TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
METRO TURİZM LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2481)
|
|
Karar Tarihi: 13/7/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan y.
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Özgür DUMAN
|
Başvurucu
|
:
|
Metro Turizm
Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Demirkan
ÇAĞLAYAN
|
Temsilcisi
|
:
|
Mehmet AYGÜN
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kaçakçılık suçuna ilişkin olarak yürütülen ceza
soruşturmasında araca el konması ve el konan aracın kovuşturma sonunda iadesine
karar verilmekle beraber bu aracın yargılama sonuçlanıncaya kadar teslim
edilmesi için ödenen adli teminat bedelinin faiz işletilmeden iade edilmesi
nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/2/2014 tarihinde Edirne İdare Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 26/1/2016 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 2/2/2016 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık tarafından 22/3/2016 tarihinde başvuru
hakkında bu aşamada bir görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da kurulduğu belirtilen
kara yolu taşımacılığı ve otobüs işletmeciliği alanında faaliyet gösteren bir
şirkettir.
1. Araca El Konması ve
Ceza Yargılaması Süreci
8. Başvurucu şirkete ait otobüsün Bulgaristan'dan Türkiye'ye
girişi sırasında 30/8/2007 tarihinde gümrük muhafaza memurları tarafından
yapılan arama sırasında otobüste çeşitli markalarda ve sayıda kaçak sigara ile
alkollü içki yakalanmış ve bu kaçak eşyalar ile eşyaların taşınmasında
kullanılan C6784H plakalı otobüse el konmuştur.
9. Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünün 31/8/2007
tarihliyazısı ve Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının aynı tarihli talebi üzerine
Edirne 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 31/8/2007 tarihli ve 2007/1083 Değişik İş
sayılı kararı ile soruşturma sırasında ele geçirilen kaçak eşyalara ve bu eşyaların
taşınmasında kullanılan otobüse el konması işleminin onaylanmasına ayrıca
eşyanın zilyedine Cumhuriyet Başsavcılığınca durumun bildirilmesine karar
verilmiştir.
10. Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/7426 Soruşturma
sayılı dosyasında düzenlenen 3/9/2007 tarihli ve 2007/1419 sayılı iddianamesi
ile "olay tarihinde Kapıkule Gümrük
Kapısından Türkiye’ye giriş yapan şüphelilerden sürücülüğünü G. G.’in yaptığı,
diğer şüphelilerin de personeli olduğu Metro Turizm firması adına kayıtlı
C6784BH plakalı otobüste yapılan aramada Türkiye’ye kaçak olarak sokulmak
istenen dosya içerisindeki kaçak eşya tespit varakasında yazılı muhtelif sigara
ve içkilerin yakalandığı, suça konu mallar ile taşımada kullanılan otobüse
elkonulduğu, şüphelilerin atılı suçu işledikleri belirtilen delillerle
anlaşıldığı" belirtilerek Bulgaristan uyruklu üç şüphelinin
21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3. maddesinin
(1) numaralı fıkrası uyarınca cezalandırılması ve müsadereye ilişkin 5607
sayılı Kanun'un 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile26/9/2004 tarihli ve
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
uygulanmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
11. Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulüyle
görülmeye başlanan kamu davasında verilen 12/11/2007 tarihli ve E.2007/267
sayılı ara kararı ile el konan ve müsaderesi talep edilen aracın gümrüklenmiş
değeri olan 6.545 TL teminat karşılığında başvurucuya iadesine karar
verilmiştir.
12. Başvurucu 14/11/2007 tarihinde 6.545 TL tutarındaki teminatı
Maliye Bakanlığı Kapıkule Gümrük Saymanlığı veznesine yatırmış ve aynı
tarihtegümrük memuru tarafından düzenlenen bir tutanak ile söz konusu araç
başvurucuya iade edilmiştir.
