TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADEM ÖĞÜT VE
DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/20527)
|
|
Karar Tarihi: 22/11/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 22/12/2017-30278
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Gülbin AYNUR
|
Başvurucular
|
:
|
1. Adem ÖĞÜT
|
|
|
2. Sami GÜL
|
|
|
3. Ahmet SARI
|
|
|
4. Ali Melih
BOZKURT
|
|
|
5. Cahid SEMİZER
|
|
|
6. Celil
Reha ESGİCE
|
|
|
7. Enes
Recep ÇINAR
|
|
|
8. Furkan
EFE
|
|
|
9. Furkan
YILMAZ
|
|
|
10. Furkan
Cemal YILDIZ
|
|
|
11. Furkan
Nazif TAŞCI
|
|
|
12. Harun
KALKAN
|
|
|
13. Hasan
EFE
|
|
|
14. Hidayet
Enes ŞAHİNLİ
|
|
|
15. İbrahim
Necip MAZI
|
|
|
16. İsmail
GÜLPINAR
|
|
|
17. Mehmet
Akif YILMAZ
|
|
|
18.Mehmet
Yunus ÜNALAN
|
|
|
19.Mesut
HALICI
|
|
|
20. Muhammed
Emin ÇOBAN
|
|
|
21. Muhammet
Enes ÇALIŞKAN
|
|
|
22. Murtaza
ÖNKAL
|
|
|
23. Mustafa
SELEN
|
|
|
24. M.Tayyip BÜYÜKÇARBAN
|
|
|
25. Muzaffer
UĞUR
|
|
|
26.
Necmettin ÇALIBAŞI
|
|
|
27. Numan
FİDAN
|
|
|
28. Oğuzhan
BAŞ
|
|
|
29. Okan
USTA
|
|
|
30. Ömer
TÜRKMEN
|
|
|
31. Ömer
Faruk AYTEN
|
|
|
32. Ömer
Faruk DEMİREL
|
|
|
33. Ömer
Türkay ÇETİN
|
|
|
34. Ramazan
HAZIR
|
|
|
35. Remzi SARI
|
|
|
36. Süleyman
KOLAY
|
|
|
37. Şükrü
CANKARA
|
|
|
38. Yakub TOPCUOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa
KOCADAĞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, düzenleyici işlemin iptali istemiyle açılan davada
verilen yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının; Polis Koleji mezunlarına Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri
Fakültesine sınavsız giriş imkânı sağlayan düzenlemelerin kaldırılması ve
üniversite sınavlarına Polis Kolejinden mezun olunan yıl girilememiş olması
nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 31/12/2014 ile 23/1/2015 arasındaki muhtelif
tarihlerde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından 2014/20529, 20531, 20533, 20534, 20536,
20537, 20538, 20539, 20540, 20541, 20542, 20543, 20544, 20545, 20547, 20548,
20549, 20550, 20551, 20552, 20553, 20554, 2015/474, 1003, 1004, 1005, 1007,
1008, 1010, 1011, 1012, 1013, 1014, 1016, 1017, 1019, 1495 numaralı bireysel
başvuru dosyalarının aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması
nedeniyle 2014/20527 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve
incelemenin 2014/20527 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucular, ilköğretim sonunda girdikleri sınavlarda
başarılı olarak Polis Kolejinde eğitim ve öğrenime başlamışlardır.
A. Bireysel Başvurudan Önceki Gelişmeler
8. Başvurucuların Polis Kolejine kayıt yaptırdıkları tarihte
yürürlükte olan ve 17/8/2008 tarihli ve 26970 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri
Fakültesi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği (17/8/2008 tarihli Yönetmelik)
hükümlerine göre Polis Koleji mezunları sınavsız olarak Polis Akademisi Güvenlik
Bilimleri Fakültesine (Fakülte) kayıt yaptırabilmektedir.
9. Başvurucular henüz mezun olmadan önce 3/6/2014 tarihli ve
29019 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Fakültesi Giriş ve Eğitim-Öğretim
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (3/6/2014 tarihli
Yönetmelik) ile Polis Koleji mezunlarının sınavsız olarak Fakülteye kayıt
yaptırabilmesini öngören 17/8/2008 tarihli Yönetmelik hükümleri
değiştirilmiştir. Yeni düzenlemelerde Polis Koleji mezunlarının sınavsız olarak
Fakülteye kayıt imkânları kaldırılmış ve bu öğrenciler için de sınav koşulu
getirilmiştir.
10. Başvurucular 3/6/2014 tarihli Yönetmelik'in 2., 4., 6. ve 7.
maddelerinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştayda
dava açmıştır.
