TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
GENEL KURUL
KARAR
AYŞE ÇELİK VE CAFER ÇELİK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/19993)
Karar Tarihi: 25/7/2017
Başkan
:
Zühtü ARSLAN
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör Yrd.
Leyla Nur ODUNCU
Başvurucular
1. Ayşe ÇELİK
2. Cafer ÇELİK
Vekili
Av. Bülent İLGÜ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucuların oğullarının şehit olması sonucu 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki taleplerine ilişkin davanın reddedilmesi ve yargılama süresinin uzaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
7.İkinci Bölüm tarafından 5/7/2017 tarihinde yapılan toplantıda başvurunun, Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görülmüş ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucuların pilot teğmen olan oğulları C.Ç., İç Güvenlik Harekatı çerçevesinde Tunceli ilinde görevlendirilmiş; üzerine zimmetli silahıyla kendini yaralayan eri helikopterle Bingöl Devlet Hastanesine sevk ederken helikopterin Bingöl ili Merkez Sancak Vartepe mevkiinde düşmesi sonucu 19/2/2004 tarihinde vefat etmiştir.
10. Oğullarının ölümü sebebiyle kendilerine harp malulü aylığı bağlanan başvurucular, 3713 sayılı Kanun kapsamında aylık, ikramiye ve diğer özlük haklarının farkının ödenmesi talebiyle T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunmuşlar; başvurucuların talebi idarece reddedilmiştir.
11. Başvurucular, Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine 15/10/2004 tarihinde 3713 sayılı Kanun kapsamında yoksun kaldıklarını belirttikleri aylık, ikramiye ve diğer özlük hakları farkının oğullarının ölüm tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesi talebiyle tam yargı davası açmışlardır.
12. Ankara 10. İdare Mahkemesinin 15/6/2005 tarihli ve E.2004/3212, K.2005/863 sayılı kararı ile davanın kabulüne hükmedilmiştir.
13. Davalı idarenin temyizi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin 28/12/2007 tarihli ve E.2005/4253, K.2007/10154 sayılı ilamıyla ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
14. Bozma kararı üzerine yapılan incelemede Ankara 10. İdare Mahkemesinin 20/1/2009 tarihli ve E.2009/28, K.2009/51 sayılı kararı ile ısrar kararı verilmiştir.
15. Davalı idarenin temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 10/4/2013 tarihli ve E.2009/691, K.2013/1336 sayılı ilamıyla ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
16. Bozma kararına uyularak yapılan incelemede Ankara 10. İdare Mahkemesinin 5/11/2013 tarihli ve E.2013/1587, K.2013/1542 sayılı kararı ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 15.7.2003 tarih ve 4928 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile değişik Terör" başlıklı 1. maddesinde ...
Yine aynı Kanun'un 21. maddesinde ise ...
Yukarıda yer verilen Yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; memur ve kamu görevlilerinin görevlerini ifa ederlerken terör eylemlerine muhatap olarak yaralanmaları, sakat kalmaları, ölmeleri veya öldürülmeleri halinde bu Yasanın tanıdığı haklardan yararlanacakları açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından,pilot teğmen olan ve İç Güvenlik Harekatı çerçevesinde Tunceli'de görevli bulunan oğullarının,üzerine zimmetli silahıyla kendini yaralayan eri helikopterle Bingöl DevletHastanesine sevk ederken helikopterin Bingöl İli, Merkez Sancak Vartepe mevkiinde düşmesi sonucu ölmesi üzerine, ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilerek bu Yasanın tanıdığı haklardan yararlanma istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olay her ne kadar terörün yoğun olduğu bir yerde meydana gelmiş ise de, bu bölgede meydana gelen her ölüm olayının terör eyleminden meydana gelmesi gibi bir durum sözkonusu olmamakta olup, kendi zimmetli silahıyla yaralanan bir erin sevki sırasında yaşanan olayda terörün etki ve tesirinin bulunmadığı ve helikopterin düşüşünde ağırlıklı olarak pilotaj kusurunun da bulunduğu göz önüne alındığında, ölüm olayının terör eylemlerinin neden ve etkisiyle ya da teröre maruz kalma neticesinde gerçekleştiğini kabule olanak bulunmadığından davacıların talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
17. Başvurucuların temyizi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin 16/4/2014 tarihli ve E.2013/6072, K.2014/1956 sayılı ilamıyla onama kararı verilmiştir.
18. Başvurucuların karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 19/9/2014 tarihli ve E.2014/3246, K.2014/5274 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bu karar 26/11/2014 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucular 23/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
20. Başvurucular 6/12/2016 tarihinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuşlardır.
21. Ankara 10. İdare Mahkemesinin 16/2/2017 tarihli ve E.2016/5119, K.2017/395 sayılı kararı ile başvurucuların yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, Mahkemenin 5/11/2013 tarihli veE.2013/1587, K.2013/1542 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, başvuruculara 3713 sayılı Kanun kapsamında yoksun kaldıkları tüm aylık ikramiye ve diğer özlük haklarının başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"... 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; ''karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması" hali ile (h) bendinde ; '' Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine kanuni dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.'' hali yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında sayılmıştır.