13. Mahkeme 20/11/2007 tarihli ve E.2007/267, K.2007608 sayılı
kararı ile sanıklardan A.I.nın beraatine, diğer sanıkların ise 5607 sayılı
Kanun'un 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca ve 5237 sayılı Kanun'un
62. maddesi de uygulanarak 10 ay hapis cezası ve 6.080 TL adli para cezası ile
cezalandırılmalarına ancak 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesine göre verilen
hapis cezalarının ertelenmesine, kaçak eşyaların 5237 sayılı Kanun'un 54.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre müsadere edilmelerine, el konan C6784H
plakalınakil aracının ise müsadere edilmesine yer olmadığına,bu aracın
teminatla iade edilmiş olması hâlinde teminat bedelinin, tasfiye edilmiş ise
tasfiye bedelinin karar kesinleştiğinde sahibine iadesine karar verilmiştir.
14. Karar, katılan Gümrük Müsteşarlığı tarafından temyiz
edilmiş; Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 20/12/2011 tarihli ve E.2009/1225,
K.2011/26699 sayılı ilamıyla sanık A.I. hakkındaki beraat hükmünün onanmasına,
diğer sanıklar haklarındaki mahkûmiyet hükümlerinin ise yapılan yasa
değişiklikleri nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılma koşullarının
değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
15. Mahkûmiyet hükümlerine ilişkin bozma ilamı üzerine yapılan
yargılama neticesinde Mahkeme 29/3/2012 tarihli ve E.2012/200, K.2012/143
sayılı kararı ilesanıkların 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (1) numaralı
fıkrası uyarınca ve 5237 sayılı Kanun'un 62. maddesi de uygulanarak 10 ay hapis
cezası ve 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ancak 5237 sayılı
Kanun'un 51. maddesine göre verilen hapis cezalarının ertelenmesine, kaçak
eşyaların 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre
müsadere edilmesine, el konan C6784H plakalı nakil aracının ise müsadere
edilmesine yer olmadığına, bu aracın teminatla iade edilmiş olması hâlinde teminat
bedelinin, tasfiye edilmiş ise tasfiye bedelinin karar kesinleştiğinde sahibine
iadesine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Hazırlık evrakı kapsamı, sanıkların
savunmaları, gümrük idaresince düzenlenmiş tutanaklar, kaçak eşyaya mahsus
tespit varakası, keşif tutanağı, bilirkişi raporları ile dosyada mevcut tüm
delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden; Sanıklar Petar Georgıev ve
Angel Mılanov Metro Turizme ait C 6784 BH plakalı araçta şöför olarak ücret
karşılığında çalıştıkları, olay tarihinde eylem birliği içersinde Bulgaristan
tan temin ettikleri içki ve sigaraları ticari amaçlaotobüse yükledikleri
yapılan kontrolde yakalandıkları bu şekilde üzerlerine atılı suçu işledikleri
sabit olmakla sanıkların tecziyesine, nakil aracının kaçak eşyanın ve suçun
işlenmesine kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasına engelleyecek şekilde
özel olarak hazırlanmış gizli bir tertibat ve zula içersinde saklanmamış ve
taşınmamış olması, ve kaçak eşyanın taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim
bakımından tamamını ve ağırlıklı bölümünü oluşturmaması veya naklinin bu aracın
kullanılmasına gerekli kılmadığı anlaşılmakla C 6784 BH plakalı nakil aracının
müsaderesine YER OLMADIĞINA, aracın sahibine iadesine, yakalanan bizzihati suç eşyalarının
müsaderesine karar vermek gerekmiştir."
16. Karar yeniden temyiz edilmiş, başvurucunun 3/1/2012
tarihinde teminatın kendisine iade edilmesi yönündeki talebi Mahkemece temyiz
edilen kararın kesinleşmediği gerekçesiyle 4/1/2012 tarihinde reddedilmiştir.
17. Katılan vekili 3/5/2012 tarihinde temyiz talebinden
vazgeçtiklerini bildirmiş, Mahkemece kararın 22/5/2012 tarihinde kesinleştiğine
dair kesinleşme şerhi düzenlenmiştir.
18. Başvurucunun teminat bedeli olarak ödediği 6.545 TL ise
17/5/2012 tarihinde banka hesabına yatırılmak suretiyle iade edilmiştir.
Başvurucuya herhangi bir faiz ödemesi ise yapılmamıştır.
