TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YÜKSEL UĞURLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/20386)
|
|
Karar Tarihi: 23/5/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Melek KARALİ
SAUNDERS
|
Başvurucu
|
:
|
Yüksel
UĞURLU
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; açık ceza infaz kurumunda tutulmanın çalışma koşuluna
bağlanması nedeniyle zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/12/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği ve Ulusal Yargı Ağı
Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Hakkında yapılan yargılama sonucunda İstanbul 21. Asliye Ceza
Mahkemesinin19/12/2013 tarihli kararıyla başvurucunun 1 yıl 8 ay hapis
cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
7. Karar 29/1/2014 tarihinde kesinleşmiş ve 27/2/2014 tarihinde
infaza gönderilmiştir.
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 25/3/2014 ve 26/3/2014
tarihli tebligatlarının iadesi üzerine başvurucu hakkında 12/5/2014 tarihinde
yakalama emri çıkarılmıştır.
9. Başvurucu 11/7/2014 tarihinde yakalanarak Metris 1 No.lu
Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumuna yerleştirilmiştir.
10. Başvurucu 25/7/2014 tarihli dilekçesiyle İstanbul İnfaz
Hâkimliğine başvurarak 2/7/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un
geçici 3. maddesinin 2 (a) bendinde yer verilenüç yıldan daha az hapis cezasına
mahkûm olan hükümlünün cezasının doğrudan açık ceza infaz kurumlarında
çektirilmesine dair hüküm uyarınca cezasını açık ceza infaz kurumunda çekmesi
gerektiğini ileri sürmüştür.
11. İstanbul İnfaz Hâkimliği 25/7/2014 tarihli kararıyla,
13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun'un 19/1. maddesi hükmüne dayanılarak çıkarılan 2/9/2012 tarihli
ve 28399 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Açık Ceza İnfaz
Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 9/4. maddesi uyarınca
başvurucunun kapalı ceza infaz kurumuna gönderildiği, oysa 6352 sayılı Kanun'un
geçici 3. maddesinin 2 (a) bendinde yer verilen hükmün üst norm niteliğinde
olduğu ve verilen cezanın süresini dikkate alarak açık ceza infaz kurumunda
infazı öngördüğü, bu durumda normlar hiyerarşişine aykırı olarak, alt hukuk
normu uyarınca yapılan uygulamanın hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle
başvurucunun açık ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermiştir.
12. Kararın İnfaz Kurumuna tebliği üzerine başvurucu 31/7/2014
tarihinde Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiştir.
13. Başvurucu 4/8/2014 tarihinde bina temizliğinde çalıştırılmak
üzere görevlendirilmiş ancak verilen işi yapmayı reddetmiştir.
14. Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem
Kurulu Başkanlığı 4/8/2014 tarihli ve 2014/6446 sayılı kararıyla, bu
davranışının diğer hükümlülere olumsuz örnek teşkil ettiği gerekçesiyle
Yönetmelik'in "Kapalı kurumlara iade"
kenar başlıklı 12. maddesinin iş temin edildiği hâlde çalışmayanlar veya iş
düzenine uyum sağlayamayanlar ile ilgili 1 (d) bendi uyarınca başvurucunun
kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermiştir.
15. Başvurucu, aynı gün Silivri 4 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunagönderilmiştir.
16. Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumunun başvurusu üzerine Silivri
1. İnfaz Hâkimliği 12/8/2014 tarihli kararıyla İdare ve Gözlem Kurulu
Başkanlığının 2014/6446 sayılı kararını onamıştır. 1/9/2014 tarihinde kararın
tebliği üzerine başvurucu 8/9/2014 tarihinde ağır ceza mahkemesi nezdinde
karara itiraz etmiştir.
17. İtirazı inceleyen Silivri Ağır Ceza Mahkemesi 19/11/2014
tarihli kararıyla yapılan itirazın reddine karar vermiştir. Karar, 2/12/2014
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
18. Öte yandan başvurucu kapalı ceza infaz kurumuna iade
edilmesine ilişkin 2014/6446 sayılı kararın kendisine tebliği üzerine, itirazen
Silivri 1. İnfaz Hakimliğine başvurmuştur.
