TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
AYŞE ÇELİK VE CAFER ÇELİK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/19993)
|
|
Karar Tarihi: 25/7/2017
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
|
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Leyla Nur
ODUNCU
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ayşe
ÇELİK
|
|
|
2. Cafer
ÇELİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Bülent
İLGÜ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucuların oğullarının şehit olması sonucu
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki
taleplerine ilişkin davanın reddedilmesi ve yargılama süresinin uzaması
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir.
7.İkinci Bölüm tarafından 5/7/2017 tarihinde yapılan toplantıda
başvurunun, Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görülmüş ve
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 28. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca
Genel Kurula sevkine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucuların pilot teğmen olan oğulları C.Ç., İç Güvenlik Harekatı çerçevesinde Tunceli ilinde görevlendirilmiş;
üzerine zimmetli silahıyla kendini yaralayan eri helikopterle Bingöl Devlet
Hastanesine sevk ederken helikopterin Bingöl ili Merkez Sancak Vartepe
mevkiinde düşmesi sonucu 19/2/2004 tarihinde vefat etmiştir.
10. Oğullarının ölümü sebebiyle kendilerine harp malulü aylığı
bağlanan başvurucular, 3713 sayılı Kanun kapsamında aylık, ikramiye ve diğer
özlük haklarının farkının ödenmesi talebiyle T.C. Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğüne başvuruda bulunmuşlar; başvurucuların talebi idarece
reddedilmiştir.
11. Başvurucular, Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine 15/10/2004
tarihinde 3713 sayılı Kanun kapsamında yoksun kaldıklarını belirttikleri aylık,
ikramiye ve diğer özlük hakları farkının oğullarının ölüm tarihinden itibaren
yasal faizi ile ödenmesi talebiyle tam yargı davası açmışlardır.
12. Ankara 10. İdare Mahkemesinin 15/6/2005 tarihli ve
E.2004/3212, K.2005/863 sayılı kararı ile davanın kabulüne hükmedilmiştir.
13. Davalı idarenin temyizi üzerine Danıştay Onbirinci
Dairesinin 28/12/2007 tarihli ve E.2005/4253, K.2007/10154 sayılı ilamıyla ilk
derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
14. Bozma kararı üzerine yapılan incelemede Ankara 10. İdare
Mahkemesinin 20/1/2009 tarihli ve E.2009/28, K.2009/51 sayılı kararı ile ısrar
kararı verilmiştir.
15. Davalı idarenin temyizi üzerine Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunun 10/4/2013 tarihli ve E.2009/691, K.2013/1336 sayılı
ilamıyla ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
16. Bozma kararına uyularak yapılan incelemede Ankara 10. İdare
Mahkemesinin 5/11/2013 tarihli ve E.2013/1587, K.2013/1542 sayılı kararı ile
davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun
15.7.2003 tarih ve 4928 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile değişik Terör"
başlıklı 1. maddesinde ...
Yine aynı Kanun'un 21. maddesinde ise ...
Yukarıda yer verilen Yasa hükümleri birlikte
değerlendirildiğinde; memur ve kamu görevlilerinin görevlerini ifa ederlerken
terör eylemlerine muhatap olarak yaralanmaları, sakat kalmaları, ölmeleri veya
öldürülmeleri halinde bu Yasanın tanıdığı haklardan yararlanacakları açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından,pilot teğmen olan ve İç Güvenlik Harekatı
çerçevesinde Tunceli'de görevli bulunan oğullarının,üzerine zimmetli silahıyla
kendini yaralayan eri helikopterle Bingöl DevletHastanesine sevk ederken
helikopterin Bingöl İli, Merkez Sancak Vartepe mevkiinde düşmesi sonucu ölmesi
üzerine, ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilerek bu Yasanın
tanıdığı haklardan yararlanma istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olay her ne kadar terörün yoğun
olduğu bir yerde meydana gelmiş ise de, bu bölgede meydana gelen her ölüm
olayının terör eyleminden meydana gelmesi gibi bir durum sözkonusu olmamakta
olup, kendi zimmetli silahıyla yaralanan bir erin sevki sırasında yaşanan
olayda terörün etki ve tesirinin bulunmadığı ve helikopterin düşüşünde
ağırlıklı olarak pilotaj kusurunun da bulunduğu göz önüne alındığında, ölüm
olayının terör eylemlerinin neden ve etkisiyle ya da teröre maruz kalma
neticesinde gerçekleştiğini kabule olanak bulunmadığından davacıların talebinin
reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
17. Başvurucuların temyizi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesinin
16/4/2014 tarihli ve E.2013/6072, K.2014/1956 sayılı ilamıyla onama kararı
verilmiştir.
