TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET TABAK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/260)
|
|
Karar Tarihi: 18/5/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Bahadır
YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet TABAK
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, görevlendirme işleminin iptal edilmesi üzerine yargı
kararının icra edilmemesi ve daha sonra açılan davalarda keyfî kararlar
verilmesi nedenleriyle maddi ve manevi bütünlüğünü koruma hakkı ile adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 26/2/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Birinci Bölümün 14/10/2014 ve 27/1/2016 tarihli kararlarıyla
kişi yönünden hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle 2014/261 ve 2014/262 sayılı
başvuruların 2014/260 sayılı başvuru ilebirleştirilerek
incelenmesine ve 2014/261 ile 2014/262 sayılı başvuru dosyalarının
kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 17/10/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 17/11/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
24/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 7/2/2014 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Afyon Kocatepe Üniversitesinde genel sekreter
kadrosunda görev yapmakta iken iradesi dışında görevden alındığını ileri
sürdüğü 16/3/2007 tarihli dilekçesine istinaden 19/3/2007 tarihli Rektörlük
işlemiyle Basın ve Halkla İlişkiler biriminde geçici olarak
görevlendirilmiştir.
10. Başvurucunun anılan işlemin kaldırılarak eski görevine
iadesi amacıyla yaptığı başvurunun 25/2/2011 tarihli işlemle reddi üzerine ret
işleminin iptali istemiyle açtığı davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesi
4/5/2011 tarihli ve E.2011/229, K.2011/538 sayılı kararıyla dava konusu işlemin
iptaline karar vermiş, karar kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Karar
gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, davacı 2547 sayılı
Yasanın 13/b-4 maddesine istinaden 19.03.2007 tarihinde Basın ve Halkla
İlişkiler biriminde geçici görevlendirilmekle birlikte görevlendirmenin belli
bir süre ile sınırlandırılmadığı gibi geçici görevlendirmenin üzerinden uzun
bir müddet geçmiş bulunmasına karşın görevlendirme şartlarının sona erip
ermediği noktasında davalı idare tarafından bir değerlendirmediği
görülmektedir.
Bu durumda geçici görevlendirmenin belli bir
süre ile sınırlandırılmaması, yukarıda açıkça belirtilen geçici görevlendirme
müessesi koşullarının devam edip etmediğinin idarece somut bir biçimde ortaya
konulamamış olması karşısında davaya konu işlemde bu yönlerdenkamu
yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir."
11. Anılan Mahkeme kararı üzerine Rektörlük Personel Daire
Başkanlığının 9/6/2011 tarihli işlemiyle başvurucu hakkında tesis edilmiş olan
19/3/2007 tarihli görevlendirme iptal edilmiş, 10/6/2011 tarihli işlemle de
başvurucu altı ay süre ile koordinatör olarak Ahmet Karahisari
Kampüsü'nde görevlendirilmiştir.
12. Başvurucunun bu işleme karşı açtığı iptal davası,
Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 17/11/2011 tarihli ve E.2011/745, K.2011/1209
sayılı kararı ile reddedilmiş;karar
Danıştay Sekizinci Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2012/145, K.2013/2659
sayılı kararıyla onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013
tarihli ve E.2013/6694, K.2013/7186 sayılı kararıyla reddedilmiştir. İlk Derece
Mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:
"Dava dosyasının incelenmesinden;
davacının Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev
yaptığı, Meslek Yüksekokulları Koordinatörlüğü'nün 09.06.2011 tarih ve 4863
sayılı yazısı ile Rektörlük Makamından, Koordinatörlükleri görev alanı
içerisinde yer alan Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Karahisari
kampüsüne taşınması, aynı kampüs içerisinde yapılması planlanan diğer
faaliyetlerin kontrolü ve sağlıklı bir şekilde koordinesi için, yönetim ve
planlama konusunda tecrübe sahibi bir personelin, Karahisari
kampüsünde görevlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilerek görevlendirme
talep edilmesi üzerine 10.06.2011 tarih ve 3557 sayılı Rektörlük işlemiyle 2547
sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet Konservatuarı Müdürlüğü'nde
görevlendirildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Karahisari kampüsüne taşınması sırasında yürütülecek
faaliyetlerin koordinesi için yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir
personele ihtiyaç duyulması üzerine üniversite bünyesinde Genel Sekreter olarak
görev yapan davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemin
tesis edildiği ve işlemde makul bir süreye de yer verilerek altı ay süre ile
görevlendirildiği dikkate alındığında işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine
aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu
durumda, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev
yapan davacının, 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile
Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet
Konservatuarı Müdürlüğü'nde görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde
hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
13. Başvurucunun Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 4/5/2011
tarihli ve E.2011/229, K.2011/538 sayılı kararının uygulanmadığından ve başka
bir görevlendirme işlemi tesis edilmek suretiyle etkisiz kılındığından bahisle
uğradığını ileri sürdüğü 10.000 TL manevi zararının tazmini istemiyle açtığı
dava, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 29/12/2011 tarihli ve E.2011/761,
K.2011/1421 sayılı kararıyla reddedilmiş; karar Danıştay Sekizinci Dairesinin
1/4/2013 tarihli, E.2012/2565, K.2013/2660 sayılı kararıyla onanmış ve karar
düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013 tarihli ve E.2013/7026, K.2013/7187
sayılı kararıyla reddedilmiştir.İlk Derece Mahkemesi
kararının gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, Afyon Kocatepe
Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter kadrosunda görev yapmakta iken
16.03.2007 tarihli dilekçesine istinaden 19.03.2007 tarihli Rektörlük işlemi
ile Basın ve Halkla İlişkiler biriminde geçici olarak görevlendirilen
davacının, görevlendirme işleminin iptal edilerek asli kadrosu olan Genel
Sekreterlik görevine iade edilme istemiyle yaptığı başvurunun 25.02.2011 tarih
ve 996 sayılı işlemle reddi üzerine bu işleme karşı açtığı davada Mahkememizin
04.05.2011 tarih ve E:2011/229,K:2011/538 sayılı kararıyla geçici
görevlendirmenin belli bir süre ile sınırlandırılmaması ve geçici görevlendirme
müessesi koşullarının devam edip etmediğinin idarece somut bir biçimde ortaya
konulamamış olması gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar
verildiği,18.05.2011 tarihinde idareye tebliğ edilen kararın 09.06.2011 tarih
ve 3454 sayılı işlemle davacının Basın ve Halkla İlişkiler birimindeki geçici
görevlendirilmesine son verilerek uygulandığı, Meslek Yüksekokulları
Koordinatörlüğü'nün 09.06.2011 tarih ve 4863 sayılı yazısı ile Rektörlük
Makamından, Koordinatörlükleri görev alanı içerisinde yer alan Afyon Meslek
Yüksekokulu'nun Karahisari kampüsüne taşınması, aynı
kampüs içerisinde yapılması planlanan diğer faaliyetlerin kontrolü ve sağlıklı
bir şekilde koordinesi için, yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir
personelin, Karahisari kampüsünde görevlendirilmesine
ihtiyaç duyulduğu belirtilerek görevlendirme talep edilmesine istinaden
Mahkememiz kararının gerekçesine uygun olarak ve ihtiyaç üzerine davacının bu
kez 10.06.2011 tarih ve 3557 sayılı Rektörlük işlemiyle 2547 sayılı Yasanın
13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet Konservatuarı Müdürlüğü'nde
görevlendirildiği, bu işleme karşı açılan davanın da Mahkememizin 17.11.2011
tarih ve E:2011/745, K:2011/1209 sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre,davacı
tarafından uygulanmadığı ve etkisiz kılındığı ileri sürülen Mahkememizin
04.05.2011 tarih ve E:2011/229,K:2011/538 sayılı kararının 09.06.2011 tarih ve
3454 sayılı işlemle uygulandıktan sonra kararın gerekçesine uygun olarak
yapılan değerlendirme ve ihtiyaca istinaden davacının 6 ay süreyle geçici
olarak görevlendirildiği ve bu işleme karşı açılan davada da işlem hukuka uygun
bulunarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, kararın uygulanmadığı
ve etkisiz kılındığından bahisle istenilen manevi tazminata ilişkin isteminin
kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır."