19. Silivri 1. İnfaz Hâkimliği 12/9/2014 tarihli kararıyla,
başvurucunun 1/8/2014tarihli dilekçesiyle çalışmaya istekli olmadığını Kurum
idaresine beyan ettiği, sağlığı açısından çalışmasına engel teşkil eden bir
durumunun bulunmadığının anlaşıldığı, Yönetmelik'in12/1-d maddesi uyarınca
kararın hukuka uygun olduğugerekçeleriyle itirazın reddine karar vermiştir.
20. Başvurucu 24/9/2014 tarihinde tarafına tebliğ edilen bu
karara karşı Silivri Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulunmuş; Mahkeme
12/11/2014 tarihli kararı ileitirazınreddine karar vermiştir.
21. Karar başvurucuya 27/11/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
22. 3/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Açık
ceza infaz kurumları" kenar başlıklı
14. maddesi şöyledir:
“(1) Açık ceza infaz kurumları, hükümlülerin
iyileştirilmelerinde, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik
verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik
bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlardır. Açık
ceza infaz kurumları ihtiyaca göre ayrıca;
a) Kadın açık ceza infaz kurumları,
b) Gençlik açık ceza infaz kurumları,
Şeklinde kurulabilir.
(2) Hükümlülerin açık cezaevlerine
ayrılmalarına ilişkin esas ve usûller yönetmelikte gösterilir.
(3) İlk kez suç işleyen ve iki yıl veya daha
az süreyle hapis cezasına hükümlü bulunanların cezaları doğrudan açık ceza
infaz kurumlarında yerine getirilebilir.
(4) Açık ceza infaz kurumunda bulunan
hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları
suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı (…)olanlar ile yaş,
sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma
koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar, kurum yönetim kurulunun kararı
ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin
onayına sunulur.”
23. 5275 sayılı Kanun'un "Yakalama
emri" başlıklı 19. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Hükümlü, hapis cezası veya güvenlik tedbirinin
infazı için gönderilen çağrı kâğıdının tebliği üzerine on gün içinde gelmez,
kaçar ya da kaçacağına dair şüphe uyandırırsa, Cumhuriyet savcısı yakalama emri
çıkarır.“
24. 2/12/2012 tarihli ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin
Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın
Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun'un
Geçici 3. Maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“(2) Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında
işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak
üzere;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha
az hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha
az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adli para cezasının infazı sürecinde tazyik
hapsine tabi tutulanların,cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine
getirilir.Bu fıkra hükümleri 3l/l2/2017 tarihine kadar uygulanır."
25. Yönetmelik'in
"Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"(1) Terör suçları,
örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı
işlenen suçlar hariç olmak üzere;
a) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha
az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
b) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha
az süreyle hapis cezasına mahkûm olanların,
c) Adlî para cezası hapis cezasına
çevrilenlerin,
ç) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve
İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanların,
cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine
getirilir."
26. Yönetmelik'in
"Doğrudan açık kuruma gönderme kararı" kenar başlıklı 9. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Ağır ceza merkez
veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları, bağlı bulundukları ağır ceza merkezi
yargı çevresinde açık kurum bulunması hâlinde, 5 inci madde kapsamında kalan
hükümlülerin doğrudan o yerde bulunan açık kurumlara gönderilmesine karar
verir.
(2) Ağır ceza merkezi yargı çevresinde açık
kurum bulunmayan merkez veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları ise 5 inci
madde kapsamında kalan hükümlülerin Bakanlıkça belirlenen listedeki açık
kurumlardan birine gönderilmesine karar verir.