2. İdari Yargılama Süreci
19. Başvurucu, el konan aracının yapılan ceza yargılaması
neticesinde iadesine karar verildiğini belirterek bu aracın kovuşturma
sırasında tarafına iadesi için yatırdığı 6.545 TL tutarındaki teminatın,
14/11/2007 ile 17/5/2012 tarihleri arasındaki yasal faizi olduğunu belirttiği
2.650 TL tutarındaki faiz zararının ödenmesi istemiyle 29/5/2012 tarihinde
Gümrük Müsteşarlığı aleyhine Edirne İdare Mahkemesinde tam yargı davası
açmıştır.
20. Mahkeme 19/7/2013 tarihli ve E.2012/512, K.2013/842 sayılı
kararı ile davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"Olayda, Edirne 1. AsliyeCezaMahkemesinin
29/3/2012 tarihli ve E.2012/200, K.2012/143 sayılı kararında davacı tarafından
yatırılan teminatın faiziyle birlikte davacıya ödeneceğine ilişkin bir hüküm
kurulmadığı, öte yandan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanun'unda parasal değer
olarak yatırılan teminatın yargılama sonucunda yasal faiziyle birlikte
ödeneceği yönünde bir hükme yer verilmediği gözönüne alındığında; davacının
iade edilen teminata14/11/2007-17/5/2012 tarihleri arasında yasal faiz
uygulanması söz konusu olmadığından,davacının 14/11/2007-17/5/2012tarihleri
arasındaki günlerde aracın idarece haksız yere tutulduğu iddiasıyla 2.650 TL
faiz zararının tazmini istemiyle açılan işbu davanın reddi gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır."
21. Başvurucu karara itiraz etmiş, Edirne Bölge İdare
Mahkemesinin 15/11/2013 tarihli ve E.2013/1853, K.2013/1826 sayılı kararı ile
itiraz reddedilmiştir. Başvurucunun karar düzeltme istemi de Bölge İdare
Mahkemesinin 8/1/2014 tarihli ve E.2014/4, K.2014/57 sayılı kararıyla
reddedilmiştir.
22. Başvurucu 24/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
23. 5607 sayılı Kanun’un
"Suçlar ve kabahatler" kenar başlıklı 3. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın
ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye
sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.”
24. 5607 sayılı Kanun’un "Kaçak
eşya naklinde kullanılan taşıta elkoyma" kenar başlıklı 10.
maddesi şöyledir:
"(1) Bu Kanunda tanımlanan suçların
işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun 128 inci
maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(2) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına
girmesi, Türkiye'de sicile kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma
devam ederken, kaçakçılık suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde,
elkonulan araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar teminatı alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi halinde,
araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi tarafından soruşturma
ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal tasfiye olunur. Tasfiyenin satış
suretiyle gerçekleşmesi halinde, satıştan elde edilen gelirden taşıtın muhafaza
edilmesi ve satışı için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan
miktar, kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına alınır.
(3)
İkinci fıkra hükmünün uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko
değeri; deniz taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise piyasa değeri
anlaşılır."
25. 5607 sayılı Kanun’un "Müsadere"
kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
“(1) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili
olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak kaçak eşya
taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü
taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki koşullardan birinin
gerçekleşmesi gerekir:
a)
Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını
engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış
veya taşınmış olması.
b)
Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını
veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını
gerekli kılması.
c)
Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması
yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(2)
Etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu
davasının düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere
hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.”
26. 5237 sayılı Kanun'un "Eşya
müsaderesi" kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:
"(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait
olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun
işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine
hükmolunur. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu
güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması durumunda
müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın,
ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka
bir surette imkansız kılınması halinde; bu eşyanın
değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere
edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle
hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması,
taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının
müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı
ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya
ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının müsaderesine
hükmolunur."
27. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Eşya veya kazancın muhafaza altına alınması ve
bunlara elkonulması" kenar başlıklı 123. maddesi şöyledir:
"(1) İspat aracı olarak yararlı görülen
ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerleri,
muhafaza altına alınır.
(2) Yanında bulunduran kişinin rızasıyla
teslim etmediği bu tür eşyaya elkonulabilir.
28. 5271 sayılı Kanun'un "Elkoyma
kararını verme yetkisi" kenar başlıklı 127. maddesi şöyledir:
"(1) Hâkim kararı üzerine veya
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet
savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk
görevlileri, elkoyma işlemini gerçekleştirebilir.
.
(3)
(Değişik: 25/5/2005 - 5353/16 md.)Hâkim kararı
olmaksızın yapılan elkoyma işlemi, yirmidört saat içinde görevli hâkimin
onayına sunulur. Hâkim, kararını elkoymadan itibaren kırksekiz saat içinde
açıklar; aksi hâlde elkoyma kendiliğinden kalkar.
(4)
Zilyedliğinde bulunan eşya veya diğer malvarlığı değerlerine elkonulan kimse,
hâkimden her zaman bu konuda bir karar verilmesini isteyebilir.
(5) Elkoyma işlemi, suçtan zarar gören mağdura
gecikmeksizin bildirilir.
."
29. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine,
koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler
alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan
veya zamanında geri verilmeyen,
.
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
30. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin 18/6/2014 tarihli ve
6545 sayılı Kanun'un 70. maddesi ile eklenen (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Birinci fıkrada yazan hâller dışında,
suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya
diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet
savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat
davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir."
31. 5271 sayılı Kanun'un 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 13/7/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
yürütülen bir ceza soruşturmasında haksız yere otobüsüne el konduğunu,
kovuşturma sırasında bu aracınödediği teminat bedeli karşılığında teslim
edildiğini, yargılama sonunda da aracın müsadere edilmesine yer olmadığına ve
sahibine iadesine karar verildiğini ancak bu aracın teslimi için ödemiş olduğu
teminat bedelinin herhangi bir faiz ödemesi yapılmadan kendisine iade
edildiğini, el koyma işlemi neticesinde ödediği teminat bedeline faiz
işletilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini için idari yargı yerinde
açtığı davadan ise bir sonuç alamadığını belirterek, mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; 2.650 TL tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
34. Başvurucu, kaçakçılık suçuna ilişkin olarak yürütülen ceza
soruşturmasında aracına haksız yere el konduğunu, el konan aracının kovuşturma
sonunda iadesine karar verildiğini ancak bu aracın yargılama sonuçlanıncaya
kadar kendisine teslim edilmesi için ödediği teminat bedelinin yasal faiz
işletilmeden iade edildiğini, faiz zararının giderilmesi için idari yargı
yerinde açtığı davanın ise reddedildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
35. Bakanlık tarafından bir görüş bildirilmemiştir.
36. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"... Başvuruda bulunabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
"Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2)
numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının
bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
38. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı
Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda bulunulmadan
önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda
öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş
olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece
mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu
zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep
Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 26).
39. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir
hukuk yoludur. Bu nedenle kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru
yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve
özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemelerinde
olağan kanun yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna,
iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması çerçevesinde
giderilememesi durumunda başvurulabilir. Bireysel başvurunun ikincil
niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve genel mahkemeler
önünde dile getirilmeyen iddialar Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet konusu
edilemeyeceği gibi genel mahkemelere sunulmayan yeni bilgi ve belgeler de
Anayasa Mahkemesine sunulamaz (Bayram Gök,
26/3/2013, B. No: 2012/946, §§ 16-20).
40. Ancak belirtilen hükümlerde yer verilen olağan başvuru yolları
ibaresinin, başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı
sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili
başvuru yolları olarak anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca başvuru yollarını
tüketme kuralı ne kesin ne şeklî olarak uygulanabilir bir kural olup bu kurala
uyulmasının denetlenmesinde münferit başvurunun koşullarının dikkate alınması
esastır. Bu anlamda yalnızca hukuk sisteminde birtakım başvuru yollarının
varlığının değil aynı zamanda bunların uygulama şartları ile başvurucunun
kişisel koşullarının gerçekçi bir biçimde ele alınması gerekmektedir. Bu
nedenle başvurucunun, kendisinden başvuru yollarının tüketilmesi noktasında
beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri
dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A.,
B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28; Işıl
Yaykır, B. No: 2013/2284, 15/4/2014, § 42).
