TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
VEYSEL KAPLAN BAŞVURUSU (4)
(Başvuru Numarası: 2014/2795)
Karar Tarihi: 30/6/2016
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serruh KALELİ
Nuri NECİPOĞLU
Erdal TERCAN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör
Elif KARAKAŞ
Başvurucu
Veysel KAPLAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.Başvuru, hükümlü olarak bulunduğu cezaevinde yapılan açlık grevi nedeniyle disiplin cezası verilmesinin ifade özgürlüğünü; infaz hâkimliğinde Kürtçe savunma yapma talebinin reddedilmesinin adil yargılanma hakkını ve yazılan yirmi bir mektubun sakıncalı olduğu değerlendirmesi ile ilgililerine gönderilmemesinin haberleşme hürriyetini ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/2/2014 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3.Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 25/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 27/6/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) 27/6/2014 tarihinde gönderilmiştir. Bakanlık, tanınan ek süre sonunda görüşünü 14/8/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 21/8/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanlarını 2/9/2014 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7.Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Kocaeli 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunmaktadır.
9. Başvurucu, aynı yerde hükümlü ya da tutuklu dört kişi ile birlikte Bakanlığa hitaben yazdığı 31/10/2012 tarihli dilekçe ile üç günlük açlık grevi eylemine başladığını bildirmiştir. Anılan dilekçe şu şekildedir:
"12 Eylül 2012'den beri PKK'lı tutsaklar tarafından başlatılan Açlık Grevi direnişi devam etmektedir. Tutsaklar eğitim ve öğretim hakkı, İmralı tecritin sonlandırılması için direniş başlatmışlardır.
Devlet haklı talepleri karşılamak zorundadır. Talepler karşılanmadıkça daha yaygın bir direnişin kaçınılmaz olduğunu ve bu direnişi boyutlandıracağımızı belirtelim.
Devlet yetkililerinin zorla müdahale tehditlerini de protesto ediyorum.
Bu talepler doğrultusunda 31 Ekim 2012'de başlayarak 3 günlük Açlık Grevi eylemiyle direnişe destek veriyorum.
Talepler karşılanmadıkça direnişe katılmaya devam edeceğiz."
10. 31/10/2012 ile 2/11/2012 tarihlerinde üç günlük açlık grevinde yapan başvurucu hakkında Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından açlık grevi yapması nedeniyle disiplin soruşturması başlatılmıştır. Disiplin Kurulu Başkanlığı 12/11/2012 tarihli ve 2012/365 sayılı kararı ile 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'unun 40. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendi ve 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince başvurucunun "30 gün süre ile Haberleşme ve İletişim Araçlarından Yoksun Bırakma veya Kısıtlama Cezası" ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
11. Söz konusu karara karşı başvurucu tarafından Kocaeli İnfaz Hâkimliği nezdinde itirazda bulunulmuştur.
12. Başvurucu, yargılama aşamasında savunmasını Kürtçe yapmak istediğini Mahkemeye bildirmiş ancak talebi reddedilmiştir.
13.Söz konusu talebe ilişkin 5/7/2013 tarihli 3. celse ve 15/11/2013 tarihli 4. celse tutanaklarının ilgili bölümleri şöyledir:
3. Celse:
"...
İtiraz eden hükümlü Veysel Kaplan'dan önceden tespit edilen kimliği altında ve hakları yeniden hatırlatılarak soruldu: Ben savunmamı Kürtçe tercüman yardımıyla yapmak istiyorum. Bu nedenle hakimliğinizce tercüman atanmasını talep ediyorum dedi.
Gereği Düşünüldü:
İtiraz eden hükümlü Veysel Kaplan savunmasını Kürtçe tercüman yardımıyla yapmak istediğini beyan ettiğinden ve Kocaeli Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonunca henüz hakimliğimize tercüman bilirkişi listesi gönderilmediğinden bu konudaki bilirkişi listesinin hazırlanmasının beklenmesine,
İtiraz eden hükümlü Veysel Kaplan savunmasının liste çıktığında gelecek celse Kürtçe tercüman huzurunda tespitine,
..."
4. Celse:
İtiraz eden Veysel Kaplan'dan soruldu: Ben Kürtçe savunma yapmak istiyorum. Bu konuda bilirkişi listesinden tercüman görevlendirilmesi halinde ücret ödemeyi kabul etmiyorum. Daha önceden adliyede bulunan arkadaşlarımızdan tercüman olarak faydalanılmıştı, ancak bunu artık kabul etmiyorum. Tercümanın sizin tarafınızdan görevlendirilmesini istiyorum. Bunun karşılığında ücret ödemeyi kabul etmiyorum dedi.
CMK'nın 202. maddesine göre mahkeme dilini bilen kimselerin farklı bir dilde savunma yapmak istemeleri halinde tercümanın adalet komisyonu tarafından oluşturulacak bilirkişi listelerinden temin edilmesi gerektiği, bu durumda tercüman ücretinin yargılama giderlerinden sayılamayacağı ve devlet hazinesinden karşılanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından bu yöndeki taleplerin reddine, buna rağmen beyanda bulunmamaları halinde savunma haklarından vazgeçmiş sayılacaklarının itiraz edenlere ihtarına karar verildi.
İtiraz edenden soruldu: Ben tercüman talebimizi tekrarlıyorum dedi.
14. Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 3/12/2013 tarihli ve E.2012/2246, K.2013/4314 sayılı kararı ile başvurucunun disiplin cezasına karşı yapmış olduğu itiraz reddedilmiştir.
15. İnfaz Hâkimliği kararının gerekçe kısmı şöyledir:
"İtiraza konu dosyanın incelenmesinde, itiraz edenlerin 31/10/2012-2/11/2012 tarihleri arasında üç günlük açlık grevi yaptıkları görülmüştür. Cezaevinde açlık grevine girmek 5275 sayılı Yasanın 40/2-g maddesine göre disiplin cezasını gerektirir. Bu itibarla itiraz edenler hakkında disiplin cezası uygulanması yerinde görülmüştür. Ayrıca bir kısım itiraz edenlerin daha önceden almış oldukları disiplin cezalarının kaldırılmadan önceki dönemde söz konusu eylemi gerçekleştirmeleri nedeniyle kendilerine bir üst cezanın verilmesi yerindedir. Soruşturmanın da usulüne uygun olarak yürütüldüğü ve sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenler ile Veysel Kaplan ve Hüseyin Dinç yönünden itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir."
16. İnfaz Hâkimliği kararına karşı yapılan itiraz, Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/1/2014 tarihli ve 2014/26 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiş; karar29/1/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
17. Diğer taraftan başvurucunun Cezaevi vasıtasıyla çeşitli ceza infaz kurumlarında tutuklu/hükümlü bulunanlara göndermek istediği 21 adet faksa ilişkin olarak Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013, 18/11/2013 ve 20/11/2013 tarihlerinde verdiği sakıncalı mektup değerlendirme kararları ile "örgütsel iletişim kurarak cezaevindeki kişileri açlık grevine teşvik etmek" gerekçesiyle mektupların ilgilisine gönderilmemesine karar verilmiştir.
18. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Ali K., Tekirdağ 2 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba yoldaş
Nasılsın? Durumun iyimi. Hepinizi kucaklıyoruz. Bizde iyiyiz. Basından okumuşsun zaten. Malatya'daki AG. 05 Kasımda bitti. Taleplerini kabul ettiler ama sabahta sürgün ettiler. Xıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Zaten 28 Ekim'de E.S., E.S., A.K.(mektubun orijinal halinde isimler tam olarak yazılıdır.)Elbistan'a, K.D., B.O.D., M.A. Sivas'a, M.A., Ö.B., B.K. Elazığ'a sürgün edildiler. Durumları iyidir. Sivas'takiler halen hücrelerde tutuluyorlarmış. Yollayacaklarını söylemişler.
Başka buralarda birşey yok. Gündem yoğun. Aslında bu Malatya durumu olmasaydı daha erken tepki vermek gerekirdi ama olmadı. Neyse yapmamaktan iyidir. Bizde B. Kürd. (Rojova) devrimini boğmaya yönelik sürdürülen savaşı, örülen duvarı, Qaideci, Nusracı çetecilerin beslenmesi ve savaştırılmasını, kısacası Kürtlere karşı bir yandan "barış süreci"yle oyalama tasfiye, diğer taraftan savaş ve Kürtlerin ulusal onuru üzerine kurulan duvar siyasetini lanetliyoruz. Genel olarak 19 Kasımda üç günlük AG yapacağız. Hastalar, yaşlılar, ÖO gazileri sadece bunu sahiplenip dilekçe verecekler. Hani sağlık sorunlarından yapamıyorum, ama bunu sahipleniyorum tarzından.
Sana fax yollamıştım, aldın mı? Millet ne güzel toplu duruyordu, şimdi dört bir taraftan gitki yetişesin. Piro sana yazı yolladımı? Şu balkanlar kadar ağır yer yok. Bu arada bir kültür ve sanat komisyonu kuralım. Önerelim, gönüllüleri görelim. Sanat da lazım bize değil mi?
Bu arada Abidin'e müebbet verdiler. Ali Y'ye üyelik verip tahliye etmişler. Artık sevk yazacaklar. Adana'dan Diren Geziden tutukluydu 11'inde tahliye oldu.
Apo yoldaş has- gidip - geliyor. Size çok selamları var. Sımsıkı kucaklıyor öpüyorum sizleri
Görüşmek üzere Sevgilerimle
Veysel Kaplan"
19. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Hıdır Y., MTipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnebolu/Kastamonu adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhabalar yoldaşlar,
İyi olmanızı diliyorum. 05.11. faxını aldım. Mek. Yazamadım çünkü buna gerçekten zamanım olamadı. Hele bu son dönemde fax yazmaktan... Neyse bağışlayın beni. Kimi sorularınıza yanıt olayım. Tabi bu sevk meselesinin aile tarafınıda düşünmek lazım. Onun için size sormuştum. Doğru T. Dağın iletişim sorunu olur. Xıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Siz burası Tokat Kırıkkale'ye yazabilirsiniz. Şimdiye kadar diğer sürgünleri öğrendiğiniz için geçiyorum. Daha önce yazmış olduğumu hatırlıyorum nedense, şu "ödüllendirme denilen -tlf, ziyaret arttırımını içeren -ayrımcılık amaç- lı genelgeden yararlanmıyoruz. Şakran'la ilişkimizin olmadığı son mek.. açıklandı. Kendi tercihlerini yaptılar. Doğru kafaların açılmasına ihtiyaç olabilir, ama kurumsal duruş bazen, hatta çoğunlukla daha ikna edici olur. Bu nedenle yazışma bu aşamada ihtiyaç değil... Daha ileri süreçte duruma bakılır artık.
Bu arada gündem de yoğun. Orta Doğu da ortaya çıkan B. Kr-(Rojova) devrimini boğmaya yönelik kapsamlı bir kuşatma var. Türk devleti Qaideci, Nusracı Çetecileri Kürtlere karşı savaştırıyor. Olmadı Kürtlerin ulusal onurları üzerinde Kuzey ile Batı Kürd. . arasına duvar örüyor. İran Kürt devrimcilerini idam ediyor. Türk devleti bir yandan "barış süreci"yle oyalam ve tasfiye amaçlıyor, bir yandan Rojova da savaş yürütüyor. Duvar örmekle fşt karekterini bir kez daha göstermiştir. Kürtlere karşı bu saldırıları lanetliyoruz. Bizlerde genel olarak 19 Kasım'da üç günlük A.G. yapıyoruz. Halkımızın duyarlı olmasını isteyeceğiz.Biliyoruz bu yönlü dışarıdan eksiklikler mevcuttur. Bizim açımızdan sessiz kalmak olmaz.
Amasya E- tipine sürgün olan kim ben bilmiyorum. Adana'da Gezi den tutuklanan Diren vardı. Dün tahliye edildiler. Halk adliye önünde sahiplendi tutsakları. Bu arada Erzurum da Ali Y. tahliye oldu. Üyelik vermişler, tahliye etmişler. Abidin yş ise müebbet verilmiş.
Kitap listesini dışarıya da yollayın. Siz çok zengin değilsinizdir zaten. Siz artık bana bir mektup yollarsınız değil mi? Yer kaldı. Sürgünleri yazayım bari: Aydın, Emre, Ekin Elbistan'a, Mustafa, Özdal, Bülent Elazığ'a, Kurtuluş, Baran, Murat Sivas'a götürüldüler. Artık Malatya'da kalanları nereye götürecekler bilmiyorum. Bugün buraya Malatya'dan 5 kişinin getirildiği fısıltısı oldu ama netleştiremedik. Hadi hayırlısı...
Bu seferlik böyle. Apo yoldaşın ve diğer yoldaşlarında selamları var. Sımsıkı kucaklıyor öpüyorum sizleri
Sağlıcakla kalın.. Sevgilerimle
20. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Mustafa A., Elazığ E Tipi Ceza İnfaz Kurumu adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba yoldaşlar,
Sıkıca kucaklıyoruz sizleri. Durumunuz nasıl? Sizden haber alamadım. Sürgünlerden sonra diğer yş'lardan haber alabildik. Sizin Rütükler çok acami anlaşılan. Hiç geçit vermiyorlar. Yazmama durumu zaten olmaz. Oranın koşullarını merak ettik doğrusu. Xıdır, Selçuk, Erdi yş ları da Kırıkkale'ye sürgün ettiler. Elbistan dakilier hevallerin içinde üç ayrı koğuştalar. Sivastakiler halen hücredeler. Ama durumları moralleri iyidir. Malatya da kalanlardan henüz birşey gelmedi. Ama onlarda iyidir.