14. Afyon Meslek Yüksek Okulunun Ali Çetinkaya Kampüsünden Ahmet
Karahisari Kampüsüne taşınması işlemlerinde
koordinasyon çalışmalarında bulunmak üzere sekiz ay süre ile
görevlendirilmesine ilişkin 12/12/2011 tarihli işlemin iptali istemiyle
başvurucu tarafından açılan dava, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 9/5/2012
tarihli ve E.2011/1273, K.2012/457 sayılı kararıyla reddedilmiş; karar Danıştay
Sekizinci Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2012/5604, K.2013/2646 sayılı
kararıyla onanmış ve karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013 tarihli
ve E.2013/7001, K.2013/7188 sayılı kararıyla reddedilmiştir.İlk
Derece Mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, Afyon Meslek
Yüksekokulu'nun Ahmet Karahisari Kampüsü'ne taşınması
için yüksekokulun fiziki kapasitesinin belirlenmesi ve adı geçen kampüsün buna
elverişli olup olmadığının koordinesi için yönetim ve planlama konusunda
tecrübe sahibi bir personele ihtiyaç duyulması üzerine üniversite bünyesinde
Genel Sekreter olarak görev yapan davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin
dava konusu işlemin tesis edildiği ve işlemde makul bir süreye de yer verilerek
sekiz ay süre ile görevlendirildiği dikkate alındığında işlemde kamu yararı ve
hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu
durumda, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev
yapan davacının, 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 8 ay süre ile
devam eden koordinasyon çalışmalarında bulunmak üzere Ali Çetinkaya Kampüsü'nde
Afyon Meslek Yüksekokulu'nda görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde
hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
15. Danıştay Sekizinci Dairesinin karar düzeltme talebinin
reddine ilişkin kararları 24/12/2013, 26/12/2013 ve 30/12/2013 tarihlerinde
başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 8/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Diğer taraftan başvurucunun altı ay süre ile Ali ÇetinkayaKampüsü Afyon Meslek Yüksek Okulunda
görevlendirilmesine ilişkin 15/8/2012 tarihli işlemin iptali istemiyle açtığı
davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesi 13/2/2013 tarihli ve E.2012/731,
K.2013/124 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiş ise de anılan kararın
temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/10/2013 tarihli ve
E.2013/6635, K.2013/7191 sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Danıştay karar gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, davacının 19.03.2007
tarihli Rektörlük işlemi ile Basın ve Halkla İlişkiler biriminde yapılan geçici
görevlendirme işleminin iptal edilerek asli kadrosu olan Genel Sekreterlik
görevine iade edilme isteminde bulunduğu 18.02.2011 tarihli başvurusunun,
25.02.2011 tarih ve 996 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine bu işleme karşı
açılan davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin04.05.2011 gün ve E:2011/229,
K:2011/538 sayılı iptal kararında yer verilen geçici görevlendirmenin belli bir
süreyle sınırlanması gerekçesine uygun olarak davacının sırasıyla önce altı
(6), sonra sekiz (8), tekrar altı (6) ay geçici olarak görevlendirildiği
görülmekte olup, geçici görevlendirme işlemlerinde belirtilen sürelerin uzunluğu
ve birbirini izlemesinden görevlendirmenin süreklilik arz etmeye başladığını
ortaya koymakta olup; bu haliyle tesis edilen geçici görevlendirme işleminin
davacının asıl görevinden uzaklaştırılması amacını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, anılan görevlendirme işlemlerinin
geçici görevlendirmeden ziyade süreklilik arz eden bir durumun oluşmasına sebep
olması ve bu durumun memur için asıl olanın asli kadrosunda çalıştırılması
olduğuna yönelik yargısal içtihatlarla çelişmesi, işlemin davacının hizmetine
ihtiyaç duyulmasından ziyade davacıyı asıl kadrosu olan genel sekreterlik
görevinden uzaklaştırma amacına yönelik olması karşısında, dava konusu işlemin
iptali gerekirken,
davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır."
18. İlk Derece
Mahkemesi, bozma kararına uymak suretiyle ve aynı gerekçeyle 30/1/2014 tarihli
ve E.2014/66, 2014/56 sayılı kararıyla iptal kararı vermiş ve karar kanun
yollarına başvurulmayarak kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
19. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Rektör" kenar başlıklı 13.