(3) 5 inci madde kapsamında kalan
hükümlülerden;
a) Teslim olan veya çağrı üzerine gelenlere,
b) 5275 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin
ikinci fıkrası gereğince haklarında doğrudan yakalama emri çıkarılanlara,
c) 2004 sayılı Kanun gereğince tazyik hapsine
tabi tutulanlardan haklarında yakalama emri çıkarılanlara,
birinci veya ikinci fıkralara göre
gönderileceği açık kurum belirlendikten sonra on gün süre verilerek ilgili
kuruma teslim olması, aksi takdirde yakalanarak kapalı kuruma alınacağı hususu
EK-1’de yer alan fotoğraflı belge ile tebliğ ve ihtar olunur. Bu tebligat ve
mahkeme ilâmı, derhâl açık kurumun bağlı bulunduğu Cumhuriyet başsavcılığına
gönderilir.
(4) On günlük süre içinde, EK-1'de yer alan
belgedeki ihtarı içeren çağrıya uymayan veya belirlenen açık kuruma teslim
olmayan hükümlüler hakkında 5275 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci
fıkrası uyarınca yakalama emri çıkarılır ve yakalandıklarında kapalı kuruma
alınarak haklarında 6 ncı madde hükümlerine göre işlem yapılır.
..."
27. Yönetmelik'in "Kapalı kuruma iade" kenar
başlıklı 12. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
1) Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan
hükümlülerden;
a) Haklarında 5271 sayılı Kanunun 100 üncü
maddesine göre tutuklama kararı verilenler,
b) Firar edenler,
c) Kınamadan başka disiplin cezası alanlar,
ç) 5 inci madde gereğince doğrudan açık kurumlara
gönderilenler hariç olmak üzere; yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel
yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit
edilenler,
d) İş temin edildiği halde çalışmayanlar veya
iş düzenine uyum sağlayamayanlar,
e) Kapalı kuruma dönmek isteyenler,
f) Haklarında üst sınırı yedi yıldan az
olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile
üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkûmiyet
kararı bulunanlar,
kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı
kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur.
...."
28. 16/5/2001 tarihli ve
4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz
hâkimlerinin görevi" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"İnfaz hakimliklerinin görevleri
şunlardır :
1.
Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri,
yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri,
beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının
korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri,
çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve
karara bağlamak.
2.
Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tabi tutulmaları, açık cezaevlerine
ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri
gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.
3.
Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin
cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı
olduğu iddiasıyla yapılan şikayetleri incelemek ve karara bağlamak.
4. Ceza
infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren
ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak
düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikayet
niteliğindeki konular hakkında karar vermek.
5. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan
konulara ilişkin hükümler saklıdır."
29. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz
hâkimliğine şikâyet ve usulü" kenar başlıklı 5.maddesi şöyledir:
"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde
hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili
faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı
olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren
onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikayet yoluyla
infaz hakimliğine başvurulabilir.
Şikayet, dilekçe ile doğrudan doğruya infaz
hakimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya ceza infaz kurumu
ve tutukevi müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir. İnfaz hakimliği dışında
yapılan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hakimliğine gönderilir.
Sözlü yapılan şikayet, tutanağa bağlanır ve bir sureti başvurana verilir.
Şikayet
yoluna, kendisi ile ilgili olmak kaydıyla hükümlü veya tutuklu ya da eşi,
anası, babası, ayırt etme gücüne sahip çocuğu veya kardeşi, müdafii, kanuni
temsilcisi veya ceza infaz kurumu ve tutukevi izleme kurulu başvurabilir.
Şikayet
yoluna başvurulması, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini
durdurmaz. Ancak, infaz hakimi giderilmesi güç veya imkansız sonuçların doğması
ve işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte
gerçekleşmesi durumunda işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına
karar verebilir."
30. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz
hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmının olayla tarihinde
yürürlükte olan kısmışöyledir:
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı
şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir
hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz
yoluna gidilebilir.
İtiraz, infaz hakimliğinin kurulduğu yer ağır
ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması
halinde (2) numaralı daireye yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin
üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz."
B. Uluslararası Hukuk
31.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 4. maddesi
şöyledir:
“1. Hiç kimse köle ya da kul durumunda
tutulamaz
2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu
çalışmaya tabi tutulamaz.