Siz hareket yaşadınız. Orta Doğu ve Kürd..da hareketli. Emp.. ve işbirlikçileri Kürt halkı üzerindeki baskı siyasetini sürdürüyor. İran da kürt dev. idam ediliyor. Dört koldan Batı Kürd.. (Rojova) devrimi boğulmaya çalışılıyor. Türk devleti El Qaideci, Nusracı çetecileri besliyor, Kürt ulusuna karşı savaştırıyor. Tel örgüler, mayınlar, ordu yetmedi birde Batı ile Kuzey arasında duvar örmeye başladı. Kürt ulusunu aşağılayan, onurunu kırmaya yönelen bu politikayı lanetliyoruz. Protesto ediyoruz. 19 Kasım da üç günlük Ag'ye gidiyoruz. Halkımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Bu arada Erzurum da Ali Y. üyelik cezası aldı ama tahliye edildi. Abidin yş müebbet cezası aldı. Adana da Diren Gezi den tutukluydu tahliye edildi. Halk Adana adliyesinde tutsaklarını sahiplendi.
Biz iyiyiz. Sizleri merak ettik. Sizden haber gelir diye bekledim. Ama bu bekleme pek hayırlı olmadı. Çünkü sizden bir şey gelmedi. Umarım ihtiyaçlarınız fazla sıkıntılı olmamıştır. Neyse yazınca öğreneceğiz artık. Abdullah yoldaşın da selamları var. Kendinize iyi bakın. Sıkıca kucaklıyor öpüyoruz.
Görüşünceye dek, sağlıcakla, coşkuyla kalın
Sevgilerimle
21. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Özgür Ç., H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu/ERZURUM adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
""Merhaba yoldaşlar,
Sıkıca kucaklıyor öpüyoruz. İyi olmanızı diliyoruz. Gerçi tahliye vermişsiniz. Boşluk vardır. Ali'nin tahliyesini duyduk. Üyelikle cezalandırmışlar yine. Fşt kafalar düzmece seneryolarla Abidin yş lara ağır cezalar vermişler. Beklendiği gibi oldu. Zaten yapacakları belliydi.
Son Malatya Ag'si 05 Kasım da bitti. Talepleri kabul etmişlerdi. Ag sonrası sabah Xıdır, Selçuk, Erdi yş'ları Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Böylece Mlt'da 5 yş kaldı.
Son Ayhan ve Özlem yş yolladığını almışlardı. Adıyaman'da hiç ses yok. Siz cevap aldınızmı?
Orta Doğu da gelişmeler malumunuz. Kürtler üzerindeki kuşatma sürüyor. İran Kürt dev.. idam ediyor. Batı Kürd.. (Rojava) devrimi boğulmaya çalışılıyor. Bir yandan oyalama tasfiye süreci diğer yandan El Qaideci, Nusracı çetelerin kürtlerin üzerine sürülmesi durumu vardır. Tel örgüler, mayınlar, ordu yetmedi bir de Batı ile Kuzey Kürd.. arasında duvar örülmeye başlandı. "Durdu" denilsede, devam ediliyor. Bu duvar siyasetini, fşt uygulamaları protesto ediyoruz, lanetliyoruz. Biz de genel olarak 19 Kasım'da üç günlük Ag yapıyoruz. Duyarlılık çağrısı yapacağız.
Ünal yanınıza geldimi? Yoksa niyeti yokmu? Erzurum soğuğunu çektiğiniz yeter. Sevk yazdınız mı? Buraya bekliyoruz. Sanırım orası yer meselesinden dolayı yolluyor değil mi? Güneş gören cam kenarını size bırakıyoruz. Daha ne olsun. Kaliteli Radio getirin.
Kasım ayı H.G çıkmıştı da daha alamadık. Sanırım bir süre daha buna katlanacağız. Yorum ve değerlendirmeler yaparken yerini, zamanını, muhatap olup olmadığına dikkate edelim. Kendinize iyi bakın. Sımsıkı kucaklıyoruz. Abdullah yoldaş %50 kucaklıyor, ama şiddetli.
Görüşmek üzere. Sevgilerimle
22. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Binali Y.,1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu Kırıklar/İZMİR adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Selam ve sevgiyle. Tam tahliye olma durumunuzun olduğu günde yazıyorum. Ben yazsam da sizin tahliye olmanızı faxımın geri gelmesini istiyorum. Artık İzmir Gezi tutsaklarını bırakınca bile "yok ya nasıl oldu!" diyoruz. Yoksa Yunanistan'a karşıdan bakınca korku daha mı büyük oluyor!
Malatya da devam eden Ag 05 Kasım da bitti. Talepler kabul edildi, ama sabahta sürgün oldular. Son kafile Hıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. 28 Ekim de sürgün olanları biliyorsunuzdur zaten. Kötü haber tez yayılır.
Adana da Gezi tut.. bırakıldı. Diren de çıktı. Erzurum'da Abidin'e müebbet verildi. Ali Y. üyelik verilerek tahliye edildi. Hep kötü haberler veriyoruz. İyinin içinde bile kötü vardır.
Sizlerde iyisiniz umarım. Aslında size mek.. yazmaya ihtiyacım var ama bakalım ne zaman olacak. Gündemler takip ediyoruz. Yoğun. Orta Doğu da emp. Kuşatmasında ortaya çıkanBatı Kürd.. (Rojava) devrimini boğmaya çalışılıyorlar. İran da kürt devrimciler peşi sıra idam ediliyor. T. Devleti Nusracı, El Qaideci çetecileri kürt halkına karşı savaştırıyor. Bir yandan "çözüm süreci" bir yandan oyalama tasfiye amacı diğer yandan Rojova da savaş. Yetmedi Batı Kuzey arasında duvar örülüyor. Kabul edilemez. Bizler genel olarak 19 Kasım da üç günlük Ag'ye gideceğiz. Halkımızı duyarlılığa çağıracağız. Kirli fşt siyaseti lanetleyeceğiz.
Apo yoldaş has.. gidip -geliyor. Durumu ciddiyetini koruyor. Bu arada Ag lere katılamıyorlar, fakat talepleri sahiplenen dilekçeler vererek meseleyi sahipleniyorlar.
Durumumuz iyidir başka. Orada kendinize iyi bakın. Görüşünceye dek sağlıcakla kalın.
23. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Aysel K.,E Tipi Ceza İnfaz Kurumu Elbistan/KAHRAMANMARAŞ adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Nasılsınız? İyi olmanızı diliyorum. Siz fax yollamıştım. Oraya sürgün edilen yş size "iletişim cez. Uygulamaya konuldu" dedikten sonra yazamadım. Onlara da sevgiler selamlar. Malatya da A.g sonlandırıldı. Talepler kabul edilmişti. Fakat hemen sonrası Xıdır'ı, Selçuk, Erdi yş'ları Kırıkkale F'ye sürgün ettiler. Durum böyle. Yş'lar iyitir. Olumsuz bir durum yok en azından.
Orada hevallerin Ag'si devam ediyor mu? Gerçi duvar devam ediyor. Kuşkusuz tepkilerde devam edecek. Kürtlere karşı haksız savaş sürüyor. İran'da kürt devrimciler idam ediliyor. Türk devletiBatı Kürd.. (Rojava) devrimini boğmak için El Qaideci, Nusracı çeteleri besliyor. Halkımız katlediliyor. Tel örgüler, mayınlar, ordu yetmedi birde Batı ve Kuzey Kürd..n arasına duvar örüyor. Bu duvar kürtlerin ulusal onuru üzerine inşa ediliyor. Kabul edilemez. Bu baskıları, fşt politikaları lanetliyoruz. Biz de genel olarak üç günlük Ag 19 Kasım'da yapıyoruz. Halkımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Duymuşsunuzdur ama bu vesileyle belirteyim. Hastalar, yaşlılar, ÖO gazileri bu tür Ag'lere girmesine gerek olmuyor. Onlar talepleri sahiplenip sadece dilekçe veriyorlar. Hani bunlara katılıyorum, ama sağlık sorunum elvermediği için vs... şeklinde bir parçası oluyorlar.
Erzurum da Ali Y'ye üyelik verip tahliye etmişler. Abidin yş'a müebbet vermişler. Gezi den tutuklu olan Adana dakileri bıraktılar. Diren de çıktı.
Yoldaşlar yer talebini çözdüler mi? Bu yönlü ısrarcı olmak lazımdır. Zaten başta kabul etmeyeceklerdi. Eksik davaranılmış. Tabi çözülemeyecek bir sorun değildir.
Durumumuz iyidir. Sizde iyi olun. Sağlık sorunlarınız yoktur-iyileşiyordur. Gerçi Aysel yş iyileştiğini söylüyordu. Bahar yş hareketleri yapıyor musun? Bu durumda sağlam ve sportmen Sevinç yş kalıyor sizin başınıza. Kendinizi iyi bakın. Sağlığınıza dikkat edin. Abdullah yş çok selamları var. Görüşmek üzere, sevgiler sunuyorum.
24. İlgili mektuplardan başvurucunun 13/11/2013 tarihinde Ayhan G., 1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu/TEKİRDAĞ faks yoluyla adresine göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba yoldaş,
Çoktandır sana mektup yazmadım değil mi? Gerçi sende çok aramıyorsundur!! Malatya'daki ters kelepçe ve onursuz aramalara karşı başlayan Ag 05 Kasım da sonlandırıldı. İdare talepleri kabul etti. Sonra yş'ları sürgün etti. Xıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Daha önce 28 Ekim'de E.S., E.S., A.K.(mektubun orijinal halinde isimler tam olarak yazılıdır.)Elbistan'a, K.D., B.O.D., M.A. Sivas'a, M.A., Ö.B., B.K. ise Elazığ'a sürgün edildiler. Hepsinden haber aldık durumları iyidir. Sivas'takiler halen hücredeler. Başka yere yollayacaklarmış.
Sen Edirne ile yazışıyormusun. Buraya yazmıyor. Sizin orayla düzenli ilişki kurmanız lazımdır. Bir şeyden haberi yok. Kimi konuları tartıştığımızdan bile haberi yok sanırım. Yada var katılmıyor.
Gündem yoğun. Orta Doğu'da ortaya çıkan Batı Kürd.. (Rojova) devrimini boğmak istiyorlar. İşin özü kürtlere karşı savaştır. İran da kürt devrimciler idam ediliyor. Emp ve işbirlikçi devletler Rojova'yı ezmek istiyor. Tür.. devleti Nusracı çeteleri besleyip halkı katlediyor. Olmadı kürtlerin ulusal onuru üzerine Türk - devleti duvar örüyor. Bu kirli fşt siyasetini lanetliyoruz.Genel olarak 19 Kasım'da Ag-üç günlük- gidiyoruz. Bildiğiniz gibi daha önce yapmamız gerekiyordu, ama Malatya'daki durum da bunu geciktirdi.
Erzurum dan Ali Y. yş tahliye ettiler. Üyelik verip tahliye etmişler. Abidin'e de müebbet vermişler. Cezasını bozup üst ceza istediler. Ayrıca Gezi den tutuklanan Diren de Adana'da tahliye oldu. Sanırım hepsini bırakmışlar.
Yazıyı Şero ya yolladın mı? Sen ne düşünüyorsun. Aslında sos-eko- yapı üzerine de bir çalışlmam vardı. Ama yollayamadım. Kültür sanat komisyonu oluşturalım. Önerelim gönüllülerle karma bir komisyon ihtiyaç dahilinde sanat ihtiyacımızı giderir. Neyse mek- gelmek lazım.
Sımsıkı kucaklıyorum. Öpüyorum. Orada kamera, Av kalemleri durumu nedir. Görüşürüz.
Sevgiler
25. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Hasan R., F Tipi Ceza İnfaz Kurumu/EDİRNE adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba Hasan yoldaş,
Senden cevap gelmesede ben yazmaya devam edeyim diyorum. Ama yinede çok oturmuyor. İyi olmanı diliyorum. Malatya da 25 Ekim de başlayan Ag 05 Kasımda sonlandı. Oradaki yş'ları Sivas, Elazığ, Elbistan, Kırıkkale'ye sürgün ettiler. Sivas'takiler hala hücredeler. Yer yokmuş yollayacaklarmış. Elbistan dakileri hevallerin içine üç ayrı yere vermişler. Ama durumları iyidir. Hepsinden haber aldık. Malatya ters kelepçe takma, saat çıkarma gibi uygulamalar dayatıyordu.
Ayrıca sizin yaptığınız gibi bizde arkanızdan geliyoruz. Batı Kürd. (Rojava) devrimini boğmak için kürt halkına saldırı sürüyor. Tür. devletinin Nusracı, Qaideci çetelerini halkın üstüne salmasını, bunun yanında Batı-Kuzey arasında duvar örmesini Ayrıca İran'ın kürt devrimcilerini idam etmesini de unutmadan bu saldırıları lanetliyoruz. Bu nedenle sizin gibi genel olarak 19 Kasım da üç(3) günlük Ag yapıyoruz. Buna ÖO gazileri, hastalar, yaşlı yş katılmayacak, ama amaç ve tepkiyi sahiplenen isteklerini sunacaklar. Geç kalındı, ama bu Malatya'da gelişen fiili durumdan oldu.
