TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MELAHAT ATILGAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/2710)
Karar Tarihi: 10/3/2015
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
Melahat ATILGAN
Vekili
Av. Ali Ulvi SEYREK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 18/6/2009 tarihinde Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davası sonunda, Yargıtayın önceki içtihatlarıyla çelişkili ve hukuka aykırı şekilde davanın kısmen reddine karar verildiğini, Mahkemenin tarafsız olmadığını belirterek, hak arama özgürlüğü, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat ödenmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 3/3/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/4/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, satın aldığı konutun gelir paylaşımlı arsa sahibi konumunda bulunan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve diğer iki davalı aleyhine 18/6/2009 tarihinde Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, satın aldığı konutta ve konutun ortak alanlarında eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan zararının giderilmesini talep etmiştir.
6. Mahkemenin 24/3/2011 tarih ve E.2009/208, K.2011/250 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
7. Temyiz üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2011 tarih ve E.2011/14537, K.2011/17358 sayılı ilâmıyla, Mahkemece işin ihale edilmesinden sonra, 26/2/2010 tarihinde yapılan keşif ve hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak sonuca gidildiği, bu aşamadan sonra da eksikliğin giderilmesinin mümkün olduğu, davalı TOKİ tarafından üçüncü kişiyle yapılan 29/6/2009 tarihli sözleşme ve ekleri getirilip başvurucuya ait konutta olduğu iddia edilen ayıp ve eksik imalatlar ile ortak yerlerdeki ayıplı ve eksik imalatların bu sözleşme kapsamında olup olmadığının araştırılması, duruma göre keşif yapılması gerektiği belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
8. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada Sincan Tüketici Mahkemesinin 11/10/2012 tarih ve E.2012/89, K.2012/752 sayılı kararıyla davalı TOKİ bakımından davanın kısmen reddine, diğer davalılar bakımından ise davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkeme kararının ilgili kısımları şöyledir:
“ …
Dava konusu yapılan eksik ve ayıplı işlerin önceden taraflar arasında düzenlenen teslim tutanağı ile sonradan da dava konusu konutun bulunduğu site yönetimi tarafından davalı TOKİ'ye, TOKİ tarafından da davalı yüklenici Şirketlere bildirildiği, davalı TOKİ'nin eksik ve ayıplı kısımları -kapalı yüzme havuzu dışındaki- kabul ederek bunları gidermek için girişimde bulunduğu (TOKİ'ye ait 02/11/2009 tarihli yazı), ortak alanlardaki bir kısım eksikliklerin giderildiği, ancak eksik ve ayıplı işlerin tamamıyla giderilmediği; bu haliyle dava konusu eksik işler nedeniyle Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca, 10 yıllık zamanaşımının söz konusu olduğu, bir kısım ayıplı işler için ise davacının ihbar yükümlülüğünü yukarıda açıklanan nedenlerle yerine getirdiği kanısına varılmıştır.
Davacının hem eksik ve ayıplı işlerin bedeli hem de değer kaybı isteminde bulunduğu, davacının eksik ve ayıplı işler bedeli ile buna ek olarak değer kaybı tazminatı isteyemeyeceği, bu iki alacağın birbirini kapsayacağı, her iki alacağa birden karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açılacağı, davacının davada esas olarak eksik ve ayıplı işler nedeniyle değer kaybının tazminini istediği görülerek konuttaki ve ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler bedeli bilirkişilerce hesaplanarak buna karar verilmiş, davalı yüklenici Şirketler tarafından yarım bırakılan kapalı yüzme havuzunun yol açtığı değer kaybı ayrıca hesaplanarak davalıların sorumlulukları yönünden ayrıma gitmek gerekmiştir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2004 tarihli, 4619 Esas - 10540 Karar sayılı kararı.)
Dava konusu konutun bulunduğu sitenin başka ortak alanlar için ayrılan dış alanına sonradan inşa edilmeye başlanan kapalı yüzme havuzu inşaatının davalı yüklenici Şirketler tarafından betonarme kaba inşaat seviyesinde bırakıldığı, kapalı yüzme havuzunun betonarme enkaz halinde uzun süredir durduğu, kapalı yüzme havuzunun davalı yüklenici Şirketler tarafından konut sahiplerine ayrıca taahhüt edildiği, kapalı yüzme havuzunun davalılar arasında kararlaştırılan projede ve sözleşmede yer almadığı, sitede sözleşme ve proje kapsamında ayrıca açık yüzme havuzunun da bulunduğu, bu nedenlerle davalı TOKİ'nin kapalı yüzme havuzu taahhüdünden ve inşasından sorumlu olmadığı, kapalı yüzme havuzu nedeniyle konutların satış değerlerinin artış gösterdiği, kapalı havuzun tamamlanmaması nedeniyle konutlarda bedelleri oranında değer azalmasının meydana geleceği, kapalı yüzme havuzunun eksikliği nedeniyle dava konusu konuttaki değer azalmasının Yargıtay içtihatlarıyla belirlenmiş nisbi metot yöntemine göre bilirkişilerce hesaplandığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; … dava konusu konutta ve ortak alanlarda bulunan eksik ve ayıplı işler bedeli değer azalması olarak nitelendirilmiş, yukarıda açıklandığı üzere ortak alanda bulunan kapalı yüzme havuzunun inşa edilmemesi nedeniyle meydana gelen değer azalmasından davalı TOKİ'nin sorumlu olmadığı, diğer davalı şirketlerin sorumlu olacağı kanaatine varılarak bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.”