41. Başvuru yollarının etkisiz olduğunun saptanması durumunda
söz konusu edilen başvuru yolunun etkili ve erişilebilir olma koşullarını karşılamadığı
gerekçesiyle tüketilme zorunluluğu aranmamaktadır. Ancak başvuru yollarının
tüketilmesi koşuluna yönelik istisnaların her başvurunun somut özellikleri
dikkate alınarak değerlendirileceği de açıktır (Sedat Vural, B. No: 2014/5559, 25/4/2014, § 22).
42. Başvuru konusu olayda başvurucuya ait yolcu taşımacılığında
kullanılan otobüste Kapıkule gümrük sahası girişinde 30/8/2007 tarihinde
yapılan arama sırasında kaçak sigara ve alkollü içki bulunduğu tespit edilerek
bu kaçak eşyalara ve suç eşyasının taşınmasında kullanıldığı gerekçesiyle
otobüse el konmuş; Cumhuriyet savcısının talebiyle el koyma işlemi 31/8/2007
tarihinde sulh ceza hâkimi tarafından onaylanmıştır. Edirne Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından otobüste görevli Bulgaristan uyruklu üç şüphelinin
kaçakçılık suçundan cezalandırılmaları ve el konan eşyaların da müsadere
edilmeleri istemiyle 3/9/2007 tarihinde iddianame düzenlenerek Edirne 1. Asliye
Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Mahkeme, yargılama sırasında
12/11/2007 tarihli ara kararı ile müsaderesi talep edilen aracın gümrüklenmiş
değeri olan 6.545 TL teminat karşılığında başvurucuya iadesine karar vermiş,
başvurucunun 14/11/2007 tarihinde 6.545 TL tutarındaki teminatı Maliye
Bakanlığı Kapıkule Gümrük Saymanlığı veznesine yatırması üzerine aynı tarihte
söz konusu araç başvurucuya iade edilmiştir.
43. Yapılan ceza yargılaması neticesinde Mahkeme 29/3/2012
tarihli kararıyla el konan nakil aracının müsadere edilmesine yer olmadığına,
bu aracın ve teminatla iade edilmiş olması hâlinde teminat bedelinin sahibine
iadesine karar vermiş; temyizden feragat üzerine hüküm 22/5/2012 tarihinde
kesinleşmiş; başvurucunun ödediği teminat bedeli ise 17/5/2012 tarihinde
kendisine iade edilmiştir. Ancak başvurucuya herhangi bir faiz ödemesi ise
yapılmamıştır.
44. Başvurucu esas itibarıyla el koyma tedbirinin haksız yere
uygulandığını ve bu el koyma işlemi nedeniyle yargılama sırasında aracının iade
edilmesini sağlamak için adli teminat bedeli ödemek durumunda kaldığını, ceza
yargılaması neticesinde aracın müsaderesine yer olmadığına ve teminat bedelinin
iadesine karar verildiğini ancak söz konusu teminat bedelinin yasal faiz
işletilmeden kendisine iade edildiğini belirterek uygulanan bu el koyma tedbiri
nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Bu durumda başvurucunun, iddia
edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu
mevcut ise bu yolu tüketmesi zorunludur. Bu çerçevede 5271 sayılı Kanun’un 141.
ve 142. maddelerinde öngörülen tazminat yolunun başvurucunun şikâyetleri açısından
tüketilmesi gereken bir yol olup olmadığının incelenmesi gerekir.
45. 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
(j) bendinde, eşyasına veya diğer mal varlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı
hâlde el konan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası
veya diğer mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri
verilmeyen kişiler için tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır.
46. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında da değinildiği
üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması amacıyla öngörülen mekanizmaların
sadece teoride mevcut olması yeterli olmayıp bu mekanizmaların özellikle
pratikte de ulaşılabilir ve etkin olması gerekmektedir (Tanrıkulu/Türkiye, B. No: 23763/94, 8/7/1999,
§ 76).