Ayrıca dün Tokat'tan buraya yoldaşları sürgün getirmişler. C bloka koymuşlar. Yarın iletişim kurarız. Şimdi tam kaç yş getirilmiş bilmiyorum. Erzurum'da Ali Y. üyelik verilerek tahliye oldu. Abidin ise müebbet verildi.
Durum böyle. Pek iç açıcı haberler değildir. Ama saldırıların amacının ne olduğunu biliyoruz. Kendine dikkat et. Yazmanı bekliyorum. Konuşmaya ihtiyacımız vardır. Yoldaşça kucaklıyorum.
Selam ve sevgiler
26. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Düzgün M., E Tipi Ceza İnfaz Kurumu/TRABZON adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba yoldaşım,
Sen şimdi mektup bekliyorsundur haklı olarak. Geciktim kusura bakma olurmu. Mek ve faxını aldım. Sen gelemedin, ama Tokat'tan yş'ları buraya sürgün etmişler. Daha öğrenemedim. C Bloka koymuşlar. Yarın kaç kişi getirilmiş öğrenecem. Malatya da Ag vardı. Yş'ları sürgün ettiler. Ag başlayınca 28 Ekim de Emre S., Ekin, Aydın Elbistan'a, B.O.D., Kurtuluş, Murat Sivas'a, Mustafa A., Bülent, Özdal Elazığ'a sürgün edildiler. 06 Kasımda Hıdır B., Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Malatya fşt uygulamalardan vazgeçti ama sürgün yaptı.
Biz de sizin arkanızdan ilerleyelim dedik. Batı Kürd..n (Rojava) devrimini boğmaya yönelik Türk devleti El Qaideci, Nusracı çetecileri dektekliyor. Çeteler Kürt halkını katlediyor. Emperyalist ve kukla işbirlikçi devletler kürt ulusunun özgürlük mücadelesini boğmak istiyorlar. Yetmedi tel örgüler, mayın, tank, top, ordunun yanında Batı ile Kuzey Kürd.n sınırına duvar örüyor. Bütün bu kirli saldırgan duvar siyasetini lanetliyoruz. 19 Kasım da üç(3) günlük Ag yapıyoruz. Biliyorsun, hastalar, Yaşlılar, ÖO gazileri katılmıyor ama sahipleniyorlar. Bizde genel bir duruşla böyle ilerleyelim dedik.
Ali Y.'ye üyelik verdiler, ama tahliye edildi. Abidin yş müebbet verdiler. Mahkemeden sonra daha yazmadılar. Durum böyle. Sen sevk meselesini ne yaptın. Bizim davadan buradan kimse yok, kalacak insan yok. Müd.. istese seni yollar. Konuşma durumu yokmu? Şimdi kim var yanında. Veysel geri geldi mi? Sen sigarayı bıraktın ya daha başka ne olsun. Başında duman çıkan adamsın sen. Apo yoldaşında çok selamları var. Sımsıkı, özlemle kucaklıyor, öpüyorum. İyi bak kendine.
27. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Serkan K., 1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu/ANKARA adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba Serkan yoldaş,
Nasılsın? Durumun iyimi? Senin mektubunu almıştım. Ne yazıkki bu aralar mek.. yazmakta gecikiyorum. Diğer yş'lara da yazamadım. Neyse bundan sonra belki daha rahat olur. Yada tersi. Sen gelmedin. Tokat'tan yş sürgün geldi buraya. C'ye koymuşlar. Daha öğrenemedik kaç kişi getirilmiş.
Siz önden gittiniz ag'ye bizde arkadan geliyoruz:)! Bizim de gündemimiz Rojava.. Batı Kürd. devrimine yönelik Türk devletinin sürdürdüğü savaşı lanetlemek için. Malum çetecileri, Nusracıları, El Qaidecileri destekliyor. Kürt halkını katlediyorlar. Buda yetmedi. Teller, mayınlar, tank, top yeterli gelmedi Batı ile Kuzey arasına duvar örüyor. İran kürt devrimcilerini idam ediyor. Malum gerekçelerden dolayı bizlerde genel olarak 19 Kasım da üç(3) günlük Ag'ye gidiyoruz. Hastalar, yaşlılar, ÖO gazileri yer almayacaklar, ama Ag'yi talepleri sahiplenecekler. Daha önce yapılmalıydı, ama Malatya'da Ag olunca gecikti. Duymuşsundur. Emre, Ekin, Aydın Elbistan'a, Mustafa, Bülent, Özdal Elazığ'a, B.O.D., Kurtuluş, Murat Sivas'a sürgün edildiler. Malatya'da 05 Kasım da Ag bitirildikten sonra 06'da Xıdır, Selçuk, Erdi yş Kırıkkale'ye sürgün ettiler. Gördüğün gibi faxı sürgünlerle doldurdum.
Ali Y. - Erzurum da üyelik verildi tahliye edildi. Ayrıca Adana da Gezi tutuklularını bıraktılar. Diren de çıktı. Sivas'taki yş'lar halen hücredeydiler. Elbistan'dakileri ise hevallerin koğuşlarına dağıtmışlar.
Burada Kamil, Abdullah, Hüseyin yş iyiler, selamlarını iletiyorum. Kendine iyi bak. Bakalım ne zaman görüşeceğiz.Sımsıkı kucaklıyor öpüyorum.
28. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Selçuk Ç., 1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu KIRIKKALE adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Nasılsınız? İyi olmanızı diliyorum. Kuşkusuz saldırılar sonrası durumunuzu tahmin etmek zor değil. Ama insan merak ediyor yine de. Sürgünler olunca birçok yere yazdık. Elazığ dışında yş haberleştik. Durumları iyidir. Baran yş'lar halen hücredeler. Sizin biten Ag sonrası sürgün edilmeniz süpriz olmadı. Ama direnişle Malatyanın konsepti çöktü. Kuşkusuz eksiklikleri konuşacağız. Ben son bir yıldır uygulamaya koydukları özel saldırı dalgasının çöktüğünü söylüyorum. Siz antreman yaptınız Ag mevzusunda. Bizde büyütelim artık. Batı Kürd. (Rojava) devrimine, kürt halkına yönelik saldırılar sürüyor. Türk devleti çetecileri Kürt halkı üzerine salıyor savaştırıyor. İran, Irak, Türk devleti aynı amacı güdüyor. Yetmedi duvar örmeye başladı. Tank, top, mayınlar, orduya rağmen Batı ile Kuzey arasında duvar örüyor. Kabul edilecek bir durum değildir. Bütün bunlara karşı tavrımızla fşt. siyaseti lanetliyoruz. 19 Kasım da üç(3) günlük Ag yapıyoruz. Hastalar, ÖO gazileri, yaşlılar yer almayacak. Talepleri sahiplenen isteklerini sunarak tavrı sahiplenecekler.
Size taze haber vereyim. Tokat'tan yş'lar buraya sürgün gelmiş. Ama kaç yoldaş öğrenemedik. Beş diye biliyoruz. C bloka koymuşlar. Yarın netleştiririz. Bu süpriz oldu gerçekten. Zaten sizde öğrenirsiniz çok geçmeden. Erzurum da Abidin müebbet aldı. Ali Y'ye üyelik verip tahliye etmişler. Xıdır yş iletişimi uygulamaya kondu değil mi? Zeynel yş iletişim kurdunuzmu? Neyse siz aynı şekilde devam edersiniz. Orada Tem.yoktu. Sizin fax daha gelmedi. Bekledi yollarda anlaşlılan. Sımsıkı kucaklıyor öpüyıruz.
Görüşmek üzere.. Sevgilerimizle
29. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Serdar K., isimli şahsın Okmeydanı/İSTANBUL'daki özel adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Sevgili Serdar Merhaba,
Selam ve saygılarımla. İyi olmanızı diliyorum. Bizlerde iyiyiz. Uzatmadan aktarmak istediklerime geçeyim.
'1920'lerde Kürdistanı dört parçaya bölen emp..m işbirlikçi kukla devletlerle birlikte kürt ulusunun özgürlük mücadelesini boğmak istiyor.
Kürtler dört parçada baskılara karşı savaşıyor. İnkar, imha halen son bulmadı. Faşist iran diktatörlüğü kürt devrimcilerini peşi sıra idam ediyor!
Emperyalist güçler İran, Irak, Türk devleti Batı Kürd...n (Rojava) devrimini boğmak için bütün kirli insanlık dışı yöntemlere başvuruyor.
Faş..t Türk devleti Nusracı, El Qaideci çetelerin savaş üssü durumundadır. Bir yandan "barış süreci" adıyla entegrasyon stratejisiyle tasfiye amaçlı oyalama ve baskı kuruyor, diğer yandan da Batı Kür..da Kürt halkına karşı savaş sürüyor. Tel örgüler, mayınlar, ordu, tank, top yetmedi bir de Batı ile Kuzey Kürd.. Arasına duvar inşa ediyor. Bu duvar Kürtlerin ulusal onuru üzerine örülmektedir. Kabul edilemez!
Kürtlerin ulusal onuru üzerine örülmeye başlanan duvar siyasetini, Kürt devrimcilerinin idam edilmesini, Batı Kürd..n devrimini boğmak için sürdürülen baskı ve imha savaşına karşı durmaya, mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Duvarları örenler fşt politikalarıyla tarihin çöplüğüne gideceklerdir. Kazanan ezilen uluslar ve halklar olacaktır. '
......(Halep?) tutsakları
Zaten yoldaşlar yazmışlardır sizlere bizde yollayalım dedik. Ayrıca Keza yş'lar Gündem'e yazacaklardı ama sizinde vermeniz yerinde olur. Bir iki gün önceden şey olsa da olur. Evet böyle dedim. Sizleri en içten kucakladım. Net kaç kişi daha öğrenemedim ama Tokat'tan buraya yş'lardan sürgün gelenler oldu. Daha iletişim kuramadık. Görüşmek üzere.
Sevgilerimizle
30. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Taner G. E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ADIYAMAN adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Sevgili Taner Merhaba,
Sizin oralardan hiç rüzgar bile esmiyor. Serkan yş yazmıştım, ama hiç cevap alamadım. İletişim cezası mı var acaba? İyisimi sana yazayım. Öyle bir durum varsa hiç olmazsa selamımız ulaşmış olur. Oradan mek.. gelir ona göre yazışırız sizinle demiştim, ama pek düşündüğüm gibi olmadı. Durumunuz iyimi? Malatya daki sürgünleri duymuşsunuzdur, tekrar etmeyeyim. Bizde iyiyiz. Dün buraya Tokat'tan yş sürgün etmişler. Ama daha kaç kişi olduklarını öğrenemedik. C bloka koymuşlar. Bizden uzaktalar. Malatya'da süren Ag sonuçlandırıldıktan sonra Xıdır, Selçuk, Erdi'yi de Kırıkkale'ye sürgün ettiler. Malatya daki durumdan dolayı gecikti, bizde Batı Kürd.. devrimi (Rojava) sürecini takip ediyoruz. Kürt ulusunun özgürlük mücadelesine yönelik T. Devletinin sürdürdüğü Nusracılar, El Qaidecilerin desteklenmesi, bütün yöntem ve araçlarla B. Kürd..da savaş sürdürmesini, ayrıca örülen duvarı lanetliyoruz. Keza İran'ın kürt devrimcilerini idam etmesini de ekleyerek protesto ediyor 19 Kasım da üç(3) günlük Ag yapıyoruz. Genel bir duruşla halkımızı müc.., duyarlılığa çağırıyoruz. Fşt politikayı kınıyoruz. Sizin yaptığınız gibi bizde arkanızdan geliyoruz.
Böylece Malatya da 5 yş kaldı. Ali Y'ye üyelik verip tahliye etmişler. Abidin'e müebbet vermişler. Serkan yş mahkemesi ne oldu? Gerçekten merak ettim bayağı orayı. Lütfen cevap yazında bir nebze haberimiz olsun birbirimizden. Haksızmıyım. Sanki bu biraz fazla oldu he! Taner biz seninle yazışmadık mı daha önce? Neyse kendinize iyi bakın. Sizi sımsıkı kucaklıyor öpüyoruz. Abdullah yoldaşında çok selamları var. Görüşmek üzere.
31. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Özlem A. M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Gebze/KOCAELİ adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba Özlem yoldaş,
Sevgiler sunuyorum. İyisin umarım. Mektup yazamadım halen. Mek.. Almıştım. Fax yollamıştım. Çok yoğunluk oldu. Ag'den sonra Malatya neredeyse boşaltıldı. 28 Ekim de dokuz kişi Sivas, Elazığ, Elbistan'a sürgün edilmişti. 06 Kasın'da Xıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün. Mlt.. İnsanlık dışı uygulamadan vazgeçti ama zaten özel yapıyorlardı. Daha önce böyle bir uygulama yoktu orada. Neyse onlar Ag başlatıp antrenman yapmışken bizde devam edelim dedik. Genel olarak 19 Kasım'da üç(3) gün gideceğiz. Tabi tekrardan belirteyim ki bizde öo gazileri, hastalar, yaşlılar girmiyor bunlara. Ag Batı Kürd.. (Rojava) devrimini boğmak için kürt halkına karşı geliştirilen katliamlara yönelik. Tür. devletinin beslediği çeteleri halkımıza karşı savaştırması, Batı ile Kuzey arasında mayınlar, tank, top, tel örgüler, ordu yetmedi birde duvar yapılmaya başlandı. Öte yandan İran da kürt devrimcilerini peşi sıra idam ediyor. Kürt ulu.. karşı sürdürülenbu saldırıları lanetliyoruz. Durum böyle ÖO gazileri vb. de bu istekleri ve tavrı sahiplenerek dilk verecekler.