2330 sayılıNakdiTazminatveAylıkBağlanmasıHakkında Kanun'un1.maddesinde, bu Kanunun amacının, barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli olanların bu görevlerinden dolayıya dagörevlerisonaermişolsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanmaveyahastalıksonucuölmeleriveyasakat kalmalarıhalinde ödenecek nakdi tazminat ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesi olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan,3713sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1/1. maddesinde terör;baskı,cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, TürkDevletininveCumhuriyetininvarlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç vedışgüvenliğini, kamudüzeniniveyagenelsağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlüeylemler olarak tanımlanmış; 21. maddesinde ise kamu görevlilerindenyurtiçindeveyurtdışında görevlerini ifa ederlerken veyasıfatlarıkalkmışolsabilebugörevlerini yapmalarındandolayıteröreylemlerinemuhatap olarak yaralanan, engelli hâle gelen, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve AylıkBağlanması HakkındaKanun hükümlerinin uygulanacağı,ayrıcamalul olanlarla, ölenlerin aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarının, bunların görevde olan emsallerinin almakta oldukları aylıklardan; emekli olanların öldürülmelerihalindeise,dulveyetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı ve Kanuna göre kendisine bağlanabilecek emekliaylığından az olmayacağı, yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerine en yüksek Devlet memuru aylığı üzerinden, diğerlerine mevcut aylıkları üzerinden 30 yıl hizmet yapmış gibi emekli ikramiyesi ödeneceği, bu bent hükümlerine göre ilgililere fazla olarak yapılan ödemelerin, faturası karşılığında ilgili sosyal güvenlik kuruluşlarınca Hazineden tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, kamu görevlilerinin görevleriniifaederlerkenteröreylemlerinemuhatapolarak yaralanmaları, engelli hâle gelmeleri, ölmeleri veya öldürülmeleri halinde 2330 sayılı Yasa uyarıncakendilerineveyadulveyetimlerineödenecektazminatve bağlanacak aylığın yanısıra 3713sayılıYasanın21/1.maddesinin (a) bendi uyarınca emekli ikramiyesi ile aylık ödenmesi de gerekmektedir.
Bunagöre, terör eylemlerinin önlenmesi, takip edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi amacıyla her türlü faaliyetten doğan sakatlanma, yaralanmaveölüm olayınınteröreylemlerinemuhatapolmasonucundameydana geldiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar tarafından, pilot teğmen olan ve İç Güvenlik Harekatı çerçevesinde Tunceli'de görevli bulunan oğullarının, üzerine zimmetli silahıyla kendini yaralayan eri helikopterle Bingöl Devlet Hastanesine sevk ederken helikopterin Bingöl İli, Merkez Sancak Vartepe mevkiinde düşmesi sonucu ölmesi üzerine, ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilerek bu Yasanın tanıdığı haklardan yararlanma istemiyle açmış olduğu davada Mahkememiz tarafından 15.06.2005 tarihinde yapılan duruşma üzerine, 15.06.2005 tarih ve E:2004/3212, K: 2005/863 sayılı kararı ile davacıların 3713 sayılı Yasa kapsamında yoksun kalınan tüm aylık ikramiye ve diğer özlük haklarının başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği, bu kararın Danıştay 11. Dairesince yapılan temyiz incelemesi neticesinde 28.12.2007 tarih ve E:2005/4253 K:2007/10154 sayılı kararı ile bozulması üzerine, Mahkememizin 20.01.2009 tarih ve E:2009/28 K:2009/51 sayılı kararı ile bozma kararına uyulmayarak E:2004/3212, K: 2005/863 sayılı kararında ısrar edildiği, bu karar üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından yapılan temyiz incelemesinde 10.04.2013 tarih ve E: 2009/691, K:2013/1336 sayılı kararı ile Mahkememizin ısrar kararının bozulması üzerine Mahkememiz tarafından 05.11.2013 tarih ve E:2013/1587 K:2013/1542 sayılı kararı ile Danıştayİdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, ancak davacılar tarafından olay tarihinde aynı helikopter içerisinde yer alan ve aynı helikopter kazası sonucu oğulları Kurmay Pilot Teğmen (C.Ç.) ile beraber hayatını kaybeden Kurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.) ile ilgili aynı konudaki dava hakkında Ankara 8. İdare Mahkemesi'nin 11.05.2006 tarih ve E:2005/2271, K:2006/1011 sayılı kararıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, anılan kararın Danıştay 11.Dairesince yapılan temyiz incelemesinde onandığı ancak sonrasında 17/04/2013 tarih E:2010/570, K:2013/3832 sayılı kararıyla Karar Düzeltme istemi kabul edilerek Ankara 8. İdare Mahkemesi kararının bozulduğu, Ankara 8. İdare Mahkemesinin anılan bozma kararına uymayarak davanın reddi kararında ısrar etmesi neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından yapılan inceleme de ''davacının eşi olan Kurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.)'ın ölüm olayının, o bölgede bulunma nedeni olan terörle mücadeleden bağımsız düşünülemeyeceği ve 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği'' belirtilerek davalı idarece aksi yönde tesis edilen işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar veren Ankara 8. İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı kararı verdiği görülmektedir.