11. Danıştay Sekizinci Dairesi (Daire) belirtilen dava
dosyalarında muhtelif tarihlerde verdiği kararlarla dava konusu Yönetmelik'in
2. ve 4. maddelerindeki "Polis Koleji
mezunları ile" ibareleri ile 6. ve 7. maddelerinin yürütmesini
durdurmuş, diğer kısımlar yönünden ise yürütmenin durdurulması istemini
reddetmiştir.
12. Yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne dair
kararlar davalı İçişleri Bakanlığına ve başvuruculara tebliğ edilmiştir.
13. Davalı İçişleri Bakanlığının belirtilen dosyalardaki
yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne dair kararlara karşı yaptığı
itiraz, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca (İDDK) Daire kararının
gerekçesi değiştirilmek suretiyle reddedilmiştir. İtirazın reddine dair kararın
gerekçesinde, işlem tarihi itibarıyla Polis Kolejinde öğrenim gören
öğrencilerin mevcut kazanılmış haklarını ve beklentilerini koruyan geçici
maddelere yer verilmesi gerekirken bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediği
belirtilmiştir. Ayrıca, değişiklik getiren Yönetmelik'te Fakülteye giremeyen
Polis Koleji mezunlarının talep etmeleri hâlinde polis meslek yüksekokullarına
yerleştirilecekleri yolunda bir düzenlemeye yer verilmek suretiyle Polis
Akademisine sınavsız olarak kayıt olabilme beklentisindeki öğrencilerin polis
meslek yüksekokullarına yerleşme veya bu okullardan tamamen ayrılma durumu ile
karşı karşıya kalmalarına sebebiyet verildiğiifade
edilmiştir.
14. Başvurucular, yürütmenin durdurulması kararına rağmen
sınavsız olarak Fakülteye kayıtlarının yapılmadığını belirterek 31/12/2014 ile
23/1/2015 arasındaki muhtelif tarihlerde ve süresinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. Bireysel Başvurudan
Sonraki Gelişmeler
15. Bireysel başvurunun incelenmesi sürecinde 27/3/2015 tarihli
ve 6638 sayılıKanun 4/4/2015 tarihli ve 29316 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
16. Söz konusu Kanun kapsamında 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet TeşkilatKanunu ile 25/4/2001 tarihli ve 4652
sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu'nda yapılan değişikliklerle Polis Koleji
kapatılmış, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi ise Polis Amirleri
Eğitimi Merkezi Müdürlüğü (PAEM) şeklinde farklı bir statü ile yeniden
yapılandırılmıştır.
17. Belirtilen yasal düzenlemelerdeki değişikliklerle uyumlaştırma
çalışmaları kapsamında 17/8/2008 tarihli Yönetmelik de 16/7/2015 tarihli ve
29418 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren Polis Akademisi Başkanlığı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Giriş ve
Eğitim-Öğretim Yönetmeliği'nin (16/7/2015 tarihli Yönetmelik) 43. maddesi ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
18. Tüm bu gelişmelerin akabinde Daire; belirtilen dava
dosyalarında davaya konu Yönetmelik'in yürürlükten kaldırıldığı, dolayısıyla
karar tarihinde yürürlükte bulunmayan Yönetmelik hakkında karar verilmesine
hukuken olanak bulunmadığı gerekçeleriyle dava hakkında karar verilmesine yer
olmadığına karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
19. 4652 sayılı Kanun'un 30. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
c) Akademiye alınacak öğrencilerde aranacak
şartlar, istenecek belgeler, kayıt, sınav ve kabul işlemlerine ait esas ve
usulleri,
...
Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir(...)"
20. 4652 sayılı Kanun'a 6638 sayılı Kanun'un 43. maddesiyle
eklenen geçici 7. madde şöyledir:
"Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte
başka bir işlem yapılmasına gerek kalmaksızın Güvenlik Bilimleri Fakültesi,
Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürlüğüne dönüştürülür ve geçici 6 ncı madde hükümleri çerçevesinde
yapılacak atamalarla kadroları tamamlanır.
Fakülte öğrencileri, Yükseköğretim Kurulu
tarafından belirlenecek üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler
fakültelerine tercihlerine göre yerleştirilirler. Yerleştirme yapılacak
fakültelerin kontenjanları ile yerleştirmeye ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretim
Kurulu tarafından belirlenir."