Ayrıca dün (13) buraya Tokat'tan sürgün getirilen yoldaşlar olmuş. C'ye koymuşlar. Henüz ulaşamadık daha kaç kişi olduklarını tam öğrenemedik. Fısıltılar beş dedi ama net değil. Sürgünle başladık sürgünle bitiriyoruz. Tam bir saldırıdır. Mlt. daki konseptleri çökünce böyle oldu. Planları başkaydı ama yş bir yıllık kararlı, tutarlı duruşları boşa çıkardı. Bu olumlu ve anlamlıdır.
Erzurum da Abidin müebbet aldı-verdiler- Ali'ye üyelik verip tahliye ettiler. Adana da Diren tahliye oldu. Gezi'den tututluydu. Sen Amasya'da birinden bahsetmiştin kimmiş o? Ben bilmiyorum. Bizden Adana'dan oraya götürülen yoktur. Diren zaten yerindeydi. Sivas'takiler halen müşadiye deydiler. Elbistan'a da yazdım. Son günlerin faxlarla geçti diyebilirim. Oysa bu çok sıkıcı... Güzel sohbetlere ihtiyacım var. Kendine dikkat et. Sağlık önemli. Her şeyden bahsetmek mümkün olmuyor böyle. Bitti işte. Ama seni özlediğimi söyleyeyim bari. Görüşmek üzere, en içten sevgilerimle.
32. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Baran O. D. SİVAS E Tipi Cezaevi adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Sizden haber aldıktan bu yana acaba durumunuz nasıldır? Yeni yere geçtiniz mi? Umarım şimdiye kadar çözmüşsünüzdür. İsteğiniz olmadan sizi hücrelerde tutma yetkileri yoktur. Malatya da sizin Ag'den sonra sürgün furyası Xıdır, Selçuk, Erdi yş'ların Kırıkkale'ye sürgün edilmesiyle final yaptı. Ag 05'te sonlanmıştı zaten. Siz Ag'den açılış yapıp bu denli hareket yaratınca madem o hallde devam edelim. Bizde boş kalmayalım. Batı Kür..n(Rojava) devrimine yönelik kürt ulusunun özgürlük müca.. ezilmesi için Tür. devleti her yönteme başvuruyor. İran Kürt devrimcilerini idam ediyor. Sınırda tel örgüler, mayınlar, tank, toplar ve ordu yetmedi birde Batı ile Kuzey arasında duvar örülüyor. Çetecilerini besleyip kürt halkını katlediyorlar. Bizde genel 19 Kasım da üç(3) günlük Ag yapacağız. Bu fşt siyaseti lanetlilyoruz. Sürece ilişkin daha erken yapılacaktı ama sizin Ag gecikmesine neden oldu. Zira sizin orasının nasıl ilerleyeceği belli değildi. Neyse durum böyle kısaca..
Dün (13) Tokat'tan yoldaşlar buraya sürgün getirilmişler. Daha kaç kişi getirildi bilmiyoruz. Yarın öğreneceğiz. Süpriz oldu resmen. Maoistler sürgünle terbiye edilmezler. Boş bir çabadır bu...
Bu arada Ali Y.(Erzurum da) tahliye oldu. Üyelik vermişler tahliye etmişler. Cezasız olmaz. Bu arada Abidin de ceza-müebbet vermişler. Bu tür Ag'lere hastalar, yaşlılar, ÖO gazileri katılmıyor. Ama talep ve tavrı sunan isteklerini sunuyorlar. Söz açılmışken belirteyim dedim. Durumunuzu merak ettim, yazarsınız. Önceki fax da yazmıştım. Orada tutuyorlarsa siz-aileler suç duy-bulunsun- Slog.. Kap. vb. sonuçta haksız bir uygulamadır. Kendinize iyi bakın. Üçünüzü yoldaşça duygularla kucaklıyoruz.
33. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Evrim K. Konak Kadın Kapalı Cezaevi Sincan/ANKARA adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Artık mektuplaşmayı bıraktık baksana. Ama buda çok yetersiz değilmi? Neyse sen bilirsin zorunluluktan kaynaklı olmazsa böyle olmaz. Hakikaten sohbet etmeyi özledim. "Kavganın da" bir tadı vardır. İyi şeyler için çekişmeler yararlı ve anlamlıdır değil mi? Sen Rojova sürecinde önden gidip Ag yaptın bizde genel olara 19 Kasım'da üç günlük Ag yapacağız. Bizin konumuz da Rojava'dır. Malum saldırılar devam ediyor. Batı Kürd..n devrimini boğmaya çalışıyorlar. Duvar siyaseti sürüyor. Çeteciler kürt halkına kurşun sıkıyor. İran kürt devrimcilerini idam ediyor. Tavır koyup halkımızı mücadeleye çağırmaktan geri duramayız. Esasında bizler daha önce yapardık ama Malatya da süren durum, gelişen Ag biraz gündemimizi salladı. Zaten sürgünleri biliyorsun. Öncekilerden haberin olmuş mu acaba? Emre, Aydın, Ekin Elbistan'a, Baran, Kurtuluş, Murat Sivas'a, Mustafa, Bülent, Özdal Elazığ'a sürgün edildiler. Üstelik bugün buraya Tokat'tan sürgün getirilen yş'lar olduğunu öğrendik. C blok'a koymuşlar. Kaç kişi olduklarını öğrenemedik. Yarın öğreniriz. Günümüz sürgünlerle geçiyor. Erzurum'da Ali Y'ye üyelik verip tahliye etmişler. Abidin'e ise müebbet vermişler. Adana da Gezi den tutuklu olanlar çıktı. Diren de tahliye edilmiş oldu. Yoldaşlar sağa sola savrulunca ben de parçalara bölünüyorum. Durum böyle. Bakalım sana ne zaman gelecem. Ama kafan rahattır şimdi değil mi? Ha bu arada hatırlatayım biz bu ag'lerde hasta, yaşlı ve öo gazileri girmiyor. Sağlığın nasıl? Kendine dikkat et. Biz de iyiyiz. Abdullah yoldaşın da selamları var. Başka neyle uğraşıyorsun? Şimdi yıldızlardan bir merdiven indirip üstüne güzel sözcükler yerleştiremiyorum. Bilincim kısırlaşmadı ama ruhum biraz sıkıştı galiba. Açılmaya ihtiyacı var. Nasıl? Bende bilmiyorum. Altında dinlenecek ağaçlarımız yok. Ama yoldaş sevgileri var... Kendine iyi bak olur mu? Lütfen özlendiğini unutma. Görüşmek üzere. Coşkuyla kal.. Sevgilerimle
34. İlgili mektuplardan başvurucunun 14/11/2013 tarihinde Ercan B. T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu SAMSUN adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Durumunuz iyidir umarım. Gerçi son dönemde sık sık faxlarınıza cevap verdim. (Hepsine) Çok doğru tahmin etmişsin Ag için acele ettiniz. Doğru da değildir. Aynı hataları yapmanın iyi bir durum olmadığını hatırlatırım. Neyse 05 Kasım'da Ag bitti, yş'ları sürgün ettiler. Xıdır, Selçuk, Erdi de Kırıkkale'ye sürgün edildi. Konu Ag'den açılmışken devam edelim. Hali hazırda siz gidip antreman yapmışken Biliyorsunuz Batı Kürd.. devrimine (Rojava) yönelik saldırılar sürüyor. İran kürt devrimcilerini idam ediyor. Tü. devleti El Qaideci, Nusracı çetecileri destekliyor. Kürt halkını katletmeye devam ediyorlar. Tanklar, mayınlar, tel örgüler yetmedi Kürtlerin ulusal onurları üzerine duvar örülüyor. Bütün bu saldırıları, siyaseti lanetliyoruz. Bu nedenle genel 19 Kasım'da (3) üç günlük Ag yapıyoruz. Hastalar, yaşlılar. ÖO gazileri iştirak etmeyecekler ama tavrı destekleyen isteklerini sunacaklar. Evet sizin Ag' den sonra gelsede durum böyle..
Ayrıca dün Tokat'tan buraya bizim yoldaşları sürgün getirmişler. C bloka koyumuşlar. Daha iletişim kuramadık. Kaç kişi olduklarını bilmiyorum daha. İlhan yş sen git de yoldaşı buraya yolla.. Sevk isteyenler değil ama sürgünler buraya geldi.
Abidin yş müebbet verdiler. Ali Y'ye üyelik verildi ama tahliye edildi. Adana'da Gezi tutuklusu Diren tahliye oldu. Tv'de seyrettiniz halk tutsakları Adana'da sahiplendi.
Evet H.G durumunu tam net bir şey diyemiyorum. Ama düzelecek fazla uzun sürmeyecektir. Sımsıkı kucaklıyor öpüyoruz. Dostlara çok selam söyleyin. Görüşmek üzere...
35. İlgili mektuplardan başvurucunun 18/11/2013 tarihinde Hıdır Y. M Tipi Ceza İnfaz Kurumu İnebolu/KASTAMONU adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Size fax yazmıştım ama engellediler. Sudan gerekçelerle, kendilerine göre her şey örg.. İletişim oluyor. Demokratik eylem hakkını yazmak iletişim ve teşfik oluyor. Bir gün sonra yapacağımız üç günlük eylemi yazmak teşfik oluyormuş. Hey tanrım! Sürgünler olunca bütün yoldaşlara yazdım, yazınca da kendi durumumuzu da yazdım haliyle. Onlarda hepsine elkoydular. Neyse Rojava devrimini boğmaya yönelik saldırılara sessiz kalmayacağımızı halkımız bilir.
Sizin sorduğunuz kimi noktalara değineyim. Zaten mektup yazamadım. Bağışlayın yoldaşlar gerçekten yetiştiremeyeceğim düzeyde bir yoğunluk oldu ondan. Sevk meselesinde ailelerimizi mağdur etmemek önemlidir. Bu nedenle de sormuştum zaten nasıl uygun olur diye. Doğru T. Doğ uzak olur. Buraya yazarsınız. Tokat da olabilir. Biliyorsunuz son sürgünlerin bir kısmı da Kırıkkale'ye çıktı. Kırıkkale'ye de yazabilirsiniz. Öncelikle uygunsa tek seçenek buraya yazın. Duymuşsunuzdur Zafer, Hasan, Öner yş buraya getirdiler. Biz A'dayız, onları C bloka koydular. Ama yer düzenlemesi yapacağız. Biraz zaman alıyor burasının halleri. Gördüğünüz gibi iyice çok dağınık oldu! Amaçları bellidir.
Şu 'ödüllendirme' dediğiniz (tlf. ziyaret arttırımı vd.) şeyden yararlanmıyoruz. Ayrıca Amasya'ya bizden sürgün edilen yok. Adana'da Gezi den tutuklu Diren vardı oda geçenlerde tahliye oldu. İsmini öğrenirseniz bana da yazarsınız. Başkalarıda yazmıştı bu haberi..
Şakran'la ilişkimizin olmadığı açıklandı bütün yoldaşlara. Bu kendi tercihlerimin zorunlu bir sonucu olmuştur. Mevcut durumda tek tek yoldaşlar üzerinden ilişkilenmek çok yararlı olmayacaktır. Fakat ilerde kendi durumlarını gözden geçirirler o zaman tabi değerlendirilecektir kuşkusuz. Durumlarını bilmediğimiz için normal devam edilsin de denilemez. Zaten bu tarzın kendisi müthiş zararlıdır. Bu konu da böyle.
Bizim sayımız arttı. Henüz yoldaşları göremedik. Sadece Abdullah yş revire giderken karşılaşmış tesadüfen. Onlarında selamlarını ileteyim. Sımsıkı kucaklıyor öpüyoruz sizleri. Kendinize de iyi bakın. Kusura bakmayın daha uzun açıklayıcı mek.. yazamadığım için. Sevgili yş yerel seçimler meselesinde Dersim??size nasıl görünüyor. Nasıl olmalı acaba? Yoldaşların çok selamları var.Sevgilerimle
36. İlgili mektuplardan başvurucunun 18/11/2013 tarihinde Ayhan G. 1 No.lu F Tipi Ceza İnfaz Kurumu TEKİRDAĞ adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba Ayhan yoldaş;
Selam ve sevgilerimle. Durumun nasıl. İyi olmanı diliyorum. Senin yolladığını mek. Ve son faxınıda aldım. Geçen hafta fax yolladım burada engellediler. Rojava dev. yönelik yapılan saldırılara yönelik bir gün sonra yapacağımız üç günlük eylemi yazmam örg. İletişim oluyormuş. Oysa kendi eylemimizi yazıyoruz. Basında çıkacak, bunlar iletişim derdine düşmüş. Kaldıki anayasal haktır dem. Eylem yapmak, pro. örgürlüğü tanınmıştır. Ama kendi anayasalarına bile bağlı kalmıyorlar.
