logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Nevzat Ongün [2.B.], B. No: 2014/2683, 10/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NEVZAT ONGÜN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/2683)

 

Karar Tarihi: 10/3/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

Raportör Yrd.

:

Derya ATAKUL

Başvurucu

:

Nevzat ONGÜN

Vekili

:

Av. Mehmet ERBİL

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı davada, tutukluluk durumuna ilişkin incelemeler sonucunda verilen kararların gerekçesiz olduğunu, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 26/2/2014 tarihinde İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 16/5/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 17/10/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 14/11/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış, 24/9/2006 tarihinde Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/147 Sorgu sayılı kararı ile "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklanmıştır.

8. Başvurucu hakkında, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca 12/10/2006 tarihinde "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti yapmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından düzenlenen fezleke, kamu davası açılmak üzere, görevli ve yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına (CMK. 250. maddesi ile yetkili) gönderilmiştir.

9. Başvurucu ve diğer altı şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi ile yetkili) 13/11/2006 tarih ve E.2006/964 sayılı iddianamesi ile "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, dava İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli) E.2006/278 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.

10. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile görevli), 10/3/2008 tarih ve E.2007/501, K.2008/22 sayılı kararı ile E.2007/501 sayılı dava dosyasının, Mahkemenin E.2006/278 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine karar vermiştir.

11. Mahkeme, 12/5/2008 tarih ve E.2006/278, K.2008/105 sayılı kararı ile başvurucunun "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarından mahkûmiyeti ile birlikte tahliyesine karar vermiştir.

12. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 3/6/2013 tarih ve E.2009/15828, K.2013/5037 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.

13. Bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece, 10/10/2013 tarih ve E.2013/107, K.2013/170 sayılı karar ile başvurucunun "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak" suçundan beraatine, "uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan 4 yıl 2 ay hapis ve 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

14. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz incelemesi Yargıtayda devam etmektedir.

15. Başvurucu, 26/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinin (3) numaralı fıkrası ve 220. maddesinin (2) numaralı fıkrası; 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e) bendi.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/2/2014 tarih ve 2014/2683 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığını, 24/9/2006 tarihinde "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklandığını, tutukluluk durumuna ilişkin incelemeler sonucunda verilen kararların gerekçesiz olduğunu ve formül gerekçelere dayandığını, 12/5/2008 tarihinde tahliye edildiğini, ancak hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkının İhlali İddiası

19. Başvurucu, 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığını, 24/9/2006 tarihinde Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/147 Sorgu sayılı kararı ile "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklandığını, tutukluluk durumuna ilişkin incelemeler sonucunda verilen kararların gerekçesiz olduğunu ve formül gerekçelere dayandığını belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

"Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler."

21. Bu hüküm gereğince Anayasa Mahkemesi, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler. Dolayısıyla Mahkeme'nin zaman bakımından yetkisi ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvurularla sınırlıdır. Kamu düzenine ilişkin bu düzenleme karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/832, 12/2/2013, § 14).

22. Somut olayda başvurucu, 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmış, 24/9/2006 tarihinde Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/147 Sorgu sayılı kararı ile "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklanmış ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince 12/5/2008 tarihinde tahliye edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun tutukluluk hali, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12/5/2008 tarihli hükmün açıklanmasıyla birlikte sona ermiştir. Temyiz edilen 12/5/2008 tarihli hüküm bozulmuş, bozma ilâmı üzerine, başvurucunun tutuksuz olarak yargılandığı davada Mahkemece, başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiş ve bu karar da temyiz edilmiş olup, temyiz incelemesi devam etmektedir.

23. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun tutukluluk durumuna ilişkin incelemeler sonucunda verilen kararların gerekçesiz olduğuna ilişkin şikâyetinin Anayasa Mahkemesinin yetkisinin başladığı tarihten önceye ait olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının "zaman bakımından yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Makul Sürede Yargılama Yapılmadığı İddiası

24. Başvurucunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümünün kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

25. Başvurucu 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığını, 24/9/2006 tarihinde "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklandığını, 12/5/2008 tarihinde tahliye edildiğini, ancak "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

26. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

27. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

28. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un 188. maddesinin (3) ve (5) numaralı fıkraları ile 220. maddesinin (2) numaralı fıkrasında hapis ve

adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmışlardır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

29. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun gözaltına alındığı 23/9/2006 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).

30. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucunun, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 23/9/2006 tarihinde yakalanarak gözaltına alındığı ve 24/9/2006 tarihinde Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2006/147 Sorgu sayılı kararı ile "örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan tutuklandığı, başvurucu hakkında, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca 12/10/2006 tarihinde düzenlenen fezlekenin, kamu davası açılmak üzere, görevli ve yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği tespit edilmiştir. Başvurucu ve diğer altı şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 13/11/2006 tarihli iddianamesi ile "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, davanın İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2006/278 sayılı dosyasına kaydedildiği, Mahkemece, 10/3/2008 tarihli karar ile E.2007/501 sayılı dava dosyasının, Mahkemenin E.2006/278 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine karar verildiği belirlenmiştir. Mahkemece, 12/5/2008 tarihli karar ile başvurucunun "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarından mahkûmiyetine hükmedildiği, temyiz üzerine hükmün Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 3/6/2013 tarihli ilâmı ile bozulduğu, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada Mahkemece, 10/10/2013 tarihli karar ile başvurucunun "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak" suçundan beraatine, "uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, temyiz edilen hükmün temyiz incelemesinin halen devam ettiği anlaşılmıştır.

31. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).

32. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

33. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

34. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

35. 6216 sayılı Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

36. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin sekiz yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 5.850,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

37. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

38. Başvuruya konu yargılamanın sekiz yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun;

 1. Özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

 3. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

B. Başvurucuya net 5.850,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine gönderilmesine,

10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Nevzat Ongün [2.B.], B. No: 2014/2683, 10/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı NEVZAT ONGÜN
Başvuru No 2014/2683
Başvuru Tarihi 26/2/2014
Karar Tarihi 10/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak ve uyuşturucu madde ticareti yapmak" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı davada, tutukluluk durumuna ilişkin incelemeler sonucunda verilen kararların gerekçesiz olduğunu, yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal Manevi tazminat
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Zaman Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 188
220
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 223
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi