TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞABAN DAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/2891)
|
|
Karar Tarihi: 16/2/2017
|
R.G. Tarih ve Sayı: 17/3/2017-30010
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Aydın ŞİMŞEK
|
Başvurucu
|
:
|
Şaban DAL
|
Vekili
|
:
|
Av. İbrahim
KIRIKCI
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/2/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 25/5/1998 tarihli kararı ile
başvurucunun ırza geçmek suçundan 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk
Ceza Kanunu'nun 414. maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay (ağır) hapis ve alıkoyma
suçundan aynı Kanun'un 430. maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay (ağır) hapis olmak
üzere toplam 14 yıl 12 ay (ağır) hapis cezası ile cezalandırılmasına karar
verilmiştir. Bu karar 9/6/1999 tarihinde kesinleşmiştir.
8. Başvurucu, anılan mahkûmiyet kararının infazı kapsamında
Muğla Ağır Ceza Mahkemesinin 26/9/2003 tarihli kararı ile 6/10/2003 tarihinde
koşullu olarak salıverilmiştir. Başvurucunun hak ederek tahliye tarihi
29/9/2015'tir.
9. Gölyaka Asliye Ceza Mahkemesinin 17/7/2008 tarihli kararı ile
başvurucunun 31/10/2007 tarihinde işlediği çocuğun basit cinsel istismarı
suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş,
anılan karar 15/11/2012 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkeme, hükümle birlikte
Şırnak Ağır Ceza Mahkemesinin 25/5/1998 tarihli kararına ilişkin olarak koşullu
salıverme sonrası hak ederek tahliye tarihi dolmadan suç işlenmesi nedeniyle
gereği için yazı yazılmasına karar vermiştir.
10. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı 1/2/2013 tarihinde, Şırnak
Ağır Ceza Mahkemesinden başvurucu hakkında verilen koşullu salıverme kararının
geri alınmasını talep etmiştir. Mahkemenin 7/2/2013 tarihli kararı ile başvurucunun
hak ederek tahliye tarihi dolmadan yeni bir suç işlediği belirtilerek başvurucu
hakkında verilen koşullu salıverme kararının geri alınmasına ve sonraki suçun
işlendiği tarihten (31/10/2007) hak ederek tahliye tarihine kadar (29/9/2015)
olan ceza süresinin aynen çektirilmesine karar verilmiştir.
11. Başvurucu 25/11/2013 tarihinde, daha ağır bir suç
işlenmemesi, dolayısıyla koşullu salıvermenin geri alınması kararının hukuka
aykırı olduğunu, kanun gereği cezasından on yıllık sürenin mahsup edilmesi gerektiğini
belirterek karara itiraz etmiştir. Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin 6/1/2013(4)
tarihli kararı ile "kararda bir
isabetsizlik görülmediği" gerekçesiyle itirazın kesin olarak
reddine karar verilmiştir.
12. Başvurucu, anılan kararı 29/1/2014 tarihinde öğrendiğini
bildirmiştir.
13. Başvurucu 26/2/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun Metinleri
14. 21/12/2010 tarihli ve 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine
Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların
Ertelenmesine Dair Kanun'un 1. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen
suçlar nedeniyle;
...
2. (Yeniden düzenleme: 21/5/2002-4758/1 md.) Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların veya
şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenlerin ya da aldıkları ceza
herhangi bir nedenle şahsî hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin tâbi
oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıl
indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza
üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından
dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezaların toplamı
üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.
Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri
gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi
dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri
olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını
çektikten sonra şartla salıverilirler.
...
4. (Yeniden düzenleme: 21/5/2002-4758/1 md.) 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenmiş ve ilgili kanun
maddesinde öngörülen şahsî hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırı on yılı
geçmeyen suçlardan dolayı haklarında henüz takibata geçilmemiş veya hazırlık
soruşturmasına girişilmiş olmakla beraber dava açılmamış veya son soruşturma
aşamasına geçilmiş olmakla beraber henüz hüküm verilmemiş veya verilen hüküm
kesinleşmemiş ise, davanın açılması veya kesin hükme bağlanması ertelenir;
varsa tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verilir. Bu suçlarla ilgili dosya
ve deliller, her bir suçun dava zamanaşımı süresinin sonuna kadar muhafaza
edilir.