3. Aşağıdaki haller, bu madde anlamında “zorla
çalıştırma ya da zorunlu çalışma” sayılmaz:
a) Bu Sözleşme’nin 5. maddesinde öngörülen
koşullara uygun olarak tutulu bulunan bir kimseden, tutulu bulunduğu sırada
veya şartlı tahliyeden yararlandığı süre içinde olağan olarak yapması istenilen
bir iş;
b) Askeri nitelikli herhangi bir hizmet veya
vicdanî reddin meşru sayıldığı ülkelerde, vicdanî reddi seçen kişilere zorunlu
askerlik hizmeti yerine gördürülebilecek başkaca bir hizmet;
c) Toplumun hayat veya refahını tehdit eden
kriz veya afet hallerinde gerekli görülen her hizmet;
d) Olağan yurttaşlık yükümlülükleri kapsamına
giren her türlü çalışma veya hizmet."
32. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin zorla
çalıştırma ve zorunlu çalışmayı yasaklayan 4. maddesinin ikinci fıkrasının
demokratik toplumun temel değerlerinden birini düzenlediğini belirtmektedir.
AİHM, diğer birçok maddi hükmün aksine Sözleşme'nin 4. maddesinin herhangi bir
istisnaya yer vermediğini ve bu maddede düzenlenen hakkın ulusal güvenliği
tehdit eden olağanüstü durumlarda dahi Sözleşme'nin 15. maddesinin ikinci
fıkrasına göre askıya alınmasına izin verilen haklardan olmadığını
vurgulamaktadır (Zarb Adami/Malta,
B. No: 17209/02, 20/6/2006, § 43).
33. AİHM, başvurucunun yapmakla yükümlü tutulduğu hizmetin zorla çalıştırma ve zorunlu çalışma yasağı
kapsamına girip girmediğini tespit ederken 4. maddede altı çizilen amaçların
ışığında somut olayın tüm koşullarını dikkate almaktadır. AİHM zorla çalıştırma ve zorunlu çalışma
kavramının kapsamadığı hususların belirlenmesinde ikinci ve üçüncü fıkraların
bir bütün olarak gözetilmesi gerektiğini ifade etmektedir (Steindel/Almanya (k.k.), B. No: 29878/07,
14/9/2010).
34. AİHM, bir hükümlünün aldığı cezanın indirimi karşılığında
infaz kurumunda bedelsiz çalıştırılmasının Sözleşme'nin 4. maddesinin 3 (a)
bendinde tanımlanan istisna kapsamında kaldığı gerekçesiyle şikâyetin kabul
edilemez olduğuna karar vermiştir (Floroiu/Romanya
(k.k.), B. No: 15303/10, 12/3/2013)
35. Öte yandan AİHM, hükümlülerin zorunlu emeklilik yaşının
ötesinde infaz kurumlarında çalışmalarının da Sözleşme'nin anılan maddesindeki
istisna kapsamında olduğuna, zorla çalışma veya zorunlu çalıştırma olmadığına
karar vermiştir (Meier/İsviçre,
B. No: 10109/14, 9/2/2016).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 23/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Zorla Çalıştırma ve
Angarya Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu, 5275 sayılı Kanun'un 29. maddesinin 1. fıkrası hükmüne
göre hükümlünün çalıştırılmasının isteğe bağlı olduğunu, çalışmama hâlinde
hükümlünün açık infaz kurumundan kapalı infaz kurumuna gönderileceği yönünde
bir düzenlenmeyi içermediğini, Yönetmelik'te yer verilen bir düzenlemeye
dayanılarak açık ceza infaz kurumundan kapalı ceza infaz kurumuna
nakledildiğini, kapalı kurumdaki infaz rejiminin açık kurumlara göre daha
zorlayıcı ve sınırlayıcı olduğunu, açık kurumda teklif edilen işin karşılığında
herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek Anayasa'nın 18. maddesinde güvence
altına alınan zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
38. Anayasa’nın 18. maddesi şu şekildedir:
"Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya
yasaktır.
Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere
hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde
vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı
alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları,
zorla çalıştırma sayılmaz."
39.
Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi
ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucunun iddialarının özünü, diğer koşulları sağlamasına rağmen,
cezasının açık ceza infaz kurumunda infazının çalışma koşuluna bağlı
tutulmasının zorla çalıştırma yasağına aykırı olduğu iddialarının oluşturduğu
anlaşıldığından, başvurucunun adil yargılanma hakkı bağlamında ileri sürdüğü iddialar
da Anayasa'nın 18. maddesinde düzenlenen zorla çalıştırma ve angarya yasağı
kapsamında incelenmiştir.
40. Anayasa’nın 18. maddesinin birinci fıkrasında hiç kimsenin
zorla çalıştırılamayacağı belirtilmiş, angarya yasaklanmış, ikinci fıkrasında
ise zorla çalıştırma kapsamında olmayan hâller sayılmıştır. Buna göre;
- Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya
tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar,
-Olağanüstü hâllerde vatandaşlardan istenecek hizmetler,
- Ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen
vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları zorla çalıştırma
sayılmamaktadır.
41. Anayasa'nın 18. maddesinde, Sözleşme'nin 4. maddesinden
farklı olarak zorla çalıştırma ve
zorunlu çalışma yerine zorla çalıştırma ve angarya kavramlarına yer verildiği
görülmektedir.
42. Anayasa Mahkemesi Cumhuriyet başsavcılıklarının talebi
üzerine, harcanan emeğe göre yetersiz olduğu ileri sürülen bir ücret
karşılığında ilgili mevzuatta öngörülenzorunluluk uyarınca bilirkişi sıfatıyla
gerçekleştirilen otopsiler bağlamında Anayasa'nın 18. maddesinde tanımlanan
zorla çalıştırma yasağının ihlal edildiği şikâyetini incelediği bir başvuruda
zorla çalıştırma ve angarya kavramlarının kapsamını değerlendirmiştir (Yasemin Balcı, B. No: 2014/8881,
25/7/2017, §§ 62-71). Yaptığı incelemede Anayasa Mahkemesi, kişinin ceza
tehdidi altında ve iradesidışında çalıştırılmasının her iki kavramın ortak
özelliği olduğuna, ancak angaryada zorla çalıştırmadan farklı olarak
çalıştırılana ücret ödenmediği veya bariz bir şekilde düşük bir ücret ödendiği,
dolayısıyla her iki kavramı ayrıştıran ölçütün yaptırım tehdidiyle desteklenen
irade dışı çalıştırma karşılığında ücret ödenip ödemediği hususunun olduğu
yönünde değerlendirme yapılmıştır. Kararda, 18. maddede yer verilen angarya
kavramının sadece emekten karşılıksız yararlanma durumunu kapsadığını
belirtilmiş, irade dışı çalıştırmada ücret ödenmesi hâlinde zorla çalıştırmadan, ödenmiyorsa veya
ödenen ücret bariz bir şekilde düşük ise angaryadan
söz edilebileceği tespiti yapılmıştır (Yasemin
Balcı, §§ 68, 69).
43. Anayasa Mahkemesi ayrıca zorla çalıştırma ve angarya
yasağının mutlak bir hak olup sınırlandırılmasının mümkün olmadığını,
Anayasa'nın 18. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan durumların birer sınırlama
sebebi olmayıp zorla çalıştırma ve angarya yasağının kapsamı dışında bırakılan
hâlleri ifade ettiğini karar altına almıştır. Bu itibarla (1) hükümlü ve
tutukluların şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlü veya tutuklu
bulundukları süreler içinde çalıştırılması, (2) vatandaşların olağanüstü
hâllerde çalıştırılması, (3) vatandaşların ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı
alanlarda vatandaşlık ödevinin bir gereği olarak bedenî ve fikrî emeklerinden
yararlanılması müdahale/sınırlandırma olarakgörülmemekte; anayasa koyucu
tarafından bu hâllerin hakkın norm alanı dışında bırakıldığı kabul edilmektedir
(Yasemin Balcı, § 70).