9. Kararın temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28/3/2013 tarih ve E.2013/6431, K.2013/7803 sayılı ilâmıyla dava konusu yapılan kapalı yüzme havuzunun onaylı projede ve yapı ruhsatında yer almadığının Etimesgut Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce bildirildiği de belirtilerek karar onanmıştır.
10. Karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 27/11/2013 tarih ve E.2013/20524, K.2013/29357 sayılı ilâmı ile reddedilmiştir.
11. Karar, başvurucuya 13/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu, 3/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 23/2/1995 tarih ve 4077 sayılı mülga Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Tanımlar" kenar başlıklı 3. maddesinin 4822 sayılı Kanunla değişik ilgili kısımları şöyledir:
"Bu Kanunun uygulamasında
.
e) Tüketici: Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi,
g) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri,
h) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi",
ı) İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanları,
.."
14. 4077 sayılı mülga Kanun'un "Ayıplı Mal" kenar başlıklı 4. maddesinin 4822 sayılı Kanunla değişik ilgili kısımları şöyledir:
“Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 3/3/2014 tarih ve 2014/2710 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu, satın aldığı konutun gelir paylaşımlı arsa sahibi konumunda bulunan TOKİ ve diğer iki davalı aleyhine 18/6/2009 tarihinde Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davasında, 4077 sayılı mülga Kanun’a göre TOKİ’nin imalatçı-üretici konumunda olduğunu belirten Yargıtayın önceki içtihatlarıyla çelişkili ve hukuka aykırı karar verildiğini, yapılmamış olan kapalı yüzme havuzunun meydana getirdiği değer kaybından TOKİ’nin sorumlu tutulmadığını, gelir paylaşımlı arsa sahibi konumunda bulunan TOKİ’ye güvenerek konutu satın aldığını, diğer davalılar iflas ettiğinden zararının giderilmediğini, Mahkemenin TOKİ’yi koruma amacıyla bu yönde karar verdiğini ve tarafsız olmadığını belirterek, hak arama özgürlüğü, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, başvurucunun Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davası sonunda hukuka aykırı şekilde davalı TOKİ aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiğini belirterek, hak arama özgürlüğü, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun ihlal iddialarına ilişkin nitelendirmesi ile bağlı olmayıp hukuki nitelendirmeyi bizzat yapar. Başvurucunun iddialarının temel olarak yargılama sürecine ve sonucuna ilişkin olduğu, bu nedenle anılan ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Başvurucunun, Yargıtayın önceki içtihatlarıyla çelişkili karar verildiği iddiası ile Mahkemenin tarafsız olmadığı yönündeki iddiası ise ayrıca incelenmiştir.
1. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
18. Başvurucu, 18/6/2009 tarihinde Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davasında verilen karar sonucunda, yapılmamış olan kapalı yüzme havuzunun meydana getirdiği değer kaybından TOKİ’nin sorumlu tutulmadığını, gelir paylaşımlı arsa sahibi konumunda bulunan TOKİ’ye güvenerek konutu satın aldığını, diğer davalılar iflas ettiğinden zararının giderilmediğini belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
20. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
21. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
22. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
23. Başvuru konusu olayda, başvurucunun, satın aldığı konutta ve konutun ortak alanlarında eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan zararının giderilmesi istemiyle TOKİ ve diğer iki davalı aleyhine Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davası, Mahkemenin 24/3/2011 tarihli kararıyla kabul edilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25/11/2011 tarihli ilâmıyla kararın bozulması üzerine Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada dava; kapalı yüzme havuzunun davalı yüklenici şirketler tarafından konut sahiplerine ayrıca taahhüt edildiği, kapalı yüzme havuzunun davalılar arasında kararlaştırılan projede ve sözleşmede yer almadığı, sitede sözleşme ve proje kapsamında ayrıca açık yüzme havuzunun da bulunduğu, bu nedenlerle davalı TOKİ'nin kapalı yüzme havuzu taahhüdünden ve inşasından sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davalı TOKİ bakımından kısmen reddedilmiş, diğer iki davalı bakımından ise kabul edilmiştir. Karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28/3/2013 tarihli ilâmıyla onanmış, karar düzeltme istemi aynı Dairenin 27/11/2013 tarihli ilâmıyla reddedilmiştir.
24. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün Derece Mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
25. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Derece Mahkemelerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
26. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemelerinin kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Tarafsız Mahkemede Yargılama Yapılmadığı İddiası
27. Başvurucu, Sincan Tüketici Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda Mahkemenin, TOKİ'nin kapalı yüzme havuzu taahhüdünden ve inşasından sorumlu olmadığı yönündeki kararının TOKİ’yi korumak amacıyla verildiğini ve Mahkemenin tarafsız olmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verilebilir (§ 21). Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir. (B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 32).