maddesinin (b) bendinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:
“Gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi
oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer
personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek,”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 18/5/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, ilk görevlendirmenin ardından dört defa daha
geçici görevlendirme yapıldığı ve görevlendirme süresinin toplamda otuz iki ayı
bulduğunu, geçici görevlendirmelerin amacının kamu yararından ziyade asli
görevi olan genel sekreterlik görevinden uzaklaştırmaya yönelik olduğunu,
açtığı iptal davasının lehine sonuçlanmasına rağmen kararın uygulanmadığını,
eski görevine döndürülmediğini, bunun yerine başka bir kampüste geçici olarak
görevlendirildiğini, peş peşe yapılan görevlendirmeler ile işlemlerin atamaya
dönüştüğünü, bir taşınma işleminin gerekçe gösterilerek otuz iki ay
görevlendirilmesinin keyfîlik olduğunu, Afyon İdare
Mahkemesi ve Danıştay Sekizinci Dairesinde icra edilen yargılamaların adil
olmadığını, bu durumun bir manevi işkence olduğunu, müktesep hakkı olan asli
görevini yapmasının elinden alındığını, bu itibarla kişisel hakkının zedelendiğinibelirterek Anayasa'nın 17. maddesinde güvence
altına alınan maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile 36. maddesinde güvence
altına alınanadil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama yapılmasını ve manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru konusu olayda, geçici
görevlendirmenin kaldırılması talebinin reddine ilişkin işlemin iptali
istemiyle açılan davada verilen iptal kararına rağmen yeniden görevlendirme
yapılmasına ilişkin işlemlerin iptali ile Mahkeme kararının gereği gibi
uygulanmaması nedeniyle uğradığı ileri sürülen manevi zararın tazmini istemiyle
açılan davalarda verilen kararlardan şikâyet edildiği görüldüğünden başvurunun
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı ve yargı kararının icra edilmemesi
yönündenmahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
başlıkları altında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil
Olmadığına İlişkin İddia
23. Başvurucu; peş peşe yapılan görevlendirme işlemlerinin atamaya
dönüştüğünü, bir taşınma işlemi gerekçe gösterilerek otuz iki ay
görevlendirilmesinin keyfî olduğunu, Afyon İdare Mahkemesi ve Danıştay
Sekizinci Dairesinde icra edilen yargılamaların adil olmadığını, bu durumun bir
manevi işkence olduğunu, müktesep hakkı olan asli görevini yerine getirmesinin
elinden alındığını, bu itibarla kişisel hakkının zedelendiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi
gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların
kabul edilemezliğine karar verebilir.”
26. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış
maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk
kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla
ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru
incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve
sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi
kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati
Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
27. Başvurucunun 2007 yılında tesis edilen görevlendirme
işleminin kaldırılması talebinin reddedilmesi üzerine açtığı davada İlk Derece
Mahkemesi 4/5/2011 tarihli kararı ile görevlendirmenin belli bir süre ile
sınırlandırılmadığı ve görevlendirmenin üzerinden uzun bir müddet geçmesi
nedeniyle görevlendirme şartlarının sona erip ermediğinin ortaya konulamadığı
gerekçeleriyle iptal kararı vermiş, bu karar üzerine Rektörlük Personel Daire
Başkanlığının 9/6/2011 tarihli işlemiyle başvurucu hakkında tesis edilmiş olan
19/3/2007 tarihli görevlendirme işlemini iptal edilmiş, 10/6/2011 tarihli
işlemle de başvurucu altı ay süre ile koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsünde görevlendirilmiştir. Altı ay süreyle
görevlendirme işleminin iptali istemiyle başvurucu tarafından açılan davada İlk
Derece Mahkemesi 17/11/2011 tarihli kararı ile Afyon Meslek Yüksekokulunun Karahisari Kampüsü'ne taşınması sırasında yürütülecek
faaliyetlerin koordinesi için yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir
personele ihtiyaç duyulması üzerine Üniversite bünyesinde genel sekreter olarak
görev yapan başvurucun geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin işlemin tesis
edildiği ve görevlendirmenin makul bir süreyle sınırlandırıldığı gerekçeleriyle
işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna
vararak davanın reddine karar vermiştir.
28. Başvurucunun altı ay görevlendirme süresinin bitmesi üzerine
idare tarafından aynı gerekçeyle başvurucu hakkında sekiz ay süreyle
görevlendirme işlemi tesis edilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada
İlk Derece Mahkemesi 9/5/2012 tarihli kararı ile başvurucunun hizmetine ihtiyaç
duyulduğu ve görevlendirmenin makul süreyle sınırlandırıldığı gerekçeleriyle
davanın reddine karar vermiştir.