21. 3201 sayılı Kanun'un olay tarihi itibarıyla yürürlükte olan
19. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Polis
Akademisinde öğrenci yetiştirmek üzere; polislik mesleğinin gerektirdiği bilgi,
disiplin ve bedeni kabiliyete haiz, Milli Eğitim Temel Kanunu hükümlerine göre,
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı, lise seviyesinde parasız yatılı ve resmi
üniformalı polis kolejleri açılır."
22. 6638 sayılı Kanun'un 47. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bu Kanun'un yayımı tarihinde; 3201
sayılı Kanun'un 19 uncu (...) [maddesi] yürürlükten kaldırılmıştır."
23. 4652 sayılı Kanun'un 30. maddesine dayanılarak hazırlanan ve
olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 17/8/2008 tarihli mülga Yönetmelik'in
10. maddesi şöyledir:
"Polis Koleji mezunları, sınavsız olarak
fakülteye alınırlar."
24. Aynı Yönetmelik'in 3/6/2014 tarihli Yönetmelik'in4. maddesi
ile değiştirilen 7. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Polis Koleji mezunları ile lise ve dengi
okul mezunlarının fakülteye giriş sınavı ile ilgili başvuruları, Başkanlıkça
belirlenen tarihler arasında yapılır. Başvurunun ne şekilde yapılacağı
Başkanlıkça belirlenir."
25. 16/7/2015 tarihli Yönetmelik'in "Öğrenci kaynakları" kenar başlıklı 5. maddesi
şöyledir:
"(1)PAEM’in
öğrenci kaynağı şunlardır;
a) Meslekte fiilen iki yılını dolduran ve kırkbeş yaşından gün almamış lisans mezunu polis memurları,
başpolis memurları ve kıdemli başpolis
memurları.
b) Emniyet mensubu olmayan lisans mezunları
veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen
yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar.
c) İlgili devletlerle yapılacak ikili
anlaşmalara bağlı olarak alınacak yabancı uyruklu öğrenciler."
26. Aynı Yönetmelik'in 43. maddesi şöyledir:
"17/8/2008 tarihli ve 26970 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik
Bilimleri Fakültesi Giriş ve Eğitim-Öğretim Yönetmeliği yürürlükten
kaldırılmıştır."
B. Uluslararası Hukuk
1. İlgili Sözleşme
27. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 6. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının,
medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ... konusunda karar
verecek olan,... bir mahkeme tarafından ...
görülmesini isteme hakkına sahiptir..."
28. Sözleşme'nin ek 1 No.lu Protokol’ünün 2. maddesinin ilgili
kısmı söyledir:
"Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz."
2. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi İçtihadı
29. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Sözleşme'nin ek 1
No.lu Protokol'ünün 2. maddesindeki düzenleme uyarınca taraf devletlerin
belirli bir zamanda var olan eğitim kurumlarına erişim hakkınıgaranti
ettiklerini, buna karşılık kendilerini belirli bir tipte veya seviyede eğitimi
kurmak ya da desteklemekle yükümlü kılacak bir hakkı kabul etmediklerini ifade
etmektedir (Belçika Eğitim Dili Davası,
B. No: 1474/62, 1677/62, 1691/62, 1769/63, 1994/63, 2126/4, 23/7/1968, §§ 3,
4). Diğer bir ifadeyle AİHM'e göre taraf devletlerin belli eğitim kurumlarını
kurma veya destekleme görevi bulunmamaktadır. Ancak devletler, kurdukları veya
destekledikleri eğitim kurumlarına etkili bir şekilde erişimi sağlama
yükümlülüğü altındadır (Ponomaryovi/Bulgaristan, B. No: 5335/05, 21/6/2011, §
49).
30. AİHM, 1 No.lu Protokol'ün 2. maddesinin üniversitelere
kabulün başvuranlar arasında giriş sınavını geçen kişilerle sınırlandırılmasına
izin verdiğini ifade etmektedir (Lukach/Rusya
(k.k.), B. No: 48/041/99, 16/11/1999; Tarantino and Others/İtalya,
B. No: 25851/09,29289/09 ve 64090/09,2/4/2013, § 46).
31. AİHM; önemine rağmen eğitim hakkının mutlak olmadığını,
doğası gereği devlet tarafından düzenleme yapılmasını gerektirdiğinden bazı
kısıtlamalara tabi olabileceğini kaydetmiştir (Belçika
Eğitim Dili Davası, § 5; Leyla
Şahin/Türkiye [BD], B. No: 44774/98, 10/11/2005, § 154). AİHM;
eğitim kurumlarını düzenleyen kuralların toplumun ihtiyaç ve kaynakları ile
eğitimin farklı düzeylerine has özelliklere göre zaman ve mekânda değişiklik
gösterebileceğini, dolayısıyla ulusal makamların bu konuda belli bir takdir
payından yararlandığını belirtmektedir (Belçika
Eğitim Dili Davası, § 3; Leyla
Şahin/Türkiye, § 154).