Erteleme konusu suçun dava zamanaşımı süresi
içinde bu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsî hürriyeti bağlayıcı cezayı
gerektiren bir suç işlendiğinde, erteleme konusu suçtan dolayı da dava açılır
veya daha önce açılmış bulunan davaya devam edilerek hüküm verilir. Bu süre,
erteleme konusu suç ile aynı cins veya daha ağır şahsî hürriyeti bağlayıcı
cezayı gerektiren bir suç işlenmeksizin geçirildiğinde, ertelemeden yararlanan
hakkında kamu davası açılmaz; açılmış olan davanın ortadan kaldırılmasına karar
verilir.
...
5. Ancak;
a) Türk Ceza Kanununun 125 ilâ 157, 161, 162,
168, 171, 172, 188, 191, 192, 202, 205, 208, 209, 211 ilâ 214, 216 ilâ 219,
240, 243, 264, 298, 301 ilâ 303, 305 inci maddelerinde, 312 nci
maddenin ikinci fıkrasında, 313 üncü maddesinde, 314 üncü maddesinin birinci
fıkrasında, 339 ilâ 349, 366, 367, 383, 394, 403 ilâ 408, 414 ilâ 418 ve 503
ilâ 506 ncı maddelerinde,
...
yer alan suçları işleyenler hakkında bu madde
hükümleri uygulanmaz."
15. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Koşullu
salıverilme" kenar başlıklı 107. maddesinin ilgili bölümleri
şöyledir:
(1) Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek
için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak geçirmesi gerekir.
(2) ... diğer süreli hapis cezalarına mahkûm
edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde,
koşullu salıverilmeden yararlanabilirler.
...
(11) Bir hükümlünün koşullu salıverilmesi
hakkında ceza infaz kurumu idaresi tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, hükmü
veren mahkemeye; hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı
derecedeki mahkemeye verilir.
Mahkeme, bu raporu uygun bulursa hükümlünün
koşullu salıverilmesine dosya üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu uygun
bulmadığı takdirde gerekçesini kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz
yoluna gidilebilir.
(12) Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim
süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine
yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi
hâlinde koşullu salıverilme kararı geri alınır.
(13) Koşullu salıverilme kararının geri
alınması hâlinde hükümlünün;
a) Sonraki suçu işlediği tarihten itibaren
kalan cezasının aynen,
...
Ceza infaz kurumunda çektirilmesine karar
verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün
infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.
(14) Denetim süresi yükümlülüklere uygun ve
iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
(15) Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına;
a) Hükümlü geri kalan süre içinde işlediği
kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilirse, hükmü veren ilk
derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi tarafından,
...
Dosya üzerinden karar verilir. Bu kararlara
karşı itiraz yolu açıktır.
..."
16. 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Şartla salıverilmiş olan hükümlü, geri
kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi hürriyeti
bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları yerine getirmez ise,
şartla salıverilme kararı geri alınır. Bu takdirde suçun işlendiği tarihten
sonraki kısım hükümlünün ceza süresine mahsup edilmeyerek aynen çektirilir ve
şartla salıverilmeye esas teşkil eden hükmün infazı ile ilgili olarak bir daha
şartla salıverilmeden yararlanamaz."
2. Yargıtay Kararları
17. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16/3/2010 tarihli ve E.2010/212,
K.2010/1559 sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
Sinop Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.12.2001
tarihli ... kararıyla 4616 sayılı ... Kanun'un 1/2-7. maddesi gereğince
08.12.2001 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verilen
hükümlünün, bihakkın tahliye tarihi olan 07/04/2022 tarihinden önce 22.06.2003
tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinden, hükümlünün koşullu salıverilme
kararının geri alınmasına ve 22/06/2003 tarihi ile 07/04/2022 tarihi arasındaki
sürenin aynen çektirilmesine karar verilmesi gerekirken,yazılı
şekilde verilen karara karşı itirazın kübulü yerine
reddine dair Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/08/2009 tarihli ... kararı
yasaya aykırı[dır.]"