18. Başvurucuların karar düzeltme istemi, aynı Dairenin
19/9/2014 tarihli ve E.2014/3246, K.2014/5274 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bu karar 26/11/2014 tarihinde başvurucular vekiline tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucular 23/12/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
20. Başvurucular 6/12/2016 tarihinde yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuşlardır.
21. Ankara 10. İdare Mahkemesinin 16/2/2017 tarihli ve
E.2016/5119, K.2017/395 sayılı kararı ile başvurucuların yargılamanın
yenilenmesi isteminin kabulüne, Mahkemenin 5/11/2013 tarihli veE.2013/1587,
K.2013/1542 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline,
başvuruculara 3713 sayılı Kanun kapsamında yoksun kaldıkları tüm aylık ikramiye
ve diğer özlük haklarının başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal
faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:
"... 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; ''karara esas olarak
alınan bir ilam hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan
kalkması" hali ile (h) bendinde ; ''
Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı
yeni bir kararın verilmesine kanuni dayanak yokken, aynı mahkeme yahut başka
bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş
bulunması.'' hali yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında
sayılmıştır.
2330
sayılıNakdiTazminatveAylıkBağlanmasıHakkında Kanun'un1.maddesinde, bu Kanunun
amacının, barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle
görevli olanların bu görevlerinden dolayıya dagörevlerisonaermişolsa bile
yaptıkları hizmet nedeniyle derhal veya bu yüzden maruz kaldıkları
yaralanmaveyahastalıksonucuölmeleriveyasakat kalmalarıhalinde ödenecek nakdi tazminat
ile birlikte bağlanacak aylığın ve bu yüzden yaralanmaları halinde ödenecek
nakdi tazminatın esas ve yöntemlerinin düzenlenmesi olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan,3713sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 1/1. maddesinde terör;baskı,cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma,
sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin
niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek,
devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak,
TürkDevletininveCumhuriyetininvarlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini
zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok
etmek, Devletin iç vedışgüvenliğini, kamudüzeniniveyagenelsağlığı bozmak
amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her
türlüeylemler olarak tanımlanmış; 21. maddesinde ise kamu
görevlilerindenyurtiçindeveyurtdışında görevlerini ifa ederlerken
veyasıfatlarıkalkmışolsabilebugörevlerini
yapmalarındandolayıteröreylemlerinemuhatap olarak yaralanan, engelli hâle
gelen, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve
AylıkBağlanması HakkındaKanun hükümlerinin uygulanacağı,ayrıcamalul olanlarla,
ölenlerin aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam
tutarının, bunların görevde olan emsallerinin almakta oldukları aylıklardan;
emekli olanların öldürülmelerihalindeise,dulveyetimlerine bağlanacak aylığın
toplam tutarı ve Kanuna göre kendisine bağlanabilecek emekliaylığından az
olmayacağı, yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım
ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlar ile ölenlerin dul ve
yetimlerine en yüksek Devlet memuru aylığı üzerinden, diğerlerine mevcut
aylıkları üzerinden 30 yıl hizmet yapmış gibi emekli ikramiyesi ödeneceği, bu
bent hükümlerine göre ilgililere fazla olarak yapılan ödemelerin, faturası
karşılığında ilgili sosyal güvenlik kuruluşlarınca Hazineden tahsil edileceği
kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemelerden
anlaşılacağı üzere, kamu görevlilerinin görevleriniifaederlerkenteröreylemlerinemuhatapolarak
yaralanmaları, engelli hâle gelmeleri, ölmeleri veya öldürülmeleri halinde 2330
sayılı Yasa uyarıncakendilerineveyadulveyetimlerineödenecektazminatve
bağlanacak aylığın yanısıra 3713sayılıYasanın21/1.maddesinin (a) bendi uyarınca
emekli ikramiyesi ile aylık ödenmesi de gerekmektedir.