32. AİHM, getirilen sınırlamaların "hakkın özüne zarar
verecek ve etkililiğini azaltacak" genişlikte olmaması gerektiğini
belirtmekte; bunu temin etmek amacıyla da sınırlamaların ilgili kişiler
açısından "öngörülebilir" olduğuna ve "meşru bir amaç
güttüğüne" ikna olması gerektiğine işaret etmektedir (Leyla Şahin/Türkiye, § 154). Ancak AİHM'e
göre devlet, Sözleşme'nin 8. ile 11. maddelerinde olduğunun aksine ek 1 No.lu
Protokol'ün 2. maddesi kapsamında bir meşru amaçlar listesi ile bağlı değildir
(Catan ve diğerleri/Moldova ve Rusya [BD], B.
No: 43370/04, 8252/05 ve 18454/06, § 140). AİHM, bir sınırlamanın ancak
kullanılan araç ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir orantılılık
ilişkisi bulunduğu takdirde bu türden bir kısıtlamanın ek 1 No.lu Protokol'ün
2. maddesi ile uyumlu olacağını kabul etmektedir (Leyla Şahin/Türkiye, § 154).Devletin
bu alandaki takdir aralığı eğitimin ilgili kişiler ve toplumun geneli için
taşıdığı önemin derecesine ters orantılı şekilde seviyesine bağlı olarak artar
(Ponomaryovi/Bulgaristan, § 56).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
34. Başvurucular; Polis Koleji mezunlarının sınavsız olarak
Fakülteye kayıt yaptırma imkânını ortadan kaldıran düzenlemeler içeren
Yönetmelik hükümlerinin iptali istemiyle açtıkları davalarda verilen yürütmenin
durdurulması kararı gereğince Fakülteye sınavsız olarak kayıtlarının yapılması
gerektiğini ancak idarenin bu yönde bir işlem tesis etmediğini, dolayısıyla
yargı kararını uygulamadığını belirterek mahkemeye erişim haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
36. İdari işlemin iptali ve yürütmenin durdurulmasına karar
verilmesi istemiyle açılan davalarda verilen yürütmenin durdurulması kararının
uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası daha
önce Anayasa Mahkemesince incelenmiştir (Arif
Canlı [GK], B. No: 2014/7152, 1/12/2016; Hakan Yıldız [GK], B. No: 2014/8804, 1/12/2016).
37. Anayasa Mahkemesinin anılan içtihadında da belirtildiği
üzere yürütmenin durdurulması kurumu anayasal bir değer ve öneme sahip olmakla
birlikte adil yargılanma hakkı, kural olarak uyuşmazlık bakımından nihai ve
kesin nitelik taşıyan yargı kararlarının sonucuna erişmeyi güvence altına
almakta olup yürütmenin durdurulması kararlarının böyle bir niteliği
bulunmamaktadır. Yürütmenin durdurulması kararlarının icra edilmemesinin de
diğer ara kararlarında olduğu gibi ancak adil yargılanma hakkına hâkim olan
ilkelerden yargılamanın bütününün adil olmaktan çıkması ilkesi dikkate alınarak
mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekmektedir. Buna göre
yargılama bakımından nihai nitelik taşımayan yürütmenin durdurulması
kararlarının icra edilmemesine ilişkin şikâyetlerde adil yargılanma hakkı
yönünden bakılacak husus, yürütmenin durdurulması kurumunun niteliği gereği bu
kararın uygulanmamasının ileride başvurucu lehine verilecek muhtemel nihai
kararın icra edilmesini imkânsız hâle getirecek veya aşırı derecede
zorlaştıracak nitelikte olup olmadığıdır. Bu hususun ise her somut olayın
koşulları dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir (Arif Canlı, §§ 39-41).
