı ile asgariişçilik oranının %8 olması gerektiğinden bahisle bozulmuş, direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kurul kararı ile de asgari işçilik oranının %8 olduğu hususu kesinleşmiştir. Mahkemece, kesin hüküm nedeniyle ve yine Yargıtay ilamı ile asgari işçilik oranının kesinleştiği hususu nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
11. Bozma ilamının ardından dava dosyasını yeniden incelemeye alan Ankara 11. İş Mahkemesi 27/11/2012 tarihli kararıyla bozma ilamına uyarak daha önce kesinleşmiş hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiş, temyiz incelemesi sonucu karar Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 30/9/2013 tarihli ilamı ile onanmış ve yargılama sona ermiştir.
12. Başvurucu Yargıtay onama ilamını 25/11/2014 tarihinde Mahkeme kaleminde tebliğ aldığını belirterek 23/12/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 22/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No:2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B. No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).
17. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç, §§ 57, 58).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 4 yıl 5 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Başvurucu, Ankara 10. İş Mahkemesinde açtığı SGK işleminin iptali davası devam ederken çıkarılan 22/2/2006 tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile getirilen imkânlardan yararlanmak için açılmış olan davalardan feragat etme şartı gereğince açtığı davadan feragat ettiğini ve davanın feragat ile sonuçlanarak kesinleştiğini, sonrasında Ankara 11. İş Mahkemesinde açtığı istirdat davasının önceki davanın kesin hükmü nedeniyle reddedildiğini, oysa davaların konusunun farklı olduğunu ayrıca çıkarılan kanun ile devletin kendisini davasından feragat etmek zorunda bıraktığını, bundan dolayı ödemek zorunda kaldığı borca ilişkin değerlendirme yapılması imkânının ortadan kalktığını, davadan feragat ederek borcu ödemek zorunda kalmasında uzun süren yargılamalar nedeniyle oluşan belirsizliklerin etkili olduğunu belirterek hak arama özgürlüğünün, etkili başvuru hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucunun şikâyetlerinin mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi uygun görülmüştür.
22. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
23. Bununla birlikte sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, ölçülü olması ve başvurucuya ağır bir yük getirmemesi gerekir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).
24. Somut olayda, başvurucunun Ankara 10. İş Mahkemesinde açtığı SGK işleminin iptali davası devam ederken 5458 sayılı Kanun ile tanınan imkândan yararlanarak, anılan Kanun uyarınca açtığı davadan feragat etmesi üzerine davanın reddedilerek kararın kesinleştiği, başvurucunun da SGK'ya olan borcunu yapılandırma imkânına kavuştuğu ve yapılandırmadan yararlandığı, borcunu bu kapsamda ödediği ancak sonrasında Ankara 11. İş Mahkemesinde açtığı istirdat davasında yapılandırılarak ödenen borcun haksız ödendiği iddiasında bulunduğu, yargılama sonunda ise söz konusu istirdat davasının Ankara 10 İş Mahkemesinin kesinleşen hükmü gerekçe gösterilerek reddedildiği görülmektedir.
25. Bu durumda başvuru konusu olayda başvurucunun uyuşmazlık konusu SGK'ya olan borcu için iptal davası sürerken 5458 sayılı Kanun uyarınca feragat talebinde bulunduğu ve borcunu yapılandırma imkânına ulaştığı, bununla birlikte başvurucunun feragat talebini herhangi bir baskı veya zorlama sonucu ortaya koyduğuna dair somut bir emarenin olmadığı, anılan Kanun'un ile getirilen düzenlemenin de zorlama olarak nitelendirilemeyeceği, borçları yapılandırma karşılığında yargı nezdinde görülen davalardan feragat etme şartını içerdiği, dolayısıyla başvurucunun Ankara 11. İş Mahkemesinde açtığı davanın, daha önce feragat üzerine davanın reddine ilişkin kesinleşen hüküm nedeniyle, reddinin başvurucunun mahkemeye erişim hakkına bir engel teşkil etmediği sonucuna varılmış, mahkemeye erişim hakkına yönelik açık ve görünür bir ihlal saptanmamıştır.
26. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
28. Başvurucu tazminat talebinde bulunmamıştır.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
30. Başvuruya konu olan yargılama sürecinin kesinleşerek sona erdiği dikkate alındığında, başvurucunun da tazminat talebi bulunmaması nedeniyle ihlalin tespiti dışında sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gereken bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlali iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Ankara 11. İş Mahkemesine (E.2012/429, K.2012/1007) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.