TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERGÜN TÜTMEZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2367)
|
|
Karar Tarihi: 8/9/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Murat AZAKLI
|
Başvurucu
|
:
|
Ergün TÜTMEZ
|
Vekili
|
:
|
Av. İnan AKMEŞE
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu,
18/6/2008 tarihinde Kadıköy 1. İş Mahkemesinde açtığı işçi alacaklarına ilişkin
davanın makul sürede tamamlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talep etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru,
12/2/2014 tarihinde İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, kabul edilebilirlik
incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Bölüm
tarafından 8/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 29/5/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 18/6/2008 tarihinde, Detar
Elektronik San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine Kadıköy 1. İş Mahkemesinde işçi
alacaklarının ödenmesi amacıyla alacak davası açmıştır.
8. Mahkeme, 15/4/2010 tarih ve E.2008/132, K.2010/177 sayılı
kararla davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
9. Başvurucunun temyizi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk
Dairesinin 13/2/2013 tarih ve E.2010/45273, K.2013/5607 sayılı ilamıyla hüküm
onanmıştır.
10. Onama kararı başvurucuya 4/2/2014 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
11. Başvurucu, 12/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
30. maddesi ile 447. maddesinin (1) numaralı fıkrası, 30/1/1950 tarih ve 5521
sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrası ile 7.
maddesinin birinci fıkrası ve 15. maddesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 8/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 12/2/2014 tarih ve 2014/2367 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, 18/6/2008 tarihinde Kadıköy 1. İş Mahkemesinde
açtığı alacak davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, Kadıköy 1. İş Mahkemesinde açtığı alacak
davasının makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) metni ile
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma
hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde
yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak
suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38). Bu
doğrultuda, makul sürede yargılanma hakkı da adil yargılanma hakkının
kapsamında değerlendirilmektedir.
18. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi
uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede
karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda, işçi alacaklarının
tahsili amacıyla açılan davada, 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’da yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, bu tarih somut başvuru açısından
18/6/2008 tarihidir.
21. Sürenin bitiş tarihi ise yargılamanın sona erme tarihi
olan 13/2/2013 tarihidir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
22. İş mahkemelerinin görevi 5521 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddede, işçiyle işveren veya işveren vekili
arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından
doğan hukuk uyuşmazlıklarının iş mahkemelerinde çözümleneceği hüküm altına
alınmıştır.
23. Bu şekilde kanun koyucu, iş hukukunun çalışanı koruyucu
niteliğini ve iş davalarının özelliklerini dikkate alarak genel mahkemelerin
dışında özel bir iş yargılaması sistemi oluşturmuş ve iş davalarının, konunun
uzmanı mahkemelerce mümkün olduğunca hızlı, basit ve ucuz bir biçimde
sonuçlandırılmasını amaçlamıştır (B. No:2013/4701, 23/1/2014, § 47).
24. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinden
anlaşıldığı kadarıyla, başvurucunun 18/6/2008 tarihinde davalı aleyhine açtığı
davada, Mahkemece tarafların delilleri toplanmış ve tanıkları dinlenmiştir.
Başvurucuya ait ücret bordroları ve sigorta sicil kayıtları getirtilmiş,
başvurucunun alacaklarının ve kıdem tazminatının hesaplanması amacıyla
bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Raporun gelmesinden sonra
15/4/2010 tarihinde davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Bu
süreçte, Mahkemedeki dava dosyasının çok fazla olması nedeniyle uzun
aralıklarla duruşmalar yapıldığı belirlenmiştir. Kararın temyizi üzerine
Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 13/2/2013 tarihinde hüküm onanmış ve karar
düzeltme yolu kapalı olan hüküm anılan tarihte kesinleşmiştir.
25. 5521 sayılı Kanun ve 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet
eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No:
2013/772, 7/11/2013, §§ 49-66; B. No: 2013/4701, 23/1/2014, §§ 35-51).
26. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
iş hukukuna dayalı alacak davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi
olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf
sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır.
Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli
haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli
ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davanın başvurucu açısından taşıdığı
değer ve başvurucunun davadaki menfaati dikkate alındığında, somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz
konusu yaklaşık beş yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
28. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
29. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
30. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık beş yıllık yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin
uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvurucuya 4.400,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
31. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya 4.400,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
8/9/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.