|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
UĞUR BULUT VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/2264)
|
Karar Tarihi: 22/6/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
Uğur BULUT
|
|
|
Lokman SEVİLGEN
|
|
|
Zahir ATAŞ
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Vedat ÖZKAN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, "silahlı
terör örgütü üyesi olma, patlayıcı madde bulundurma ve atma" suçlarından
tutuklandıklarını, haklarında açılan kamu davasında yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığını, somut deliller olmaksızın ve savunmalarına itibar
edilmeksizin kamu davası açılarak yargılama yapıldığını belirterek, adil
yargılanma ve etkili başvuru hakları ile ayrımcılık yasağı, kanun önünde
eşitlik ilkesi ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşler, adli
yardım ve tazminat talebinde bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 17/2/2014 tarihinde Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun
Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Başvurucular, bireysel başvuru harç ve masraflarını
karşılama imkânlarının bulunmadığını belirterek adli yardım isteminde
bulunmuşlar, Birinci Bölüm Üçüncü Komisyon tarafından 29/9/2014 tarihinde adli
yardım taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 29/9/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 5/1/2015 tarihinde, kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 16/1/2015
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
8. Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında başvuruculardan Zahir Ataş
21/3/2003 tarihinde gözaltına alınarak aynı tarihte tutuklanmıştır.
9. Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında başvurucular Uğur Bulut ve
Lokman Sevilgen 1/4/2003 tarihinde gözaltına
alınmışlar ve 2/4/2003 tarihinde tutuklanmışlardır.
10. Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığının 5/3/2003 tarihli ve E.2003/61 sayılı iddianamesi ile
başvurucular dışındaki on şüpheli hakkında "silahlı
terör örgütüne yardım etme ve patlayıcı madde atmaya teşebbüs"
suçlarından kamu davası açılmış, dava, Adana 1. No.lu Devlet Güvenlik
Mahkemesinin E.2003/46 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
11. Başsavcılığın 4/3/2003 tarihli ve E.2003/60 sayılı
iddianamesi ile başvurucular dışındaki bir şüpheli hakkında "silahlı terör örgütüne yardım etme ve patlayıcı
madde atmaya teşebbüs" suçlarından kamu davası açılmıştır.
12. Başsavcılığın 25/3/2003 tarihli ve E.2003/87 sayılı
iddianamesi ile başvurucu Zahir Aktaş hakkında "silahlı
terör örgütüne üye olma ve patlayıcı madde atma" suçlarından
kamu davası açılmıştır.
13. Başsavcılığın 30/4/2003 tarihli ve E.2003/141 sayılı
iddianamesi ile başvurucular Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen
ile diğer iki şüpheli hakkında "silahlı
terör örgütüne yardım etme" suçundan kamu davası açılmıştır.
14. Adana 1. No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvurucular
ile diğer şüpheliler hakkında açılan kamu davalarının birleştirilmesine,
yargılamaya Mahkemenin E.2003/46 sayılı dava dosyası üzerinden devam edilmesine
karar vermiştir.
15. Mahkeme, başvurucu Zahir Ataş'ın 9/10/2003 tarihinde,
başvurucular Lokman Sevilgen ve Uğur Bulut'un
26/6/2003 tarihinde tahliyelerine karar vermiştir.
16. Devlet güvenlik mahkemelerinin kapatılmasından sonra
yargılamaya Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli)
E.2004/174 sayılı dava dosyasında devam edilmiştir.
17. Mahkemece, başvurucular ile diğer on üç sanık hakkında
yapılan yargılama sonunda, 6/4/2006 tarihli ve E.2004/174, K.2006/79 sayılı
kararla başvurucuların mahkûmiyetlerine karar verilmiştir.
18. Temyiz üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 26/4/2010
tarihli ve E.2008/1822, K.2010/4556 sayılı ilâmıyla karar bozulmuştur.
19. Mahkemece bozma ilâmına uyularak, 22/2/2011 tarihli ve
E.2010/216, K.2011/48 sayılı karar ile başvurucuların mahkûmiyetlerine karar
verilmiştir.
20. Temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının,
12/9/2012 tarihli ve 310870 sayılı yazısı ile 5/7/2012 tarihinde yürürlüğe
giren 6352 sayılı Kanun uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği belirtilerek
dosya Mahkemesine iade edilmiştir.
21. Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasından sonra
yargılamaya devam eden Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucular ile diğer bir
sanık hakkında yeniden değerlendirme yaparak, 11/6/2013 tarihli ve E.2012/294,
K.2013/75 sayılı karar ile başvurucular Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen’in “silahlı
terör örgütüne üye olma” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis,
başvurucu Zahir Ataş’ın “patlayıcı madde
atma” suçundan 3 yıl 9 ay hapis ve 140,00 TL adli para, “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması”
suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar vermiştir.
22. Karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi Yargıtayda devam etmektedir.
23. Başvurucular, 17/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
24. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 170.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi, 171. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları, 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası; 12/4/1991 tarih ve
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
25. Mahkemenin 22/6/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 17/2/2014 tarih ve 2014/2264 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
26. Başvurucular, "silahlı
terör örgütü üyesi olma, patlayıcı madde bulundurma ve atma"
suçlarından tutuklandıklarını ve tahliye edildiklerini, somut deliller
olmaksızın ve savunmalarına itibar edilmeksizin, soyut ve çelişkili beyanlara
dayanılarak haklarında kamu davası açıldığını ve yargılama yapıldığını,
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle masumiyet karinesinin de ihlal edildiğini, soruşturma ve
kovuşturmanın zamanında ve etkili şekilde yapılmadığını belirterek, adil yargılanma
ve etkili başvuru hakları ile ayrımcılık yasağı, kanun önünde eşitlik ilkesi ve
masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
27. Başvuru dilekçesinde başvurucular, ayrımcılık yasağı,
kanun önünde eşitlik ilkesi ve masumiyet karinesi ile etkili başvuru ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Anayasa Mahkemesi,
başvurucuların ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmeleri ile bağlı olmayıp
hukuki nitelendirmeyi kendisi yapar. Başvurucuların bütün iddiaları adil
yargılanma haklarının ihlali iddiaları çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Başvurucuların, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle adil
yargılanma haklarının ihlali iddiaları ayrıca incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Adil Yargılanma Haklarının İhlali İddiaları
28. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“…Başvuruda
bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
29. 30/3/2011 tarih ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
30. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, “ikincil nitelikte bir kanun yolu” olup bu
yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
şarttır.
31. Temel hak ve özgürlüklere
saygı, devletin tüm organlarının uyması gereken bir ilke olup bu ilkeye uygun
davranılmadığı takdirde, ortaya çıkan ihlale karşı öncelikle yetkili idari
mercilere ve derece mahkemelerine başvurulmalıdır.
32. Bireysel başvurunun ikincil
niteliği gereği, başvurucunun, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği
iddialarını öncelikle yetkili idari mercilere ve derece mahkemelerine usulüne
uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu
mercilere sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için
gerekli özeni göstermiş olması gerekir. Bu şekilde olağan denetim mekanizmaları
önünde ileri sürülüp takip edilmeyen temel hak ve özgürlüklerin ihlaline
ilişkin iddialar, Anayasa Mahkemesi önünde bireysel başvuru konusu yapılamaz
(B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 19).
33. Başvurucular, "silahlı
terör örgütü üyesi olma, patlayıcı madde bulundurma ve atma"
suçlarından, somut deliller olmaksızın ve savunmalarına itibar edilmeksizin,
soyut ve çelişkili beyanlara dayanılarak haklarında kamu davası açıldığını ve
yargılama yapıldığını, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle masumiyet
karinesinin ihlal edildiğini, soruşturma ve kovuşturmanın zamanında ve etkili
şekilde yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
34. Başvuru konusu olayda, Adana
Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının 25/3/2003 tarihli
iddianamesi ile başvurucu Zahir Aktaş hakkında "silahlı
terör örgütüne üye olma ve patlayıcı madde atma" suçlarından,
30/4/2003 tarihli iddianamesi ile başvurucular Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen ile diğer iki şüpheli hakkında "silahlı terör örgütüne yardım etme"
suçundan kamu davaları açılmıştır. Adana 1. No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin
E.2003/46 sayılı dosyasında birleştirilen davada, devlet güvenlik
mahkemelerinin kapatılmasından sonra yargılamaya devam eden Adana 6. Ağır Ceza
Mahkemesince 22/2/2011 tarihli karar ile başvurucuların mahkûmiyetlerine karar
verilmiş, temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 12/9/2012 tarihli
yazısı ile 6352 sayılı Kanun uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği
belirtilerek dosya Mahkemesine iade edilmiştir. Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasından
sonra yargılamaya devam eden Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesince, 11/6/2013 tarihli
karar ile başvurucuların mahkûmiyetine karar verilmiş olup hükmün temyiz
incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.
35. Bireysel başvuru yapılmadan
önce, başvurucuların, isnat edilen suçlar nedeniyle ihlal edildiğini ileri
sürdükleri haklarına ilişkin olarak, hukuk sisteminde öngörülen başvuru
yollarını tüketmeleri gerekmektedir.
