TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET TABAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/260)
Karar Tarihi: 18/5/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Kadir ÖZKAYA
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Bahadır YALÇINÖZ
Başvurucu
Mehmet TABAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, görevlendirme işleminin iptal edilmesi üzerine yargı kararının icra edilmemesi ve daha sonra açılan davalarda keyfî kararlar verilmesi nedenleriyle maddi ve manevi bütünlüğünü koruma hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 26/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Birinci Bölümün 14/10/2014 ve 27/1/2016 tarihli kararlarıyla kişi yönünden hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle 2014/261 ve 2014/262 sayılı başvuruların 2014/260 sayılı başvuru ilebirleştirilerek incelenmesine ve 2014/261 ile 2014/262 sayılı başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 17/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 17/11/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 24/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 7/2/2014 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Afyon Kocatepe Üniversitesinde genel sekreter kadrosunda görev yapmakta iken iradesi dışında görevden alındığını ileri sürdüğü 16/3/2007 tarihli dilekçesine istinaden 19/3/2007 tarihli Rektörlük işlemiyle Basın ve Halkla İlişkiler biriminde geçici olarak görevlendirilmiştir.
10. Başvurucunun anılan işlemin kaldırılarak eski görevine iadesi amacıyla yaptığı başvurunun 25/2/2011 tarihli işlemle reddi üzerine ret işleminin iptali istemiyle açtığı davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesi 4/5/2011 tarihli ve E.2011/229, K.2011/538 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, karar kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, davacı 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesine istinaden 19.03.2007 tarihinde Basın ve Halkla İlişkiler biriminde geçici görevlendirilmekle birlikte görevlendirmenin belli bir süre ile sınırlandırılmadığı gibi geçici görevlendirmenin üzerinden uzun bir müddet geçmiş bulunmasına karşın görevlendirme şartlarının sona erip ermediği noktasında davalı idare tarafından bir değerlendirmediği görülmektedir.
Bu durumda geçici görevlendirmenin belli bir süre ile sınırlandırılmaması, yukarıda açıkça belirtilen geçici görevlendirme müessesi koşullarının devam edip etmediğinin idarece somut bir biçimde ortaya konulamamış olması karşısında davaya konu işlemde bu yönlerdenkamu yararı ve hizmet gereklerine uyarlık görülmemiştir."
11. Anılan Mahkeme kararı üzerine Rektörlük Personel Daire Başkanlığının 9/6/2011 tarihli işlemiyle başvurucu hakkında tesis edilmiş olan 19/3/2007 tarihli görevlendirme iptal edilmiş, 10/6/2011 tarihli işlemle de başvurucu altı ay süre ile koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü'nde görevlendirilmiştir.
12. Başvurucunun bu işleme karşı açtığı iptal davası, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 17/11/2011 tarihli ve E.2011/745, K.2011/1209 sayılı kararı ile reddedilmiş;karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2012/145, K.2013/2659 sayılı kararıyla onanmış; karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013 tarihli ve E.2013/6694, K.2013/7186 sayılı kararıyla reddedilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:
"Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev yaptığı, Meslek Yüksekokulları Koordinatörlüğü'nün 09.06.2011 tarih ve 4863 sayılı yazısı ile Rektörlük Makamından, Koordinatörlükleri görev alanı içerisinde yer alan Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Karahisari kampüsüne taşınması, aynı kampüs içerisinde yapılması planlanan diğer faaliyetlerin kontrolü ve sağlıklı bir şekilde koordinesi için, yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir personelin, Karahisari kampüsünde görevlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilerek görevlendirme talep edilmesi üzerine 10.06.2011 tarih ve 3557 sayılı Rektörlük işlemiyle 