44. Öte yandan 5275 sayılı Kanun'un yukarıda yer verilen 14.
maddesi, açık ceza infaz kurumlarının hukuki çerçevesinin hükümlülerin
çalıştırılması esasına uygun olarak çizildiğini ortaya koymaktadır. Konuyu
düzenleyen alt hukuk normlarının da bu esas çerçevesinde hükümler vazettiği
anlaşılmaktadır. Nitekim Anayasa Mahkemesi soyut norm denetimi yoluyla
incelediği bir itiraz başvurusunda, açık ceza infaz kurumlarını hükümlülerin
iyileştirilmelerine, çalıştırılmaları ve meslek edindirilmelerine öncelik
verilen, firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan, güvenlik
bakımından kurum görevlilerinin gözetim ve denetimi ile yetinilen kurumlar
olarak tanımlamış; bu kurumların çağdaş ceza infaz sistemlerine uygun, iş ve
çalışma esasına dayalı olarak kurulduğu, bu şekilde hükümlülerin çalıştırılarak
iyileştirilmelerinin ve meslek edinmelerinin sağlanması suretiyle topluma yeniden
kazandırılmalarını amaçladığı yönünde değerlendirme yapmıştır (AYM, E.2014/26,
K.2014/78, 9/4/2014).
45. Sözleşme'nin 4. maddesinin 3 (a) bendi ile Anayasa'nın 18.
maddesinin ikinci fıkrası; genel hatlarıyla, paralel bir şekilde hükümlülük ve
tutukluluk süreleri içinde yaptırılacak çalışmaları zorla çalıştırma kapsamında
görmemektedir. Bu bağlamda AİHM'in konuyla ilgili içtihadı incelendiğinde
tutuklu veya hükümlülerin çalıştırılmaları ile ilgili başvuruların bu temel
kabulün bir adım ötesindeki sorunlarla ilgili olduğu görülmektedir. Nitekim Stummer/Avusturya ([BD], B. No: 37452/02,
7/7/2011) kararında, ceza infaz kurumlarında çalıştırılmanın sosyal güvenlik
sistemi kapsamında yaşlılık aylığı ile ilişkilendirilmemesinin Sözleşme'nin 4.
maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığı sorunu incelenmiş ve uygulamanın 4.
maddeye aykırılık oluşturmadığı sonucuna varılmıştır. AİHM diğer bir kararında,
zorunlu emeklilik yaşını aşmış bir hükümlünün çalıştırılmasının 4. maddenin 3
(a) bendinde tanımlanan "tutulu bulunduğu
sırada veya şartlı tahliyeden yararlandığı süre içinde olağan olarak yapması
istenilen bir iş" kapsamında olduğuna, dolayısıyla maddenin 2.
fıkrasında belirtilen zorunlu çalıştırma kapsamında kalmadığına karar vermiştir
( Meier/İsviçre, B. No: 10109/14,
9/2/2016).
46. Somut olayda 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edilen
başvurucu, kendisine önerilen işi yapmayı reddetmesi nedeniyle açık ceza infaz
kurumundan kapalı ceza infaz kurumuna nakledilmiştir. Başvurucu, çalışma
koşuluna bağlı olarak açık ceza infaz kurumunda tutulmasının Anayasa'nın 18.
maddesinde öngörülen yasağa aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmekte ise de
Sözleşme'nin 4. maddesi kapsamında konuya ilişkin olarak geliştirilen içtihat
ve Anayasa Mahkemesinin konu ile ilgili yorumu, hürriyeti kısıtlayıcı bir
cezanın yerine getirilmesi bağlamında ceza infaz kurumlarında bulunan
hükümlülerin çalıştırılmalarının yasak kapsamında olmadığını açıkça ortaya
koymaktadır.
47. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
48. Bu durumda başvurucunun çalışma koşuluna bağlı olarak açık
ceza infaz kurumunda tutulması şeklindeki uygulamanın Anayasa'nın 18.
maddesinde öngörülen zorla çalıştırma yasağına ilişkin düzenlemenin ikinci
fıkrasında yer alan hükümlülük veya tutukluluk süreleri içinde yaptırılacak
çalışmalara yönelik istisna hükmü kapsamında kaldığı ve somut olayda anılan
yasak bağlamında herhangi bir müdahalenin bulunmadığının açık olduğu sonucuna
ulaşılmaktadır.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
23/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.