36. Açıklanan nedenlerle, derece
mahkemeleri önünde usulüne uygun olarak açılmış ve devam eden başvuru yolları
tüketilmeden temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının bireysel
başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik şartların yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yargılamanın Makul Sürede
Sonuçlandırılamadığı İddiaları
37. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
38. Başvurucular, Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığınca haklarında açılan kamu davasının makul sürede
sonuçlandırılamadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüşlerdir.
39. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
40. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
41. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625,
9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucular hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör
örgütüne yardım etme ve patlayıcı madde atma"” suçlarını
işledikleri iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucular hakkında isnat olunan suçlar, 1/3/1926 tarihli ve
765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nun 168. maddesinin ikinci fıkrası, 169.
maddesi ve 264. maddesinin altıncı fıkrasında hapis ve adli para cezasını
gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucular hakkındaki suç
isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına
girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
42. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulandığı ya da kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru
açısından bu tarihler, başvurucu Zahir Ataş bakımından Adana Devlet Güvenlik
Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca gözaltına alındığı 21/3/2003 tarihi,
başvurucular Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen bakımından
Başsavcılıkça gözaltına alındıkları 1/4/2003 tarihidir. Ceza yargılamasında
sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı,
yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre
şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
43. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Adana
Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında başvuruculardan Zahir Ataş’ın 21/3/2003 tarihinde gözaltına alınarak
aynı tarihte tutuklandığı, Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen’in
1/4/2003 tarihinde gözaltına alınarak 2/4/2003 tarihinde tutuklandıkları,
Başsavcılığın 25/3/2003 tarihli iddianamesi ile başvurucu Zahir Aktaş hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma ve patlayıcı
madde atma" suçlarından, Başsavcılığın 30/4/2003 tarihli
iddianamesi ile başvurucular Uğur Bulut ve Lokman Sevilgen
ile diğer iki şüpheli hakkında "silahlı
terör örgütüne yardım etme" suçundan kamu davaları açıldığı
tespit edilmiştir. Adana 1. No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesince, başvurucu Zahir
Ataş'ın 9/10/2003 tarihinde, başvurucular Lokman Sevilgen
ve Uğur Bulut'un 26/6/2003 tarihinde tahliyelerine karar verildiği, devlet
güvenlik mahkemelerinin kapatılmasından sonra yargılamaya devam eden Adana 6.
Ağır Ceza Mahkemesince (CMK. 250. maddesi ile görevli) 6/4/2006 tarihli kararla
başvurucuların mahkûmiyetlerine karar verildiği, temyiz üzerine, Yargıtay 9.
Ceza Dairesinin 26/4/2010 tarihli ilâmıyla hükmün bozulduğu görülmüştür.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak, 22/2/2011 tarihli karar ile başvurucuların
mahkûmiyetlerine karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının,
12/9/2012 tarihli yazısı ile 6352 sayılı Kanun uyarınca değerlendirme yapılması
gerektiği belirtilerek dosyanın Mahkemesine iade edildiği belirlenmiştir. Özel
yetkili mahkemelerin kapatılmasından sonra yargılamaya devam eden Adana 6. Ağır
Ceza Mahkemesinin, 11/6/2013 tarihli karar ile başvurucular Uğur Bulut ve
Lokman Sevilgen’in “silahlı
terör örgütüne üye olma” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis,
başvurucu Zahir Ataş’ın “patlayıcı madde
atma” suçundan 3 yıl 9 ay hapis ve 140,00 TL adli para, “genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması”
suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verdiği,
hükmün temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.
44. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
45. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu ortaya
koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu on
iki yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu
sonucuna varılmıştır.
46. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
47. Başvurucular, yargılama
makul sürede sonuçlandırılamadığı için ayrı ayrı 10.000,00 TL maddi ve
20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
48. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
49. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin on iki yıldır devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara
ayrı ayrı net 8.750,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
50. Başvurucular tarafından
maddi tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile
iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurucuların maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
51. Başvuruculara 1.500,00 TL
vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
52. Başvuruya konu yargılamanın,
on iki yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal
ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların;
1. Adil yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki
iddialarının “başvuru yollarının
tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargılamanın makul sürede
sonuçlandırılamadığı yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvuruculara ayrı ayrı net 8.750,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvuruculara 1.500,00 TL vekâlet ücretinin MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE,
D. Başvurucuların adli yardım taleplerinin kabul edildiği ve ihlal
kararı verildiği için yargılama giderlerinin Maliye Hazinesi üzerinde
bırakılmasına,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin Yargıtaya
gönderilmesine,
22/6/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.