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet Konservatuarı Müdürlüğü'nde görevlendirildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Karahisari kampüsüne taşınması sırasında yürütülecek faaliyetlerin koordinesi için yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir personele ihtiyaç duyulması üzerine üniversite bünyesinde Genel Sekreter olarak görev yapan davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği ve işlemde makul bir süreye de yer verilerek altı ay süre ile görevlendirildiği dikkate alındığında işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev yapan davacının, 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet Konservatuarı Müdürlüğü'nde görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
13. Başvurucunun Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 4/5/2011 tarihli ve E.2011/229, K.2011/538 sayılı kararının uygulanmadığından ve başka bir görevlendirme işlemi tesis edilmek suretiyle etkisiz kılındığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 10.000 TL manevi zararının tazmini istemiyle açtığı dava, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 29/12/2011 tarihli ve E.2011/761, K.2011/1421 sayılı kararıyla reddedilmiş; karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 1/4/2013 tarihli, E.2012/2565, K.2013/2660 sayılı kararıyla onanmış ve karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013 tarihli ve E.2013/7026, K.2013/7187 sayılı kararıyla reddedilmiştir.İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter kadrosunda görev yapmakta iken 16.03.2007 tarihli dilekçesine istinaden 19.03.2007 tarihli Rektörlük işlemi ile Basın ve Halkla İlişkiler biriminde geçici olarak görevlendirilen davacının, görevlendirme işleminin iptal edilerek asli kadrosu olan Genel Sekreterlik görevine iade edilme istemiyle yaptığı başvurunun 25.02.2011 tarih ve 996 sayılı işlemle reddi üzerine bu işleme karşı açtığı davada Mahkememizin 04.05.2011 tarih ve E:2011/229,K:2011/538 sayılı kararıyla geçici görevlendirmenin belli bir süre ile sınırlandırılmaması ve geçici görevlendirme müessesi koşullarının devam edip etmediğinin idarece somut bir biçimde ortaya konulamamış olması gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği,18.05.2011 tarihinde idareye tebliğ edilen kararın 09.06.2011 tarih ve 3454 sayılı işlemle davacının Basın ve Halkla İlişkiler birimindeki geçici görevlendirilmesine son verilerek uygulandığı, Meslek Yüksekokulları Koordinatörlüğü'nün 09.06.2011 tarih ve 4863 sayılı yazısı ile Rektörlük Makamından, Koordinatörlükleri görev alanı içerisinde yer alan Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Karahisari kampüsüne taşınması, aynı kampüs içerisinde yapılması planlanan diğer faaliyetlerin kontrolü ve sağlıklı bir şekilde koordinesi için, yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir personelin, Karahisari kampüsünde görevlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilerek görevlendirme talep edilmesine istinaden Mahkememiz kararının gerekçesine uygun olarak ve ihtiyaç üzerine davacının bu kez 10.06.2011 tarih ve 3557 sayılı Rektörlük işlemiyle 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 6 ay süre ile Koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsü Devlet Konservatuarı Müdürlüğü'nde görevlendirildiği, bu işleme karşı açılan davanın da Mahkememizin 17.11.2011 tarih ve E:2011/745, K:2011/1209 sayılı kararıyla reddedildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre,davacı tarafından uygulanmadığı ve etkisiz kılındığı ileri sürülen Mahkememizin 04.05.2011 tarih ve E:2011/229,K:2011/538 sayılı kararının 09.06.2011 tarih ve 3454 sayılı işlemle uygulandıktan sonra kararın gerekçesine uygun olarak yapılan değerlendirme ve ihtiyaca istinaden davacının 6 ay süreyle geçici olarak görevlendirildiği ve bu işleme karşı açılan davada da işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, kararın uygulanmadığı ve etkisiz kılındığından bahisle istenilen manevi tazminata ilişkin isteminin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır."
