|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
SABAHADDİN DEMİREL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/2791)
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
Sabahaddin DEMİREL
|
|
|
Abidin DEMİREL
|
|
|
Alaettin DEMİREL
|
|
|
Ali DEMİREL
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Meral ÖNDERSEV
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, murisleri aleyhine 2/8/1991 tarihinde
Marmaris Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 21/2/2014 tarihinde Marmaris 1.Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel eksiklik bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 30/4/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014
tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 5/9/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Muğla ili, Marmaris ilçesi, Karaca köyünde yapılan
kadastro çalışmaları sırasında 255, 257, 258, 286, 293, 313, 337, 363, 378,
442, 444, 461, 859 parsel numaralı taşınmazlar başvurucuların murisi adına
tespit edilmiştir.
8. Bu tespit üzerine N.M.Ş. ve M.Ö. tarafından
başvurucuların murisi aleyhine 2/8/1991 tarihinde, Marmaris Kadastro
Mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır.
9. Marmaris Kadastro Mahkemesi, 25/10/2010 tarih ve
E.1991/357, K.2010/832 sayılı kararıyla davanın reddine, taşınmazların kadastro
tespit tutanağındaki tespit gibi tapuya tesciline karar vermiştir.
10. Kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk
Dairesi 5/3/2013 tarih ve E.2012/4933, K.2013/2310 sayılı ilamıyla; birtakım
eksiklikler olduğu gerekçesiyle dosyanın Mahkemesine geri çevrilmesine karar
vermiştir.
11. Eksik hususların tamamlanmasından sonra, Yargıtay 20.
Hukuk Dairesi 10/12/2013 tarih ve E.2013/6725, K.2013/11403 sayılı ilamıyla,
İlk Derece Mahkemesinin kararını bozmuştur.
12. Bozma kararı sonrasında dosya, henüz yeni bir esas
numarasına kaydedilmemiş olup yargılama Marmaris Kadastro Mahkemesinde halen
devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
13. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarih ve 3402
sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin
birinci fıkrası, 29. maddesinin birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları, 30.
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/2/2014 tarih ve 2014/2791 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
15. Başvurucular, murisleri aleyhine 2/8/1991 tarihinde
Marmaris Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
16. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
17. Başvurucular, murisleri aleyhine 2/8/1991 tarihinde
Marmaris Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul
sürede sonuçlandırılamadığını belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini iddia etmişlerdir.
18. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara,
Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını
oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle
ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten
Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul
sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması
gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
19. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
20. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin
6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul
sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz
mülkiyeti hakkında Marmaris Kadastro Mahkemesinde açılan kadastro tespitine
itiraz davasında, 3402 ve 6100 sayılı Kanun’larda yer
alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak
ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No:
2012/13, 2/7/2013, § 49).
21. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak,
uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka
bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 2/8/1991 tarihidir.
22. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucuların murisi aleyhine 2/8/1991 tarihinde Marmaris Kadastro Mahkemesinde
açılan kadastro tespitine itiraz davasında, 17/9/2010 tarihinde keşif yapılarak
bilirkişi raporu alındığı, 25/10/2010 tarihli celsede davacıların ve müdahil
davacıların davasının reddine ve taşınmazların kadastro tespit tutanağındaki
tespit gibi tapuya tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece
Mahkemesinin kararı temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 5/3/2013
tarihli ilamıyla; eksik olduğu belirtilen bir kısım belgelerin dosyaya
eklenmesi gerektiğinden bahisle dosyanın geri gönderildiği, belirtilen
hususların ikmalini müteakip yapılan temyiz incelemesi sonucunda İlk Derece
Mahkemesi kararının bozulduğu, bozma üzerine dosyanın henüz yeni bir esas
numarasına kaydedilmediği belirlenmiştir. Yargılamanın halen Marmaris Kadastro
Mahkemesinde devam ettiği anlaşılmıştır.
24. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden, başvuruya
konu yargılamanın kadastro mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı
Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkları
konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usuli
hükümler içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (§ 13).
25. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara
alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 54-64; B.
No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 53-62; B. No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67;
2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
26. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği başvuruya konu yargılamanın karmaşık
olduğunu ortaya koymakla birlikte, davaya bütün olarak bakıldığında, 3402
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin
somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön
bulunmadığı ve yirmi üç yılı aşkın bir süredir devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
27. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucular, uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazını
kullanamadıklarını belirterek, Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet
hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş olup, başvurucuların makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler
ışığında, mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca
değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucular, maruz kaldıkları zarar karşılığında ayrı
ayrı 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
30. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa,
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere
dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucuların tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin yirmi üç
yılı aşkın süredir devam eden yargılama nazara alındığında, yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine net 4.700,00 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucular tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler
uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın yirmi üç yılı aşkın süredir
devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği
gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama
dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede
sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin
ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların,
1.
Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2.
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma
haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuların
her birine net 4.700,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucuların tazminata
ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucular tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA
MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Marmaris Kadastro Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.