Bunagöre, terör eylemlerinin önlenmesi, takip
edilmesi ve etkisiz hale getirilmesi amacıyla her türlü faaliyetten doğan
sakatlanma, yaralanmaveölüm olayınınteröreylemlerinemuhatapolmasonucundameydana
geldiğinde kuşku bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar
tarafından, pilot teğmen olan ve İç Güvenlik Harekatı çerçevesinde Tunceli'de
görevli bulunan oğullarının, üzerine zimmetli silahıyla kendini yaralayan eri
helikopterle Bingöl Devlet Hastanesine sevk ederken helikopterin Bingöl İli,
Merkez Sancak Vartepe mevkiinde düşmesi sonucu ölmesi üzerine, ölüm olayının
3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilerek bu Yasanın tanıdığı haklardan
yararlanma istemiyle açmış olduğu davada Mahkememiz
tarafından 15.06.2005 tarihinde yapılan duruşma üzerine, 15.06.2005 tarih ve
E:2004/3212, K: 2005/863 sayılı kararı ile davacıların 3713 sayılı
Yasa kapsamında yoksun kalınan tüm aylık ikramiye ve diğer özlük haklarının
başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine
karar verildiği, bu kararın Danıştay 11. Dairesince yapılan temyiz incelemesi
neticesinde 28.12.2007 tarih ve E:2005/4253 K:2007/10154 sayılı kararı ile
bozulması üzerine, Mahkememizin 20.01.2009 tarih ve E:2009/28 K:2009/51 sayılı
kararı ile bozma kararına uyulmayarak E:2004/3212,
K: 2005/863 sayılı kararında ısrar edildiği, bu karar üzerine Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu tarafından yapılan temyiz incelemesinde 10.04.2013 tarih
ve E: 2009/691, K:2013/1336 sayılı kararı ile Mahkememizin ısrar kararının
bozulması üzerine Mahkememiz tarafından 05.11.2013 tarih ve E:2013/1587
K:2013/1542 sayılı kararı ile Danıştayİdari Dava Daireleri Kurulunun bozma
kararına uyularak davanın reddine karar verildiği, ancak davacılar
tarafından olay tarihinde aynı helikopter içerisinde yer alan ve aynı
helikopter kazası sonucu oğulları Kurmay Pilot Teğmen (C.Ç.) ile beraber
hayatını kaybeden Kurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.) ile ilgili aynı konudaki dava
hakkında Ankara 8. İdare Mahkemesi'nin
11.05.2006 tarih ve E:2005/2271, K:2006/1011 sayılı kararıyla 3713
sayılı Yasa kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği,
anılan kararın Danıştay 11.Dairesince yapılan temyiz incelemesinde onandığı
ancak sonrasında 17/04/2013 tarih E:2010/570,
K:2013/3832 sayılı kararıyla Karar Düzeltme istemi kabul edilerek
Ankara 8. İdare Mahkemesi kararının bozulduğu, Ankara 8. İdare Mahkemesinin
anılan bozma kararına uymayarak davanın reddi kararında ısrar etmesi
neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından yapılan inceleme de
''davacının eşi olan Kurmay Pilot Yüzbaşı
(H.T.)'ın ölüm olayının, o bölgede bulunma nedeni olan terörle mücadeleden
bağımsız düşünülemeyeceği ve 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği''
belirtilerek davalı idarece aksi yönde tesis edilen işlemde ve bu işlemin
iptali istemiyle açılan davanın reddine karar veren Ankara 8. İdare Mahkemesi
kararında hukuka uyarlık bulunmadığı kararı verdiği görülmektedir.
Bu durumda Mahkememizce 05/11/2013 tarih ve
E:2013/1587 K:2013/1542 sayılı verilen kararda gerekçeye esas alınan Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 10/04/2013 E:2009/691, K:2013/1336 sayılı
kararının olay tarihinde aynı helikopter içerisinde yer alan ve aynı helikopter
kazası sonucu hayatını kaybedenKurmay Pilot Yüzbaşı (H.T.) ile ilgili aynı
konudaki dava hakkında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 28/03/2016
tarih ve E:2014/1176, K:2016/1070 sayılı kararı ile''davacının eşi olan Kurmay
Pilot Yüzbaşı (H.T.)'ın ölüm olayının, o bölgede bulunma nedeni olan terörle
mücadeleden bağımsız düşünülemeyeceği ve 3713 sayılı Yasa kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği'' belirtilerek davalı idarece aksi yönde tesis
edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığına hükmedilmesi neticesinde; 2577
sayılı Kanun'un 53.maddesinde yer alan ''karara esas olarak alınan bir ilam
hükmünün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması hali''
ile ''Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara
aykırı yeni bir kararın verilmesine kanuni dayanak yokken, aynı mahkeme yahut
başka bir mahkeme tarafından önceki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş
bulunması.'' şartlarının oluştuğundan bahisle yargılamanın yenilenmesi
isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Olayda; davacıların oğlunun, 19.02.2014
tarihinde Yedisu İlçesi Kabayel J.Krk.K.lığı emrinde görevli yaralı er
(İ.Y.)'ın Bingöl Devlet Hastanesinde muayene ve tedavisinin yapılması
maksadıyla İç Güvenlik Harekatının yürütülmesinden sorumlu Tunceli
J.BLGK.lığının Terörle Mücadele Kapsamında görevlendirilen helikopterin düşmesi
sonucunda şehit olduğu, bu nedenle gerçekleşen ölüm olayının 3713 sayılı Yasa
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucunda varıldığından, başvurularının
cevap verilmemek suretiyle reddine yönelik olarak tesis edilen işlemde hukuka
uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan; 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 21. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, 12/07/2012 günlü, 28351
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6353 sayılı Yasanın 75.