14. Afyon Meslek Yüksek Okulunun Ali Çetinkaya Kampüsünden Ahmet Karahisari Kampüsüne taşınması işlemlerinde koordinasyon çalışmalarında bulunmak üzere sekiz ay süre ile görevlendirilmesine ilişkin 12/12/2011 tarihli işlemin iptali istemiyle başvurucu tarafından açılan dava, Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin 9/5/2012 tarihli ve E.2011/1273, K.2012/457 sayılı kararıyla reddedilmiş; karar Danıştay Sekizinci Dairesinin 1/4/2013 tarihli ve E.2012/5604, K.2013/2646 sayılı kararıyla onanmış ve karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 24/10/2013 tarihli ve E.2013/7001, K.2013/7188 sayılı kararıyla reddedilmiştir.İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, Afyon Meslek Yüksekokulu'nun Ahmet Karahisari Kampüsü'ne taşınması için yüksekokulun fiziki kapasitesinin belirlenmesi ve adı geçen kampüsün buna elverişli olup olmadığının koordinesi için yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir personele ihtiyaç duyulması üzerine üniversite bünyesinde Genel Sekreter olarak görev yapan davacının geçici görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği ve işlemde makul bir süreye de yer verilerek sekiz ay süre ile görevlendirildiği dikkate alındığında işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, Afyon Kocatepe Üniversitesi bünyesinde Genel Sekreter olarak görev yapan davacının, 2547 sayılı Yasanın 13/b-4 maddesi uyarınca 8 ay süre ile devam eden koordinasyon çalışmalarında bulunmak üzere Ali Çetinkaya Kampüsü'nde Afyon Meslek Yüksekokulu'nda görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır."
15. Danıştay Sekizinci Dairesinin karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararları 24/12/2013, 26/12/2013 ve 30/12/2013 tarihlerinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 8/1/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Diğer taraftan başvurucunun altı ay süre ile Ali ÇetinkayaKampüsü Afyon Meslek Yüksek Okulunda görevlendirilmesine ilişkin 15/8/2012 tarihli işlemin iptali istemiyle açtığı davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesi 13/2/2013 tarihli ve E.2012/731, K.2013/124 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiş ise de anılan kararın temyizi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin 24/10/2013 tarihli ve E.2013/6635, K.2013/7191 sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur. Danıştay karar gerekçesi şöyledir:
"Bakılan davada, davacının 19.03.2007 tarihli Rektörlük işlemi ile Basın ve Halkla İlişkiler biriminde yapılan geçici görevlendirme işleminin iptal edilerek asli kadrosu olan Genel Sekreterlik görevine iade edilme isteminde bulunduğu 18.02.2011 tarihli başvurusunun, 25.02.2011 tarih ve 996 sayılı işlemle reddedilmesi üzerine bu işleme karşı açılan davada Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin04.05.2011 gün ve E:2011/229, K:2011/538 sayılı iptal kararında yer verilen geçici görevlendirmenin belli bir süreyle sınırlanması gerekçesine uygun olarak davacının sırasıyla önce altı (6), sonra sekiz (8), tekrar altı (6) ay geçici olarak görevlendirildiği görülmekte olup, geçici görevlendirme işlemlerinde belirtilen sürelerin uzunluğu ve birbirini izlemesinden görevlendirmenin süreklilik arz etmeye başladığını ortaya koymakta olup; bu haliyle tesis edilen geçici görevlendirme işleminin davacının asıl görevinden uzaklaştırılması amacını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, anılan görevlendirme işlemlerinin geçici görevlendirmeden ziyade süreklilik arz eden bir durumun oluşmasına sebep olması ve bu durumun memur için asıl olanın asli kadrosunda çalıştırılması olduğuna yönelik yargısal içtihatlarla çelişmesi, işlemin davacının hizmetine ihtiyaç duyulmasından ziyade davacıyı asıl kadrosu olan genel sekreterlik görevinden uzaklaştırma amacına yönelik olması karşısında, dava konusu işlemin iptali gerekirken, davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır."
18. İlk Derece Mahkemesi, bozma kararına uymak suretiyle ve aynı gerekçeyle 30/1/2014 tarihli ve E.2014/66, 2014/56 sayılı kararıyla iptal kararı vermiş ve karar kanun yollarına başvurulmayarak kesinleşmiştir.