Buraya Malatya dan Zafer G., Hasan D. K., Öner Y. yş'lar getirildiler. C bloktalar. Şimdilik uzaktalar. 11.11.2013'te geldiler. Malatya'yı boşalttılar böylece. Zaten orada süren Ag'nin taleplerini kabul ettiler ama sürgüne başladılar hemen sonrası. Erzurum'da Abidin yş müebbet verdiler. Ali'yi tahliye ettiler ama üyelik verdiler. Son dönem de Kamera ve sürgün sevk saldırıları arttı bayağı. Ne var ne yok sizin oralarda. Çok hissedemiyoruz yoldaşım. Biraz daha aktif olsak!. Burada kamera sorunu daha başlamadı. Av. görüş kabinleri sadece arka tarafının camını birkaç kat büyütmüşler. Çıkılıyor burada. Bolu'ya kamera takmışlar. Sincan'da durum ortada..
Sürgün edilen yoldaşları basından okumuşsun zaten. Sende orada yalnız kaldın. Benim fikrim senin buraya sevk yazmandır. Orada kalman çok gerekli değildir. Ziyaret konusunda da sıkıntı olmaz. Ya da iki noluya geç oradan. Ama burası daha iyi. Hem özlemişim seni biraz da birlikte kalalım he. Birde genel olarak baktığında bir ihtiyaç değil orada olmak.. Bu konuda düşünceni yazarsın. Daha önce da yazdım ama hiç değinmedin sen. Yada engellemeler arasında kaydı. Şair'le biraz iletişim kurun, buraya zaten yazmıyor. Sımsıkı kucaklıyor öpüyorum. Görüşmek üzere. Sevgilerimle
37. İlgili mektuplardan başvurucunun 19/11/2013 tarihinde Kurtuluş D., E Tipi Ceza İnfaz Kurumu/SİVAS adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
"Merhaba Ayhan yoldaşlar;
Bugün son faxınızı aldım. Koğuşa geçmenize sevindim. Baran yş faxını almıştım. Ama hem elime oldukça geç ulaştı. Hem de yazdığım fax burada engellendi. Fakat 08.11'de bir fax yolladım bilginiz olsun. Gerekli tavrı koymuşsunuz. Olması gereken olmuş. Doğru Xıdır, Selçuk, Erdi Kırıkkale'ye sürgün edildiler. 11.12. de ise Zafer, Öner, Hasan yoldaşlar buraya getirildiler. C Blok'a koydular. Haberleştik. Ama bize uzaklar. Yer talebimiz olacak. İyidir yoldaşlar haber aldık. Elazığ'dan fax gelmedi.
Sizden haber almak güzel oldu. Merak ediyorduk. Diğer yerlere gidenler en azından müşadiye de değillerdi. Zaten böyle bir yetkileri yok. Ama keyfiyet işte. ...?? Düzgün M. yş Trabzon'da yalnız kaç aydır. Yanına verecekleri kimse yok, ama buna rağmen sevk etmiyorlar. Bugün mek.. geldi halen yalnızmış. Öfkelendim gerçekten... Siz benim ilk faxımı almışsınızdır şimdi.
Burada faxlara, mek- elkoydular. Neymiş yaptığım yasak? yani yazdığım tarih itibarıyla üç günlük Ag den bahsetmem 'teşfik' olduğu için engelleme yaptılar. Ne olacak Ag'yi üç gün sonra bitirdiğimde 'ben 3 gün Ag yaptım' diye yazmayacakmıyım? Akıllara izan gerçekten.. Son dönemde fax yazmaktan kimseye mektup yazamadım. Kızıyorlar bana. İyisiniz, buna inanıyorum yoldaşlar. Sonuçta direngen duruşunuz Malatya'da uygulamaya koydukları konsepti de çökertti. Abdullah yş size çok selam ediyor. Sımsıkı kucaklıyor öpüyorum.
38. İlgili mektuplardan başvurucunun 19/11/2013 tarihinde Mustafa A. E Tipi Ceza İnfaz Kurumu ELAZIĞ adresine faks yoluyla göndermek istediği ve el yazısıyla kaleme aldığı mektup şöyledir:
Anlaşıldı ki sizin yazdığınız bir türlü gelmek bilmiyor. Ben size yazdım, fakat engellendi yoldaşlar. Durumunuz nasıl? Merak ettim gerçekten. Faxı bekletiyorlar sonra engelleme kararını alıp getiriyorlar. Yeniden yazıyorum bende Neymiş bugün başladığım üç günlük Ag'yi yazdığım için 'teşfik' ediyormuşum. Yahu insanın yaptığı eylemi yazması kadar mecburi bir şey var mıdır. Ne diye teşfik olacakmış ki. Rojova'ya yönelik saldırıya karşı. Xıdır, Selçuk, Erdi yş Kırıkkale'ye sürgün edildiler. Buraya da Zafer, Öner, Hasan yş getirdiler. C bloktalar. Haberleştik durumları iyidir. Bende merak ve heyecanla görüşmeyi bekliyorum. Aralık ayında sohbette görüşeceğiz. Sivas'tan bugün fax geldi. Yoldaşlar 3 günlük Ag yapmışlar. Hücrelerden çıkarıp koğuşa vermişler. Durumları iyidir.
Düşünün Mlt'dayken Zafer'ler fax yazmışlar iki adet onlar geldikten bir hafta sonra teslim aldım. Bilinçli bir engelleme var anlayacağınız.
Siz memlekete yakın gittiniz. Ziyaretçiler açısından daha iyi olmuştur. Zafer yş sevki çıkarak getirildiler. Sizin çıkmadı anlaşılan. Ya da iptal ettiler. Çıktıysa o zaman yakında gelirsiniz.
Biz iyiyiz. Sizden haber alırsak daha iyi olacağız. Abdullah yş çok selam söylüyor. Sımsıkı kucaklıyor öpüyoruz. Görüşmek üzere. Sevgilerimle.
39. Anılan kararlar üzerine başvurucu tarafından yapılan itirazlar sonucu verilen yargı kararları ve tebliğ tarihleri şöyledir:
i. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarih ve K.2013/337 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 3/1/2014 tarihli ve E.2013/4376, K.2014/35 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/104 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
ii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/338 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 8/1/2014 tarihli ve E.2013/4377, K.2014/76 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/103 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
iii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/340 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 20/12/2013 tarihli ve E.2013/4380, K.2013/4586 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/82 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
iv. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/341 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 20/12/2013 tarihli ve E.2013/4379, K.2013/4587 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/85 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
v. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/342 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 20/12/2013 tarihli ve E.2013/4381, K.2013/4585 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/87 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
vi. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/336 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/4383, K.2013/4535 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/80 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
vii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/11/2013 tarihli ve K.2013/339 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 20/12/2013 tarihli ve E.2013/4378, K.2013/4588 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/83 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
viii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarih ve K.2013/362 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 25/12/2013 tarihli ve E.2013/4363, K.2013/4633 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/105 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
ix. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/364 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 25/12/2013 tarihli ve E.2013/4365, K.2013/4634 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/110 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 10/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
x. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/356 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 13/12/2013 tarihli ve E.2013/4384, K.2013/4524 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/88 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xi. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/359 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 8/1/2014 tarihli ve E.2013/4387, K.2014/77 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/106 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/357 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 24/12/2013 tarihli ve E.2013/4385, K.2013/4591 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/107 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xiii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/361 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 2/1/2014 tarihli ve E.2013/4372, K.2014/1 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/109 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xiv. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/358 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 3/1/2014 tarihli ve E.2013/4386, K.2014/37 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli ve 2014/108 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xv. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/363 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 13/12/2013 tarihli ve E.2013/4364, K.2013/4516 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/81 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xvi. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/360 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 13/12/2013 tarihli ve E.2013/4371, K.2013/4512 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/92 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xvii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 18/11/2013 tarihli ve K.2013/355 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 13/12/2013 tarihli ve E.2013/4382, K.2013/4515 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/89 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xviii. Disiplin Kurulu Başkanlığının 20/11/2013 tarihli ve K.2013/374 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/4368, K.2013/4527 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/91 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xix. Disiplin Kurulu Başkanlığının 20/11/2013 tarihli ve K.2013/375 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/4367, K.2013/4534 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/90 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 6/2/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xx. Disiplin Kurulu Başkanlığının 20/11/2013 tarihli ve K.2013/372 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/4370, K.2013/4533 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/84 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
xxi. Disiplin Kurulu Başkanlığının 20/11/2013 tarihli ve K.2013/373 sayılı sakıncalı mektup değerlendirme kararına yapılan itiraz, Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 17/12/2013 tarihli ve E.2013/4369, K.2013/4526 sayılı kararı ile bu karara yapılan itiraz da Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/1/2014 tarihli ve 2014/86 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar 29/1/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
40. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin mektuplarla ilgili olarak gerekçesi şöyledir:
"Söz konusu mektupta belirtilen hususlar ve haberler (açlık grevine başlanacağı yönündeki) ile benzer nitelikteki mektupların 20'yi aşkın cezaevinde bulunan farklı kimselere gönderilmesi dikkate alındığında, mektubun örgütsel haberleşmeye imkan sağlayabilecek nitelikte bulunduğu sonucuna varılmıştır."
41. Bireysel başvuru 19/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
42. 5275 sayılı Kanun'un “Disiplin cezalarının niteliği ve uygulama koşulları” başlıklı 37. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.
(2) Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez.”
43. 5275 sayılı Kanun'un “Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma” başlıklı 40. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası, hükümlünün bir aydan üç aya kadar süreyle kurumun kültürel ve spor etkinliklerine katılmaktan yoksun bırakılmasıdır.
(2) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
…
g) Açlık grevi yapmak.”
44. Aynı Kanun'un "Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin tekrarı, disiplin cezalarının infazı ve kaldırılması"başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(2) Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın kaldırılması için gerekli süre içinde yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır."
45. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun “İnfaz Hâkimliklerinin Görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"3. Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.”
46. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar" kenar başlıklı 6. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Şikâyet başvurusu üzerine infaz hâkimi, duruşma yapmaksızın dosya üzerinden bir hafta içinde karar verir; ancak, gerek gördüğünde karar vermeden önce şikâyet konusu işlem veya faaliyet hakkında resen araştırma yapabilir ve ilgililerden bilgi ve belge isteyebilir; ayrıca ceza infaz kurumu ve tutukevi ile ilgili Cumhuriyet savcısının da yazılı görüşünü alır. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K./5.md.) Disiplin cezasına karşı yapılan şikâyet üzerine infaz hâkimi, hükümlü veya tutuklunun savunmasını aldıktan ve talep edilen diğer delilleri toplayıp değerlendirdikten sonra kararını verir. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K./5.md.) Hükümlü veya tutuklu, savunmasını, hazır bulunmak ve vekaletnamesini ibraz etmek koşuluyla avukatıyla birlikte veya avukatı aracılığıyla yapabilir. (Ek cümle: 22/7/2010-6008 S.K./5.md.) İnfaz hâkimi gerekli görmesi durumunda hükümlü veya tutuklunun savunmasını ceza infaz kurumunda da alabilir."
47. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tercüman bulundurulacak hâller" kenar başlıklı 202. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.
..
(4)(Ek fıkra: 24/01/2013-6411 S.K./1. mad)Ayrıca sanık;
a) İddianamenin okunması,
b) Esas hakkındaki mütalaanın verilmesi,
üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde yapabilir. Bu durumda tercüme hizmetleri, beşinci fıkra uyarınca oluşturulan listeden, sanığın seçeceği tercüman tarafından yerine getirilir. Bu tercümanın giderleri Devlet Hazinesince karşılanmaz. Bu imkân, yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılamaz."
48. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Üye Devletlere Avrupa Cezaevleri Kuralları Hakkında REC (2006) 2 sayılı tavsiye kararlarının hükümlü ve tutukluların disiplin ve cezalandırılmalarına dair kısmı şöyledir:
"Disiplin suçu işlediği öne sürülen mahpuslar:
a. Kendilerine isnat edilen suçlamaların mahiyeti hakkında anlayacakları bir dilde ve ayrıntılı olarak bilgilendirilmelidir;
b.Savunmalarını hazırlayabilmeleri için yeterli zaman ve imkanlara sahip olmalıdırlar;
c. Savunmalarını bizzat kendilerinin yapmasına ya da adaletin yararı bunu gerektiriyorsa hukuki bir yardım alarak yapmalarına izin verilmelidir;
d. Tanık dinlenmesini istemelerine ve onları dinlemelerine, ya da kendileri adına dinlenmelerine izin verilmelidir; ve,
e. Soruşturma esnasında kullanılan dili anlayamıyor veya konuşamıyorsa bir çevirmenin yardımından ücretsiz olarak yararlanmalıdır."
49. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesi şöyledir:
"(1) Hükümlü, bu maddede belirlenen kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.
(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.
(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.
(4) Hükümlü tarafından resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilen mektup, faks ve telgraflar denetime tâbi değildir."
50.5275 sayılı Kanun'un 121. maddesine dayanılarak çıkarılan 6/4/2006 tarihli ve 26131 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 20/3/2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün (İnfaz Tüzüğü/Tüzük) 91. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
"Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez."
51. İnfaz Tüzüğü'nün 122. maddesi şöyledir:
"(1) 91 inci maddeye göre mektup alma ve gönderme hakkı kapsamında hükümlüler tarafından yazılan mektup, faks ve telgraflar, zarfı kapatılmaksızın bu işle görevlendirilen ikinci müdür başkanlığında, idare memuru ve yüksek okul mezunu iki infaz ve koruma memuru tarafından oluşturulan mektup okuma komisyonuna iletilmek üzere güvenlik ve gözetim servisi personeline verilir. Yapılan incelemeden sonra gönderilmesinde sakınca görülmeyen mektuplar üzerine "görüldü" kaşesi vurulur, zarf içerisine konularak kapatılır ve postaneye teslim edilir.