18. Aynı Dairenin 16/6/2010 tarihli ve E.2010/3288, K.2010/4502
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
4616 sayılı Yasanın 4758 sayılı Yasayla
değişik 1. maddesinin 2. bendi uyarınca, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri
gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi
dolmuş olanların, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın, toplam cezaları (içtimalı) on yıldan çok olanlar kalan cezalarını çektikten
sonra koşullu salıverilirler hükmüne yer vermiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05/02/2002
tarihli ve 2002/6-42-156 sayılı kararında da açıklandığı gibi, koşullu
salıverilmeye esas alınan ilk suçun ve gerekse koşullu salıverilmenin geri
alınmasına neden olan ikinci suçun, süre ve diğer koşulları yönünden 4616
sayılı Yasanın kapsamında bulunması halinde:
a)Koşullu salıverilme kararının geri alınması
ile aynen infazına karar verilen ilk suçun cezasının tümüyle;
b)Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına neden olan ikinci suç için 647 sayılı Yasanın 19 ve ek 2. maddeleri
uygulanarak belirlenecek infazı gereken sürenin;
Toplamı üzerinden 4616 sayılı Yasanın 4758
sayılı Yasa ile değişik hükümleri uyarınca yapılan on yıllık sürenin
indirilmesinden sonra kalan sürenin çektirilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamanın ışığında dosya kapsamına göre;
hükümlünün durumu değerlendirildiğinden;
... hükümlünün koşullu salıverilmesinin 5275
sayılı ...Kanun’un 107. maddesi uyarınca koşullu salıverilmesinin geri
alınmasına neden olan; ikinci suçun 19/11/2009 tarihinde işlenmiş olduğundan ve
suç tarihi itibariyle 4616 sayılı Yasa kapsamı dışında kaldığından, anılan
hükümlünün cezasından toplam 10 yıllık indirim yapılmasına da imkan
bulunmamaktadır.
..."
19. Aynı Dairenin 28/2/2013 tarihli ve E.2012/6224, K.2013/1575
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 1.
fıkrasının 4. bendinin 2 nolu parağrafının
infaz aşamasında verilen koşullu salıverilme kararının geri alınması ile ilgili
olarak uygulanma olanağı bulunmamaktadır.Bu hüküm
devam edendavalardaverilen 'davanın kesin hükme
bağlanmasının ertelenmesi' kararının kaldırılmasına ilişkindir. İnfaz
aşamasında koşullu salıverilmeden sonra koşullu salıverilmenin geri alınma
şartlarını gösteren bir hüküm 4616 sayılı Yasada yer almamaktadır.
Somut durumda koşullu salıverilmenin geri
alınmasının şartlarını gösteren hükümler 765 sayılı TCK.nun
17 ve 5275 sayılı CGTİHK.nun 107. maddeleridir. Her
iki maddede de koşullu salıverilen hükümlünün denetim süresi içerisinde hapis
cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi durumunda koşullu salıverilme
kararının geri alınacağı ve ikinci suçu işlediği tarih ile ilk suç açısından
bihakkın tahliye tarihi arasındaki sürenin aynen infaz edileceği
belirtilmektedir. Bu durum karşısında denetim süresi içerisinde işlenen suçun
koşullu salıverilme kararı verilen suç ile aynı cins olması gerekmemektedir.
Denetim süresi içerisinde işlenen ikinci suçun kasıtlı bir suç olması, bu suçun
hapis cezasını gerektiren bir suç olması ve bu suç nedeniyle hapis cezası
verilmiş olması yeterlidir.
..."
20. Aynı Dairenin 30/9/2013 tarihli ve E.2013/3295, K.2013/5297
sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"...
Gerek 22/12/2000 günlü resmi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren 4616 sayılı ... Kanun ile gerekse bu yasanın bazı
maddelerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali üzerine aynı tarihte yeniden
düzenlenerek 28 Mayıs 2002 günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve
daha lehe olan 4758 sayılı ... Kanun'a göre;
...
... düzenlemedeki –aynı cins suç- kavramını 765
sayılı TCK. nun da yer alan kabahat ve cürüm
şeklindeki suç ayrımına göre anlamak gerekir. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe
giren 5237 sayılı TCK.nun da kabahat ve cürüm ayırımı
kaldırılmış, ağır hapis, hapis ve hafif hapis şeklindeki düzenlemeye son verilerek,
süresi ne olursa olsun tüm hürriyeti bağlayıcı cezalar- hapis- olarak
nitelendirilmiştir.
