TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
REMZİ KOLCU VE HAYRİYE AKIN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/3283)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucular
|
:
|
Remzi KOLCU
|
|
|
Hayriye AKIN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Önder KIRMIZITAŞ
|
|
|
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucular, "resmi belgede sahtecilik ve bedelsiz senedi kullanma"
suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılandıkları davanın halen devam ettiğini
ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşler ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 12/3/2014 tarihinde İstanbul 16. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede
başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 11/6/2014 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Başvurucu Remzi Kolcu tarafından yapılan 2014/3283
numaralı bireysel başvuru dosyası ile başvurucu Hayriye Akın tarafından yapılan
2014/3284 numaralı bireysel başvuru dosyası, aralarındaki hukuki ve fiili
irtibat nedeniyle birleştirilmiş, incelemeye 2014/3283 numaralı bireysel
başvuru dosyası üzerinden devam edilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 4/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği,
görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 6/8/2014
tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda
sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama
dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında 16/9/2009 tarihinde başvurucuların ifadesi alınmış, Başsavcılıkça
düzenlenen 19/11/2009 tarih ve E.2009/20979 sayılı iddianame ile
başvuruculardan Remzi Kolcu’nun “bedelsiz senedi kullanma”, Hayriye
Akın’ın ise “resmi
belgede sahtecilik” suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası
açılmıştır.
9. İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama
sonunda, 9/3/2011 tarih ve E.2009/1008, K.2011/95 sayılı kararla
başvuruculardan Remzi Kolcu’nun “bedelsiz senedi kullanma” suçundan
3.600,00 TL adli para cezası, Hayriye Akın’ın “resmi belgede sahtecilik” suçundan 1 yıl 8 ay
hapis cezası ile cezalandırılmalarına, Hayriye Akın’a verilen hapis cezasının
ertelenmesine karar verilmiştir.
10. Karar başvurucular tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz
incelemesi devam etmektedir.
11. Başvurucular, 12/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
B. İlgili
Hukuk
12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
156. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile 204. maddesinin (1) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 11/12/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucuların 12/3/2014 tarih ve 2014/3283 numaralı bireysel başvuruları
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
14. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma kapsamında 16/9/2009 tarihinde ifadelerinin alındığını, “resmi belgede sahtecilik ve
bedelsiz senedi kullanma” suçlarını işledikleri iddiasıyla haklarında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucular, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
haklarında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından
ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve
haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da
unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin
6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin
lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer
vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma
hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının
kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014,
§ 31). Başvuru konusu olayda, başvurucular hakkında, "resmi belgede sahtecilik ve bedelsiz
senedi kullanma" suçlarını işledikleri iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
Başvurucular hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un 156. maddesinin (1)
numaralı ve 204. maddesinin (1) numaralı fıkralarında hapis ve adli para
cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucular
hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence
kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §
32).
20. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucuların ifadesinin alındığı 16/9/2009
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai
olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No:
2013/695, 9/1/2014, § 35).
21. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 16/9/2009 tarihinde başvurucuların ifadeleri
alınarak, “resmi
belgede sahtecilik ve bedelsiz senedi kullanma” suçlarını
işledikleri iddiasıyla 19/11/2009 tarihinde haklarında kamu davası açıldığı
belirlenmiştir. İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesince 10/12/2009 tarihinde
düzenlenen tensip zaptı ile savunmalarının alınması için başvuruculara çağrı kağıdı ile tebligat yapılmasına karar verildiği,
başvuruculardan Remzi Kolcu’nun savunmasının üçüncü
duruşmada verilen zorla getirme emri üzerine 25/10/2010 tarihli dördüncü
duruşmada, Hayriye Akın’ın savunmasının ise Bozkurt Asliye Ceza Mahkemesine
yazılan talimat sonucu 28/9/2010 tarihinde alınabildiği tespit edilmiştir.
Mahkemece 9/3/2011 tarihli altıncı duruşmada, ekspertiz ve bilirkişi raporları,
emanete kayıtlı suça konu bonolar ve tüm dosya kapsamı göz önünde
bulundurularak başvurucuların mahkûmiyetlerine karar verilmiştir. Hükmün,
başvurucular tarafından temyiz edildiği ve temyiz incelemesinin devam ettiği
anlaşılmıştır.
22. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü
yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No:
2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
23. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucuların tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep oldukları da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu beş
yılı aşkın süredir devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle,
başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
25. Başvurucular, makul sürede
yargılama yapılmadığı için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmişlerdir.
26. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
27. Başvurucuların tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin beş yılı aşkın süredir devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle
giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net
3.350,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucular Remzi Kolcu ve
Hayriye Akın tarafından ayrı ayrı yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama
giderinin ayrı ayrı başvuruculara ödenmesine ve belirtilen başvuruculara
1.500,00 TL vekâlet ücretinin müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Başvuruya konu yargılamanın
beş yılı aşkın süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği
yönündeki iddialarının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma haklarının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ayrı ayrı net 3.350,00 TL manevi TAZMİNAT
ÖDENMESİNE, başvurucuların
tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. Başvurucular Remzi Kolcu ve Hayriye Akın tarafından ayrı ayrı
yapılan 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin ayrı ayrı ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinin müştereken BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması
halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal faiz uygulanmasına,
F. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine gönderilmesine,
11/12/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.