TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET KUBİLAY TEZCAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/3473)
Karar Tarihi: 25/1/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Ahmet Kubilay TEZCAN
Vekili
Av. İbrahim Menderes ÇÖLOVA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/3/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4.Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 16/7/2010 tarihinde gözaltına alınmış; ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma suçundan 19/7/2010 tarihinde tutuklanmıştır.
7. Başvurucu daha sonra bu suçtan 22/7/2010 tarihinde tahliye edilmiştir. Tahliye kararından sonra başvurucu aynı soruşturma kapsamında bu kez suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma suçlarından 22/10/2010 tarihinde tekrar tutuklanmıştır.
8.Yapılan soruşturma sonucunda Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığınca fezleke düzenlenerek dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
9. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 10/5/2011 tarihinde başvurucu hakkında ekonomik çıkar sağlamak amacıyla silahlı örgüt kurup yönetme, ihaleye fesat karıştırma, örgüt faaliyeti kapsamında tasarlayarak adam öldürme, 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet etme suçlarından kamu davası açmıştır. Dava (CMK mülga 250. madde ile görevli) İstanbul 10. Ağır Ceza E.2011/115 sayılı dosyasında görülmeye başlanmıştır.
10. 15/1/2014 tarihinde resen yapılan tutukluluk incelenmesi sonucunda İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
11. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/2/2014 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucu, bu kararı 7/3/2014 tarihinde öğrenmiştir.
12. Başvurucu 10/3/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Başvurucu hakkındaki dava, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/115 sayılı dosyasında devam ederken 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'la (CMK mülga 250. madde ile görevli) ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine 11/3/2014 tarihinde Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesine devredilmiştir.
14. 17/12/2014 tarihinde başvurucunun örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen tasarlayarak adam öldürme suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.
15. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi 26/12/2014 tarihinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma, ihaleye fesat karıştırma suçlarından başvurucunun tahliyesine, tasarlayarak adam öldürme suçundan tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
16. Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi 1/7/2015 tarihinde başvurucunun ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma suçundan 2 yıl hapis ve 600 TL adli para cezası, ihaleye fesat karıştırma suçundan 3 yıl hapis cezası, örgüt yönetme suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası, örgüt faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak adam öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
17. Bu karar temyiz edilmiş olup bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla temyiz incelemesi devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."
19. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 25/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; uzunbir süredir tutuklu olduğunu ve tutukluluğunun makul süreyi aştığını, tutukluluğunun devamına dair mahkeme kararlarının gerekçelerinin matbu cümlelerin tekrarından ibaret olup ilgili ve yeterli olmadığını, anılan kararlarda kişiselleştirme yapılmadığını belirterek Anayasa'nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
25. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
26. Kişi serbest bırakılmadan yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olmuşsa mahkûmiyet tarihi itibarıyla kişinin tutukluluk hâli sona erer (Korcan Polatsü, B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 33). Başvurucu hâlihazırda tahliye olmuş ya da hükümlü hâle gelmiş ise tutukluluğun makul süreyi veya kanunda öngörülen azami süreyi aşması dolayısıyla Anayasa Mahkemesince verilecek bir ihlal kararı başvurucunun serbest kalması sonucunu doğurmayacaktır. Bu durumda yalnızca kişinin tutulmasıyla ilgili hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinilecektir.Dolayısıyla bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerekir. Anayasa Mahkemesi yukarıda atıf yapılan Erkam Abdurrahman Ak ve İrfan Gerçek kararlarında kişinin tahliye edilmesi hâlindeasıl dava sonuçlanmamış da olsa5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır. Somut olayda başvurucu tahliye edilmemiş ancak ilk derece mahkemesinin 1/7/2015 tarihli kararıyla mahkûm edilmiştir. Mahkûmiyet kararıyla birlikte tahliye kararında olduğu gibi tutukluluk hâli sona erdiği için5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davasının bu durumda da etkili bir yol olduğu kabul edilmelidir. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 1/7/2015 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun "ikincillik niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.