47. Koruma tedbirlerinden olan el koyma nedeniyle ödenen teminat
bedeline faiz işletilmemesi nedeniyle uğranılan zararların giderimi istemine
ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında çok sayıda Yargıtay
içtihadı mevcut olup bu içtihatlardan biri olan Yargıtay 12. Ceza Dairesinin
23/9/2013 tarihli ve E.2013/14435, K.2013/21106 sayılı ilamı şöyledir:
"Davacıların yargılandığı .... Asliye
Ceza Mahkemesinde müdafiliklerini yapan ... tarafından, elkonulan ... plakalı
aracın kasko değerinin yarısı olan 36.000 TL teminatın 29/9/2005 tarihinde
yatırılması üzerine aracın iadesinin sağlandığı ve bu teminatın aynı şekilde
Av. .... tarafından 10/11/2010 tarihinde iade alındığı
anlaşılmakla, tazminat istemine dayanak 5271 sayılı [Kanun'un] 141/1-j
maddesinde 'eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı
halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayanyada eşyası veya
diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan
veyazamanındageriverilmeyenkişilerinmaddîvemanevîhertürlüzararlarınıDevletten
isteyebilecekleri' hükmüdikkatealındığında, davacılar hakkında .... Asliye Ceza
Mahkemesinin 2006/139 esas, 2006/460 karar sayılı ceza dava dosyasında yapılan
yargılama sonunda sanıkların (davacıların)beraatine hükmedilerek elkonulan araç
ve teminatın iadesine karar verildiği ve temyiz üzerine hükmün Yargıtay 7. Ceza
Dairesinin 28/6/2010 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşme tarihine kadar,
elkonulan ... plakalı aracın iadesi için 29/9/2005 tarihinde yatırılan ve
10/11/2010 tarihinde sanıkların (davacılar) müdafileri aracılığı ile geri
alınan 36.000 TL teminat bedelinin yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul
sürede iadesinin sağlanamamış olması karşısında, koruma tedbirleri nedeniyle
tazminat verilmesine ilişkin 5271 sayılı [Kanun'un] 141/1-j ve devamı
maddelerinde belirtilen koşulların davacılar yönünden gerçekleştiğinin kabulü
gerektiği, bu nedenle bu yöne ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen maddi
zararla ilgili olarak, teminatın davacılardan hangisinin nam ve hesabına
yatırılıp (ödendiği) ve iade alındığı tespit edilerek bu kişiye (davacıya)
teminatın yatırıldığı tarihten iade edildiği (geri ödendiği) tarihe kadar
sadece işlemiş olan yasal faizin ödenmesine karar verilmesi yerine, yazılı
gerekçe ile davanın yatırılan teminata ilişkin olarak talep edilen yasal faiz
bedeli yönünden de reddine karar verilmesi Kanun'a aykırı olup, .. hükmün ... BOZULMASINA ... karar verildi."
48. Yine Yargıtayın anılan Dairesinin 10/3/2015 tarihli ve
E.2014/17706, K.2015/4497 sayılı ilamı da şöyledir:
"Davacı vekilinin elkonulan tankeri iade
almak için teminat mektubu sunduklarını ve teminat mektubu için her yıl faiz
ödemek zorunda kaldıklarını iddia etmesi ve dayanak beraat hükmünde teminat
mektubunun karar kesinleştiğinde davacıya iade edileceğinin belirtilmesi
karşısında, davacı tarafından dosyaya sunulan teminat mektubunun dosyaya ibraz
edildiği tarih ile beraat hükmünün kesinleşme tarihi arasındaki sürede teminat
mektubuna işleyecek faizin ve davacıdan bu konuda alınan masraf olup olmadığının
araştırılmaması,
...
Kanuna aykırı olup,davalı
vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde
görüldüğünden hükmün bu sebeplerden ... BOZULMASINA ... karar verildi."