38. Somut olayda başvuruya dayanak olan ve gereği gibi yerine
getirilmediği ileri sürülen yürütmenin durdurulması kararı, başvurucuların
Polis Koleji mezunu sıfatıyla Fakülteye sınavsız giriş imkânını ortadan
kaldıran hükümler içeren düzenleyici işleme ilişkindir. Belirtilen yürütmenin
durdurulması kararlarının ilişkin olduğu davalar hakkında nihai olarak dava
konusu Yönetmelik'in yürürlükten kaldırılmış olması sebebiyle karar verilmesine
yer olmadığına karar verildiği görülmektedir. Bu bağlamda somut olayın özel
koşullarında yürütmenin durdurulması kararının gereği gibi icra edilmemesi
durumunun yargılama sonundaki nihai kararın icra edilmesini imkânsız hâle
getirecek veya aşırı derecede zorlaştıracak bir nitelik arz etmediği
anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemeye erişim hakkına yönelik açık ve görünür
bir ihlal bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
39. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Eğitim ve Öğrenim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Polis Koleji Mezunlarına
Fakülteye Sınavsız Kayıt İmkânı Sağlayan Düzenlemelerin Kaldırılmasına İlişkin
Şikâyet Yönünden
a. Başvurucuların
İddiaları
40. Başvurucular, Polis Koleji giriş sınavını kazandıkları ve
okula kayıt oldukları tarihte yürürlükte bulunan mevzuatta Polis Koleji
mezunlarının sınavsız olarak Fakülteye kayıt yaptırabilmelerinin öngörülmüş
olması nedeniyle bu hususta haklı bir beklenti içine girdiklerini belirtmiştir.
Esasen Polis Kolejini de bu sebeple tercih ettiklerini ancak mezun olmalarına
çok kısa bir süre kala yapılan mevzuat değişikliğiyle kazanılmış haklarının yok
sayıldığını ifade eden başvurucular, Fakülteye sınavsız giriş imkânlarının
ellerinden alınması nedeniyle eğitim haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
b. Değerlendirme
41. Somut olayda başvurucular, yönetmelik değişikliği ile Polis
Akademisi bünyesindeki Fakülteye sınavsız geçiş haklarının ortadan
kaldırılmasından şikâyet etmektedir. Bununla birlikte bireysel başvurunun
yapıldığı tarihten sonra 2015 yılında gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle
başvurucuların sınavsız olarak kayıt yaptırmak istedikleri Fakültenin farklı
bir hukuki statü ile yeniden yapılandırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla eğitim
öğrenim hakkı kapsamında yapılacak incelemede, bireysel başvuru tarihinden
sonra ortaya çıkan bu gelişmeler de gözönünde
bulundurulmuştur.
42. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel
haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (bkz. § 35).
43.Anayasa'nın "Eğitim
ve öğrenim hakkı ve ödevi" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından
yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir
ve düzenlenir."
44. Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrasında kimsenin
eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı belirtilmek suretiyle
"eğitim hakkı" herkes yönünden güvenceye bağlanmıştır. Eğitim hakkı,
kamu ve özel eğitim kurumlarını kapsadığı gibi eğitimin ilk, orta ve
yükseköğrenim seviyelerini de kapsar. Anayasa’da yer alan eğitim ve öğrenim
hakkı, kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe
negatif ödevini yüklemektedir (Hikmet Balabanoğlu, §§ 28, 29).
45. Anayasa'nın anılan maddesinde düzenlenen eğitim hakkı belli
bir zamanda mevcut olan eğitim kurumlarına erişimin sağlanmasını ve bu eğitim
kurumlarına devam edebilmeyi teminataltına almaktadır
(Benzer yöndeki bir karar için bkz. Mehmet
Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 68).
Bununla birlikte bu hak, devlete belli bir eğitim kurumu kurma ödevi
yüklemediği gibi devletin var olan eğitim kurumlarını kaldırmasına veya
statülerinde değişiklik yapmasına da engel teşkil etmemektedir. Öte yandan
sınırlı sayıdaki yüksek öğretim kurumlarına girişin ilgili eğitim alanının
gerektirdiği niteliklere sahip olan adayların seçilebilmesi bakımından objektif
kriterler çerçevesinde sınav koşuluna bağlanması mümkündür.
46. Somut olayda başvurucuların bir yüksek öğretim kurumuna
sınavsız giriş imkânı ortadan kaldırılarak onlar da sınav koşuluna tabi
kılınmıştır. Başvurucuların Fakülteye girişte sınav koşuluna tabi
kılınmalarının eğitim hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiği sonucuna
varılmıştır.
