TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEYHMUS BOZAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2228)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Şeyhmus
BOZAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali AYDEMİR
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu,
27/2/2008 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi
sıfatıyla) açtığı alacak davasında makul sürede yargılama yapılmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 19/2/2014 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 21/4/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm
tarafından 15/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 11/6/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 27/2/2008 tarihinde Kızıltepe Belediye
Başkanlığı aleyhine Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi
sıfatıyla) açtığı davada, kanundan ve toplu iş sözleşmelerinden doğan
alacaklarının ödenmesini talep etmiştir.
8. Mahkeme, 24/12/2010 tarih ve E.2008/127, K.2010/1032
sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, ücret ve diğer işçilik alacaklarının
davalıdan tahsiline karar vermiştir.
9. Temyiz üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30/10/2013
tarih ve E.2011/39634, K.2013/27424 sayılı ilamıyla; toplu iş sözleşmelerinin
ve başvurucuya ait sendika üyelik fişinin gönderilmesi için dava dosyasının
yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmiştir.
10. Eksik hususların tamamlanmasından sonra dosya Yargıtaya gönderilmiş olup, temyiz incelemesi halen devam
etmektedir.
11. Başvurucu, 19/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950
tarih ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası
ile 7. maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 19/2/2014 tarih ve 2014/2228 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, 27/2/2008 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) açtığı işçi alacaklarının ödenmesi
davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş
Mahkemesi sıfatıyla) açtığı alacak davasının makul sürede sonuçlanmadığını
belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili
hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi
kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede
yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın
hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın
süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken
kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, işçi alacaklarının
tahsili amacıyla açılan davada, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
27/2/2008 tarihidir.
21. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
22. İş mahkemelerinin görevi 5521 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, işçiyle işveren veya işveren vekili
arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından
doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hüküm altına
alınmıştır.
23. Bu şekilde kanun koyucu, iş hukukunun çalışanı koruyucu
niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin
dışında özel bir iş yargılaması sistemi oluşturmuş ve iş davalarının, konunun
uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde sonuçlandırılmasını
amaçlamıştır (B. No: 2013/4701, 23/1/2013, § 47).
24. Bunun yanı sıra 6100 sayılı Kanun’un 447. maddesiyle daha
önce yürürlüğe girmiş olan kanunlarda yer alan sözlü ve seri yargılama usulleri
kaldırılmış ve bunun yerine iş hukuku uyuşmazlıklarına da uygulanmak üzere
basit yargılama usulü getirilmiştir. Basit yargılama usulü yazılı yargılama
usulünden daha basit ve çabuk işleyen, daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan
ve daha kolay bir inceleme ile sonuçlandırılabilecek dava ve işler için kabul
edilmiş bir yargılama usulüdür (B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 64-65).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin İş Mahkemesi önünde
sürdüğü görülmekle, yukarıda bahsedildiği üzere, 5521 sayılı Kanun’da yer alan
özel usul hükümleri ile 6100 sayılı Kanun’un 30. ve 447. maddelerinin
uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi gerekliliğini ortaya koyduğu
anlaşılmaktadır (§ 11).
26. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucu tarafından, kanundan ve toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan
alacakların ödenmediği iddiasıyla 27/2/2008 tarihinde Kızıltepe 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde (İş Mahkemesi sıfatıyla) alacak davası açılmıştır. Mahkemece
tarafların delilleri toplanmış, tanıklar dinlenmiş, başvurucuya ait sigorta
sicil kayıtları getirtilmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkemece
24/12/2010 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz üzerine,
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından eksik hususların ikmali için dosyanın geri
çevrilmesine hükmedilmiştir. Eksikliklerin tamamlanmasından sonra dosya,
11/3/2014 tarihinde tekrar Yargıtaya gönderilmiş
olup, temyiz incelemesi devam etmektedir.
27. 5521 ve 4857 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama
usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet
eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No:
2013/772, 7/11/2013, §§ 59-82; B. No: 2013/4701, 23/1/2014, §§ 35-51).
28. Başvuruya konu iş hukukuna
dayalı alacak davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük,
maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller,
taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, somut başvuru açısından farklı
bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu yaklaşık
yedi yıllık yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
30. Başvurucu, yargılamanın
makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
31. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar
başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık yedi yıllık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya net 6.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
33. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık yedi yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 6.500,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.