29. Sincan Tüketici Mahkemesinin tarafsız bir mahkeme olmadığına somut gerekçe olarak, aynı yargılamada aynı olguya dayanarak davalı özel şirketlerin sorumlu tutulmasına rağmen kamu kuruluşu olan TOKİ’yi koruma maksadıyla TOKİ’nin sorumlu tutulmadığı gösterilmektedir. Başvurucunun bu iddiası, tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi Mahkemenin tarafsız mahkeme olmadığını da göstermez.
30. Somut dava ile ilgili olarak, sübjektif veya objektif esaslar doğrultusunda Mahkemenin tarafsızlığını kuşkulu hâle koyacak bir durum tespit edilmediği gibi yargılamanın tarafsız olmadığına ilişkin bir husus da saptanmamıştır. Dolayısıyla Derece Mahkemelerinin kararlarında açık bir ihlal tespit edilmediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Yargıtayın Yerleşik İçtihadına Aykırı Karar Verilmesi Nedeniyle Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
31. Başvurucu, Sincan Tüketici Mahkemesinde açtığı tazminat davasında verilen karar sonucunda, yapılmamış olan kapalı yüzme havuzunun meydana getirdiği değer kaybından TOKİ’nin sorumlu tutulmamasının Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. 6216 sayılı Kanun'un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“(3) Başvuru dilekçesinde başvurucunun ve varsa temsilcisinin kimlik ve adres bilgilerinin, işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle ihlal edildiği ileri sürülen hak ve özgürlüğün ve dayanılan Anayasa hükümlerinin, ihlal gerekçelerinin, başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin aşamaların, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarih ile varsa uğranılan zararın belirtilmesi gerekir. Başvuru dilekçesine, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğinin ve harcın ödendiğine dair belgenin eklenmesi şarttır.”
33. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Bireysel başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilebilmesi için 45 ila 47 nci maddelerde öngörülen şartların taşınması gerekir.
(2) Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
34. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” başlıklı 59. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“…
(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:
…
ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti.
d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.
e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.
(3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.
(4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar.
…”
35. İçtüzüğün “Formun ve eklerinin hazırlanmasına ilişkin ilkeler” başlıklı 60. maddesi şöyledir:
“(1) Başvuru formu, İçtüzüğün 59 uncu maddesine uygun olarak düzenlenir ve aynı maddede belirtilen belgeler ya da onaylı örnekleri başvuru formuna eklenir.
(2) Başvuru formu okunaklı ve başvurunun esasına yönelik özlü bilgileri içerir şekilde hazırlanır. Başvuru formunun ekler hariç on sayfayı geçmesi hâlinde başvurucunun ayrıca başvuru formuna olayların özetini eklemesi gerekir.
(3) Başvurucu, başvuru formunun ekinde sunduğu belgeleri, tarih sırasına göre numaralandırarak her bir belgeyi tanımlayıcı başlıklar hâlinde dizi pusulasına bağlar.”
36. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı, 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile İçtüzüğün 59. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 19).
37. Başvurucunun, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 20).
38. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde Anayasa Mahkemesi başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması zorunludur (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 23).
39. Somut başvuruda başvurucu, başvuru dilekçesinde, yapılmamış olan kapalı yüzme havuzunun meydana getirdiği değer kaybından TOKİ’nin sorumlu tutulmamasının Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, 4077 sayılı mülga Kanun kapsamında TOKİ’nin imalatçı-üretici konumunda olduğunu belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
40. Başvurucunun, ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü Sincan Tüketici Mahkemesindeki dava dosyası ile Mahkeme kararının Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı olduğu yönündeki iddiasına dayanak teşkil ettiği belirtilen Yargıtay kararı incelenmiş, ilgili kararın başvurucunun dava dosyası ile ilgisi tespit edilememiştir.
41. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülüğün bir gereği olarak başvurucu, ihlal edildiğini iddia ettiği Anayasa hükmünün nasıl ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunmak suretiyle hukuki iddialarını kanıtlamak zorundadır. Başvurucu tarafından soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta bulunulmuş olması iddiaların ispatlandığı anlamına gelmez. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu, Anayasa’ya aykırılığın soyut biçimde ileri sürülmesini sağlayan bir yol olarak düzenlenmemiştir (B. No: 2014/483, 19/11/2014, § 29).
42. Başvurucunun, ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermesi, başvuruyu aydınlatacak ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru dilekçesine eklemesi gerekir. Şayet bir belge elde edilememişse, bunun da nedenleri açıklanmalıdır. Somut başvuruda başvurucu bu koşulları yerine getirmeyerek iddialarını temellendirmediğinden başvurusunun esasının incelenmesi imkânı bulunmamaktadır (B. No: 2013/276, 9/1/2014, § 26).
43. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının kanıtlanmamış olması nedeniyle, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan yoksun olması",
2. Tarafsız mahkemede yargılanma yapılmadığı yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan yoksun olması",
3. Yargıtayın yerleşik içtihadına aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının "açıkça dayanaktan yoksun olması",
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.