47. Anayasa'nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
48. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 42. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Bu sebeple müdahalenin somut başvuruya ilişkin
olarak Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenmiş olan kanun tarafından öngörülme,
haklı bir sebebe dayanma, ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun
olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
49. Hak ve özgürlüklerin ve bunlara yapılacak müdahalelerin ve
sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi, bu haklara ve özgürlüklere keyfî
müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin
en önemli unsurlarından biridir (Tahsin
Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
50. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir
kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun adı
altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Eğitim hakkına müdahale
edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici
işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM
tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması eğitim
hakkına yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Benzer yöndeki birdeğerlendirme için bkz. Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
51. Bununla beraber Anayasa Mahkemesinin daha önceki
kararlarında da belirtildiği üzere kanunla düzenleme zorunluluğu, hakka
yapılacak müdahalenin uygulanmasının kanunun çerçevesini aşmayacak şekilde
tüzük, yönetmelik, tebliğ ve genelge gibi yürütme organının çıkardığı ikincil
düzenlemelerle yapılmasına mani değildir (Tahsin Erdoğan, § 60). Temel hak ve
özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin konularda temel esaslar, ilkeler ve
genel çerçeve kanunla belirlendikten sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin
hususların yürütme organınca değinilen adlar altında çıkarılacak düzenleyici
işlemlerle tanzim edilmesi mümkündür (AYM, E.2014/177, K.2015/49, 14/5/2015).
Bu bağlamda kanun koyucu, eğitim hakkının temel çerçevesini kanunla
belirledikten sonra bir eğitim kurumuna giriş koşullarının yönetmelikle
düzenlenmesini öngörebilir.
52. Somut olayda 4652 sayılı Kanun'un 30. maddesinde Polis
Akademisine giriş koşullarının Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenmesi öngörülmüştür. Polis Koleji öğrencisi olan başvuruculara Polis
Akademisi bünyesindeki Fakülteye girişte sınav koşulu öngören uygulamanın
anılan Kanun hükmüne dayanılarak çıkarılan 17/8/2008 tarihli Yönetmelik'in
3/6/2014 tarihli Yönetmelik hükümleri ile değiştirilen 7. maddesine dayandığı
dikkate alındığında müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu sonucuna
varılmıştır.
53. Anayasa'nın 42. maddesinde eğitim hakkının
sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Bununla birlikte
eğitim hakkının mutlak ve sınırsız bir hak olduğu düşünülemez. Nitekim anılan
maddenin ikinci fıkrasında yer verilen
"Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir."
ifadesi ile devlete bir takdir alanı yaratılmıştır. Eğitim hakkının Anayasa'nın
"sosyal ve ekonomik haklar" bölümünde düzenlendiği hususu da
gözetildiğinde devlete tanınan bu takdir hakkının özünde bir
"sınırlama" yetkisi de içerdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan
Anayasa'da diğer haklardan farklı olarak eğitim hakkının sınırlanması hususunda
kanun koyucuyu bağlayan belli bir meşru amaçlar listesi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla kanun koyucunun eğitim hakkının sınırlanması hususundaki takdir
aralığının geniş olduğu ifade edilebilir. Ancak kanun koyucunun bu yetkisini
kullanırken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan "kamu yararı"nı gözetmesi gerektiği açıktır (Benzer yöndeki
değerlendirmeler için bkz. Ünal Yıldırım,
B. No: 2013/6776, 5/11/2014, § 42 ; Savaş Yıldırım, B. No: 2013/6258,
10/6/2015, § 42).
54. 3201 ve 4652 sayılı Kanunlarda 6638 sayılı Kanun ile
değişiklik yapılmadan önceki hükümler uyarınca Polis Akademisinde öğrenci
yetiştirmek üzere lise seviyesinde Polis Koleji, lisans düzeyinde ise Güvenlik
Bilimleri Fakültesi açıldığı, anılan eğitim kurumlarına ilişkin mevzuat
incelendiğinde bunların açılmasındaki temel amacın polis amiri yetiştirmek
olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra kanun koyucu, polis amiri alım koşulları
yönünden sistem değişikliğine gitmiş ve polis amiri ihtiyacını anılan
kurumlardan karşılama yönündeki politikasından vazgeçerek söz konusu kurumların
kapatılmasına/yeniden yapılandırılmasına ilişkin yasal düzenleme yapmıştır. Bu
kapsamda 6638 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerle Polis Kolejinin
kapatıldığı ve Polis Akademisi Başkanlığı bünyesindeki Fakültenin ise PAEM
şeklinde farklı bir hukuki statüde yeniden yapılandırıldığı görülmektedir.