B. İlgili Hukuk
19. 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Rektör" kenar başlıklı 13. maddesinin (b) bendinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:
“Gerekli gördüğü hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara yeni görevler vermek,”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 18/5/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, ilk görevlendirmenin ardından dört defa daha geçici görevlendirme yapıldığı ve görevlendirme süresinin toplamda otuz iki ayı bulduğunu, geçici görevlendirmelerin amacının kamu yararından ziyade asli görevi olan genel sekreterlik görevinden uzaklaştırmaya yönelik olduğunu, açtığı iptal davasının lehine sonuçlanmasına rağmen kararın uygulanmadığını, eski görevine döndürülmediğini, bunun yerine başka bir kampüste geçici olarak görevlendirildiğini, peş peşe yapılan görevlendirmeler ile işlemlerin atamaya dönüştüğünü, bir taşınma işleminin gerekçe gösterilerek otuz iki ay görevlendirilmesinin keyfîlik olduğunu, Afyon İdare Mahkemesi ve Danıştay Sekizinci Dairesinde icra edilen yargılamaların adil olmadığını, bu durumun bir manevi işkence olduğunu, müktesep hakkı olan asli görevini yapmasının elinden alındığını, bu itibarla kişisel hakkının zedelendiğinibelirterek Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile 36. maddesinde güvence altına alınanadil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; yeniden yargılama yapılmasını ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru konusu olayda, geçici görevlendirmenin kaldırılması talebinin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen iptal kararına rağmen yeniden görevlendirme yapılmasına ilişkin işlemlerin iptali ile Mahkeme kararının gereği gibi uygulanmaması nedeniyle uğradığı ileri sürülen manevi zararın tazmini istemiyle açılan davalarda verilen kararlardan şikâyet edildiği görüldüğünden başvurunun yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı ve yargı kararının icra edilmemesi yönündenmahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği başlıkları altında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
23. Başvurucu; peş peşe yapılan görevlendirme işlemlerinin atamaya dönüştüğünü, bir taşınma işlemi gerekçe gösterilerek otuz iki ay görevlendirilmesinin keyfî olduğunu, Afyon İdare Mahkemesi ve Danıştay Sekizinci Dairesinde icra edilen yargılamaların adil olmadığını, bu durumun bir manevi işkence olduğunu, müktesep hakkı olan asli görevini yerine getirmesinin elinden alındığını, bu itibarla kişisel hakkının zedelendiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
26. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
27. Başvurucunun 2007 yılında tesis edilen görevlendirme işleminin kaldırılması talebinin reddedilmesi üzerine açtığı davada İlk Derece Mahkemesi 4/5/2011 tarihli kararı ile görevlendirmenin belli bir süre ile sınırlandırılmadığı ve görevlendirmenin üzerinden uzun bir müddet geçmesi nedeniyle görevlendirme şartlarının sona erip ermediğinin ortaya konulamadığı gerekçeleriyle iptal kararı vermiş, bu karar üzerine Rektörlük Personel Daire Başkanlığının 9/6/2011 tarihli işlemiyle başvurucu hakkında tesis edilmiş olan 19/3/2007 tarihli görevlendirme işlemini iptal edilmiş, 10/6/2011 tarihli işlemle de başvurucu altı ay süre ile koordinatör olarak Ahmet Karahisari Kampüsünde görevlendirilmiştir. Altı ay süreyle görevlendirme işleminin iptali istemiyle başvurucu tarafından açılan davada İlk Derece Mahkemesi 17/11/2011 tarihli kararı ile Afyon Meslek Yüksekokulunun Karahisari Kampüsü'ne taşınması sırasında yürütülecek faaliyetlerin koordinesi için yönetim ve planlama konusunda tecrübe sahibi bir personele ihtiyaç duyulması üzerine Üniversite bünyesinde genel sekreter olarak görev yapan başvurucun geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin işlemin tesis edildiği ve görevlendirmenin makul bir süreyle sınırlandırıldığı gerekçeleriyle işlemde kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı sonucuna vararak davanın reddine karar vermiştir.
28. Başvurucunun altı ay görevlendirme süresinin bitmesi üzerine idare tarafından aynı gerekçeyle başvurucu hakkında sekiz ay süreyle görevlendirme işlemi tesis edilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada İlk Derece Mahkemesi 9/5/2012 tarihli kararı ile başvurucunun hizmetine ihtiyaç duyulduğu ve görevlendirmenin makul süreyle sınırlandırıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir.
