TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ONUR GİRGİNER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/10352)
|
|
Karar Tarihi: 8/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Onur GİRGİNER
|
Vekili
|
:
|
Av. Şerif Özgür URFA
|
|
|
Av. Özge KOZAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması ve
delillerin hatalı değerlendirilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği
bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından çocuğun
nitelikli cinsel istismarı suçundan başlatılan soruşturma kapsamında 26/8/2007
tarihinde ifadesi alınıp tutuklanmıştır.
8. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 16/10/2007 tarihli
iddianamesiyle kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve çocuğun nitelikli cinsel
istismarı suçlarını işlediği iddiasıyla Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesine
(Mahkeme) başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır.
9. Başvurucu, Mahkemenin 7/9/2010 tarihli kararıyla müsnet suçlardan hapis cezalarına mahkûm edilmiştir.
10. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesi
5/3/2014 tarihli kararıyla Mahkeme kararını düzelterek onamıştır.
11. Başvurucu anılan karardan 21/5/2014 tarihinde haberdar
olduğunu bildirmiştir.
12. Bireysel başvuru 20/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 8/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34)
17. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29)
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 6 ay 8 gün
sürdüğü anlaşılan yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak
gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. İddia Makamının İşlemlerine İlişkin İhlal
İddiaları
20. Başvurucu, iddianamede suç tarihinin yanlış belirtilmesi
nedeniyle daha fazla ceza aldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
21. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları uyarınca başvurucunun başvuru konusu olaylara ilişkin iddialarını
açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını
kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yükümlülüğü
bulunmaktadır (S.S.A., B. No:
2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli Özdemir,
B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
22. Somut olayda başvurucu, Savcılık işlemlerine yönelik ihlal
iddialarını soyut ve genel ifadelerle ileri sürmüş; adil yargılanma hakkının ne
şekilde ihlal edildiğine ilişkin gerekçeleri ve delilleri sunma yönündeki yükümlülüğünü
yerine getirmemiştir.
23. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
24. Başvurucu; sundukları uzman mütalaasında bu raporların eksik
ve hatalı olduğu belirtilmesine karşın çocuk cerahisi
uzmanı tarafından verilmiş adli raporlara itibar edildiğini,mağdur beyanları arasındaki çelişkilerin
giderilmediğini, delillerin takdirinde yanılgıya düşülmesi suretiyle haksız
olarak mahkûm edildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
26. Sanık beyanları, müşteki anlatımları ve tüm dosya kapsamı
birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verildiği, sadece adli raporlara
itibar edilmediği anlaşılmıştır. Başvurucunun anılan iddialarının esas
itibarıyla Derece Mahkemelerince verilen kararlarda isabet bulunmadığına,
dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada,
Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir
hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir
durum da tespit edilmemiştir.
27. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
D. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
28. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
29. Başvurucu 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
31. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmesi nedeniyle
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 7.200 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1.
Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. İddia makamının işlemlerine ilişkin ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
B. Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya
net 7.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin
REDDİNE,
D. 206,10
TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama
giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin,
kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden
itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin
sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ
UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Antalya 1. Ağır Ceza
Mahkemesine (E.2007/390, K.2010/360) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın
bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE
karar verildi.