(2) Resmî makamlara veya savunması için avukatına gönderilenler hakkında 91 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü uygulanır.
(3) Hükümlülere gönderilen ve açılıp incelendikten sonra verilmesinde sakınca olmadığı anlaşılan mektup, faks ve telgraflar zarfları ile birlikte verilir."
52. İnfaz Tüzüğü'nün 123. maddesi şöyledir:
"(1) Mektup okuma komisyonunca, mahalline gönderilmesi veya hükümlüye verilmesi sakıncalı görülen mektuplar, en geç yirmi dört saat içinde disiplin kuruluna verilir. Mektubun disiplin kurulu tarafından kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde, mektup aslı çizilmeden veya yok edilmeden şikâyet ve itiraz süresinin sonuna kadar muhafaza edilir. Mektubun kısmen sakıncalı görülmesi hâlinde, aslı idarede tutularak fotokopisinde sakıncalı görülen kısımlar okunmayacak şekilde çizilerek disiplin kurulu kararı ile birlikte ilgilisine tebliğ edilir. Mektubun tamamının sakıncalı görülmesi hâlinde, sadece disiplin kurulu kararı tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren infaz hâkimliğine başvuru için gereken süre beklenir. Bu süre içinde infaz hâkimliğine başvurulmamış ise, disiplin kurulu kararı yerine getirilir. İnfaz hâkimliğine başvurulmuş ise, infaz hâkimliği kararının tebliğinden itibaren itiraz süresi beklenir. İnfaz hâkimliği kararına itiraz edilmemiş ise bu karara göre, itiraz edilmiş ise mahkemenin kararına göre işlem yapılır.
(2) Hükümlüye yapılacak tebligatta, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde infaz hâkimliğine şikâyet hakkının kullanılmaması veya infaz hâkimliği kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz edilmemesi hâlinde, disiplin kurulu kararının kesinleşerek mektubun sakıncalı görülen kısımlarının okunmayacak şekilde çizilerek verileceği veya tamamı sakıncalı görülen mektubun verilmeyeceği bildirilir.
(3) Kısmen veya tamamen sakıncalı görülen mektuplar, iç hukuk veya uluslararası hukuk yollarına başvuru yapılması durumunda kullanılmak üzere idarece saklanır."
53.26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 298. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"Hükümlü ve tutukluların beslenmesini engelleyenler hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Hükümlü ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmeleri ya da bu yolda kendilerine talimat verilmesi de beslenmenin engellenmesi sayılır."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
54. Mahkemenin 30/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
55. Başvurucu;
i. Hükümlü olarak bulunduğu Ceza İnfaz Kurumunda açlık grevi yaptığı için disiplin cezası ile cezalandırıldığını, açlık grevi yapmanın da onun propagandasını yapmanın da bir hak olduğunu, açlık grevinin protesto amaçlı pasif bir eylem olup yalnızca yapan kişiye zararı olduğunu belirterek ifade özgürlüğünün,
ii. Tarafına verilen disiplin cezasına karşı yaptığı itiraz üzerine yapılan yargılama esnasında Kürtçe tercüman aracılığı ile savunma yapmak istemesine rağmen İnfaz Hâkimliğinin bu talebi kabul etmediğini, savunması alınmadan davanın sonuçlandırıldığını belirterek adil yargılanma hakkının,
iii. 14/11/2013 tarihinden itibaren yazdığı tüm mektuplara el konduğunu, bunlardan dördünün sahiplerine gönderildiğini ancak kalan yirmi birinin sakıncalı olduğu değerlendirmesiyle ilgililerine ulaştırılmadığını, bu şekilde yazdığı yazı ve değerlendirmelerin keyfî engellenmesinin üretimini olumsuz etkilediğini, ayrıca yazdığı mektupların sakıncalı olarak değerlendirerek ilgililerine gönderilmesine engel olunduğunu belirterek haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlallerin tespiti, sonuçlarının ortadan kaldırılması, disiplin cezasını öngören ilgili kanun hükümlerinin iptali ve adli yardım ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1.Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
56. Başvurucu, ana dilde savunma hakkının kısıtlandığını, bu nedenle yargılamasının adil olmadığını belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
57. Bakanlık görüşünde, İnfaz Hâkimliği aşamasında başvurucuya tercüman giderini ödemediği ve buna rağmen savunma yapmadığı takdirde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağının ihtar edildiği ancak başvurucunun buna rağmen talebini yinelediği ve tercüman giderini ödemeyeceğini beyan ettiği, bu hususların yapılacak değerlendirmede gözönünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir.
58. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında tercüman giderini karşılayacak maddi gücü olmadığını, buna rağmen talebinin İnfaz Hâkimliğince kabul edilmediğini vurgulamış ve iddialarını tekrarlamıştır.
59. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
60. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS/Sözleşme) 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) ve (e) bentleri şöyledir:
"3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
...
e) Mahkemede kullanılan dili anlamıyor veya konuşamıyorsa, bir çevirmenden ücretsiz yararlanma.”
61. Sözleşme'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (e) bendi, hakkında suç isnadı olan kişinin mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanma hakkını güvence altına alır. Bu hak yalnızca hakkında suç isnadında bulunulan kişilere tanınmış bir haktır ve bu haktan faydalanabilmek için sanığın ödeme gücü olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır (Ali İlhan Bayar, B. No: 2013/725, 19/11/2014, § 48).
62. Somut başvuru açısından çözümlenmesi gereken asıl mesele devletin yükümlülüğünün tercüman isteyen tüm sanıklar bakımından geçerli olup olmadığıdır. Bu noktada tercüman hakkının sınırlı bir hak olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Başka bir deyişle tercüman isteyen herkesin değil adil bir yargılamadan umulan yararın sağlanması amacıyla ve yalnızca yargılamada kullanılan dili bilmeyen, anlamayan ve konuşamayan kişilere tercüman atanması bir zorunluluktur. Diğer bir deyişle yargılamada kullanılan dili bilmeyen, anlamayan veya konuşamayan kişilerin bir tercümanın yardımına ihtiyaç duyması hâlinde devletin çeviri sağlama yükümlülüğü doğar.
63. Bu kişilerin böyle bir ihtiyacının bulunup bulunmadığını belirlemek davaya bakan hâkimin görevidir; hâkim, sanıkla görüştükten sonra yargılamada tercüman bulunmamasından sanığın zarar görmeyeceğinden emin olmalıdır (Cuscani/Birleşik Krallık, B. No: 32771/96, 24/9/2002, § 38).
64. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (e) bendinin ancak mahkemede konuşulan dili bilmeyenlerin kullanabileceği bir hak getirdiğini, mahkemenin dilini "anlayan" ve "konuşan" bir sanığın başka bir dilde, örneğin mensubu olduğu etnik dilde savunma yapabilmesi için tercümandan yararlanma talebinde ısrar edemeyeceğini belirtmektedir (Lagerblom/İsveç, B. No: 26891/95, 14/1/2003, §§ 61-64).
65.5271 sayılı Kanun'un 202. maddesine göre sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir. Bu haktan soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar da yararlanır. 5271 sayılı Kanun'un 202. maddesiyle meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmeyen şüphelilerin/sanıkların kendilerine daha iyi ifade edebilecekleri Türkçe dışındaki bir dilde savunmalarını yapabilmelerine imkân tanınmıştır. Böylece Türkçeyi hiç konuşamayan ve anlayamayan kişilerin ana dilleri ya da bildikleri başka bir dilde şikâyetlerini aktarabilmesi veya savunmalarını yapabilmesi sağlanmıştır.
66. Diğer taraftan 5271 sayılı Kanun'un 202. maddesine 24/1/2013 tarihinde ilave edilen (4) numaralı fıkra ile Sözleşme'de ve AİHM içtihatlarında ortaya konan ölçütlerin ilerisine geçilerek tercüman hakkı genişletilmiştir. Yeni kurala göre sanıkların "iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine sözlü savunmasını, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde" yapabileceği hükmü getirilmiştir. Böylece "meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen" sanığa da sözlü savunmasını başka dilde yapabilme imkânı getirilmiştir.
67. Somut olayda ise başvurucu, disiplin soruşturması aşamasında ve İnfaz Hâkimliğindeki yargılama sürecinde kendini savunma amaçlı sözlü ya da yazılı herhangi bir beyanda bulunmamıştır. İnfaz Hakimliğinde devam eden yargılama evresinde Kürtçe savunma yapmayı talep etmesi üzerine Mahkeme tarafından anılan talebin yerine getirilmesi amacıyla tercüman bilirkişi listesinin hazırlanmasının beklenmesine karar verilmiştir. Başvurucu, bir sonraki celsede bilirkişi listesinden görevlendirilecek tercüman için herhangi bir ücret ödemek istemediğini belirtmiştir. Ancak başvurucunun ücretsiz olarak tercümandan yararlanma isteği reddedilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden başvurucunun Mahkemeye Türkçe yazdığı dilekçeleri sunduğu ve temyiz talebini Türkçe yaptığı görülmüştür. Mahkeme, başvurucunun Mahkeme dilini bildiğini ve bu nedenle ilgili Kanun uyarınca tercüman hizmetinden ücretsiz olarak yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek talebi reddetmiştir (bkz. § 12).
68. Her ne kadar 24/1/2013 tarihinde gerçekleşen Kanun değişikliğinden sonra sanıkların "kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde" sözlü savunmasını yapabileceği kuralı getirilerek tercümandan yararlanma hakkı genişletilmiş ise de aynı fıkrada, bu hizmetin kullanımı için yapılacak giderlerin devlet Hazinesince karşılanmayacağı ve bu imkânın yargılamanın sürüncemede bırakılması amacıyla kötüye kullanılamayacağı da hükme bağlanmıştır.
69. Başvuru konusu olayda başvurucunun İnfaz Hâkimliğinde devam eden yargılama sürecinde kendisini Türkçe dilinde ifade ettiği görülmektedir. Diğer yandan ana dilinde savunma yapma talebinin Mahkemece kabul gördüğü ancak başvurucunun görevlendirilecek tercüman için ücret ödemek istemediğini belirtmesi üzerine Kanun gereği talebin reddedildiği açıktır. Başvurucunun Adliyede bulunan Kürtçe bilen kişilerden tercüman olarak yararlanmak istemediğini, bizzat Mahkeme tarafından belirlenecek ücrete tabi bilirkişi tercümanlık hizmetinden ücretsiz olarak yararlanmak istediğini belirtmesi -Türkçeyi bildiği de gözönünde bulundurulduğunda- iyi niyetli bir talep olarak değerlendirilmemiştir. Bu durumda Mahkemenin dilini "anlayan" ve "konuşan" başvurucunun, başka bir dilde savunma yapabilmesi için ücretsiz olarak tercümandan yararlanma talebinin reddedilmesinin savunma hakkını kısıtlamadığı ve dolayısıyla adil yargılanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
70. Açıklanan nedenlerle tercümandan yararlanma hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
71. Başvurucu, protesto hakkını kullanarak katıldığı açlık grevi nedeniyle disiplin cezası almasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
72. Bakanlık tarafından başvurucunun ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddiası ile ilgili olarak herhargi bir beyanda bulunulmamıştır.
73. Cezaevlerinde yapılan açlık grevleri üzerine verilen disiplin cezalarının ifade hürriyetini ihlal ettiği iddialarının incelenmesinde uygulanacak ilkeler Mehmet Ayata kararında (Mehmet Ayata, B. No: 2013/2920, 7/7/2015, §§ 22-40) ortaya konulmuş, Bölümler de önlerine gelen şikâyetlerde sözü geçen ilkeleri uygulamışlardır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/750, 15/12/2015, §§ 49-69; Ergin Atabey, B. No: 2013/8777, 16/12/2015, §§ 20-38).
74. Anayasa’nın 26. maddesinde ifade özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar “söz, yazı, resim veya başka yollar” olarak ifade edilmiş ve “başka yollar” ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir (Emin Aydın [GK], B. No: 2013/2602, 23/1/2014, § 43).
75. Başvurucunun, Kürtçe eğitim ve öğretim hakkı ile İmralı'da tecritin sonlandırılması için 12 Eylül 2012'den beri kendi deyimiyle "PKK'lı tutsaklar" tarafından başlatılan açlık grevi eyleminedestek olmak için oluşmuş olan grupla hareket ederek dilekçe yazması ve yemek almaması şeklindeki eyleminin bir çeşit ifade yöntemi olduğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (Mehmet Ayata, § 24).
76. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü de Anayasa kapsamında koruma altındadır.
77. Öte yandan cezaevinde bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi cezaevinde güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilir. Ancak bu durumda dahi hükümlü ve tutukluların haklarına yönelik herhangi bir sınırlama, makul ve ölçülü olmalıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 5947/72..., 23/3/1983, §§ 99-105).
78. İnfaz hukukuna ilişkin disiplin suç ve cezaları, 5275 sayılı Kanun’un sekizinci bölümünde düzenlenmiş; uygulanacak disiplin suç ve cezalarının amacı, mahiyeti, kapsamı, sınırları ve uygulanma koşulları 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Anılan kurala göre 5275 sayılı Kanun kapsamında bir disiplin suçunun oluşabilmesi için her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna göre hükümlü hakkında Ceza İnfaz Kurumunda düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanun’da belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013).