Nitekim Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 107/12. maddesinde 'koşulu salıverilen hükümlünün, denetim
süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi…' şeklindeki
düzenlemede konu açıklığa kavuşturulmuştur.
Sonuçta, bihakkın tahliye süresi içinde
işlenen ikinci suçun para cezası gerektiren suç dışında hapis cezasını
gerektiren kasıtlı bir suç olması, birinci suçtan dolayı verilen koşulu
salıverilme kararının geri alınmasını gerektirecektir.
..."
B. Uluslararası Hukuk
1. Sözleşme Metinleri
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özgürlük ve güvenlik hakkı" kenar
başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına
sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun
olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından
verilmiş mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;
..."
2. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin İçtihadı
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre kanun gereği
yetkilendirilmiş, yürütme organı ve taraflardan bağımsız ve yeterli güvencelere
sahip yargısal organ olarak Mahkemece verilen ve özgürlükten mahrumiyete yol
açan her türlü mahkûmiyet kararı, Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (a) bendi kapsamına girmektedir (Engel
ve diğerleri/Hollanda, B. No: 5100/71, 5101/71, 5102/71, 5354/72,
5370/72, 8/6/1976, § 68). Anılan bentte yer alan "sonra" ifadesi, tutmanın sadece zaman
bakımından mahkûmiyetin ardından gelmesi anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda
tutma, mahkûmiyetin bir sonucu olmalı; mahkûmiyetin ardından ve mahkûmiyete
bağlı olarak veya mahkûmiyet sebebiyle gerçekleşmelidir (Weeks/Birleşik Krallık, B. No: 9787/82, 2/3/1987, § 42). Kısacası
mahkûmiyet kararı ile söz konusu özgürlükten yoksun bırakma arasında yeterli
bir nedensellik ilişkisi bulunmalıdır (Monnell ve Morris / Birleşik Krallık, B. No: 9562/81, 9818/82,
2/3/1987, § 40).
23. AİHM, Sözleşme'nin 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendinin, bir mahkûmun af yasasından ya da erkenden şartlı tahliye veya kesin
tahliye durumlarından yararlanmasını güvence altına almadığını belirtmektedir (Alican Demir/Türkiye, B. No: 41444/09,
25/2/2014, § 89). Ancak yetkili makamların, bu tür bir tedbirden faydalanmak
için kanunda belirtilen koşulları yerine getiren herkese, herhangi bir takdir
yetkileri bulunmadan bu tedbiri uygulamakla yükümlü olmaları hâlinde durum
farklı olacaktır (Del Rio Prada/İspanya [BD], B. No: 42750/09, 21/10/2013,
§ 126).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 16/2/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu, mahkûmiyetine karar verilen 765 sayılı mülga
Kanun'un 430. maddesi kapsamındaki suçun 4616 sayılı Kanun kapsamında olması
nedeniyle bu suçtan verilen cezanın tamamen ertelendiğini, hakkında yalnızca
765 sayılı mülga Kanun'un 414. maddesi kapsamındaki suç dolayısıyla koşullu
salıverme uygulandığını, buna göre koşullu salıverme ve erteleme hükümlerinin
de her bir suç için ayrı olarak uygulanması gerektiğini, her iki suçtan verilen
koşullu salıvermenin geri alınmasının 4616 sayılı Kanun'a göre hukuka aykırı
olduğunu belirterek Anayasa'nın 19., 36., 38. ve 40. maddeleri ile tanınan
temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş; hak ihlali tespiti
ile birlikte yeniden yargılama kararı verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa'nın 19. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı
cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; ... halleri dışında
kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun iddialarının özü,
koşullu salıvermenin geri alınması kararının hukuki bir dayanağının
bulunmadığına ve dolayısıyla hukuka aykırı olarak hürriyetinden yoksun
bırakıldığına ilişkin olduğundan başvurunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
kapsamında incelenmesi gerekir.
28. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında herkesin kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak konulduktan sonra
ikinci ve üçüncü fıkralarında şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla
kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak
sayılmıştır. Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kısıtlanması
ancak Anayasa'nın anılan maddesi kapsamında belirlenen durumlardan herhangi birinin
varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Murat
Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
29. Kişilerin fiziksel hürriyetlerini güvence altına alan
Anayasa'nın 19. maddesinin, kişi hürriyetinin kısıtlanmasına imkân tanıdığı
durumlardan biri de maddenin ikinci fıkrasında "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik
tedbirlerinin yerine getirilmesi" olarak belirlenmiştir. Bu
nedenle yargı organlarınca verilecek mahkûmiyet kararları kapsamında hapis
cezasının veya güvenlik tedbirlerinin infaz edilmesi kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkını ihlal etmez (Tahir Canan
(2), B. No: 2013/839, 5/11/2014, § 33).
30. Mahkemelerce verilmiş mahkûmiyet kararlarının yerine
getirilmesi dolayısıyla ortaya çıkan özgürlükten yoksun bırakma hâlleri, Anayasa'nın
19. maddesinin ikinci fıkrası kapsamına dâhil ise de anılan kural, mahkûmiyet
kararının değil tutmanın hukuka uygun olmasını güvence altına almaktadır.
Dolayısıyla bu güvence kapsamında, kişi hakkında hükmedilen hapis cezasının
yerindeliği veya orantılılığı incelemeye tabi tutulamaz (Günay Okan, B. No: 2013/8114, 17/9/2014, §
18).
31. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen
"mahkemelerce verilmiş hürriyeti
kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" ile bağlantılı bir ihlal iddiası söz
konusu ise Anayasa Mahkemesinin görevi kişinin hürriyetten yoksun
bırakılmasının kısmen ya da tamamen bu koşullarda gerçekleşip gerçekleşmediğini
tespit etmekle sınırlıdır. Bir kimse Anayasa'da yer alan diğer sebepler
(yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi) dışında ancak "mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların
ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi" kapsamında
hürriyetinden yoksun bırakılabilir. Eğer tutmanın kısmen veya tamamen bu
koşulları taşımadığı tespit edilirse bu durumun meşru bir amacının olduğundan
veya ölçülü olduğundan söz edilemez, doğrudan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı
ihlal edilmiş olur.
32. Bir mahkûmiyet kararının infazına ilişkin olarak Anayasa'nın
19. maddesi açık bir hüküm içermemektedir. Bununla birlikte Anayasa'nın 19.
maddesinin amacı kişileri keyfî bir şekilde hürriyetten yoksun bırakılmaya
karşı korumak olup maddede öngörülen istisnai hâllerde kişi hürriyetine
getirilecek sınırlamaların da maddenin amacına uygun olması gerekir (Abdullah Ünal, B. No: 2012/1094, 7/3/2014,
§ 38). Bir kimsenin "mahkemelerce
verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine
getirilmesi" kapsamında
hürriyetinden yoksun bırakıldığının söylenebilmesi için her şeyden önce
hürriyeti kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirinin bir mahkeme tarafından
verilmesi gereklir. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir
askere, üstü tarafından verilen oda hapsi cezasının "yetkili bir
mahkeme" tarafından verilmediğini belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin
ikinci fıkrasının ihlal edildiğine karar vermiştir (Hasan Baki Gülcan, B. No:2013/760, 12/3/2015, §§ 36-50).
İkinci olarak yerine getirilecek kararın hürriyeti kısıtlayıcı ceza veya
güvenlik tedbirlerine ilişkin olması gerekir. Ceza veya güvenlik tedbiri
içermeyen bir karara dayanılarak bir kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılması
mümkün değildir. Son olarak hürriyetten yoksun bırakılmanın mahkemece verilen
hürriyeti kısıtlayıcı ceza veya güvenlik tedbirinin kapsamını aşmaması gerekir.
33. Bu itibarla hükümlülerin ceza infaz kurumlarında kalacağı
süreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen durumların Anayasa'nın 19.
maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği Anayasa Mahkemesince kabul edilmiştir (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711,
23/7/2014, § 26; Günay Okan,§
13). Koşullu salıverme ve koşullu salıvermenin geri alınmasına ilişkin kurallar
gereği cezaevinde kalınması gereken süre, hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine
getirilmesinin kapsamına dâhildir.
34. Mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının
infazının sağlanması ve bu bağlamda ceza infaz kurumunda tutulma süresi
bakımından ceza mahkemesinin kararına uygun hareket edilmesi kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının korunması açısından zorunludur. Dolayısıyla hükümlülerin
ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin, mahkûmiyet kararına ve ilgili
mevzuata uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının birinci
cümlesi kapsamında güvence altına alınmıştır (İbrahim
Uysal, § 32). Bununla birlikte Anayasa'da yer alan hak ve
özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki
kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dair hususlar bireysel
başvuru incelemesinde ele alınamaz (Abdullah
Ünal, § 39). 4616 sayılı Kanun'un koşullu salıvermeye, 5275 sayılı
Kanun'un koşullu salıvermenin geri alınmasına ilişkin hükümlerinin nasıl
uygulanacağı ve bu itibarla hukuk kurallarının yorumu ile somut olaylara
uygulanması derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır.
35. Koşullu salıverilme cezanın çektirilmesinin
kişiselleştirilmesi, başka bir deyişle cezaevindeki tutum ve davranışlarıyla
(iyi hâliyle) topluma uyum sağlayabileceği izlenimini veren hükümlünün şarta
bağlı olarak ödüllendirilmesidir. Suçlunun kendisine verilen cezadan daha kısa
bir sürede uslanması, eyleminden pişmanlık duyması ve bunu iyi davranışıyla
kanıtlaması durumunda cezaevinde daha fazla kalması gereksiz olabilir. Bu
durumda koşullu salıverilme, infaz sistemindeki en etkili araçtır. Koşullu
salıverilmenin en önemli ögeleri, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması,
hükümlünün bu süre içinde iyi hâl göstermesi, koşullu salıverildikten sonra
gözetim altında kalması ve koşullu salıverilmenin gereklerine uyulmaması
durumunda koşullu salıverilme kararının geri alınabilmesidir (Günay Okan, § 20; AYM, E.2001/4,
K.2001/332, 18/7/2001).
36. Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrası bir hükümlünün
koşullu salıvermeden otomatik olarak yararlandırılmasını güvence altına
almamaktadır. Ancak koşullu salıvermeden yararlanmak için Kanun'da öngörülen
tüm şartları taşıyan hükümlüler bakımından ilgili yargı organlarının takdir
yetkisinin bulunmadığı (belli bir sürenin çekilmiş olduğu) durumlarda koşullu
salıverme hükümlerinin uygulanmaması, kişilerin keyfî olarak hürriyetlerinden
yoksun bırakılmalarını yasaklayan Anayasa'nın 19. maddesi ile bağdaşmayacaktır
(Konuya ilişkin AİHM'in yaklaşımı bakımından bkz. §
23).
37. Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle
kişinin yeniden hapsedilmesi durumunda infazına karar verilen ceza ile önceki
mahkûmiyeti arasındaki nedensellik bağının kesilmemiş olması gerekir (Benzer
yöndeki AİHM değerlendirmesi için bkz. § 22). Buradaki tutma, koşullu olarak
salıverilen cezanın infazı kapsamında olmalıdır. Koşullu salıverilme kararının
geri alınması kararı, koşullu salıvermeye ilişkin kanunda ya da mahkeme
kararında belirtilen amaç ile bağlantılı olmayan bir sebebe ya da bununla
ilgili olmayan bir değerlendirmeye dayanmamalıdır.
38. Koşullu salıverilmeye ilişkin hükümlerin yer aldığı kanun
maddelerine göre koşullu salıverilen hükümlünün denetim süresinde hapis
cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen
yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde koşullu
salıverilme kararı geri alınır. Koşullu salıverilme kararının geri alınması
hâlinde hükümlünün sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye
tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilir. Koşullu
salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı hükmün infazı ile ilgili bir
daha koşullu salıverilme kararı verilemez. Buna karşılık hükümlünün denetim
süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlli olarak geçirmesi hâlinde ceza infaz
edilmiş sayılır (Günay Okan, §
25).
39. 4616 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca koşullu salıverme
kararının verilmesi için hükümlünün iyi hâlli olması şartı aranmamıştır. Buna
göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra
ceza süresi dolmuş olanlar, iyi hâlli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve
istemleri olmaksızın derhâl; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar, kalan
cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler. Anılan Kanun'da koşullu
salıvermenin geri alınmasına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu bakımdan
4616 sayılı Kanun uyarınca koşullu olarak salıverilen hükümlüler hakkında da
koşullu salıvermenin geri alınması müessesinin uygulanması genel hükümlere göre
tabidir.