55. 6638 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde lise düzeyinde olan
Polis Koleji ile dört yıllık eğitim veren Fakültenin kuruluş amaç ve
gereklerinin günümüz şartlarında ortadan kalktığı, düzenleme ile emniyet
teşkilatında istihdam edilecek personelin eğitim maliyetinin düşürülmesi,
çağdaş ülkelerde olduğu gibi bir eğitim sistemi oluşturulması ve emniyet
teşkilatında çok başlılık yaratan tüm eğitim kurumlarının Polis Akademisine
bağlanmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu yönüyle 6638 sayılı Kanun’la
anılan konuyla ilgili yeni bir sistemin oluşturulmasının amaçlandığı
anlaşılmaktadır. Gerek kamu güvenliği gerekse kişilerin bireysel güvenliğini
doğrudan sağlamaya yönelik emniyet hizmetlerinin en iyi şekilde yürütülmesinde
bu hizmetlere uygun personel seçme sisteminin oldukça etkili olduğu dikkate
alındığında anılan amacın kamu yararı ile örtüştüğü tartışmasızdır (AYM,
E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 272, 273).
56. Uygulanmasına geçilen bu yeni sistemin doğal bir sonucu ve
gereği olarak ilgili hizmet alanının personel kaynağını teşkil eden eğitim
kurumunun gerektirdiği nitelikleri taşıyan adayların belirlenmesi amacıyla söz konusu eğitim kurumuna girişte herkes
yönünden sınav koşulu getirilmesinin yukarıda değinilen kamu yararının gerçekleştirilmesine
yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
57. Somut olayda başvurucuların Polis Kolejine girdikleri
dönemde yürürlükte olan mevzuata göre Polis Koleji mezunlarına Fakülteye
sınavsız geçiş hakkı tanınmışken başvurucular Polis Kolejinden henüz mezun
olmadan önce yapılan mevzuat değişikliğiyle bu hak ortadan kaldırılmış, onların
da Fakülteye girişte diğer öğrenci adayları gibi sınava tabi tutulmaları
öngörülmüştür.
58. Devletin objektif ölçütler çerçevesinde bazı bireylere belli
eğitim kurumlarına erişim konusunda sağladığı birtakım avantajların daha sonra
ortadan kaldırılmış olmasıtek başına eğitim hakkının
ihlali sonucunu doğurmaz. Bununla birlikte somut olayda başvurucuların başka
ortaöğretim kurumları yerine Polis Kolejini tercih etmelerinde ve buna göre
eğitim ve iş kariyerlerini planlamalarında yürürlükte bulunan mevzuata
güvenerek buradan mezun olduklarında sınavsız şekilde Fakülteye girebilecekleri
yönündeki beklentilerinin de etkili olduğu yadsınamaz. Ancak emniyet hizmetlerinin
hem kamu güvenliği hem de bireylerin kişisel güvenlikleri yönünden taşıdığı
kritik önem, bu hizmet alanında köklü ve yapısal değişiklikler getiren yeni
sisteme ilişkin kurallara birtakım istisnaların -başvurucuların Fakülteye
sınavsız geçiş haklarının saklı tutulması gibi-öngörülmesine imkân
tanımayabilir. Bir başka ifadeyle başvurucuların böyle bir beklentiye sahip
olmalarının sistem değişikliğinin bütün yönleriyle etkin bir şekilde ve bir an
önce hayata geçirilmesinin önünde engel teşkil edebileceği düşünülemez. Bu
noktada başvurucuların sınavsız olarak Fakülteye kayıt yaptırıp Fakülte
öğrencisi statüsü kazandıktan sonra sınav koşuluna tabi kılınması gibi bir
durum bulunmadığına da dikkat çekmek gerekir. Somut olayda henüz Polis Koleji
öğrencisi olan başvurucuların yakın gelecekte sınavsız olarak Fakülteye kayıt
yaptırma şeklinde bir "beklenti"si söz
konusudur.
59. Bireysel başvuruya konu olayda, emniyet teşkilatında
istihdam edilecek personelin seçimi ve eğitimi gibi hususlarda köklü ve yapısal
değişiklikler içeren söz konusu sistemin oluşturulması ile ulaşılmak istenen
kamu yararının başvurucuların sınavsız olarak Fakülteye kayıt yaptırma
beklentisinin gözetilmesindeki bireysel yarara nazaran baskın bir nitelik
taşıdığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kişilerin, önceki mevzuatın
yürürlükte kalacağı yönündeki güvenlerine dayalı olarak ortaya çıkabilecek
kayıplarını mümkün olduğunca telafi edebilecek/dengeleyebilecek birtakım
imkânlara da sahip olmaları gerekir.