29. Başvurucunun, İlk Derece Mahkemesinin görevlendirmesinin
kaldırılmasına ilişkin işlemi iptal ettiği 4/5/2011 tarihli kararından sonra
yargı kararının gereği gibi uygulanmadığı gerekçesiyle uğradığını ileri sürdüğü
manevi zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada İlk Derece Mahkemesi
29/12/2011 tarihli kararı ile 9/6/2011 tarihli işlem ile mahkeme kararının
uygulandığı, kararın gerekçesine uygun olarak yapılan değerlendirme ve ihtiyaca
istinaden başvurucunun altı ay süreyle görevlendirildiği ve anılan
görevlendirme işlemine karşı açılan davanında
reddedildiği hususlarına değinerek kararın uygulanmadığı ve etkisiz
kılındığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
30. Mahkemenin gerekçeleri ve başvurucunun iddiaları
incelendiğinde görevlendirme işleminin kaldırılması talebinin reddine ilişkin
işlemin iptal edilmesinin, ardından yapılan yeni görevlendirmelerin iptali
istemiyle açılan davaların açılan ilk davada verilen karara uygun olarak
ihtiyaç durumunun belirtildiği ve görevlendirmenin makul süreler ile
sınırlandırıldığı gerekçeleriyle reddedildiği, Mahkeme kararının uygulanmaması
nedeniyle açılan tazminat davasında da Mahkeme kararının uygulandığı tespiti
yapılarak tazminat talebinin reddine karar verildiği, bu kapsamda iddiaların
özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin ve mevzuatın değerlendirilmesinde
ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucunun
hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin bulunduğu görülmektedir.
31. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının
oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde eksiklik, ihmal ya da açık
keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması
gerekir (Nadi Karakoç, B. No:
2013/2767, 2/10/2013, § 22).
32. Başvurucu, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna
dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup başvurucunun, Mahkemece delillerin
değerlendirilmesinin ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini
dile getirdiği anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun bu
kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargı Kararının İcrası Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucu; açtığı iptal davasının lehine sonuçlanmasına
rağmen kararın uygulanmadığını, eski görevine döndürülmediğini, bunun yerine
başka bir kampüste geçici olarak görevlendirildiğini belirterek mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Bakanlık görüş yazısında, başvuru evrakında Mahkeme
kararının uygulanmaması nedeniyle Anayasa’da güvence altına alınan hakların
ihlal edildiğinden bahsedildiği, Mahkeme kararının uygulanıp uygulanmadığı
hususunun Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin E.2011/745 sayılı dosyasında
irdelendiği ve başvurucunun altı ay süre ile koordinatör olarak
görevlendirilmesinin daha önce verilmiş olan Mahkeme kararının uygulanmaması
şeklinde nitelendirilemeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine karar
verildiği, bu kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından da geçerek
Danıştay tarafından onandığı, Mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından
başvurucunun aynı iddia ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu,
öte yandan bireysel başvuruya dayanak Mahkeme kararında bahsedilen görevlendirme
üzerine daha sonra yapılan ve otuz iki ayı bulduğu iddia edilen geçici
görevlendirmelere karşı ayrı ayrı dava açılıp açılmadığının ve bu hususta
yargılama yapılıp yapılmadığının belli olmadığını belirterekbaşvurucunun
şikâyetinin mahkeme kararlarının uygulanmaması kapsamında değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği hususundaki takdirin Anayasa Mahkemesinde olduğu ifade
edilmiştir.
36. Başvurucu, Bakanlığın görüş yazısına verdiği cevapta başvuru
formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
37. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
38. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile
ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar
konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
39. Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarında ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer
alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen
ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 38).
40. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü,
diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda
toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme,
haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma
hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddiada ve
savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de
kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
41. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye
erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme
ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da
kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması, yargılama sürecini tamamlayan ve
yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa
yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır (Kenan
Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 41).
42. Yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması
yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir.
Hukuk sisteminde nihai mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç
doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme
kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde “mahkemeye erişim hakkı” da anlamını
yitirir (Ahmet Yıldırım, B. No:
2012/144, 2/10/2013, § 28).
43. AİHM, kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının lehine
karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda
Sözleşme’nin 6. maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir
anlam ifade etmeyeceğini vurgulamaktadır. Hangi yargı makamı verirse versin
hükmün infaz edilmesi, 6. madde anlamında “dava”nın
tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilmelidir (Burdov/Rusya, B. No: 59498/00, 7/5/2002, § 34).
