TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERDAR ÇİL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2167)
|
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Serdar ÇİL
|
Vekili
|
:
|
Av. İlyas İLHAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, 7/10/2005
tarihinde Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının makul
sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 18/2/2014 tarihinde
Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön
incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 14/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına ve dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından
12/9/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
Adalet Bakanlığının 19/9/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 7/10/2005
tarihinde, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş., Bor Şeker Fabrikası, Ö. Ltd. Şti. ve
M.G. aleyhine Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında,
14/11/2000 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle sağ bacağının koptuğunu, sol
bacağının kırıldığını, sağ bacağının yerine dikilmesine rağmen çalışamaz duruma
geldiğini, yaşanan bu olayda davalıların sorumluluğunun bulunduğunu belirterek
tazminat talebinde bulunmuştur.
8. Aksaray 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi 12/5/2008 tarihli ve E.2005/419, K.2008/233 sayılı kararı ile
davanın, davalılardan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. yönünden kabulüne, diğer
davalılar yönünden reddine karar vermiş, başvurucu lehine tazminata
hükmetmiştir.
9. Davalı Türkiye Şeker
Fabrikaları A.Ş. tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi, 4/3/2010 tarihli ve E.2009/7851, K.2010/2342 sayılı ilâmı ile
İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına hükmetmiştir.
10. Karar düzeltme talebi aynı
Dairenin 14/12/2010 tarihli ve E.2010/12374, K.2010/12967 sayılı ilâmı ile reddedilmiştir.
11. Bozma ilâmına uyan Aksaray
1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 23/2/2012 tarihli ve E.2010/506, K.2012/56 sayılı
kararı ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
12. Davalının temyizi üzerine
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 3/12/2012 tarihli ve E.2012/10276, K.2012/18321
sayılı ilâmı ile kararın bozulmasına hükmetmiştir.
13. Aynı Daireye yapılan karar
düzeltme istemi, 27/5/2013 tarihli ve E.2013/6564, K.2013/9994 sayılı ilâm ile
reddedilmiştir.
14. Bozma ilâmı sonrasında
Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılama devam ettiği sırada başvurucu,
18/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Aksaray 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi yaptığı yargılama sonucunda 13/5/2014 tarihli ve E.2013/759, K.2014/548
sayılı kararı ile bozma ilamındaki hususları dikkate alarak davanın kısmen
kabulüne karar vermiştir.
16. İlk Derece Mahkemesi kararı,
davalı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi, 27/10/2014 tarihli ve E.2014/12894, K.2014/13889 sayılı ilâmı
ile kararın onanmasına hükmetmiştir.
17. Onama ilâmı üzerine karar
düzeltme talebinde bulunulmuş olup, karar düzeltme incelemesi Yargıtayda devam etmektedir.
B. İlgili
Hukuk
18. 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi; 11/1/2011 tarihli ve 6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinin birinci fıkrası, 56. maddesi;
22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 41. ve 47. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 22/6/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 18/2/2014 tarih ve 2014/2167
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, 7/10/2005
tarihinde Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının makul
sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi
sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar
verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
22. Başvurucu, 7/10/2005
tarihinde Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasının makul sürede
sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
23. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup
olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, Asliye Hukuk Mahkemesi
nezdinde açılan tazminat davasının söz konusu olduğu görülmekle, 1086 sayılı
mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul
hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve
yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 49).
26. Medeni hak ve
yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde,
sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin
işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup,
somut başvuru açısından bu tarih, 7/10/2005
tarihidir.
27. Sürenin bitiş tarihi ise,
çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme
tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin
devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas
alınacak sürenin bitiş anı başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher Ergun ve Diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 52).
28. Başvuruya konu yargılama
süreci incelendiğinde, yargılamanın konusunun, başvurucunun yaralanması
nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin olduğu,
7/10/2005 tarihinde açılan davada İlk Derece Mahkemesince 12/5/2008 tarihinde
karar verildiği, temyiz incelemesi sonucu Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 4/3/2010
tarihli ilâmı ile hükmün bozulduğu, karar düzeltme isteminin 14/12/2010 tarihli
ilâm ile reddedildiği anlaşılmıştır. Bozma sonrası yapılan yargılama sonunda
23/2/2012 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 4.
Hukuk Dairesinin 3/12/2012 tarihli ilâmı ile bozulduğu, karar düzeltme
isteminin 27/5/2013 tarihinde reddedildiği belirlenmiştir. Mahkemece bozmaya
uyularak yapılan yargılama sonunda 13/5/2014 tarihinde davanın kısmen kabulüne
karar veriliği, temyiz üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin, 27/10/2014 tarihli
ilâmı ile hükmün onandığı, davalı tarafından karar düzeltme isteminde
bulunulması üzerine dosyanın Yargıtaya gönderildiği
ve karar düzeltme incelemesinin halen devam ettiği tespit edilmiştir.
29. 6100 sayılı Kanun’un
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin
etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde
bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar
verilmiştir (Güher Ergun ve Diğerleri,
B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
30. Başvuruya konu tazminat davasının incelenmesinde; hukuki
meselenin çözümündeki güçlük, yargılamanın niteliği, maddi olayların
karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller gibi kriterler
dikkate alındığında başvuruya konu yargılamanın karmaşık nitelikte olduğu
anlaşılmışsa da somut başvuru açısından, daha önce verilen kararlar dışında
farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı, söz konusu yaklaşık
on yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi
Yönünden
32. Başvurucu, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL
manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık on yıldır devam eden yargılama süreci nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
10.800,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
36. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.706,10 TL
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
37. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık on yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 10.800,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.