Bu durumda Mahkememizce 05/11/2013 tarih ve E:2013/1587 K:2013/1542 sayılı verilen kararda gerekçeye esas alınan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 10/04/2013 E:2009/691, K:2013/1336 sayılı kararının olay tarihinde aynı helikopter içerisinde yer alan ve aynı helikopter kazası sonucu hayatını kaybedenKurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.) ile ilgili aynı konudaki dava hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 28/03/2016 tarih ve E:2014/1176, K:2016/1070 sayılı kararı ile''davacının eşi olan Kurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.)'ın ölüm olayının, o bölgede bulunma nedeni olan terörle mücadeleden bağımsız düşünülemeyeceği ve 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği'' belirtilerek davalı idarece aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına hükmedilmesi neticesinde; 2577 sayılı Kanun'un 53.maddesinde yer alan ''karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması hali'' ile ''Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine kanuni dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması.'' şartlarının oluştuğundan bahisle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Olayda; davacıların oğlunun, 19.02.2014 tarihinde Yedisu İlçesi Kabayel J.Krk.K.lığı emrinde görevli yaralı er (İ.Y.)'ın Bingöl Devlet Hastanesinde muayene ve tedavisinin yapılması maksadıyla İç Güvenlik Harekatının yürütülmesinden sorumlu Tunceli J.BLGK.lığının Terörle Mücadele Kapsamında görevlendirilen helikopterin düşmesi sonucunda şehit olduğu, bu nedenle gerçekleşen ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucunda varıldığından, başvurularının cevap verilmemek suretiyle reddine yönelik olarak tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 21. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, 12/07/2012 günlü, 28351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6353 sayılı Yasanın 75. maddesiyle yapılan değişiklik ile "Erbaş ve erlerden veya geçici veya gönüllü köy korucularından; terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak veya sakatlanarak ilgili mevzuatına göre malullük aylığı bağlanması koşullarının oluştuğu tespit olunanlar, 2330 sayılı Kanuna göre aylık bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c), (d) ve (g) bentlerindeki haklardan, bunların eş, ana ve babaları ile bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına giren çocukları da bu fıkranın (d) bendinde düzenlenen haklardan yararlandırılır. Erbaş ve erlerden veya geçici veya gönüllü köy korucularından; aynı sebeplerle hayatını kaybedenlerin veya bu fıkra kapsamında malul olması sebebiyle aylık almakta iken hayatını kaybedenlerin dul aylığına müstehak eşi, ana ve babaları ile yetim aylığına müstehak çocukları 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c) ve (d) bendindeki haklardan yararlandırılır." hükmüne; yine aynı Yasa ile eklenen Ek fıkrada, "Kamu görevlileri ile birinci fıkranın (h) ve (j) bentleri kapsamına girenlerden terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, sakatlanan, hastalanan veya hayatını kaybedenler, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden yararlandırılır." hükmüne yer verilmiş olup; davacının 3713 sayılı Yasa'da tanınan haklardan yararlandırılmasına yönelik yaklaşım, işlem tarihinden sonra yapılan yeni yasal düzenlemeyle de uyumludur..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 25/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
23. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkinşikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
27. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 9 yıl 11 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
29. Başvurucular; oğulları ile aynı gün aynı olay nedeniyle şehit olan Kr. Plt. Yzb. H.T.nin ailesinin 3713 sayılı Kanun kapsamında açtığı davanın kabul edildiğini, her iki dava mukayese edildiğinde yargı kararlarının çelişkili olduğunu, ayrıca idari yargıda lehlerine birçok yargı içtihadı bulunduğunu fakat davalarının reddedildiğini, açıklanan nedenlerle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
30. Başvurucuların vekili tarafından 17/4/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunulan dilekçede; Kr. Plt. Yzb. H.T.nin murislerinin açtıkları davada verilen karar emsal gösterilerek yapılan yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabul edildiği ve dava konusu işlemin iptaline ve yoksun kaldıkları 3713 sayılı Kanun kapsamındaki tüm aylık, ikramiye ve özlük haklarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiği, dolayısıyla iddialarının konusuz kaldığı, iddiaları hakkında karar verilmesine yer olmadığını düşündükleri belirtilmiştir.
31. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesinin ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması ya da benzer nitelikteki başka bir gerekçeden dolayı başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varması hâlinde Anayasa Mahkemesi başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23).
32. Somut olayda, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılarak başvurucuların mağdurluk statüsünün sona erdiği ve başvurunun incelenmesine devam edilmesini gerektiren bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
35. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
36. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
37. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuların aynı konutu paylaştığı, ekonomik birliktelik içerisinde olduğu dikkate alınarak net 15.600 TL manevi tazminatın başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının DÜŞMESİNE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 15.600 TL manevi tazminatın müştereken ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara 10. İdare Mahkemesine (E.2013/1587, K.2013/1542) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.