44. Davaya taraf olan kişinin etkin korunması ve hukuka
uygunluğun sağlanması, idarenin kendisi hakkında verilebilecek nihai yargı
kararlarına uymasını gerektirmektedir. İdare, yargı kararını uygulamayı
reddediyor veya ihmal ediyor ya da onu uygulamayı geciktiriyorsa bu durumda
davada taraf olan kişinin davanın safahatı süresince yararlandığı Sözleşme’nin
6. maddesinde öngörülen teminatlar, her türlü varlık nedenini kaybetmektedir (Süzer ve Eksen Holding A.Ş./Türkiye, B.
No: 6334/05, 23/10/2012, § 115).
45. AİHM, Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında bir yargı yerine
ulaşma hakkının sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil, aynı zamanda
o yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de
koruduğunu kabul etmiştir (Apostol/Gürcistan, B. No: 40765/02, 28/2/2007, §
54).
46. AİHM; Sözleşmeci devletin yasal sisteminin, kesin ve
bağlayıcı olan bir mahkeme kararının veya bir tarafın maruz kalacağı zararı
önleyen bir tedbir kararının uygulanamaz hâle gelmesine izin veriyorsa bu
durumda, 6. maddeyle sağlanan mahkemeye erişim hakkının görünürde kalacağını
ifade etmiştir (Okyay ve diğerleri/Türkiye,
B. No: 36220/97, 12/7/2005, § 72).
47. Başvuru konusu olayda başvurucunun, İlk Derece Mahkemesinin
görevlendirmesinin kaldırılmamasına ilişkin işlemi iptal ettiği 4/5/2011
tarihli kararından sonra yargı kararının gereği gibi uygulanmadığı gerekçesiyle
uğradığını ileri sürdüğü manevi zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada
İlk Derece Mahkemesi 29/12/2011 tarihli kararında 9/6/2011 tarihli işlem ile Mahkeme
kararının uygulandığı, kararın gerekçesine uygun olarak yapılan değerlendirme
ve ihtiyaca istinaden başvurucunun altı ay süreyle görevlendirildiği ve anılan
görevlendirme işlemine karşı açılan davanın da reddedildiği hususlarına
değinerek kararın uygulanmadığı ve etkisiz kılındığından söz edilemeyeceği
gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
48. Diğer taraftan görevlendirmenin kaldırılması talebinin
reddine ilişkin işlemin iptal edilmesinden sonra başvurucu hakkında yapılan
altı ve sekiz aylık iki görevlendirme işlemlerine karşı açılan davalarda da İlk
Derece Mahkemesi, ihtiyaç durumu ve görevlendirme sürelerinin makul olması
nedeniyle ret kararları vermiştir.
49. Bu durumda başvurucu tarafından mahkeme kararının
uygulanmadığı gerekçesiyle açılan manevi tazminat davasının reddedilmesi vebaşvuruya konu edilen diğer görevlendirme işlemlerine
karşı açılan davaların da reddedilmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde
sonuç itibarıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin
bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
50. Bunun yanında başvurucunun şikâyet ettiği görevlendirme
işlemlerinden sonra hakkında tesis edilen altı ay süre ile Ali ÇetinkayaKampüsü Afyon Meslek Yüksek Okulunda
görevlendirilmesine ilişkin 15/8/2012 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan
davada İlk Derece Mahkemesince dava reddedilmiş ise de kararın temyiz edilmesi
üzerine Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından
"süreklilik arz eden bir durumun oluşmasına sebep olması ve bu durumun
memur için asıl olanın asli kadrosunda çalıştırılması olduğuna yönelik yargısal
içtihatlarla çelişmesi, işlemin davacının hizmetine ihtiyaç duyulmasından
ziyade davacıyı asıl kadrosu olan genel sekreterlik görevinden uzaklaştırma
amacına yönelik olması" gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi
kararı bozulmuş ve İlk Derece Mahkemesince de bozma kararına uyularak dava
konusu görevlendirme işlemi iptal edilmiş olup şikâyet edilen iki görevlendirme
üzerine yapılan üçüncü görevlendirmenin amacına aykırı olduğu tespiti
yapılmıştır.
51. Açıklanan nedenlerle başvurucunun yargı kararlarının icra
edilmediğine ilişkin iddiası yönünden bir ihlalin olmadığı açık olduğundan
başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargı kararının icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
18/5/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.