79. 5275 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde ceza infaz kurumlarında açlık grevi yapmak fiilinin disiplin cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun’un 37. maddesi de dikkate alındığında ceza infaz kurumunda tek başına açlık grevi eylemi yapılması itiraz konusu kuralda yer alan disiplin suçunun oluşabilmesi için yeterli olmayıp bu eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir (AYM, E.2013/6, K.2013/111, 10/10/2013). Dolayısıyla somut olayda başvurucunun katıldığı "açlık grevi yapmak" eylemininceza infaz kurumlarındaki güvenliği veya disiplini bozacak nitelikte olup olmadığı incelenmelidir.
80. Başvurucu, aynı örgütle irtibatlı suçlardan tutuklu ve hükümlülerle birlikte açlık grevi yapmak eylemine katılmıştır. Başvurucunun bu eylemi Ceza İnfaz Kurumu idaresi tarafından Ceza İnfaz Kurumunun düzeni ve güvenliği açısından tehdit olarak değerlendirilmiş, düzenin ve güvenliğin bozulmasını engellemek için başvurucuya disiplin cezası vermiştir.
81. Başvurucuya verilen disiplin cezasının Ceza İnfaz Kurumunda düzenin ve güvenliğin sağlanması amacıyla demokratik toplum düzeni bakımından alınması gereken tedbirler kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir. Bu sebeple bir ifade aracı olarak açlık grevine katılan başvurucunun ifade özgürlüğünün sınırlandırılması ile Ceza İnfaz Kurumunda düzeninin sağlanması şeklindeki kamu yararı arasında makul dengenin kurulmadığı söylenemez (Mehmet Ayata, § 42).
82. Öte yandan verilen disiplin cezası, başvurucunun otuz gün süre ile haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakılmasını öngörmektedir. Bu bağlamda daha önce kesinleşmiş disiplin cezası bulunması da dikkate alınmak suretiyle uygulanma olanağı bulanan bir üst ceza olarak verilen bahse konu disiplin cezası, Ceza İnfaz Kurumunda düzenin ve disiplinin sağlanması amacını gerçekleştirmek için ölçüsüz bir müdahale değildir.
83. Açıklanan nedenlerle ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
84. Başvurucunun göndermek istediği mektupların sakıncalı olduğuna karar verilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri açıkça dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Başvurucu ve Bakanlık Görüşleri
85. Başvurucu; yazmış olduğu mektupların Cezaevi İdaresince haksız gerekçelere dayanılarak sakıncalı bulunduğunu, yazdığı yazı ve değerlendirmelerin keyfî olarak engellenmesinin üretimini olumsuz olarak etkilediğini ifade ederek haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
86. Bakanlık görüşünde AİHM'in içtihatları hatırlatılarak başvurucunun iddialarının bu kararlar doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.
87. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı cevabında başvuru dilekçesindeki ifadelerini tekrar etmiş ve mektuplarının Cezaevinin güvenliğini ilgilendirmediğini, Cezaevindeki kişileri açlık grevine teşvik edecek ifadeler içermediğini, ayrıca demokratik tepkisinin toplum tarafından sahiplenilmesini beklemenin temel bir hak olduğunu, buna ilişkin mektuplar yazmanın özel yaşamının ve topluma karşı sorumluluğunun bir gereği olduğunu belirtmiştir.
b. Genel İlkeler
88. Anayasa'nın 22. maddesi şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, karar kendiliğinden kalkar.
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."
89. Sözleşme'nin "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"1. Herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.
2. Bu hakların kullanılmasına ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, hukuka uygun olarak yapılan ve demokratik bir toplumda gerekli bulunan müdahaleler dışında, kamu makamları tarafından hiçbir müdahale yapılamaz."
90. AİHM haberleşme özgürlüğüne ilişkin şikâyetleri Sözleşme'nin 8. maddesi çerçevesinde incelemektedir. Bununla birlikte Sözleşme'nin 8. maddesine karşılık Anayasa'da tek bir madde bulunmamaktadır. Başvurucunun iddialarına esas olan haberleşme özgürlüğü Anayasa'nın 22. maddesinde düzenlenmiştir.
91. Anayasa'nın 22. maddesinde herkesin haberleşme özgürlüğüne sahip olduğu ve haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu hüküm altına alınmıştır. Sözleşme'nin 8. maddesinde de herkesin haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı, haberleşme özgürlüğünün yanı sıra içeriği ve biçimi ne olursa olsun haberleşmenin gizliliğini de güvence altına almaktadır. Haberleşme bağlamında bireylerin karşılıklı ve toplu olarak sözlü, yazılı ve görsel iletişimlerine konu olan ifadelerinin gizliliğinin sağlanması gerekir. Posta, elektronik posta, telefon, faks ve internet aracılığıyla yapılan haberleşme faaliyetlerinin haberleşme özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliği kapsamında değerlendirilmesi gerekir (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 49).
92. Kamu makamlarının, bireyin haberleşme özgürlüğüne ve haberleşmesinin gizliliğine keyfî bir şekilde müdahale etmelerinin önlenmesi, Anayasa ve Sözleşme ile sağlanan güvenceler kapsamında yer almaktadır. Haberleşmenin içeriğinin denetlenmesi, haberleşmenin gizliliğine ve dolayısıyla haberleşme özgürlüğüne yönelik ağır bir müdahale oluşturur. Bununla birlikte haberleşme özgürlüğü, mutlak nitelikte olmayıp meşru birtakım sınırlamalara tabidir. Bu kapsamdaki özel sınırlama ölçütleri, Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında ve Sözleşme'nin 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasında sayılmıştır (Mehmet Koray Eryaşa, § 50).
93. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
94. Belirtilen Anayasa hükmü, hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olup Anayasa'da yer alan bütün hak ve özgürlüklerin yasa koyucu tarafından hangi ölçütler gözönünde bulundurularak sınırlandırılabileceğini ortaya koymaktadır. Anayasa'nın bütünselliği ilkesi çerçevesinde Anayasa kurallarının bir arada ve hukukun genel kuralları gözönünde tutularak uygulanması zorunlu olduğundan belirtilen düzenlemede yer alan başta kanun ile sınırlama kaydı olmak üzere tüm güvence ölçütlerinin, Anayasa'nın 22. maddesinde yer verilen hakkın kapsamının belirlenmesinde de gözetilmesi gerektiği açıktır (Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 35).
95. AİHM kararlarına göre haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını oluşturan mevzuatın, "ulaşılabilir", yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından "öngörülebilir" olması gerekir. İkinci olarak söz konusu sınırlandırma "meşru bir amaca" dayalı olmalıdır, bunun yanı sıra müdahale demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmalıdır (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, §§ 85-90; Klass ve diğerleri/Almanya, B. No: 5029/71, 6/10/1978, §§ 42-55; Campbell/Birleşik Krallık, B. No: 13590/88, 25/3/1992, § 34).
96. Dolayısıyla haberleşme özgürlüğüne yapıldığı iddia edilen müdahalelerin incelemesinde kanunilik ve müdahaleyi haklı kılan sebeplerin var olup olmadığı her somut olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmelidir.
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
i. Müdahalenin Varlığı
97. Somut olayda başvurucunun bulunduğu İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararlarıyla başvurucunun göndermek istediği yirmi bir mektubun tamamının (bkz. §§ 19-38) örgütsel iletişim kurarak Cezaevindeki kişileri açlık grevine teşvik ettiği gerekçesiyle sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme özgürlüğüne bir müdahalede bulunulmuştur.
ii. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
98. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa'nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen öze dokunmama, Anayasa'nın ilgili maddesinde belirtilmiş olma, kanunlar tarafından öngörülme;Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyet'in gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
Kanunilik
99. Haberleşme özgürlüğüne getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekmektedir. AİHM içtihatlarında ifade edilen kanunla öngörülme kriteri, kendi içinde üç temel prensibi içermektedir. İlk olarak müdahale teşkil eden eylem mevzuatta yer alan bir düzenlemeye dayanmalıdır. İkinci olarak müdahalenin dayanağını teşkil eden düzenleme ilgili kişi açısından yeterli derecede ulaşılabilir olmalıdır. Son olarak söz konusu düzenlemenin, hitap ettiği kişiler bakımından davranışlarını ona göre yönlendirme ve belli koşullar çerçevesinde eylemler neticesinde meydana gelebilecek sonuçları öngörebilmeye olanak sağlayacak açıklıkta olması gereklidir (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, §§ 86-88).
100. Somut olayda hükümlülerin Cezaevinden yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının dayanağını oluşturan 5275 sayılı Kanun (68. maddesi) ile İnfaz Tüzüğü (91., 122. ve 123. maddeleri) Resmî Gazete'de yayımlanmış olup bu mevzuatın erişilebilir olduğuna kuşku yoktur. Anılan mevzuatta cezaevi disipliniyle ilgili hükümler cezaevinde hükümlülerin mektup, faks ve telgrafları gönderme ve alma hakkı, buna getirilen kısıtlamalar ve izlenecek usuller yeterince açık ve anlaşılabilir şekilde düzenlenmiştir. Hükümlünün mektubunun denetimi ile birlikte mektubun kısmen veya tamamen sakıncalı görülmesi hâlinde başvurulacak tedbirler ile bu yöndeki işlemlere karşı hükümlünün başvurabileceği dava yollarının da düzenlendiği, bu hâliyle ilgili düzenlemenin yeterince açık, anlaşılabilir ve öngörülebilir olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin "kanunilik" ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 38-46).
Meşru Amaç
101. Haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalelerin meşru kabul edilebilmesi için bu müdahalelerin, Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına dayanması gerekir.
102. Sözleşme'nin 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da haberleşme özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin hukuka uygun ve demokratik toplumda gerekli olması ile ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, suçun veya düzensizliğin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla yapılmış olması aranmakta olup bu şartlar altında yapılmayan müdahaleler yasaklanmıştır.
103. Anayasa'nın 22. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğine yönelik müdahalenin ikinci fıkrada belirtilen amaçlar çerçevesinde olabileceği düzenlenmiştir. Ayrıca müdahalenin ikinci fıkrada belirtilen amaçlara dayalı olarak ve hâkim kararıyla yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte üçüncü fıkrada bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kanun ile istisna tutulabileceği de belirtilmiştir. Üçüncü fıkrada belirtilen istisna, hâkim kararı alınması şartına yönelik olarak anlaşılmalı; 22. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sınırlama sebeplerinin genişletilebileceği şeklinde yorumlanmamalıdır. Temel hak ve özgürlüklerin yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabileceğini öngören Anayasa'nın 13. maddesindeki düzenleme ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gereği karşısında Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen haberleşme hürriyetine getirilebilecek sınırlama sebeplerinin anılan maddenin üçüncü fıkrasına dayanılarak kanunla genişletilmesi mümkün değildir (Ahmet Temiz, § 49).
104. Yukarıda da belirtildiği gibi cezaevlerinin Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında kalan istisnai kamu kurumu olduğu kabul edilmekle birlikte bu istisna,anılan kurumlar tarafından hâkim kararı alınması şartı aranmaksızın haberleşme hürriyetine müdahale niteliğinde işlem tesis edilebileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca bu kurumların haberleşme hürriyetine müdahale anlamındaki işlemlerinin meşru olabilmesi için mutlaka Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan sınırlandırma sebeplerine dayalı olması gerekmektedir (Ahmet Temiz, § 50).
105. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında "Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların" hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Burada belirtilen sebeplerin, Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde cezaevinde güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği söylenebilir.
106. Somut olayda başvurucunun göndermek istediği mektupların sakıncalı bulunmasına yönelik Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu kararları, örgütsel iletişim kurarak cezaevindeki kişileri açlık grevine teşvik ettiği gerekçesine dayandırılmıştır.
107. 5237 sayılı Kanun'un 298. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca hükümlü ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmeleri ya da bu yolda kendilerine talimat verilmesi suçtur.
108. Bu kapsamda başvurucunun mektuplarının İnfaz Kurumunca denetlenmesi suretiyle haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalelerin kamu düzeni, cezaevlerinde güvenliğin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıdığı ve bunun da Anayasa'nın haberleşme özgürlüğüne ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır.
Demokratik Toplum Düzeninde Gerekli Olma ve Ölçülülük
109. Başvurucu; yazmış olduğu mektupların Cezaevi İdaresince haksız gerekçelere dayanılarak sakıncalı bulunduğunu, mektuplarla hiç kimsenin açlık grevine teşvik edilmediğini, mektuplarda buna yönelik bir ifadenin olmadığını ifade ederek haberleşme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
110. Bakanlık görüşünde, AİHM kararlarında ceza infaz kurumlarında bulunan kişilerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı başına Sözleşme'nin ihlaline sebebiyet vermeyeceğinin belirtildiği ifade edilmiş; başvuruya konu mektupların gönderilmemesinin Anayasa'nın 22. maddesi ile AİHS'in 8. maddesi çerçevesinde değerlendirmesinin gerekli olduğu vurgulanmıştır.
111. AİHM içtihatlarında ifade edilen demokratik toplumda zorunluluk kavramı, müdahale teşkil eden eylemin acil bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanması ve takip edilen meşru amaç bakımından orantılı olması unsurlarını içermektedir (Silver ve diğerleri /Birleşik Krallık, § 97).