29. Başvurucunun, İlk Derece Mahkemesinin görevlendirmesinin kaldırılmasına ilişkin işlemi iptal ettiği 4/5/2011 tarihli kararından sonra yargı kararının gereği gibi uygulanmadığı gerekçesiyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada İlk Derece Mahkemesi 29/12/2011 tarihli kararı ile 9/6/2011 tarihli işlem ile mahkeme kararının uygulandığı, kararın gerekçesine uygun olarak yapılan değerlendirme ve ihtiyaca istinaden başvurucunun altı ay süreyle görevlendirildiği ve anılan görevlendirme işlemine karşı açılan davanında reddedildiği hususlarına değinerek kararın uygulanmadığı ve etkisiz kılındığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
30. Mahkemenin gerekçeleri ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde görevlendirme işleminin kaldırılması talebinin reddine ilişkin işlemin iptal edilmesinin, ardından yapılan yeni görevlendirmelerin iptali istemiyle açılan davaların açılan ilk davada verilen karara uygun olarak ihtiyaç durumunun belirtildiği ve görevlendirmenin makul süreler ile sınırlandırıldığı gerekçeleriyle reddedildiği, Mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle açılan tazminat davasında da Mahkeme kararının uygulandığı tespiti yapılarak tazminat talebinin reddine karar verildiği, bu kapsamda iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin ve mevzuatın değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucunun hukuka aykırılık teşkil ettiğine ilişkin bulunduğu görülmektedir.
31. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurların değerlendirilmesinde eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Nadi Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
32. Başvurucu, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup başvurucunun, Mahkemece delillerin değerlendirilmesinin ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
33. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargı Kararının İcrası Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
34. Başvurucu; açtığı iptal davasının lehine sonuçlanmasına rağmen kararın uygulanmadığını, eski görevine döndürülmediğini, bunun yerine başka bir kampüste geçici olarak görevlendirildiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Bakanlık görüş yazısında, başvuru evrakında Mahkeme kararının uygulanmaması nedeniyle Anayasa’da güvence altına alınan hakların ihlal edildiğinden bahsedildiği, Mahkeme kararının uygulanıp uygulanmadığı hususunun Afyonkarahisar İdare Mahkemesinin E.2011/745 sayılı dosyasında irdelendiği ve başvurucunun altı ay süre ile koordinatör olarak görevlendirilmesinin daha önce verilmiş olan Mahkeme kararının uygulanmaması şeklinde nitelendirilemeyeceği sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği, bu kararın temyiz ve karar düzeltme aşamalarından da geçerek Danıştay tarafından onandığı, Mahkeme kararının kesinleşmesinin ardından başvurucunun aynı iddia ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu, öte yandan bireysel başvuruya dayanak Mahkeme kararında bahsedilen görevlendirme üzerine daha sonra yapılan ve otuz iki ayı bulduğu iddia edilen geçici görevlendirmelere karşı ayrı ayrı dava açılıp açılmadığının ve bu hususta yargılama yapılıp yapılmadığının belli olmadığını belirterekbaşvurucunun şikâyetinin mahkeme kararlarının uygulanmaması kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususundaki takdirin Anayasa Mahkemesinde olduğu ifade edilmiştir.
36. Başvurucu, Bakanlığın görüş yazısına verdiği cevapta başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
37. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
38. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
39. Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
40. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren, bireyin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme, haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır. Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddiada ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).
41. Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması, yargılama sürecini tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 41).
42. Yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde nihai mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde “mahkemeye erişim hakkı” da anlamını yitirir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).
43. AİHM, kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının lehine karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda Sözleşme’nin 6. maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir anlam ifade etmeyeceğini vurgulamaktadır. Hangi yargı makamı verirse versin hükmün infaz edilmesi, 6. madde anlamında “dava”nın tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilmelidir (Burdov/Rusya, B. No: 59498/00, 7/5/2002, § 34).
