TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NECMETTİN İNAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2276)
|
|
Karar Tarihi:21/6/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes
KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
1. Barış
ŞAHBUDAK
|
|
|
2. Ferhat
DÖNER
|
|
|
3. Necmettin
İNAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin
BOĞATEKİN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması, formül
gerekçelerle tutukluluğun devamına karar verilmesi, tutukluluğa itiraz
incelemesinin duruşmasız yapılması ve itiraz incelemesinde savcılık görüşünün
tebliğ edilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 18/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına ve başvurucular Ferhat Döner ve Barış Şahbudak'ın adli yardım taleplerinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvurucu Barış Şahbudak tarafından
yapılan 2014/2280 numaralı, başvurucu Necmettin İnan tarafından yapılan
2014/2277 numaralı bireysel başvuru dosyalarının konu yönünden hukuki irtibat
nedeniyle 2014/2276 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine,
incelemenin 2014/2276 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine
karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, 2014/2280 numaralı bireysel başvuru ile
ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına atıfta bulunarak görüş
sunulmayacağını bildirmiştir. Bakanlık 2014/2276, 2014/2277 numaralı bireysel
başvurulara ilişkin olarak görüşlerini sunmuştur.
8. Başvurucular Ferhat Döner ve Necmettin İnan ise Bakanlık
görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında gözaltına alınmışlardır. Başvurucular Barış Şahbudak ve Ferhat Döner 2/6/2011 tarihinde, Başvurucu
Necmettin İnan ise 29/4/2011 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
tutuklanmıştır.
11. Yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 11/8/2011 tarihli iddianamesi ile silahlı terör örgütüne üye
olma, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme, mala
zarar verme suçlarından dolayı başvurucular ile birlikte yirmi dört şüpheli hakkında
kamu davası açılmıştır.
12. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/158 sayılı
dosyası kapsamında 26/8/2011 tarihinde yapılan tensip duruşmasında
başvurucuların tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
13. 24/12/2013 tarihinde yapılan 11. celsede başvurucuların
tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Bu celsede başvurucular ve
müdafileri de hazır bulunmuştur.
14. Bu celsedeki tutukluluk hâlinin devamına ilişkin karara
başvurucular tarafından yapılan itirazı değerlendiren İstanbul 15. Ağır Ceza
Mahkemesi 27/12/2013 tarihli kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Bu
karar 20/1/2014 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir.
15. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 24/1/2014 tarihinde
4/12/2014 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 108. maddesi
uyarınca başvurucunun tutukluluk durumunu gözden geçirmiş, aynı gerekçelerle
başvurucuların ve diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hâllerinin devamına karar
vermiştir.
16. Başvurucular 18/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
17. Başvurucular 22/7/2014 tarihinde tahliye edilmişlerdir.
18. Başvurucular hakkındaki dava (özel yetkili) İstanbul 14.
Ağır Ceza Mahkemesinin kapatılması üzerine Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesine
devredilmiştir.
19. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/145 sayılı esasında
yargılama devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. 5271 sayılı Kanun'un "Şüpheli
veya sanığın salıverilme istemleri" kenar başlıklı 104.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin
her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin
devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına
itiraz edilebilir."
21. 5271 sayılı Kanun'un "Usul"
kenar başlıklı 105. maddesi şöyledir:
"103 ve 104 üncü
maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli,
sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün
içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir.
(Ek cümle: 11/4/2013-6459/15 md.) Duruşma dışında bu
karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin
görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir."
22. 5271 sayılı Kanun'un
"Tutukluluğun incelenmesi" kenar başlıklı 108. maddesi
şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin
tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla
tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet
savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100
üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi,
yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan
sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya
koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen
süre içinde de re'sen karar verir."
23. 5271 sayılı Kanun’un "İtirazın
Cumhuriyet savcısına ve karşı tarafa tebliği ile inceleme ve araştırma
yapılması "kenar başlıklı 270. maddesi şöyledir:
"(1) İtirazı inceleyecek merci, yazı ile
cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa
bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde
bunların yapılmasını da emredebilir.