40. Dolayısıyla 4616 sayılı Kanun hükümleri uyarınca koşullu
salıverilen hükümlüler yönünden de denetim süresince hapis cezasını gerektiren
kasıtlı bir suç işlenmesi hâlinde 765 sayılı mülga Kanun'un 17. maddesinin
birinci fıkrası ve/veya 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (12) numaralı
fıkrası uyarınca koşullu salıverme kararı geri alınacaktır. Yargıtay
uygulamasında da belirtildiği üzere bu suçun koşullu salıverilen suç ile aynı
cins veya daha ağır hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olup
olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Sonradan denetim süresi içinde işlenilen suçun kasıtlı bir suç olması, bu suçun yaptırım
olarak da hapis cezasını gerektirmesi ve hapis cezası verilmiş olması koşullu
salıvermenin geri alınması için yeterlidir (bkz. § 19).
41. Öte yandan Yargıtay, 4616 sayılı Kanun'un devam eden
davalarda verilen "davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi" kararının
kaldırılmasına ilişkin olarak getirdiği dava zamanaşımı süresi içinde işlenilen suçun aynı cins veya daha ağır hürriyeti
bağlayıcı cezayı gerektiren bir suç olması koşulunu, 765 sayılı Kanun'da yer
alan kabahat ve cürüm ayrımı olarak anlamak gerektiğine işaret etmektedir.
Yargıtay kararında da belirtildiği üzere 5237 saylı Kanun'da kabahat ve cürüm
ayırımı kaldırılmış; ağır hapis, hapis ve hafif hapis şeklindeki düzenlemeye
son verilerek süresi ne olursa olsun tüm hürriyeti bağlayıcı cezalar "hapis"
olarak nitelendirilmiştir (bkz. § 20).
42. Somut olayda ırza geçme suçundan 7 yıl 6 ay ve alıkoyma
suçundan 7 yıl 6 ay olmak üzere toplam 14 yıl 12 ay (ağır) hapis cezasına
mahkûm edilen başvurucu, anılan cezanın infazı kapsamında 4616 sayılı Kanun
hükümleri uygulanarak 6/10/2003 tarihinde koşullu olarak salıverilmiştir.
Başvurucun, hak ederek tahliye tarihinden (29/9/2015) önce denetim süresi
içinde 31/10/2007 tarihinde kasıtlı bir suç (çocuğun basit cinsel istismarı)
işlemesi nedeniyle hakkındaki koşullu salıvermenin geri alınmasına karar
verilmiştir.
43. Başvurucunun koşullu olarak salıverildiği tarihte yürürlükte
bulunan 765 sayılı Kanun'un 17. maddesinde ve koşullu salıvermenin geri
alınması kararına dayanak olan suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulanan 5275
sayılı Kanun'un 107. maddesinde, koşullu olarak tahliyesine karar verilen
hükümlülerin hak ederek tahliye tarihine kadar hapis cezası gerektiren kasıtlı
bir suç işlemeleri hâlinde koşullu salıvermenin geri alınacağı belirtilmiştir
(bkz. §§ 15, 16). Diğer yandan başvurucunun mahkûmiyetine konu suçlar yönünden
erteleme ve koşullu salıverme hükümlerinin ayrı uygulanması gerektiği yönündeki
şikâyeti bakımından hem 4616 sayılı Kanun kapsamında bulunan hem de anılan
Kanun kapsamında olmayan suçlarailişkin olarak
koşullu salıverme ile koşullu salıvermenin geri alınması müesseselerinin nasıl
uygulanacağı Yargıtay kararlarıyla ortaya konulmuştur (bkz. §§ 17-20).
44. Buna göre koşullu salıverilme tarihinden sonra denetim
süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen başvurucu hakkında koşullu salıvermenin
geri alınmasına ve sonraki suçu işlediği tarihten itibaren hak ederek tahliye
tarihine kadar kalan cezasının aynen infazına karar verilmesinin kanunun
öngördüğü şekilde olduğu ve bu uygulamanın koşullu salıvermenin amacına da
aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.
45. Açıklanan nedenlerle başvurucunun iddiasına ilişkin olarak
bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
16/2/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.