44. Davaya taraf olan kişinin etkin korunması ve hukuka uygunluğun sağlanması, idarenin kendisi hakkında verilebilecek nihai yargı kararlarına uymasını gerektirmektedir. İdare, yargı kararını uygulamayı reddediyor veya ihmal ediyor ya da onu uygulamayı geciktiriyorsa bu durumda davada taraf olan kişinin davanın safahatı süresince yararlandığı Sözleşme’nin 6. maddesinde öngörülen teminatlar, her türlü varlık nedenini kaybetmektedir (Süzer ve Eksen Holding A.Ş./Türkiye, B. No: 6334/05, 23/10/2012, § 115).
45. AİHM, Sözleşme’nin 6. maddesi kapsamında bir yargı yerine ulaşma hakkının sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil, aynı zamanda o yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de koruduğunu kabul etmiştir (Apostol/Gürcistan, B. No: 40765/02, 28/2/2007, § 54).
46. AİHM; Sözleşmeci devletin yasal sisteminin, kesin ve bağlayıcı olan bir mahkeme kararının veya bir tarafın maruz kalacağı zararı önleyen bir tedbir kararının uygulanamaz hâle gelmesine izin veriyorsa bu durumda, 6. maddeyle sağlanan mahkemeye erişim hakkının görünürde kalacağını ifade etmiştir (Okyay ve diğerleri/Türkiye, B. No: 36220/97, 12/7/2005, § 72).
47. Başvuru konusu olayda başvurucunun, İlk Derece Mahkemesinin görevlendirmesinin kaldırılmamasına ilişkin işlemi iptal ettiği 4/5/2011 tarihli kararından sonra yargı kararının gereği gibi uygulanmadığı gerekçesiyle uğradığını ileri sürdüğü manevi zararlarının tazmini istemiyle açtığı davada İlk Derece Mahkemesi 29/12/2011 tarihli kararında 9/6/2011 tarihli işlem ile Mahkeme kararının uygulandığı, kararın gerekçesine uygun olarak yapılan değerlendirme ve ihtiyaca istinaden başvurucunun altı ay süreyle görevlendirildiği ve anılan görevlendirme işlemine karşı açılan davanın da reddedildiği hususlarına değinerek kararın uygulanmadığı ve etkisiz kılındığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
48. Diğer taraftan görevlendirmenin kaldırılması talebinin reddine ilişkin işlemin iptal edilmesinden sonra başvurucu hakkında yapılan altı ve sekiz aylık iki görevlendirme işlemlerine karşı açılan davalarda da İlk Derece Mahkemesi, ihtiyaç durumu ve görevlendirme sürelerinin makul olması nedeniyle ret kararları vermiştir.
49. Bu durumda başvurucu tarafından mahkeme kararının uygulanmadığı gerekçesiyle açılan manevi tazminat davasının reddedilmesi vebaşvuruya konu edilen diğer görevlendirme işlemlerine karşı açılan davaların da reddedilmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde sonuç itibarıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
50. Bunun yanında başvurucunun şikâyet ettiği görevlendirme işlemlerinden sonra hakkında tesis edilen altı ay süre ile Ali ÇetinkayaKampüsü Afyon Meslek Yüksek Okulunda görevlendirilmesine ilişkin 15/8/2012 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada İlk Derece Mahkemesince dava reddedilmiş ise de kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından "süreklilik arz eden bir durumun oluşmasına sebep olması ve bu durumun memur için asıl olanın asli kadrosunda çalıştırılması olduğuna yönelik yargısal içtihatlarla çelişmesi, işlemin davacının hizmetine ihtiyaç duyulmasından ziyade davacıyı asıl kadrosu olan genel sekreterlik görevinden uzaklaştırma amacına yönelik olması" gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuş ve İlk Derece Mahkemesince de bozma kararına uyularak dava konusu görevlendirme işlemi iptal edilmiş olup şikâyet edilen iki görevlendirme üzerine yapılan üçüncü görevlendirmenin amacına aykırı olduğu tespiti yapılmıştır.
51. Açıklanan nedenlerle başvurucunun yargı kararlarının icra edilmediğine ilişkin iddiası yönünden bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Yargı kararının icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
18/5/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.