49. Görüldüğü üzere 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde
düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı el koyma işleminin hukuka
aykırılığının tespiti diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını
sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk
yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm
olanağı ve makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet Ali Aslan, B. No: 2013/2429,
30/3/2016, § 28).
50. Somut olayda ise başvurucu; ceza yargılaması neticesinde
iadesine karar verilen ödediği teminat bedelinin yasal faiz işletilmemesi
nedeniyle uğradığı faiz zararının tazmini istemiyle Gümrük Müsteşarlığı
aleyhine 29/5/2012 tarihinde Edirne İdare Mahkemesinde tam yargı davası
açmıştır. Mahkemenin 19/7/2013 tarihli kararı ile dava reddedilmiş, başvurucunun
karara karşı yaptığı itiraz da Edirne Bölge İdare Mahkemesinin 15/11/2013
tarihli kararı ile reddedilerek hüküm onanmış, karar düzeltme istemi de Bölge
İdare Mahkemesinin 8/1/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
51. Bir ihlal iddiasına ilişkin olarak başvurulabilecek birden
fazla başvuru yolunun bulunması durumunda, kural olarak başvurucunun aynı amacı
taşıyan başvuru yollarının tamamının tüketilmesi beklenemez. Bununla birlikte
makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte,
kullanılabilir ve etkili başvuru yolunun tüketilmesi gerekmektedir ( S.S.A., §§ 28-34).
52. Başvurucu her ne kadar uygulanan el koyma tedbiri üzerine
ödediği teminat bedeline faiz işletilmemesi nedeniyle zararlarının tazmini
istemiyle Gümrük Müsteşarlığı aleyhine Edirne İdare Mahkemesinde tam yargı
davası açmış ise de adli soruşturma çerçevesinde Cumhuriyet savcısının talimatı
ve sulh ceza hâkiminin onayıyla başvurucunun aracına el konduğu ve kovuşturma
aşamasında Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesince adli teminat karşılığında aracın
başvurucuya iade edildiği anlaşılmaktadır. El koyma koruma tedbirinin yasal
koşulları doğrultusunda uygulanması ve bu kapsamda alınan teminat bedelinin de
makul sürede iadesinin sağlanmasının adli soruşturma ve kovuşturma çerçevesinde
adli makamların görev ve sorumluluğunda olduğu açıktır. Başvurucunun idari
yargı yerinde davalı Gümrük Müsteşarlığı aleyhine açtığı tam yargı davasında
ise adli makamların talimatlarını uygulamaktan ibaret Gümrük İdaresi
görevlilerinin işlemleri nedeniyle söz konusu İdarenin sorumluluğunun olup
olmadığı ile sınırlı bir yargılama yapılabileceği dolayısıyla somut olay
bakımından başvurucu tarafından tercih edilen bu yolun etkin bir giderim
sağlamaya elverişli olmadığı açıktır.
53. Başvurucu aracı hakkındaki elkoyma tedbirinin koşulları
oluşmadığı halde uygulanması ve alınan teminat bedelinin yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle makul sürede iadesinin sağlanamamış olması iddialarıyla, 5271
sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânına
sahiptir. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna
başvurmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru
yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir.
54. Bu durumda başvurucunun, aracı hakkında verilen el koyma
tedbirinin koşulları oluşmadığı hâlde uygulandığı ve el koyma nedeniyle alınan
teminat bedelinin yasal faiz işletilmeden iade edildiği şikâyetlerine ilişkin
olarak zararlarının tazmini bakımından daha etkin bir yol olan 5271 sayılı
Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat talebinde bulunma imkânı olmasına
rağmen bu yola başvurmadığı, Gümrük Müsteşarlığı aleyhine İdare Mahkemesinde
dava açma yolunu tercih ettiği görülmektedir. Dolayısıyla başvurucu tarafından
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası ile ilgili olarak tam yargı davası
açma yoluna gidilmekle birlikte somut başvuru açısından daha etkili giderim
yolu olan 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesine dayanarak tazminat davası açma
imkânı kullanılmaksızın bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Sonuç
olarak ihlale neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak
başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.
55. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
13/7/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.