maddesiyle yapılan değişiklik ile "Erbaş ve erlerden veya geçici veya
gönüllü köy korucularından; terörle mücadele görevi ifa ederken yaralanarak
veya sakatlanarak ilgili mevzuatına göre malullük aylığı bağlanması
koşullarının oluştuğu tespit olunanlar, 2330 sayılı Kanuna göre aylık
bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c), (d) ve (g) bentlerindeki haklardan,
bunların eş, ana ve babaları ile bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamına giren
çocukları da bu fıkranın (d) bendinde düzenlenen haklardan yararlandırılır.
Erbaş ve erlerden veya geçici veya gönüllü köy korucularından; aynı sebeplerle
hayatını kaybedenlerin veya bu fıkra kapsamında malul olması sebebiyle aylık
almakta iken hayatını kaybedenlerin dul aylığına müstehak eşi, ana ve babaları
ile yetim aylığına müstehak çocukları 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık
bağlanması hakkından ve bu fıkranın (c) ve (d) bendindeki haklardan
yararlandırılır." hükmüne; yine aynı Yasa ile eklenen Ek fıkrada,
"Kamu görevlileri ile birinci fıkranın (h) ve (j) bentleri kapsamına
girenlerden terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı
olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör
olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen
görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen
kazalar sonucunda yaralanan, sakatlanan, hastalanan veya hayatını kaybedenler,
birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden yararlandırılır." hükmüne
yer verilmiş olup; davacının 3713 sayılı Yasa'da tanınan haklardan
yararlandırılmasına yönelik yaklaşım, işlem tarihinden sonra yapılan yeni yasal
düzenlemeyle de uyumludur..."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 25/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
25. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkinşikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
27. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 9 yıl 11 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucuların
İddiaları
29. Başvurucular; oğulları ile aynı gün aynı olay nedeniyle
şehit olan Kr. Plt. Yzb. H.T.nin ailesinin 3713 sayılı Kanun kapsamında açtığı
davanın kabul edildiğini, her iki dava mukayese edildiğinde yargı kararlarının
çelişkili olduğunu, ayrıca idari yargıda lehlerine birçok yargı içtihadı
bulunduğunu fakat davalarının reddedildiğini, açıklanan nedenlerle adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
30. Başvurucuların vekili tarafından 17/4/2017 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunulan dilekçede; Kr. Plt. Yzb. H.T.nin murislerinin açtıkları
davada verilen karar emsal gösterilerek yapılan yargılamanın yenilenmesi
taleplerinin kabul edildiği ve dava konusu işlemin iptaline ve yoksun
kaldıkları 3713 sayılı Kanun kapsamındaki tüm aylık, ikramiye ve özlük
haklarının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte
ödenmesine karar verildiği, dolayısıyla iddialarının konusuz kaldığı, iddiaları
hakkında karar verilmesine yer olmadığını düşündükleri belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
31. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesinin ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kalkmış olması ya da benzer nitelikteki başka bir gerekçeden dolayı
başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı
kanaatine varması hâlinde Anayasa Mahkemesi başvurunun düşmesine karar
verebilir (S.Ö., B. No:
2013/7087, 18/9/2014, § 23).
32. Somut olayda, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılarak
başvurucuların mağdurluk statüsünün sona erdiği ve başvurunun incelenmesine
devam edilmesini gerektiren bir husus bulunmadığı anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kalkmış olması nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
35. Başvurucular, manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
36. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
37. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuların aynı konutu paylaştığı, ekonomik birliktelik
içerisinde olduğu dikkate alınarak net 15.600 TL manevi tazminatın
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının DÜŞMESİNE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 15.600 TL manevi tazminatın müştereken
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara 10. İdare Mahkemesine
(E.2013/1587, K.2013/1542) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/7/2017
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.