(2) (Ek: 11/4/2013-6459/20 md.)
101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından
görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine
bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde
görüşünü bildirebilir."
24. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde
makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında
hüküm verilmeyen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
25. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her
hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 21/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin
İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
27. Başvurucular; tutukluluğun devamına ilişkin gerekçelerin
ilgili ve yeterli olmadığını, tutukluluk durumu değerlendirilirken sadece suçun
ağırlığına bakılmasının yeterli olmadığını, Mahkemenin dosyadaki delillerle
bağlantı kurarak kaçma şüphesini de somut olgulara dayandırarak değerlendirme
yapması gerektiğini, tutuklamanın zorunlu durumlarda uygulanması gereken bir
tedbir olduğunu ancak somut olayda tutuklamanın tedbir olma niteliğinin ortadan
kalktığını uzun süredir devam eden tutukluluğun makul süreyi aştığını
belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
28. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu
kapsamda sunulan görüşlerine atıfta bulunarak bu şikâyet hakkında görüş
sunulmayacağını bildirmiştir.
2. Değerlendirme
29. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt,
B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
30. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye
edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa (ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf
yaparak) 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma
imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515,
28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek,
B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
31. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 22/7/2014
tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucuların tutukluluğun makul süreyi
aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak
davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre
başvurucuların tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli
mahkemece başvurucular lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucuların durumuna
uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan
başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel
başvurunun "ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı
iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu
yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B.Tutukluluk İncelemelerinin Duruşmasız Olarak
Yapıldığına ve Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia
1.Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
33. Başvurucular, gerek talep üzerine
gerekse resen yapılan tutukluluğa ilişkin incelemelerin duruşmasız olarak
gerçekleştirildiğini ve bu incelemeler sırasında alınan Savcılık görüşlerinin
tebliğ edilmediğini belirterek Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan
kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
34. Bakanlık görüşünde, başvurucuların tutukluluğunun devamına
karar verildiği tarih ile itiraz incelemesinin yapıldığı tarih arasında üç gün
olduğu ve bu sürenin makul olduğu belirtilmiştir. İtiraz incelemesinde
Cumhuriyet savcısının görüşünün tebliğ edilmemesi ile ilgili olarak 27/12/2013
tarihinde Savcılık görüşü alınmadan itirazın reddine karar verildiği
belirtmiştir.
2. Değerlendirme
35.Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti
kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu
kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak
amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
36. Başvurucuların bu bölümdeki iddiaları, Anayasa'nın 19.
maddesinin sekizinci fıkrası çerçevesinde incelenecektir.
37. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası, yakalama veya
tutuklama yoluyla özgürlüğünden yoksun bırakılan kişiye, özgürlüğünden yoksun
bırakılmasının yasaya uygunluğunun özünü oluşturan usule ve esasa ilişkin
koşullar ile ilgili olarak yetkili bir yargı merciine başvurma hakkı
tanımaktadır. Hürriyeti kısıtlanan kişinin şikâyetleri ile ilgili olarak
yetkili yargı merciince yapılacak değerlendirmenin adli nitelik taşıması ve
özgürlükten mahrum bırakılan kişilerin itirazları bakımından uygun olan
teminatları sağlaması gerekir.Ayrıca tutukluluğun
yasaya aykırı olup olmadığının hâkim önünde düzenlenen duruşmalarda etkili
olarak incelenmesini talep etme ve tutukluluk hâlinin gerekli olup olmadığının
yetkililer tarafından hızlı bir şekilde tespit edilmesini isteme hakkını da
teminat altına almaktadır (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B.
No: 2012/1158, 21/11/2013, §§
64-66).
38. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca
tutukluluğun devamına ilişkin olarak mahkemelerce verilen kararlara yapılan her
itirazda başvurucunun dinlenilmesi gerekli olmamakla beraber tutuklu kişinin
makul aralıklarla dinlenilmeyi talep etme hakkı vardır. Tutukluluğunun gözden
geçirilmesi esnasında yapılan incelemenin “çelişmeli yargı” ve “silahların eşitliği”
ilkelerine riayet edilmesi gerekir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 68).
39. Bununla birlikte 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesine göre
şüpheli veya sanığın istemi olmaksızın tutukluluğun resen incelenmesi durumunda
hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine başvurma hakkı kapsamında
bir değerlendirme yapılmadığından bu incelemelerin Anayasa'nın 19. maddesinin
sekizinci fıkrası kapsamına dâhil edilmesi mümkün değildir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160,
2/12/2015, § 24).
40. Somut olayda başvurucular 24/1/2014 tarihli tutukluluk
incelemesinin duruşma yapılmadan ve Savcılık görüşü tebliğ edilmeden
gerçekleştirildiğini ileri sürmüşlerse de resen gerçekleştirilen tutuklulukla ilgili
incelemeler sonucunda verilen kararlar konu bakımından yetki kapsamı dışında
olduğundan başvurucuların bu incelemeye ilişkin şikâyetleri değerlendirme
dışında tutulmuş ve 27/12/2013 tarihli itirazın incelenmesi kararı ile sınırlı
bir değerlendirme yapılmıştır.
41. 5271 sayılı Kanun’un 104. maddesinin (1) numaralı fıkrasına
göre şüpheli veya sanık soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında herhangi bir
süre beklemeksizin salıverilmesini talep edebilir. Aynı Kanun’un 101.
maddesinin (5) numaralı fıkrasına göre ise resen ya da talep üzerine tutukluluk
hakkında verilmiş tüm kararlar mahkeme önünde itiraza konu olabilir.
42. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında öngörülen
kural dikkate alındığında hürriyeti kısıtlanan kişinin durumu hakkında kısa
sürede karar verilmesi dâhil olmak üzere tutukluluk kararına karşı yapılan her
itirazda duruşma yapılması ceza yargılaması sistemini işlemez hâle
getirecektir. Bu nedenle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasında yer
alan yargılama usulüne ilişkin yükümlülükler, duruşma yapmayı gerektirecek özel
bir durum olmadığı sürece tutukluluğa karşı yapılacak her itiraz için duruşma
yapılmasını gerektirmez (Firas Aslan ve Hebat Aslan, §
73).
43. Somut olayda İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/12/2013
tarihli duruşmada başvurucular hakkında tutukluluğun devamına karar verilmiş,
bu duruşmada başvurucular ve müdafileri de hazır bulunmuştur. Bu karara yapılan
itiraz, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli kararıyla
reddedilmiştir. Bu nedenle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
incelemeden üç gün gibi makul bir süre sonra 27/12/2013 tarihinde İstanbul 15.
Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itiraz incelemesinde duruşma yapılması bir
zorunluluk olarak kabul edilemez.
44. 27/12/2013 tarihli itiraz incelemesi sırasında alınan
Savcılık görüşünün bildirilmediği iddiasına ilişkin olarak somut olaya
bakıldığında İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli kararıyla
itirazın reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Bu kararın incelenmesi
neticesinde Cumhuriyet savcısından tutukluluğun devamı yönünde bir görüş
alınmadığı gibi kendisinden de bu hususta bir görüş sorulmadığı görülmektedir.
45. Açıklanan nedenlerle başvurucuların tutukluluk
incelemelerinin duruşmasız olarak gerçekleştirildiği ve incelemeler sırasında
alınan Savcılık görüşünün tebliğ edilmediği iddialarına ilişkin olarak bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapıldığına ve
Savcılık görüşünün bildirilmediğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZOLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu Necmettin İnan üzerinde
BIRAKILMASINA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucular Ferhat Döner ve Barış Şahbudak'ın yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA 21/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.