60. Bu bağlamda somut olayda, yukarıda yer verilen mevzuat
değişikliklerinden önce Polis Koleji mezunlarına diğer bireylere nazaran
avantajlı bir konum sağlanmakta ve sınavsız olarak Fakülteye kayıt yaptırma
imkânı tanınmaktayken başvurucuların bu avantajlı durumuna son verilmiş; başvurucular
diğer öğrenci adaylarıyla eşit konuma getirilmiştir. Bununla birlikte sahip
oldukları avantaj ortadan kaldırılırken başvurucuların Fakültede (ilerleyen
süreçte farklı bir hukuki statüyle yeniden yapılandırılan PAEM'de)
eğitim alabilme haklarına halel getirilmemiştir. Nitekim başvurucuların -ilgili
eğitim alanının gerektirdiği niteliklere en uygun adayların seçilebilmesi
amacıyla getirilen sınavlara katılmak ve mevzuatta öngörülen diğer şartları da
sağlamak kaydıyla- belirtilen eğitim kurumlarında eğitim almalarının önünde bir
engel söz konusu değildir. Öte yandan başvurucuların diğer fakülte ve
yüksekokullarda eğitim ve öğrenim görmelerine bir mani
bulunmadığı da açıktır. Bu nedenle somut olayda eğitim ve öğrenim hakkının
kullanımını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel oluşturan bir
durumdan söz edilemez. Dolayısıyla başvurucuların önceki mevzuatın yürürlükte
kalacağı yönündeki güvenlerine dayalı olarak ortaya çıkabilecek kayıplarını
mümkün olduğunca telafi edebilecek/dengeleyebilecek yeterli imkânlara sahip
olduğu sonucuna varılmıştır.
61. Buna göre sadece Polis Koleji mezunu sıfatıyla Fakülteye
sınavsız kayıt imkânlarının kaldırılmış olmasının -yukarıda açıklandığı üzere
sahip oldukları diğer olanaklar dikkate alındığında- başvuruculara aşırı ve
katlanılamaz bir külfet yüklemediği, belirtilen sistem değişikliği ile
sağlanmak istenen kamu yararının gerçekleştirilmesi amacıyla başvurucuların
eğitim hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.
62. Bu durumda başvurucuların eğitim haklarına yönelik bir ihlal
olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
63. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Polis Kolejinden Mezun
Olunan Yıl Üniversite Sınavlarına Girilememiş Olmasına İlişkin Şikâyet Yönünden
a. Başvurucuların
İddiaları
64. Başvurucular, Polis Koleji mezunlarının Fakülteye sınavsız
kayıt imkânını öngören Yönetmelik hükümlerinin değiştirildiği 3/6/2014 tarihi
itibarıyla genel üniversitelere giriş sınavlarının gerçekleştirildiğini
belirtmiştir. Söz konusu değişikliğin öngörülmesinin mümkün olmaması nedeniyle
üniversite giriş sınavlarına müracaat etmediklerini ve bu sebeple Polis
Kolejinden mezun oldukları aynı yıl üniversite sınavlarına katılamadıklarını
ifade eden başvurucular, eğitim haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
65. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması
gerekir (İsmail Buğra İşlek, B.
No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
66. Somut olayda, şikâyet konusu düzenlemelerde eğitim hakkına
yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu yukarıda saptanmıştır. Bununla
birlikte başvurucular, eğitim hakkına yönelik bir ihlal teşkil etmeyen bu
düzenlemelerin uygulanması sürecindeki idari işleyişten kaynaklı olarak
birtakım zararlara uğradıklarını ileri sürebilirler. Başvurucuların
uğradıklarını ileri sürdükleri bu tip zarar hâllerine karşı korunmalarının tam
yargı davası yolu ile idari yargı makamlarınca sağlanması mümkündür. Özellikle
somut başvuruya konu ihlal iddiasına benzer uyuşmazlıklar açısından idari yargı
yolunun yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili bir başvuru
yolu olduğu anlaşılmaktadır.
67. Başvurucular tarafından belirtilen şikâyetleri bağlamında
uğradıklarını ileri sürdükleri zarar hâllerine ilişkin olarak idari yargıda
görevli ve yetkili yargı mercileri nezdinde giderim talebiyle somut başvuru
açısından etkili bir yol olan tam yargı davası açma yoluna gidildiğine ilişkin
herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı görülmektedir. Bu itibarla Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için etkili başvuru yollarının
tüketilmesi koşulunun yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
68. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. a. Eğitim hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın Polis Koleji mezunlarına Fakülteye sınavsız
kayıt imkânı sağlayan düzenlemelerin kaldırılmasına dair şikâyetle ilgili
kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
b.
Eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Polis Kolejinden mezun olunan
yıl üniversite sınavlarına girilememiş olmasına dair şikâyetle ilgili kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
22/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.