TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMİN TOĞURLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2207)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Emin TOĞURLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüsnü
KAPLAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının, tutukluluk dolayısıyla siyasi faaliyetlerin
yerine getirilememesi nedeniyle seçme ve seçilme hakkının, özel yetkili
mahkemelerde yargılama yapılması nedeniyle kanuni hâkim ilkesinin ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve
bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu 2009 yılında yapılan yerel seçimlerde Şırnak ili
Silopi ilçesi belediye başkanı olarak seçilmiştir.
9. Başvurucu, yasa dışı örgüt yöneticisi olduğu suçlamasıyla
23/9/2011 tarihinde tutuklanmıştır.
10. Başvurucu hakkında anılan suçla ilgili olarak Diyarbakır 5.
Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/128 Esas sayılı dosyasında kamu davası açılmıştır.
11. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/128 Esas sayılı
dosyasının 30/1/2014 tarihli duruşmasında başvurucunun tutukluluk hâlinin
devamına karar verilmiştir.
12. Bu karara yapılan itiraz, Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 31/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
13. Başvurucu 12/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile
12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun mülga 10.
maddesiyle görevlendirilen ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/3/2014 tarihli kararı ile dosya, Şırnak
Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
15. Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi 11/4/2014 tarihinde
yetkisizlik kararı vermiştir. Yetkisizlik kararı üzerine dosya Cizre Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmiştir.
16. Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi de 9/5/2014 tarihinde karşı
yetkisizlik kararı vermiştir.
17. Yetki uyuşmazlığı üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi 26/9/2014
tarihli kararıyla Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisizlik kararınınkaldırılmasına, dosyanın Şırnak Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
18. Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi 14/1/2015 tarihli kararıyla
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 5/1/2015 tarihli ilamı doğrultusunda davanın Elazığ Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar vermiştir.
19. Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
2015/25 sayılı dosyasında yargılamaya başlanmıştır. Elazığ
2. Ağır Ceza Mahkemesi 27/1/2015 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar
vermiştir.
20. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla İlk
Derece Mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
21. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Şüpheli veya sanığın salıverilme
istemleri" kenar başlıklı 104. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin
her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin
devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına
itiraz edilebilir."
22. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
23. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde
tazminat isteminde bulunulabilir."
B. Uluslararası Hukuk
1. Sözleşme Hükümleri
24. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (Sözleşme) ek 1 No.lu
Protokol'ün 3. maddesi şöyledir:
"Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama
organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak
şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt
ederler."
2. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi İçtihadı
25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'ye
ek 1 No.lu Protokol'ün 3. maddesindeki serbest seçim hakkını, "yasama organı"nın seçimi ya da bu organın iki meclisi varsa
en azından bir meclisin seçimi ile sınırlı olarak değerlendirmektedir (Gorizdra/Moldova (k.k.),
B. No: 53180/99, 02/07/2002, hukuk kısmı, § 2; Cherepkov/Rusya (k.k.), B. No: 51501/99,
25/01/2000, hukuk kısmı, § 1).
26. AİHM, serbest seçim hakkının kapsamını, yasama yetkisine
sahip olmayan yerel yönetimlerin seçimlerini içerecek kadar genişletmemiş ve
yerel seçimlerin ulusal yasaları yerel düzeyde uygulayarak parlamentonun
desteklenmesi işlevine sahip olduğunu belirtmiştir. AİHM ayrıca belediye
seçimlerinin (Cherepkov/Rusya (k.k.));
bölgesel seçimlerin (Malarde/France (k.k.),
B. No: 46813/99, 5/9/2000), il genel meclisi seçimlerinin (Santoro/Italy, B. No: 36681/97,
16/1/2003), belediye ve ilçe meclisi seçimlerinin (Mółka/Poland (k.k.),
B. No: 56550/00, 11/4/2006) Sözleşme'ye ek 1 No.lu
Protokol'ün 3. maddesinde belirlenen serbest seçim hakkının kapsamında
olmadığına karar vermiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
27. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Seçme, Seçilme ve
Siyasi Faaliyette Bulunma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, tutukluluğu nedeniyle Barış ve Demokrasi
Partisinden seçildiği Şırnak ili Silopi ilçesi belediye başkanlığı görevini
yerine getiremediğini belirterek Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına
alınan seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; hak ihlali
tespitiyle birlikte tazminat talebinde bulunmuştur.
2. Değerlendirme
29. Anayasa'nın 67. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara
uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde
siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir."
30. Başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 67.
maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
31. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesi şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir."
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
33. Belirtilen hükümler uyarınca bir anayasal hak ihlali
iddiasının Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dâhilinde olabilmesi
için başvurucu tarafından dayanılan hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerden olması, Sözleşme ve buna ek Türkiye'nin taraf
olduğu protokoller kapsamında yer alması gerekir. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak
koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun esasının incelenmesi
mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18; Mehmet Haberal, B. No:
2012/849, 4/12/2013, § 106).
34. Anayasa'nın 67. maddesinde seçme, seçilme ve bağımsız olarak
veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkı güvence altına
alınmıştır. Somut olayda belediye başkanı olarak seçilen başvurucu,
tutuklanması nedeniyle seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini iddia
etmiştir. Sözleşme kapsamında korunan hak, yasama organının seçimi ile ilgili
olup belediye başkanlığı seçimiyle ilgili ihlal iddiaları bağımsız bir hak
olarak Sözleşme kapsamında değerlendirilmediğinden bu hakka yönelik ihlal
iddialarının bireysel başvuru konusu yapılabilmesi mümkün değildir. Sonuç
itibarıyla başvurucunun ihlal iddiasının konusu, Anayasa'da güvence altına
alınmış ve Sözleşme kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin koruma alanı
dışında kalmaktadır.
35. Açıklanan nedenlerle başvurucunun tutukluluğu nedeniyle
siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Anayasa
ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kaldığı anlaşıldığından başvurunun
bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Tutukluluğun Makul
Süreyi Aştığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu, formül gerekçelerle devam ettirilen tutukluluğun
makul süreyi aştığını, seçilmiş bir kişi olmasına rağmen tahliye edilmediğinibelirterek Anayasa'nın 19. maddesinde güvence
altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, özel hayatın gizliliği
hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; hak ihlali
tespitiyle birlikte tazminat talebinde bulunmuştur.
b. Değerlendirme
37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu başlık altında
şikâyetlerinin Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında
incelenmesi gerekmektedir.
38. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
39. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
40. Yukarıda belirilen Anayasa ve
Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen
hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
41. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa (ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak) 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
42. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 27/1/2015
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun
telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun
"ikincil niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
43. Açıklanan nedenlerle başvurucunun tutukluluğun makul süreyi
aştığı iddiasına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel
başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Kanuni Hâkim İlkesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
44. Başvurucu, 3713 sayılı Kanun'un mülga 10. maddesi ile
görevli mahkemelerin kaldırılmasına rağmen yeni mahkemeler düzenlenerek bu
mahkemelerde yargılamanın devam ettiğini belirterek kanuni hâkim ilkesinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
45. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir (bkz. § 38).
46. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın İlk Derece
Mahkemesinde devam ettiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda başvurucunun hukuk
sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda
bulunduğu anlaşılmaktadır.
47. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZOLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında tutukluluğun
makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kanuni hâkim ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.