112. AİHM, haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin demokratik toplumda zorunluluk teşkil etmesine ilişkin kriteri incelediği kararlarında öncelikle ceza infaz kurumlarında bulunan kimselerin yazışmalarının belirli ölçüde kontrolünün başlı başına Sözleşme'nin ihlaline sebebiyet vermeyeceğini, ceza infaz kurumunun olağan ve makul gereksinimleri dikkate alınarak bir değerlendirmede bulunmanın gerekli olduğunu belirtmiştir (Mehmet Nuri Özen ve diğerleri/Türkiye, B. No: 15672/08..., 11/01/2011, § 51; Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, § 98).
113. AİHM, her somut olayda kamu makamlarının bu değerlendirmeyi yaparken mektup gönderme ve almanın ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ve tutukluların dış dünya ile bağlantısında en önemli araçlardan olduğunu gözönünde bulundurması gereğini belirtmektedir (Campbell/Birleşik Krallık, § 45).
114. Haberleşme özgürlüğü, mutlak nitelikte olmayıp meşru birtakım sınırlamalara tabidir. Bu özgürlüğe ilişkin olarak Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılan sınırlandırmaların Anayasa'nın 13. maddesinin güvencesinde olan demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkeleriyle bağdaşıp bağdaşmadığı konusunda bir değerlendirme yapılması gerekmektedir (Yasemin Çongar ve diğerleri, B. No: 2013/7054, 6/1/2015, §§ 57, 58).
115. Anayasa'da belirtilen demokrasi, çağdaş ve özgürlükçü bir anlayışla yorumlanmalıdır. "Demokratik toplum düzeninin gerekleri" ölçütü, Anayasa'nın 13. maddesi ile AİHS'in 8., 9., 10. ve 11. maddelerindeki paralelliği açıkça yansıtmaktadır. Bu itibarla demokratik toplum ölçütü çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik temelinde yorumlanmalıdır (Fatih Taş, B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 92).
116. Nitekim Anayasa Mahkemesinin sıklıkla vurguladığı üzere demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunup tümüyle kullanılamaz hâle getiren sınırlamalar, demokratik toplum düzeni gerekleriyle uyum içinde sayılamaz. Bu nedenle temel hak ve özgürlükler, istisnai olarak ve ancak özüne dokunulmamak koşuluyla demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde ve ancak yasayla sınırlandırılabilirler. (AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008). Başka bir ifadeyle yapılan sınırlama hak ve özgürlüğün özüne dokunarak kullanılmasını durduruyor veya aşırı derecede güçleştiriyorsa, etkisiz hâle getiriyorsa veya ölçülülük ilkesine aykırı olarak sınırlama aracı ile amacı arasındaki denge bozuluyorsa demokratik toplum düzenine aykırı olacaktır (AYM, E.2009/59, K.2011/69,28/4/2011; AYM, E.2006/142, K.2008/148, 17/4/2008; Fatih Taş, §§ 92, 93).
117. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir. Bu sebeple haberleşme özgürlüğü alanında yapılan müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 84; Fatih Taş, §§ 92, 93).
118. Müdahalenin orantılı olduğundan söz edilebilmesi için temel hakka daha az zarar verebilecek ancak aynı zamanda güdülen amacı yerine getirebilecek nitelikte olan yöntemin tercih edilmiş olması gerekmektedir (Nada/İsviçre, B. No: 10593/08, 12/9/2012, § 183).
119. Hükümlü veya tutuklular, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak "bir mahkûmiyet kararına bağlı olarak tutma" biçiminde değerlendirilebilecek kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı dışında (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına genel olarak sahiptirler (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Hirst/Birleşik Krallık (No. 2), B. No: 74025/01, 6/10/2005, § 69). Bununla birlikte cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi cezaevinde güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35).
120. Ceza infaz kurumlarına gelen veya bu kurumlardan gönderilen yazışmalara yapılan müdahalelere gerekçe olarak gösterilebilecek yukarıda belirtilen makul nedenlerin somut olayın tüm koşulları çerçevesi dâhilinde objektif bir gözlemciyi haberleşme hakkının kötüye kullanıldığına ikna edebilecek nitelikte olaya özgü olgu ve bilgilerle gerekçelendirilmesi gerekmektedir (Campbell/Birleşik Krallık, § 48). Bunun yanı sıra yapılacak değerlendirmede hükümlüler hakkında uygulanan infaz rejiminin ve mahkûmiyet sebeplerinin de dikkate alınması gerekmektedir (Silver ve diğerleri/Birleşik Krallık, §§ 98, 102; Atilla ve diğerleri/Türkiye (k.k.),B. No: 18139/07, 11/5/2010).
121. Bu bağlamda başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin temel ekseni, müdahaleye neden olan derece mahkemelerinin kararlarında dayandıkları gerekçelerin haberleşme özgürlüğünü kısıtlama bakımından "demokratik bir toplumda gerekli" ve "ölçülülük ilkesi"ne uygun olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır(Sebahat Tuncel, § 87).
122. Başvurucunun yazmış olduğu faksların içerikleri çok büyük oranda birbirinin benzeri olup genel olarak aynı ifadelere yer verildiği görülmektedir. "Silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan mahkûm olan başvurucu, İnfaz Kurumunda bulunduğu esnada başka infaz kurumlarında bulunan arkadaşlarına eş zamanlı olarak göndermek istediği birer sayfadan oluşan mektuplarda, Malatya Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu/hükümlüler tarafından başlatılan açlık grevinin sona erdiğini ancak eylemi yapanların başka cezaevlerine sevk edildiklerini, Türkiye'nin Suriye sınırında örülen duvarı ve diğer bazı hususları protesto etmek amacıyla üç günlük açlık grevine (ag) başlayacaklarını, ölüm orucu (öo) gazileri ile sağlık sorunu olanların ise greve iştirak etmemekle birlikte eylemi destekleyen dilekçeler yazacaklarını ifade etmiş ve aynı örgüt mensubu olduğu anlaşılan bazı arkadaşlarıyla ilgili gelişmelerden bahsetmiştir.
123. Fakslarda geçen isimlerin bulunduğu grubun dışından biri tarafından okunması hâlinde rahatlıkla anlaşılamayacak şekilde kapalı bir dille çeşitli kısaltmalar kullanan başvurucunun anlatımlarda geçen "ag" kısaltmasının açlık grevi; "öo" kısaltmasının ölüm orucu, "yş" ifadesinin yoldaş olduğu anlaşılmaktadır. İnfaz Kurumu, fakslarda başvurucunun "örgütsel iletişim kurarak cezaevindeki kişileri açlık grevine teşvik ettiği" gerekçesine istinaden faksların sakıncalı olduğuna karar vermiş; yapılan itiraz üzerine İnfaz Hâkimliğince de "mektubun örgütsel haberleşmeye imkan sağlayabilecek nitelikte bulunduğu sonucuna varıldığı" gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.
124. 5237 sayılı Kanun'un 298. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca hükümlü ve tutukluların açlık grevine veya ölüm orucuna teşvik veya ikna edilmeleri ya da bu yolda kendilerine talimat verilmesi suçtur. 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan mektup, faks ve telgrafların hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir.
125. Başvurucunun, başvuru konusu olaydan bir yıl önce "terör örgütüne destek vermek amacıyla açlık grevine girmeleri gerektiğini ve bunun diğer cezaevlerinde kalan kendi örgüt elemanları içerisinde sıraya koyarak yapmaları konusunda planlama yaptığı, bu şekilde örgüt elemanlarını eylem yapmaya teşvik ettiği" gerekçesiyle göndermek istediği mektupların Cezaevi idaresince ilgililerine gönderilmediği, söz konusu durumun 2015/9192 No.lu bireysel başvuruya konu edildiği, Mahkememiz tarafından yapılan incelemedebaşvurucunun haberleşme özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verildiği görülmektedir.
126. Açlık grevi yapma eylemi ile ilgili bilgi ve haberlerin tutuklu/hükümlüler arasındaki iletişime konu olmasına infaz kurumlarınca temkinle yaklaşılması ve bu haberleşmenin daha sıkı denetime tabi tutulması kurumların asayiş ve güvenliğini sağlamaya yönelik kabul edilebilir mahiyettedir. Zira eylem yapan veya ileride yapması muhtemel hükümlü/tutuklular arasındaki eyleme yönelik iletişimin, söz konusu eylemleri yaygınlaştırabileceği veya var olanların süresini uzatabileceği öngörülebilir bir olgudur (Veysel Kaplan, B. No: 2015/9192, 2/12/2015, §§70, 71).
127. Başvurucunun başvuruya konu fakslardaki ifadelerinden, açıkça açlık grevine teşvik ya da çağrısının olmadığı, bununla birlikte tarihini ve süresini belirterek açlık grevi yapacaklarının haberini verdiği görülmektedir. Bu anlatım tarzının, başvurucunun yalnızca kendisiyle ilgili bir haberi paylaşmasından mı ibaret olduğu yoksa daha önceki müeyyide (bkz. § 68) nedeniyleüstü örtülü şekilde aynı amaca ulaşmak için kullanılmış bir yöntem mi olduğu hususu somut olayın koşullarında değerlendirilmesi gereken bir husustur.
128. Başvuru konusu olayda yasa dışı silahlı örgüt üyeliği nedeniyle hükümlü olan başvurucunun "genel olarak" yapmayı planladıkları açlık grevi tarihinin (19 Kasım) yalnızca birkaç gün öncesinden başlayarak (Faksların 17'si 13-14 Kasım; 2'si 18 Kasım ve 2'si de 19 Kasım tarihlidir.) yine hükümlü/tutuklu olan bazı kişilere kapalı ifade ve kısaltmalar kullanarak açlık grevi yapacakları grevin tarihini, süresini, gerekçesini ve sağlık durumu uygun olmayanların izleyeceği tutum gibi bazı ayrıntıları da belirtmek suretiyle bildirmek istediği ancak İnfaz Kurumunca faksların ilgililerine gönderilmemesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
129. Başvuruya konu fakslarda başvurucu tarafından "Bu nedenlerden dolayı bütün hapishanelerde mkp tutsakları olarak 19/11/2013 tarihinde üç (3) günlük Açlık Grevi'ne başlıyoruz.", "Sürece ilişkin daha erken yapılacaktı ama sizin Ag gecikmesine neden oldu. Zira sizin orasının nasıl ilerleyeceği belli değildi.", "Siz önden gittiniz ag'ye, biz de arkadan geliyoruz.", "Siz antreman yaptınız Ag mevzusunda. Biz de büyütelim artık.", "Kurumsal duruş bazen hatta çoğunlukla daha ikna edici olur. Bu nedenle yazışma bu aşamada ihtiyaç değil... Daha ileri süreçte duruma bakılır artık.","Bizim açımızdan sessiz kalmak olmaz.", "Sizin orayla düzenli ilişki kurmanız lazımdır. Bir şeyden haberi yok.", "Biz de genel bir duruşla böyle ilerleyelim dedik.", "Genel bir duruşla halkımızı müc.., duyarlılığa çağırıyoruz. Fşt politikayı kınıyoruz. Sizin yaptığınız gibi bizde arkanızdan geliyoruz." gibi belirli bir gruba aidiyet fikri ve hissiyatını vurgulayan ve bu aidiyetin gereği olan durum ve eylemlerin önemine dikkat çekilen bazıifadeler bulunmaktadır.
130. Anılan ifadeler ile haberleşmenin ülkenin değişik yerlerindeki yirmiye yakın infaz kurumunda bulunan kişiler arasında gerçekleşmesinin istendiği, başvurucunun daha önce de örgüt elemanlarını açlık grevi eylemine teşvik ettiği gerekçesiyle benzeri bir yöntemle göndermek istediği mektuplarına idarece el konduğu ve gönderme yöntemi olarak normal posta yerine çok daha hızlı ulaşım imkânı sağlayan faksın tercih edildiği hususları bir arada gözetildiğinde haberleşmenin örgütsel gayeli olabileceği kanaatine varılarak kamu düzeni, cezaevinde disiplinin ve güvenliğin sağlanması, suçun önlenmesi amaçlarıyla İnfaz Kurumunca mektupların gönderilmemesi şeklinde tedbir alınması makul görülmüştür. (Atilla ve diğerleri/Türkiye).
131. Buna göre başvurucunun haberleşme özgürlüğüne yönelik kısıtlamanın, Anayasa'nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli olan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğu düşünülemez. Bununla birlikte fakslarda geçen açlık grevine ilişkin kısımların faksların çok önemli bir kısmını oluşturduğu dikkate alındığında Tüzük'ün 123. maddesi uyarınca bu ifadelerin okunamaz hâle getirilerek bahse konu mektupların gönderilmesinin bir anlamı olmayacağı değerlendirilmiştir.
132. Sonuç olarak İnfaz Kurumunun ve İnfaz Hâkimliğinin gerekçeleri dikkate alındığında başvurucunun haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında demokratik toplumda kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli olan demokratik toplum düzenin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğu söylenemez.
133. Açıklanan nedenlerle söz konusu fakslar bakımından getirilen kısıtlamanın bir ihlal içermediği anlaşıldığından Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Geçici olarak muaf tutulan 206,10 TL harçtan ibaret yargılama giderinin, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 30/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.